Yazılarınıza nasıl daha çok yorum alırsınız?

53 yorum:
Bunu bana sormayacaksınız aslında.
şurda bir iki makale var. Bunun dışında çok yorum alan cici beylerle hanım ablalara da sormakta fayda var. herşeye rağmen "abi sen de az çok bişiler biliyosundur" diyorsanız buyrun okuyun.

1-Kanka sayınızı arttırın. yani herkesi izleyin, onlar da sizi izlesin ve izlediklerinizde çok yorum olan kişilere sık sık yorumlar bırakarak kanka olmaya çalışın. aynı şeyi az yorum alan arkadaşlarla da yapabilirsiniz. böylece körler sağırlar birbirini ağırlar. ne kadar ekmek o kadar köfte.

2- Bazı platformlarda hır çıkarın. özellikle bayansanız. kaprisli yorumlar bırakın hit alan yazılara. ayıplayın. bunun size geri dönüşü, iyi kötü bir getirisi olacaktır.

3-Başlıklarınızı konu ile alakasız olsa da vurucu seçin. milletçe başa bakmayı severiz.

4-Çıplak kadın resmi ve argo kullanın. kapağı açılmamış küfürler bile işe yarar.

5-Kişisel veya kişisel olduğu izlenimi veren foto albümleri yayınlayın. abuk komik hallerinizi koyun. Mesela yakında ben de sünnet resimlerimi yayınlayacağım.

6-Gündemdeki konularda yazın. özel hayatınızı deşifre edin. aile fertlerini veya sevgilinizi aşağılayın. (yapan çoook)

7-Yalnız mutsuz ve teselli bekleyen biri izlenimi verin. kendinizi bunalımda ve her an yatağa atılabilecekmiş gibi gösterin. Hayran kitleniz birden artar. bir teselli ver'enleriniz çoğalır.

8-Hafif yollu veya çapkın. O kucak senin, bu kucak benim gezen kadın/erkek imajı da işe yarayabilir.

9-Yazılarınızda bol yorum alan ve yorum yapan bloggerlerden bahsedin. Onlara link verin. Aa.. ahmet bey de geldi bana bişiler dedi, Mehmet bey'de burdaymış diyerek piyanist şantörler gibi elalemi linkleyin...

10-Etiketlerinizi zekânızla güzelleştirin. konuyla alakasız olsa da en çok aranan etiketlere bir göz atıp onlardan faydalanın.

11-Al mim'im ver mim'im mimcilik oynayın...

12-Adı 9'a çıkmış, size göre hiti daha fazla bloggerlere bulaşın. ya sizi arkadaş ya da sevgili sansınlar. olmadı kahramanca ona saldırın, çamur atın...

13-Sosyal gruplara girin. zamanınızı katledin. sağa sola laf yetiştirin. ordan oraya koşuşturun.

14-Başka bir nick edinip sosyal gruplarda "aa arkadaşlar bakın ne yazmışlar diyerek kendi yazılarınızı pasteleyip, duyurun.

15-Yazılarınızda mutlaka soru cümleleri kullanın. hatta mümkünse soru cümlesi ile bitirin. sizce de öyle di mi ? falan diyin

16-Her yorumcuya cevap verin ve 1 yoruma tek bir yorum ile cevap verin. "ay sağolun hepinizi öptüm" demek yerine her yorumcunuzu itina ile öpün.

17-Kendi kendinize adsız yorumlar atıp kendinizi taciz edin. destekçileriniz olmasa bile cevap vereceğiniz bi yorumunuz olacaktır.

18-Bunu yazan tosun.... denklemini geliştirip "buraya yorum/yazmayana korum" tarzı güzel özdeyişler geliştirip yorum pencerenizin tanıtımına ekleyin.

19-Yorumcu bulutları, kimler ne yorum yapmış gibi eklentileri sitenize ekleyin...

20-Yazılarınızı ne uzun ne de kısa kesin. cümlelerinizi basit ya da karmaşık seçmenize göre okuyanlardan tepki alırsınız. okuyucu kitlenizi keşfedin ve ona göre yazın.

21-Şu sıralar bir trend var bilmem kaçıncı izleyenime bi şeyimi vercem modası. Siz de sizi yoranlara çay kahve ikram edin veya kendinizden (kesilmiş tırnaklarınız, kokmuş çoraplarınız) gibi bişiler verin.

22- Özgün olmaya çalışın. Sağdan soldan çalıp, çırptıklarınızı benim diye yayınlayıp kısa süreli hit alabilirsiniz ama safların içinde bir kaç akıllı çıkar, google'a bakar. Dükkânı erken kapatmak zorunda kalırsınız.

23-Düzenli yazmaya ve yayınlamaya gayret edin. Ölü günleri (kimsenin yazmadığı günleri) kollamaya çalışın. Haftada 3 yazıyı geçmeyin ama en az 1 yazı yazın. Yazılarınızı ne uzun ne kısa tutun. Unutmayın belli bir kelimeyi geçen metinleri okurken okuyucu bıkabilir.

24-Beni daha fazla yormayın.
Öff! düşünün bulun bişiler di mi ama kardeşim?
Bunu bana sormayacaksınız aslında.
şurda bir iki makale var. Bunun dışında çok yorum alan cici beylerle hanım ablalara da sormakta fayda var. herşeye rağmen "abi sen de az çok bişiler biliyosundur" diyorsanız buyrun okuyun.

1-Kanka sayınızı arttırın. yani herkesi izleyin, onlar da sizi izlesin ve izlediklerinizde çok yorum olan kişilere sık sık yorumlar bırakarak kanka olmaya çalışın. aynı şeyi az yorum alan arkadaşlarla da yapabilirsiniz. böylece körler sağırlar birbirini ağırlar. ne kadar ekmek o kadar köfte.

2- Bazı platformlarda hır çıkarın. özellikle bayansanız. kaprisli yorumlar bırakın hit alan yazılara. ayıplayın. bunun size geri dönüşü, iyi kötü bir getirisi olacaktır.

3-Başlıklarınızı konu ile alakasız olsa da vurucu seçin. milletçe başa bakmayı severiz.

4-Çıplak kadın resmi ve argo kullanın. kapağı açılmamış küfürler bile işe yarar.

5-Kişisel veya kişisel olduğu izlenimi veren foto albümleri yayınlayın. abuk komik hallerinizi koyun. Mesela yakında ben de sünnet resimlerimi yayınlayacağım.

6-Gündemdeki konularda yazın. özel hayatınızı deşifre edin. aile fertlerini veya sevgilinizi aşağılayın. (yapan çoook)

7-Yalnız mutsuz ve teselli bekleyen biri izlenimi verin. kendinizi bunalımda ve her an yatağa atılabilecekmiş gibi gösterin. Hayran kitleniz birden artar. bir teselli ver'enleriniz çoğalır.

8-Hafif yollu veya çapkın. O kucak senin, bu kucak benim gezen kadın/erkek imajı da işe yarayabilir.

9-Yazılarınızda bol yorum alan ve yorum yapan bloggerlerden bahsedin. Onlara link verin. Aa.. ahmet bey de geldi bana bişiler dedi, Mehmet bey'de burdaymış diyerek piyanist şantörler gibi elalemi linkleyin...

10-Etiketlerinizi zekânızla güzelleştirin. konuyla alakasız olsa da en çok aranan etiketlere bir göz atıp onlardan faydalanın.

11-Al mim'im ver mim'im mimcilik oynayın...

12-Adı 9'a çıkmış, size göre hiti daha fazla bloggerlere bulaşın. ya sizi arkadaş ya da sevgili sansınlar. olmadı kahramanca ona saldırın, çamur atın...

13-Sosyal gruplara girin. zamanınızı katledin. sağa sola laf yetiştirin. ordan oraya koşuşturun.

14-Başka bir nick edinip sosyal gruplarda "aa arkadaşlar bakın ne yazmışlar diyerek kendi yazılarınızı pasteleyip, duyurun.

15-Yazılarınızda mutlaka soru cümleleri kullanın. hatta mümkünse soru cümlesi ile bitirin. sizce de öyle di mi ? falan diyin

16-Her yorumcuya cevap verin ve 1 yoruma tek bir yorum ile cevap verin. "ay sağolun hepinizi öptüm" demek yerine her yorumcunuzu itina ile öpün.

17-Kendi kendinize adsız yorumlar atıp kendinizi taciz edin. destekçileriniz olmasa bile cevap vereceğiniz bi yorumunuz olacaktır.

18-Bunu yazan tosun.... denklemini geliştirip "buraya yorum/yazmayana korum" tarzı güzel özdeyişler geliştirip yorum pencerenizin tanıtımına ekleyin.

19-Yorumcu bulutları, kimler ne yorum yapmış gibi eklentileri sitenize ekleyin...

20-Yazılarınızı ne uzun ne de kısa kesin. cümlelerinizi basit ya da karmaşık seçmenize göre okuyanlardan tepki alırsınız. okuyucu kitlenizi keşfedin ve ona göre yazın.

21-Şu sıralar bir trend var bilmem kaçıncı izleyenime bi şeyimi vercem modası. Siz de sizi yoranlara çay kahve ikram edin veya kendinizden (kesilmiş tırnaklarınız, kokmuş çoraplarınız) gibi bişiler verin.

22- Özgün olmaya çalışın. Sağdan soldan çalıp, çırptıklarınızı benim diye yayınlayıp kısa süreli hit alabilirsiniz ama safların içinde bir kaç akıllı çıkar, google'a bakar. Dükkânı erken kapatmak zorunda kalırsınız.

23-Düzenli yazmaya ve yayınlamaya gayret edin. Ölü günleri (kimsenin yazmadığı günleri) kollamaya çalışın. Haftada 3 yazıyı geçmeyin ama en az 1 yazı yazın. Yazılarınızı ne uzun ne kısa tutun. Unutmayın belli bir kelimeyi geçen metinleri okurken okuyucu bıkabilir.

24-Beni daha fazla yormayın.
Öff! düşünün bulun bişiler di mi ama kardeşim?

Çocukluğumun süper kahramanları

Hiç yorum yok:

Okumak için Ramazan pidesini tıklayınız

İnternetten çocuk sahibi olmak

9 yorum:

-->
Geçenlerde iş yerinde temizlik yaptık arkadaşlarla. Saçı, sakalı ve kaportayı fazla dağıtmışız herhalde. Haliyle Ramazan'ın da etkisi var telefon faturasını yatırmaya gittiğimde gişe memuru bayan bana "buyur Amca!" dedi...

Ee.. zaman geçiyor ve yıllar dirhem dirhem koymakta bünyeye ama bu lafı diyen kadın "
halam olacak yaşta" olmasa gıkım çıkmaz. Yine de bendeki nezaket duygusunun içine edim ki kadına "bana mı dedin abla?" bakışı atmakla yetindim. Kimse yok ki benden başka kuyrukta, bana dedi tabi ki...

Blog yorumlarında da önce
bidost başladı abi diye, sonra ben Ayşe teyzeniz olabilirim dedim. BigaripwoMen de dayım mısın? demiş... Korkarım yakında biri de çıkacak Baaaabaaaaa diye.

Yaw anlatamadım galiba. Ankete bile sağ olun
iyi adam, hoş adam, efendi adam demişsiniz muhterem okuyucularım. Zaten o seçenekleri koyanda kabahat. Çok teşekkür ederim ama en azından bazılarınız hakkında kötü düşüncelerim, hain emellerim var. Lütfen yani nedir bu abi, amca, dayı olayı yaa. Kendimi kötü hissediyorum.

Bakın baştan peşinen söyleyeyim, nüfus kâğıdını kapan gelmesin. Vaktiyle suyunu, yemini ihmal ettiğimden çok tamogachi öldürdüm. İnternetten çoluk, çocuk sahibi olmak istemiyorum.

-->
Geçenlerde iş yerinde temizlik yaptık arkadaşlarla. Saçı, sakalı ve kaportayı fazla dağıtmışız herhalde. Haliyle Ramazan'ın da etkisi var telefon faturasını yatırmaya gittiğimde gişe memuru bayan bana "buyur Amca!" dedi...

Ee.. zaman geçiyor ve yıllar dirhem dirhem koymakta bünyeye ama bu lafı diyen kadın "
halam olacak yaşta" olmasa gıkım çıkmaz. Yine de bendeki nezaket duygusunun içine edim ki kadına "bana mı dedin abla?" bakışı atmakla yetindim. Kimse yok ki benden başka kuyrukta, bana dedi tabi ki...

Blog yorumlarında da önce
bidost başladı abi diye, sonra ben Ayşe teyzeniz olabilirim dedim. BigaripwoMen de dayım mısın? demiş... Korkarım yakında biri de çıkacak Baaaabaaaaa diye.

Yaw anlatamadım galiba. Ankete bile sağ olun
iyi adam, hoş adam, efendi adam demişsiniz muhterem okuyucularım. Zaten o seçenekleri koyanda kabahat. Çok teşekkür ederim ama en azından bazılarınız hakkında kötü düşüncelerim, hain emellerim var. Lütfen yani nedir bu abi, amca, dayı olayı yaa. Kendimi kötü hissediyorum.

Bakın baştan peşinen söyleyeyim, nüfus kâğıdını kapan gelmesin. Vaktiyle suyunu, yemini ihmal ettiğimden çok tamogachi öldürdüm. İnternetten çoluk, çocuk sahibi olmak istemiyorum.

En son ne zaman böyle dua ettiniz?

Hiç yorum yok:

Okumak için Ramazan Pidesine tıklayın.

Okumak için Ramazan Pidesine tıklayın.

Çöp tenekesi sapıkları

9 yorum:

3 oldu çöp tenekem çalınıyor, hem de çöpleri ile birlikte.

Belediye dışarı çıkarın münasip saatte dedi. Çıkardık ama giden gelmiyor. Sordum soruşturdum, çöpçüler de üstlenmiyor suçu. Ya tepe tepe doldurduğum için boşaltması zor geliyor atıveriyorlar çöp arabasına ya da çöpümde boncuk arıyor birileri.

Düşünüyorum. Tek suçum pembiş, yeşil pastel renkli çöp tenekeleri almak. Oysa kapının önünde Su sebili duruyor damacanası ile.

-Ulan onu alın götürün bari bi işinize yarıyor diyeyim. Ne istiyonuz benim masum minik çöp tenekelerimden allahın sapıkları.

Çöp tenekesine .. kafanızı mı ....?

3 oldu çöp tenekem çalınıyor, hem de çöpleri ile birlikte.

Belediye dışarı çıkarın münasip saatte dedi. Çıkardık ama giden gelmiyor. Sordum soruşturdum, çöpçüler de üstlenmiyor suçu. Ya tepe tepe doldurduğum için boşaltması zor geliyor atıveriyorlar çöp arabasına ya da çöpümde boncuk arıyor birileri.

Düşünüyorum. Tek suçum pembiş, yeşil pastel renkli çöp tenekeleri almak. Oysa kapının önünde Su sebili duruyor damacanası ile.

-Ulan onu alın götürün bari bi işinize yarıyor diyeyim. Ne istiyonuz benim masum minik çöp tenekelerimden allahın sapıkları.

Çöp tenekesine .. kafanızı mı ....?

Erbabı sorarsa, istediği cevabı alır

12 yorum:


Arayan bulur diye bir şey var. Ne kadar bu millet adam olmaz diye yırtınırsa yırtınsın birileri yine de bu millet acayip adamdır efendim. İşini bilir işe gitmez. Saman altından su yürütür, belli etmez. Bir şeyi vatandaşın aptalca yaptığını sanıyorsanız, emin olun vardır altında bir cinlik, hinlik. Hatta hinoğlu hinlik.

Tübitak'a fetva sormuş halkımız mesela. E güzide bir bilim kuruluşundan da fetva almayacak da nereden alacak. Diyanete de hardron çarpıtırıcısını sormuşlardır eminim. (o deney de fos çıktı ya.)

Millet kafasına göre takılıyor, sanmayın. TÜBİTAK’a sevişerek oruç açılır mı? Diye soranın vardır bir bildiği emin olun. Ancak karamanın koyunu sonra çıkar oyunu. Bekleyelim bakalım bu sorunun altından ne domuzluk çıkacak...

Bir patlıcan fetvası vardır. Oldukça ünlüdür ama bilmeyenler için anlatalım:

Vatandaş sormuş:
-Hocam, pazardan aldığım bir küfe patlıcandan 1 tanesi yere düşse, bütün küfe mi yıkanmalıdır yoksa o bir tanesi mi?

Hoca da demiş ki:
-Ne gerek var evladım. Bir patlıcan için koca küfe yıkanır mı? Bir taneyi yıkarsın. Gereksiz yere suyu israf etme.

Adam eve gelmiş:
- Tamam hanım demiş. Ben hocaya sordum gusül abdesti gerekmiyormuş, patlıcanı yıkasak yeter...


Arayan bulur diye bir şey var. Ne kadar bu millet adam olmaz diye yırtınırsa yırtınsın birileri yine de bu millet acayip adamdır efendim. İşini bilir işe gitmez. Saman altından su yürütür, belli etmez. Bir şeyi vatandaşın aptalca yaptığını sanıyorsanız, emin olun vardır altında bir cinlik, hinlik. Hatta hinoğlu hinlik.

Tübitak'a fetva sormuş halkımız mesela. E güzide bir bilim kuruluşundan da fetva almayacak da nereden alacak. Diyanete de hardron çarpıtırıcısını sormuşlardır eminim. (o deney de fos çıktı ya.)

Millet kafasına göre takılıyor, sanmayın. TÜBİTAK’a sevişerek oruç açılır mı? Diye soranın vardır bir bildiği emin olun. Ancak karamanın koyunu sonra çıkar oyunu. Bekleyelim bakalım bu sorunun altından ne domuzluk çıkacak...

Bir patlıcan fetvası vardır. Oldukça ünlüdür ama bilmeyenler için anlatalım:

Vatandaş sormuş:
-Hocam, pazardan aldığım bir küfe patlıcandan 1 tanesi yere düşse, bütün küfe mi yıkanmalıdır yoksa o bir tanesi mi?

Hoca da demiş ki:
-Ne gerek var evladım. Bir patlıcan için koca küfe yıkanır mı? Bir taneyi yıkarsın. Gereksiz yere suyu israf etme.

Adam eve gelmiş:
- Tamam hanım demiş. Ben hocaya sordum gusül abdesti gerekmiyormuş, patlıcanı yıkasak yeter...

yeryüzünde aşkı öldürmeyin efendiler

Hiç yorum yok:

Yılanı inine kadar kovalama
! diye bir deyim var...
yapmamak lazım. çaresiz insan içine kapanır, insanlara güvenini kaybeder ve bir canlı ceset haline gelir. veya saldırganlaşır, başkalarına veya hiç bir şey yapamazsa kendi bedenine zarar verir.

küçücük bir fare bile eğer siz ona çıkış yolu bırakmamışsanız saldırabilir. iki insan kavga ederken güçlü olanın, elinde silahı olanın sürekli diğerini ezmesi aşağılaması, zayıf olana ve onun ailesine çevresine, menfaatlerine zarar vermesi; zayıf olanı şiddet kullanmaya, en kötü çareleri düşünmeye iter. nitekim intihar eylemleri çaresizlikten üretilmiş bir çaredir ortadoğuda.
hayat da böyle. kimi zaman bir geçim sıkıntısı, kimi zaman aşk acısı, kimi zaman aile içi geçimsizlikler, iş dünyasının acımasızlığı, devlet bürokrasisinin tıkanan çarkları bu dişliler arasında mücadele gücünü yitiren insanları bunalıma sürükler.
bu yüzden devlet tıkır tıkır işlemeli, sosyal devlet zorda kalanları korumalı, işsizliğe yoksulluğa karşı ciddi önlemler almalı ve bu yüzden ayrılıklar kansız bıçaksız olmalıdır aşklarda.
komşunuz işsiz mi kaldı; onu siz de kollamalısınız. gücünüz yeten biriyle mi kavgaya tutuştunuz; şiddet kullanmaktan uzak durmalısınız. sevgilinizi mi terkettiniz, bunu adam gibi yapmalısınız. sizi mi terkettiler, boş vermelisiniz. yeter ki sevgi, insanlık ve aşk ölüp, tükenmesin yeryüzünde.
insan bünyesi tahmin ettiğimizden daha güçlüdür. direnebileceği şeyler tahminimizden daha fazladır. yeter ki akıl ve ruh sağlığı zarar görmesin. işkence ister fiziksel ister psikolojik olsun. ister devlet eliyle yapılsın ister çeteler veya fertler uygulasın insanlık suçudur.

insan sevdiğinin canını yakmamalıdır
. ayrılıklardan sonra yaraları taze tutmamalı, deşip kanatmamalıdır. çünkü yüreğinde sevdiğini öldüremeyen, kendi yüreğini öldürür.
sevip ayrıldığınız bir kalbi bir daha insanları sevmeye, güvenmeye ve aşka tövbe dedirtmeye kısaca "yeryüzünde aşkı öldürmeye" hakkınız yoktur.

Yılanı inine kadar kovalama
! diye bir deyim var...
yapmamak lazım. çaresiz insan içine kapanır, insanlara güvenini kaybeder ve bir canlı ceset haline gelir. veya saldırganlaşır, başkalarına veya hiç bir şey yapamazsa kendi bedenine zarar verir.

küçücük bir fare bile eğer siz ona çıkış yolu bırakmamışsanız saldırabilir. iki insan kavga ederken güçlü olanın, elinde silahı olanın sürekli diğerini ezmesi aşağılaması, zayıf olana ve onun ailesine çevresine, menfaatlerine zarar vermesi; zayıf olanı şiddet kullanmaya, en kötü çareleri düşünmeye iter. nitekim intihar eylemleri çaresizlikten üretilmiş bir çaredir ortadoğuda.
hayat da böyle. kimi zaman bir geçim sıkıntısı, kimi zaman aşk acısı, kimi zaman aile içi geçimsizlikler, iş dünyasının acımasızlığı, devlet bürokrasisinin tıkanan çarkları bu dişliler arasında mücadele gücünü yitiren insanları bunalıma sürükler.
bu yüzden devlet tıkır tıkır işlemeli, sosyal devlet zorda kalanları korumalı, işsizliğe yoksulluğa karşı ciddi önlemler almalı ve bu yüzden ayrılıklar kansız bıçaksız olmalıdır aşklarda.
komşunuz işsiz mi kaldı; onu siz de kollamalısınız. gücünüz yeten biriyle mi kavgaya tutuştunuz; şiddet kullanmaktan uzak durmalısınız. sevgilinizi mi terkettiniz, bunu adam gibi yapmalısınız. sizi mi terkettiler, boş vermelisiniz. yeter ki sevgi, insanlık ve aşk ölüp, tükenmesin yeryüzünde.
insan bünyesi tahmin ettiğimizden daha güçlüdür. direnebileceği şeyler tahminimizden daha fazladır. yeter ki akıl ve ruh sağlığı zarar görmesin. işkence ister fiziksel ister psikolojik olsun. ister devlet eliyle yapılsın ister çeteler veya fertler uygulasın insanlık suçudur.

insan sevdiğinin canını yakmamalıdır
. ayrılıklardan sonra yaraları taze tutmamalı, deşip kanatmamalıdır. çünkü yüreğinde sevdiğini öldüremeyen, kendi yüreğini öldürür.
sevip ayrıldığınız bir kalbi bir daha insanları sevmeye, güvenmeye ve aşka tövbe dedirtmeye kısaca "yeryüzünde aşkı öldürmeye" hakkınız yoktur.

Yüzüne aşık olduğum adamlar (*)

6 yorum:


V
ardır böyle insanlar. Gül cemalini görünce mutlu olduğunuz, içinizi huzur dolduran. Konuştular mı sizi alıp götüren. Sadece sarılıp kucakladığınızda bile içinize yaşama sevinci dolduran. İyi ki var dedirten. Ayın şavkı vurdu yüzün üstüne, leylim ley diyebileceğiniz tarzda insanlar. Kadın ve erkek olması çok önemli değil ama hemcinsinizde bu duyguyu (işin içine cinsellik karışmadığı için) daha kolay hissedersiniz.
Ancak İbram abilerinin tarzlarını bilenler öküzün altında buzağı aramaya başlar şimdi. O yüzden uyaralım. Özellikle bidost yine İbram abi gay'lere taktı galiba demesin. Sevişilecek değil sevilecek adamlardan bahsediyorum. Sevişmek konusunda tercihlerim su götürmez şekilde apaçık bellidir.

Öyle bebek gibi medyatik erkek güzellerinden de bahsetmiyorum. Hani bir zamanlar "Saki medet sun!" diyerek bazı divan şairlerince kaşına, gözüne methiyeler düzülen sarhoşlara meze oğlan'lar falan aklınıza gelmesin. Brad Pitt'ler, tüyü yolunmuş Mustafa Sandal'lar ve Kerem Cem'ler de değil bahsettiğim.

Siz o güzel insanlardan zarar görmeyeceğinizi hissedersiniz, bilirsiniz. Yüzlerinde başka bir samimiyet, bakışlarında insanı etkileyen bir tat vardır. Kastettiğim ben şeyh oldum, haydin pamuk eller cebe tarzında takılan hokkabaz insanlar da değil. Kaderleri zorlamadıkça hiçbir yerde ad unvan peşinde olmaz bu güzel insanlar. Kaderleri bir yere getirmişse belki bir unvanları vardır ama onlar sıradan olmakla mutludurlar.

Tebessümleri bile içinizi huzur doldurur mutlu olursunuz. Sevilecek adamlardır onlar. Mevlana'nın Şems'i, Fatih'in Akşemseddin'i gibidirler. Azdırlar ama hiç yok değillerdir. Çevrenizde bulunmaları sizin için bir şanstır. Eğer yakın çevrenizde varsa böyleleri kıymetini bilin. Ellerini öpüp, sarılın kucaklayın, şöyle bir teninizi tenine, kemiklerinizi kemiklerine değdirin. Kokularını içinize çekin. Bu şansı değerlendirin. Çünkü onlar Cennet kokarlar.

Ama sakın ola ki sapla samanı karıştırmayın. Derviş'ti hocaydı diye kadın aklınızla hiç bir erkeğin dizlerine (sevgiliniz değilse) kapanmayın. Sonra benim gibi bir Ali Kalkancı'nın, eline düşersiniz de haberiniz olmaz. Zaten meraklısı kızlar için böyle güzel kadınlar da vardır. Nur yüzlü ; çocuklarla, gençlerle sohbetten ve minik hediyeler vermekten mutlu olan. Dilinden güzel cümleler, iyi dilekler, hayır dualar eksik olmayan kadınlar.

Bu erkeklerin ve kadınların kıymetini bilin. Nasıl Bush'un görünce insanın maymundan geldiğine inanasınız geliyorsa bu tip insanları görünce de eşref-i mahlûkat olduğunuza inanmaktan öte, onların yeryüzüne Tanrıdan birer armağan olarak gelmiş, meleklerle kardeş olduklarını sanırsınız.

Mevla güzel günlerde dileyen herkesi, böyle güzel insanlarla tanıştırıp, kardeş, arkadaş, yoldaş eylesin...
Amin!

(*) bu yazı blogdaşlarım Ugk -bidost ve Dbp ye ithaf ve armağan edilmiştir.



V
ardır böyle insanlar. Gül cemalini görünce mutlu olduğunuz, içinizi huzur dolduran. Konuştular mı sizi alıp götüren. Sadece sarılıp kucakladığınızda bile içinize yaşama sevinci dolduran. İyi ki var dedirten. Ayın şavkı vurdu yüzün üstüne, leylim ley diyebileceğiniz tarzda insanlar. Kadın ve erkek olması çok önemli değil ama hemcinsinizde bu duyguyu (işin içine cinsellik karışmadığı için) daha kolay hissedersiniz.
Ancak İbram abilerinin tarzlarını bilenler öküzün altında buzağı aramaya başlar şimdi. O yüzden uyaralım. Özellikle bidost yine İbram abi gay'lere taktı galiba demesin. Sevişilecek değil sevilecek adamlardan bahsediyorum. Sevişmek konusunda tercihlerim su götürmez şekilde apaçık bellidir.

Öyle bebek gibi medyatik erkek güzellerinden de bahsetmiyorum. Hani bir zamanlar "Saki medet sun!" diyerek bazı divan şairlerince kaşına, gözüne methiyeler düzülen sarhoşlara meze oğlan'lar falan aklınıza gelmesin. Brad Pitt'ler, tüyü yolunmuş Mustafa Sandal'lar ve Kerem Cem'ler de değil bahsettiğim.

Siz o güzel insanlardan zarar görmeyeceğinizi hissedersiniz, bilirsiniz. Yüzlerinde başka bir samimiyet, bakışlarında insanı etkileyen bir tat vardır. Kastettiğim ben şeyh oldum, haydin pamuk eller cebe tarzında takılan hokkabaz insanlar da değil. Kaderleri zorlamadıkça hiçbir yerde ad unvan peşinde olmaz bu güzel insanlar. Kaderleri bir yere getirmişse belki bir unvanları vardır ama onlar sıradan olmakla mutludurlar.

Tebessümleri bile içinizi huzur doldurur mutlu olursunuz. Sevilecek adamlardır onlar. Mevlana'nın Şems'i, Fatih'in Akşemseddin'i gibidirler. Azdırlar ama hiç yok değillerdir. Çevrenizde bulunmaları sizin için bir şanstır. Eğer yakın çevrenizde varsa böyleleri kıymetini bilin. Ellerini öpüp, sarılın kucaklayın, şöyle bir teninizi tenine, kemiklerinizi kemiklerine değdirin. Kokularını içinize çekin. Bu şansı değerlendirin. Çünkü onlar Cennet kokarlar.

Ama sakın ola ki sapla samanı karıştırmayın. Derviş'ti hocaydı diye kadın aklınızla hiç bir erkeğin dizlerine (sevgiliniz değilse) kapanmayın. Sonra benim gibi bir Ali Kalkancı'nın, eline düşersiniz de haberiniz olmaz. Zaten meraklısı kızlar için böyle güzel kadınlar da vardır. Nur yüzlü ; çocuklarla, gençlerle sohbetten ve minik hediyeler vermekten mutlu olan. Dilinden güzel cümleler, iyi dilekler, hayır dualar eksik olmayan kadınlar.

Bu erkeklerin ve kadınların kıymetini bilin. Nasıl Bush'un görünce insanın maymundan geldiğine inanasınız geliyorsa bu tip insanları görünce de eşref-i mahlûkat olduğunuza inanmaktan öte, onların yeryüzüne Tanrıdan birer armağan olarak gelmiş, meleklerle kardeş olduklarını sanırsınız.

Mevla güzel günlerde dileyen herkesi, böyle güzel insanlarla tanıştırıp, kardeş, arkadaş, yoldaş eylesin...
Amin!

(*) bu yazı blogdaşlarım Ugk -bidost ve Dbp ye ithaf ve armağan edilmiştir.

nasıl ölmek istersiniz?

5 yorum:

İster dini bir düşünceye sahip olun isterse olaya tamamen materyalist ve/ya deist olarak bakın istatistiksel olarak nasıl öleceğinizi tahmin etmeniz mümkün....

peki gerçekten öyle mi öleceksiniz? orası biraz sürprizlere açık bir durum. yani bilinmezliklerle dolu. Ancak siz sürekli alkollü araç kullanıyorsanız, büyük ihtimalle bir trafik kazasında ve alkollü iken öleceksiniz. Tabi bu durum karşınızdaki çarptığınız araçta bulunan ve ilk defa çıktıkları tatilden dönen 3 çocuklu bir ailenin ağzına bir damla içki koymamış fertlerinin ölümünü, veya bir maganda kurşunu ile evinin balkonunda vurulan bir çocuğun ölümünü açıklamaya yetmiyor.

Yine de mesela seks düşkünüyseniz hayatınız bir kadının bacakları arasında veya david carradine gibi eliniz belinizde son bulabilir. Benzer şekilde bir sirkte ip cambazıysanız, ipten düşerek ölme ihtimaliniz yüksek, sigara müptelasıysanız akciğer kanseri olmanız sürpriz değil. her gece bir bardaysanız bir bar kavgasında serseri bir kurşun size de isabet edebilir.

Musalli iseniz alnınız secdede ölebilirsiniz, tabi bu Türkiye'de herhangi bir vakit namazında huzur içinde olabileceği gibi, Irak'ta cuma namazında aşırı dinci bir militanın intihar eyleminde vücudunuz 9 parçaya bölünerek de olabilir.

Aslında istisnalar hariç tercih ettiğiniz yaşam biçimi, tercih ettiğiniz ölüm biçimi de oluyor.
Tabi benim söylemlerim olayın dinsel yada deist bir izahı değil...

istatistik...
sadece istatistik....

bu yazı şu iki haber dolayısıyla kaleme alınmıştır. hiçbir önyargı içermez. yazar her iki ölüm biçiminden de üzüntü duymaktadır.

özgür kızın feci sonu
çocuklara çarpmamak için


İster dini bir düşünceye sahip olun isterse olaya tamamen materyalist ve/ya deist olarak bakın istatistiksel olarak nasıl öleceğinizi tahmin etmeniz mümkün....

peki gerçekten öyle mi öleceksiniz? orası biraz sürprizlere açık bir durum. yani bilinmezliklerle dolu. Ancak siz sürekli alkollü araç kullanıyorsanız, büyük ihtimalle bir trafik kazasında ve alkollü iken öleceksiniz. Tabi bu durum karşınızdaki çarptığınız araçta bulunan ve ilk defa çıktıkları tatilden dönen 3 çocuklu bir ailenin ağzına bir damla içki koymamış fertlerinin ölümünü, veya bir maganda kurşunu ile evinin balkonunda vurulan bir çocuğun ölümünü açıklamaya yetmiyor.

Yine de mesela seks düşkünüyseniz hayatınız bir kadının bacakları arasında veya david carradine gibi eliniz belinizde son bulabilir. Benzer şekilde bir sirkte ip cambazıysanız, ipten düşerek ölme ihtimaliniz yüksek, sigara müptelasıysanız akciğer kanseri olmanız sürpriz değil. her gece bir bardaysanız bir bar kavgasında serseri bir kurşun size de isabet edebilir.

Musalli iseniz alnınız secdede ölebilirsiniz, tabi bu Türkiye'de herhangi bir vakit namazında huzur içinde olabileceği gibi, Irak'ta cuma namazında aşırı dinci bir militanın intihar eyleminde vücudunuz 9 parçaya bölünerek de olabilir.

Aslında istisnalar hariç tercih ettiğiniz yaşam biçimi, tercih ettiğiniz ölüm biçimi de oluyor.
Tabi benim söylemlerim olayın dinsel yada deist bir izahı değil...

istatistik...
sadece istatistik....

bu yazı şu iki haber dolayısıyla kaleme alınmıştır. hiçbir önyargı içermez. yazar her iki ölüm biçiminden de üzüntü duymaktadır.

özgür kızın feci sonu
çocuklara çarpmamak için

yAnLıŞ iyi insan modeli

6 yorum:


~yere tükürmesene lan!
~aloo yengeee. çocuk çimlere basıyo

~....bne hakem taraf tutma...
~karın seni aldatıyo (bi dost)
~hüopp kırmızı yanıyo geçmesene öküzz

~baksamasana lan kıza.
~çek ülen kızın omzundan elini
~ne bu lan. karı gibi küpe takmışsın zibidi

~kalksana lan, baaayana yer versene
~memur bey arkadaşa da fiş kesmediler
~söndür lan cigaranı.görmüyon mu tabelayı...

hepsi iyi güzel de
iyi vatandaş, iyi insan olmak bu mu?

cık...

kanım ısınmadı benim bu modele...


~yere tükürmesene lan!
~aloo yengeee. çocuk çimlere basıyo

~....bne hakem taraf tutma...
~karın seni aldatıyo (bi dost)
~hüopp kırmızı yanıyo geçmesene öküzz

~baksamasana lan kıza.
~çek ülen kızın omzundan elini
~ne bu lan. karı gibi küpe takmışsın zibidi

~kalksana lan, baaayana yer versene
~memur bey arkadaşa da fiş kesmediler
~söndür lan cigaranı.görmüyon mu tabelayı...

hepsi iyi güzel de
iyi vatandaş, iyi insan olmak bu mu?

cık...

kanım ısınmadı benim bu modele...

Şemsiyye bile olamayacak adamlar

Hiç yorum yok:

Okumak için Ramazan Pidesi'ne tıklayın

Hesabı ödemeden kaçmak

2 yorum:

 Ölürsem yakın beni...

Valla beni yakmayın. yakacaksa Allah yaksın. O da yakmasa çok memnun olurum ama bizde bu icraat varken işimiz zor....

Ölüsünün yakılmasını isteyenler bana hep bir yok olmak, kaybolmak sıvışmak isteğini anımsatır. Onların doğaya karışmak, külleri savrulup aramızda yaşamak söylemlerine karşın bana yok olmak istediklerine dair birşeyler hissettirirler.

Uzakdoğunun bize uzak inançları Avrupa ve Amerika sosyetesinden sonra ufaktan manevi boşluğa düşenlerimizin damarlarında dolaşmaya başlayalı çok oldu. Masum mistik öğretiler, bir müddet sonra bir inanç sisteminin zincirine dahil ediveriyor insanları. Tabi bu işte bir pazar da var. Yani üçüncü gözden, çakradan, reikiden gelir elde etmek de mümkün. Zaten pazarın öbür tarafı da farklı değil. Tekkeler ve şeyhlerle dolu bir sistemde Ali Kalkancı'lar türüyor.

Hitler'in fırınları bir kâbusu doğurdu. Şimdi insanlar başka bir inanç sisteminin (inançsızlığın) halkasına dahil olup, bu fırınlarda yakılmak için kendileri gönüllü başvuruyor.

"Ölürsem yakın beni savurun küllerimi evrene. Geri dönüştürün krematoryumlara atın cesedimi. "
Sıvışıvermek yani, hesabı ödemeden kaçmak istiyorumu güzel cümlelerle süsleyip kendini kandırıyor insanlar..Yıllarca Tanrı yok diye yaşayıp, ölüme yakın "ya varsa korkusu ile yok olmak istiyorlar" Sen beni yakmadan, ben beni yaktım! diyor içlerindeki isyan dalgaları. Oysa o kül ve toz zerresinden de seni yeniden yaratamaz mı Tanrı?. Madem ki yaratmış bir kan pıhtısından... su damlasından.. portakaldaki C vitamininden...

Yok öyle, doğaya karışıyorum, evrende küllerimle yaşıyorum demek:)
Etlerimizi lime lime kurtlar böcekler yiyince de geridönüşmüş olmuyor muyuz? Hem börtü böceğe, bitki çiçeğe de bir faydamız dokunur fena mı?...

Yok öyle hesabı ödemeden kaçmak...
Yansak da yakılsak da. Ölsek de öldürülsek de. Bir şekilde yapmamız gerekirken yapmadıklarımızın, yapmamamız gerekirken yaptıklarımızın hesabını ödeyeceğiz.

En azından ben öyle düşünüyorum...

 Ölürsem yakın beni...

Valla beni yakmayın. yakacaksa Allah yaksın. O da yakmasa çok memnun olurum ama bizde bu icraat varken işimiz zor....

Ölüsünün yakılmasını isteyenler bana hep bir yok olmak, kaybolmak sıvışmak isteğini anımsatır. Onların doğaya karışmak, külleri savrulup aramızda yaşamak söylemlerine karşın bana yok olmak istediklerine dair birşeyler hissettirirler.

Uzakdoğunun bize uzak inançları Avrupa ve Amerika sosyetesinden sonra ufaktan manevi boşluğa düşenlerimizin damarlarında dolaşmaya başlayalı çok oldu. Masum mistik öğretiler, bir müddet sonra bir inanç sisteminin zincirine dahil ediveriyor insanları. Tabi bu işte bir pazar da var. Yani üçüncü gözden, çakradan, reikiden gelir elde etmek de mümkün. Zaten pazarın öbür tarafı da farklı değil. Tekkeler ve şeyhlerle dolu bir sistemde Ali Kalkancı'lar türüyor.

Hitler'in fırınları bir kâbusu doğurdu. Şimdi insanlar başka bir inanç sisteminin (inançsızlığın) halkasına dahil olup, bu fırınlarda yakılmak için kendileri gönüllü başvuruyor.

"Ölürsem yakın beni savurun küllerimi evrene. Geri dönüştürün krematoryumlara atın cesedimi. "
Sıvışıvermek yani, hesabı ödemeden kaçmak istiyorumu güzel cümlelerle süsleyip kendini kandırıyor insanlar..Yıllarca Tanrı yok diye yaşayıp, ölüme yakın "ya varsa korkusu ile yok olmak istiyorlar" Sen beni yakmadan, ben beni yaktım! diyor içlerindeki isyan dalgaları. Oysa o kül ve toz zerresinden de seni yeniden yaratamaz mı Tanrı?. Madem ki yaratmış bir kan pıhtısından... su damlasından.. portakaldaki C vitamininden...

Yok öyle, doğaya karışıyorum, evrende küllerimle yaşıyorum demek:)
Etlerimizi lime lime kurtlar böcekler yiyince de geridönüşmüş olmuyor muyuz? Hem börtü böceğe, bitki çiçeğe de bir faydamız dokunur fena mı?...

Yok öyle hesabı ödemeden kaçmak...
Yansak da yakılsak da. Ölsek de öldürülsek de. Bir şekilde yapmamız gerekirken yapmadıklarımızın, yapmamamız gerekirken yaptıklarımızın hesabını ödeyeceğiz.

En azından ben öyle düşünüyorum...

Niyet ettim Pucca'yla Eyüp Sultan'da teravih namazına

11 yorum:
Ramazan'ın da etkisi var mutlaka insan davranışları üzerinde etkisi. Ancak bazıları da fazla asabi olabiliyor canım. Mesela ben. Sevgilimin bloguna erkek sinek konsa bozuluyorum. Kızcağız yorumları onaylamadan önce bana forwardlıyo. Asabiyim anlayacağınız. Höt! diyom blogundan dışarı çıkma bakim. Kır klavyeni otur yerine...

İşte bu yüzden kendim gibi sinirli blogger efendilerin ruh ve sinir sağlığını da düşünerek bu iki postu peşpeşe yazmayı erteledim. İptal ettim efendim. Yine her zamanki gibi dileyen bu postta adım olsun derse çekinmem eklerim... Beni yaz diyeni yazarım efendim.

Farkettiyseniz bu aralar pek kibarım efendim. Aslında bu postları yazsaydım, çok kibar naif şeyler de yazacaktım ama dedim ya mubarek günlerde tırstım efendim. İyi halim Ramazan'dandır efendim. İnşallah daim olur efendim. Postları mim yapmak isteyenler de kaynak olarak naçiz beynimi referans verirlerse tepe tepe mimleyebilirler efendim.

İlk postumuzun (siz beyaz Türkler ona MİM diyorsunuz) konusu şöyle: Hangi bloggerle ne yapmak isterdim? (nerede /nasıl da eklenebilir) Kısaca olayı anlatırsak: Bloglardan tanıdığımız bay/bayan blogger dostlarınızla isim isim ne yapmak istediğinizi yazıyorsunuz.. Tabi haliyle "Pucca'yla Eyüpsultan'da teravih kılmak isterdim" yazsam, Eric efendi hiddet ve şiddet göstereceğinden yazamıyorum efendim. Varın mahalle baskısının geldiği noktayı siz düşünün canım memleketimde. Napim ben kılmam, onlar varsınlar kerevetine efendim.

İkinci postumuz ise benzer nitelikte: Hangi blogger size hangi sayıyı hatırlatıyor?. Buraya da haliyle Damat ferit: 69 yazamıyorsun. Mahalle baskısı efendim. İbram'ın adı çıkmış dokuza inmez sekize. Ancak masum blogger kardeşlerimiz bu postları MİM olarak değerlendirebilirler, dilerlerse...

Bir de kreativ ödülümüz var efendim:
Bu konuda En iyi MİM'i yazana Pucca'yla Eyüp Sultan'da Teravih hediye ediyoruz. Tabi Pucca'yı razı etmek ona kalmış. Gördüğünüz üzre kendi MİM'ini yazamayan ilk blogger ben oluyorum. Ayrıca Allah Eric'in ve benzerlerinin şerrinden korusun efendim.
Ramazan'ın da etkisi var mutlaka insan davranışları üzerinde etkisi. Ancak bazıları da fazla asabi olabiliyor canım. Mesela ben. Sevgilimin bloguna erkek sinek konsa bozuluyorum. Kızcağız yorumları onaylamadan önce bana forwardlıyo. Asabiyim anlayacağınız. Höt! diyom blogundan dışarı çıkma bakim. Kır klavyeni otur yerine...

İşte bu yüzden kendim gibi sinirli blogger efendilerin ruh ve sinir sağlığını da düşünerek bu iki postu peşpeşe yazmayı erteledim. İptal ettim efendim. Yine her zamanki gibi dileyen bu postta adım olsun derse çekinmem eklerim... Beni yaz diyeni yazarım efendim.

Farkettiyseniz bu aralar pek kibarım efendim. Aslında bu postları yazsaydım, çok kibar naif şeyler de yazacaktım ama dedim ya mubarek günlerde tırstım efendim. İyi halim Ramazan'dandır efendim. İnşallah daim olur efendim. Postları mim yapmak isteyenler de kaynak olarak naçiz beynimi referans verirlerse tepe tepe mimleyebilirler efendim.

İlk postumuzun (siz beyaz Türkler ona MİM diyorsunuz) konusu şöyle: Hangi bloggerle ne yapmak isterdim? (nerede /nasıl da eklenebilir) Kısaca olayı anlatırsak: Bloglardan tanıdığımız bay/bayan blogger dostlarınızla isim isim ne yapmak istediğinizi yazıyorsunuz.. Tabi haliyle "Pucca'yla Eyüpsultan'da teravih kılmak isterdim" yazsam, Eric efendi hiddet ve şiddet göstereceğinden yazamıyorum efendim. Varın mahalle baskısının geldiği noktayı siz düşünün canım memleketimde. Napim ben kılmam, onlar varsınlar kerevetine efendim.

İkinci postumuz ise benzer nitelikte: Hangi blogger size hangi sayıyı hatırlatıyor?. Buraya da haliyle Damat ferit: 69 yazamıyorsun. Mahalle baskısı efendim. İbram'ın adı çıkmış dokuza inmez sekize. Ancak masum blogger kardeşlerimiz bu postları MİM olarak değerlendirebilirler, dilerlerse...

Bir de kreativ ödülümüz var efendim:
Bu konuda En iyi MİM'i yazana Pucca'yla Eyüp Sultan'da Teravih hediye ediyoruz. Tabi Pucca'yı razı etmek ona kalmış. Gördüğünüz üzre kendi MİM'ini yazamayan ilk blogger ben oluyorum. Ayrıca Allah Eric'in ve benzerlerinin şerrinden korusun efendim.

türkçe & türkçe sözlük

2 yorum:


kendimi olayın dışında tutmadan söylüyorum. konuşma ve yazma dilimiz iyice bozuldu. zaten konuşma dilimize yöresel renkler, lehçeler diyerek bir kılıf uydurmuştuk da konuştuğumuz gibi yazmaya başlayınca bir sürü dilimiz daha doğrusu lehçemiz ortaya çıktı.
ircce
blogca
rapçe
smsçe
18+
ne bileyim işte, ekleyin kafanıza göre bir sürü lehçe daha. hatta iş o kadar ileri gitti ki sadece amerikan filmlerinde gördüğümüz diyaloglar gibi "mahmut nası yazılıyor kodlar mısın?" a kadar götürdük işi. oğlum mahmut'un nasıl yazılacağı mı sorulur? niye öle diyosun abi bak:
mahmut (insanca)
mahmuuuuutt(fettanca-yellozca)
mhmt (nettirikçe)
mamııııttt (emmioğluca)
mamud (ayıca)
yani olayın cacığı çıkıyor giderek. dünyada inanmam mı diyorsunuz. olur sizi inanmanız için aya götürürüz. inanmaktan kastımız iman getirmek değil ki. benim bakış açımdan durum böyle.
yine biliyorsunuz. (siz de herşeyi biliyorsunuz hani) ingilizce türkçe sözlüklerin yerini bir çok online web sitesi aldı. babylonu unutmadık ama google'nın bu sayfayı çevir hizmeti cabası. herkesin bloglarına eklediği küçük translate gadgetleri de var.
kahraman türk programcıları az gayret edip bizler için bir gadget geliştirseler diyorum hani türkçe den türkçeye blog sözlüğü hiç fena olmaz gibime geliyor.
bu gün olmazsa bir gün işe yarayacağı kesin.


kendimi olayın dışında tutmadan söylüyorum. konuşma ve yazma dilimiz iyice bozuldu. zaten konuşma dilimize yöresel renkler, lehçeler diyerek bir kılıf uydurmuştuk da konuştuğumuz gibi yazmaya başlayınca bir sürü dilimiz daha doğrusu lehçemiz ortaya çıktı.
ircce
blogca
rapçe
smsçe
18+
ne bileyim işte, ekleyin kafanıza göre bir sürü lehçe daha. hatta iş o kadar ileri gitti ki sadece amerikan filmlerinde gördüğümüz diyaloglar gibi "mahmut nası yazılıyor kodlar mısın?" a kadar götürdük işi. oğlum mahmut'un nasıl yazılacağı mı sorulur? niye öle diyosun abi bak:
mahmut (insanca)
mahmuuuuutt(fettanca-yellozca)
mhmt (nettirikçe)
mamııııttt (emmioğluca)
mamud (ayıca)
yani olayın cacığı çıkıyor giderek. dünyada inanmam mı diyorsunuz. olur sizi inanmanız için aya götürürüz. inanmaktan kastımız iman getirmek değil ki. benim bakış açımdan durum böyle.
yine biliyorsunuz. (siz de herşeyi biliyorsunuz hani) ingilizce türkçe sözlüklerin yerini bir çok online web sitesi aldı. babylonu unutmadık ama google'nın bu sayfayı çevir hizmeti cabası. herkesin bloglarına eklediği küçük translate gadgetleri de var.
kahraman türk programcıları az gayret edip bizler için bir gadget geliştirseler diyorum hani türkçe den türkçeye blog sözlüğü hiç fena olmaz gibime geliyor.
bu gün olmazsa bir gün işe yarayacağı kesin.

Güzel bir kadın gördüm sanki

Hiç yorum yok:
Okumak için Ramazan Pidesi'ne tıklayın

inleyen nağmeler

1 yorum:

şu insan ruhu bir alem. sanki bir tiyatro sahnesi kurulu içimizde.

örneğin mesela:p
bana öyle geliyor ki gülmekle ağlamak kapı komşusu veya kardeş.
bu tiyatral ikili aynı kapıya çıkmasa bile ruh ve bedende aynı merkezden çıkıyor gibiler. araştırsalar büyük olasılıkla bir tek gen bulunacak. ağlama ve gülme geni.. ya da kesdirmeden ifadesiyle //tiyatro// geni.

boş konuşuyorsun dediğinizi duyar gibiyim. doldururuz sorun değil.
söylediklerimin bilimsel bir iddiası yok zaten. sadece yine bana öyle geliyor ki (yine gelemez mi?) bu iş böyle. bir çok insan sinirinden gülmez mi, gülerken gülerken sapıtıp ağlamaya başlamaz mı. çocukların şakayı kaka yaparken gülmekten ağlamaya doğru giden yaramazlıklarını hiç mi seyretmediniz?.

gülme ve ağlamanın etken maddeleri de benzer etkiler yapıyor. al sana aşk. acısı ağlatır, tatlısı güldürür. yok tatlısını yeme de yanında yat dediniz. duydum duydum. olur sadece tatlısını bulursam yatarım.
dedik ya bu ayrılmaz ikili birlikte takılıyor. çok gülmenin sonu ağlamak.

işte insan ruhunun bu titrek iki telini yani ağlamak ve gülmeyi taktım bugünlerde kafama: hani okşandığımızda ağlasaydık, çimdiklendiğimizde gülseydik mesela. sokakta şöyle bir nida:

~okşamasana lan çocuğu, ağlatacaksın!.

madem ikisi de aynı kapıya çıkıyor. çıkmıyor mu. o zaman mutluluktan neden ağlıyoruz.
~va mı bunun başka bir izah tarzı.

ben mesela ben (hayır sen değil öteki ben) gıdıklanırken çok fena ağlayan, sopa yerken acayip gülen biri olabilirdim (mühendislik bir arıza olarak) gen-etik durumlarım dumura uğrasaydı.
hani, yüz ifadesi hastalıklı bir tebessüm halinde olup da askerde "gülme lan" diye sopa yiyen bazı arkadaşları hatırlamadınız mı. adam gülmeyecek sopadan anası ağlarken ama ne yapsın ki "smile (ismail diyorum ben:p)" doğmuş bir kere.

yazıyı nereye mi bağlıcam.
valla henüz onu bulabilmiş değilim. fena dağıttık.bulacaz artık bir kazık.
~ağlayan gülmedi mi
gözyaşın silmedi mi..

(türküdür türkü eşlik edelim please. hadi eller havaya..hop hop..)


şu insan ruhu bir alem. sanki bir tiyatro sahnesi kurulu içimizde.

örneğin mesela:p
bana öyle geliyor ki gülmekle ağlamak kapı komşusu veya kardeş.
bu tiyatral ikili aynı kapıya çıkmasa bile ruh ve bedende aynı merkezden çıkıyor gibiler. araştırsalar büyük olasılıkla bir tek gen bulunacak. ağlama ve gülme geni.. ya da kesdirmeden ifadesiyle //tiyatro// geni.

boş konuşuyorsun dediğinizi duyar gibiyim. doldururuz sorun değil.
söylediklerimin bilimsel bir iddiası yok zaten. sadece yine bana öyle geliyor ki (yine gelemez mi?) bu iş böyle. bir çok insan sinirinden gülmez mi, gülerken gülerken sapıtıp ağlamaya başlamaz mı. çocukların şakayı kaka yaparken gülmekten ağlamaya doğru giden yaramazlıklarını hiç mi seyretmediniz?.

gülme ve ağlamanın etken maddeleri de benzer etkiler yapıyor. al sana aşk. acısı ağlatır, tatlısı güldürür. yok tatlısını yeme de yanında yat dediniz. duydum duydum. olur sadece tatlısını bulursam yatarım.
dedik ya bu ayrılmaz ikili birlikte takılıyor. çok gülmenin sonu ağlamak.

işte insan ruhunun bu titrek iki telini yani ağlamak ve gülmeyi taktım bugünlerde kafama: hani okşandığımızda ağlasaydık, çimdiklendiğimizde gülseydik mesela. sokakta şöyle bir nida:

~okşamasana lan çocuğu, ağlatacaksın!.

madem ikisi de aynı kapıya çıkıyor. çıkmıyor mu. o zaman mutluluktan neden ağlıyoruz.
~va mı bunun başka bir izah tarzı.

ben mesela ben (hayır sen değil öteki ben) gıdıklanırken çok fena ağlayan, sopa yerken acayip gülen biri olabilirdim (mühendislik bir arıza olarak) gen-etik durumlarım dumura uğrasaydı.
hani, yüz ifadesi hastalıklı bir tebessüm halinde olup da askerde "gülme lan" diye sopa yiyen bazı arkadaşları hatırlamadınız mı. adam gülmeyecek sopadan anası ağlarken ama ne yapsın ki "smile (ismail diyorum ben:p)" doğmuş bir kere.

yazıyı nereye mi bağlıcam.
valla henüz onu bulabilmiş değilim. fena dağıttık.bulacaz artık bir kazık.
~ağlayan gülmedi mi
gözyaşın silmedi mi..

(türküdür türkü eşlik edelim please. hadi eller havaya..hop hop..)

Sevişerek oruç açılabilir mi?

12 yorum:

M.Ali ERBİL'le başlayan ve Zekerriya BEYAZ'la devam eden medya maymununu oynama fırtınasına dostlar beni de layık görmüş olmalılar ki hitim pek bir arttı. Yok arttığı falan yok da bana öyle geliyor. Oturup ciddi ciddi bilimsel makaleleler yazsam acaba kaç kişi okurdu merak ediyorum.

Sağolsun okuyucularım maillerle değişik sorular sormuşlar. Bunlardan bir kaçı da gerek mevsimin Ramazan'a denk gelmesi, gerek Ramazan pidesi adlı blogum sayesine genelde "Neler orucu bozar?" tarzı geyik içerikli sorular. Bir kısmını cevaplarımla birlikte aşağıda yayınlıyorum efendim.

Yalnız sizleri uyarmadan da edemiyorum. Benim ipimle kuyuya inmeye kalkmayınız. Her ne kadar cevaplarımın elle tutulur nedenleri olsa da İbram hocanız mizah yazarıdır. Fetva dairesi başkanı değil...

Soru 1:- Sayın İbram hocam. Benim kafamda bir türlü çözülemeyen şu "sakız orucu bozar mı?" sorusu var.
El cevap: Bu eski bir soru olup cevabı iktidarda hangi partinin olduğuna göre değişirdi evladım. Eğer erbakanın partisi varsa Lütfi DOĞAN hoca diyanet işleri başkanı olur ve "sakız" orucu bozardı. Ecevit iktidarda ise bu kez Ecevit'in Lütfü DOĞAN'ı diyanet işleri başkanı olur ve "sakız" çiğnemek orucu bozmazdı. İşin aslı tedbiri elden bırakmamak lazım, bu devirde her sakız nerenle çiğnersen çiğne orucu bozar evladım.

Soru 2:- Hocam oje orucu bozar mı?
El cevap: İçmediğin sürece bozmaz ama neden içesin ki evladım. Kendine garezin mi var? Gerçi gusle mani olabileceği için abdestin olmaz derler. Sen karıştırıyor olmayasın?

Soru 3:- Sigara içmek orucu bozar mı?
El cevap: Girenler orucu, çıkanlar abdesti bozar kuralına göre bozduğu kanısındayım. Bir zamanlar okuduğum bir mizah yazısında %10 bozar deniyordu. Tabi %1 bile bozsa, bozulmuş bozulmuştur evladım. İçme...

Soru 4:- Başkası benim yerime oruç tutsa olur mu?
El cevap: Mutlaka olur ama tutanın orucu olur, bunun sana faydası ne?

Soru 5:- Ramazan davulcusunu dövsem günah olur mu?
El cevap: Sopayı haketmişse, cami imamı olsa da farketmez dövebilirsin. Ramazan davulcusu olmak imtiyaz değildir. Bahşişi fazla isterse de dövmen mümkün. Ancak sadece oruç tutmuyorum ama davul sesi kafamı şey..diyor diye dövemezsin...

Soru 6:- İşyerinde oruç tutmayan arkadaşım karşımda yemek yiyor. Extra sevap kazanır mıyım?
El cevap: Bonus alırsın diye düşünüyorum ama fazla bonus için yemekhane yada lokantalar civarına gidip, bakıp bakıp iç geçirmek sevap kazandırmaz.

Soru 7:- Kabızlık sorunum var, pandik atsam oruç bozulur mu?
El cevap: Parmak kuru ise bozulmaz diye bir yerde okumuştum. Bırakın bu pis işleri..

Soru 8:- Mastürbasyon orucu bozar mı?
El cevap: sen zaten niyeti bozmuşsun, oruç sağlam kalır mı? Yalnız okuduğum bi kaynakta 60 kefaret değil 1 kaza yeterli deniyor.

Soru 9:- Denize girmek orucu bozar mı?
El cevap: Nerede ve kiminle girdiğine bakar. Sabah hamamcı olmuşsun sahurda karanlıkta abdest almak niyetiyle girmişsin bozmaz. Su yutmamak kaydıyla. Ama sen gider Antalya'da Bodrum da çıplak turistlerin arasında denize girersen önce gusül gider, arkasından orucu kesin sakatlarsın.

Soru 10:- Sevişerek oruç açılabilir mi?
El cevap: Bu konuda Zekerriya Beyaz ile hemfikirim. En kral oruç açma biçimidir hatta. Mümkünse ağıza bir hurma ya da çikolata alınıp, al canım yarısı senin diyerek aynı anda dudak payı ile açılabilir.

Basit bir kural vardır. "Yasaklınla günah olan, helalinle sevap kazandırır. En güzel sevap kazanma şekli helalinle orucu birlikte açıp, sevişmektir zannımca" Yalnız oruç açarken "ön sevişmeye" ikindiden başlamak olmaz. Sabrınız yoksa ön sevişmezsiniz veya ön sevişmeye hurma yiyerek başlarsınız. Benim tercihim "karyoka" dır...

* Gelecek Sayıda: Oruç Neleri bozar?

M.Ali ERBİL'le başlayan ve Zekerriya BEYAZ'la devam eden medya maymununu oynama fırtınasına dostlar beni de layık görmüş olmalılar ki hitim pek bir arttı. Yok arttığı falan yok da bana öyle geliyor. Oturup ciddi ciddi bilimsel makaleleler yazsam acaba kaç kişi okurdu merak ediyorum.

Sağolsun okuyucularım maillerle değişik sorular sormuşlar. Bunlardan bir kaçı da gerek mevsimin Ramazan'a denk gelmesi, gerek Ramazan pidesi adlı blogum sayesine genelde "Neler orucu bozar?" tarzı geyik içerikli sorular. Bir kısmını cevaplarımla birlikte aşağıda yayınlıyorum efendim.

Yalnız sizleri uyarmadan da edemiyorum. Benim ipimle kuyuya inmeye kalkmayınız. Her ne kadar cevaplarımın elle tutulur nedenleri olsa da İbram hocanız mizah yazarıdır. Fetva dairesi başkanı değil...

Soru 1:- Sayın İbram hocam. Benim kafamda bir türlü çözülemeyen şu "sakız orucu bozar mı?" sorusu var.
El cevap: Bu eski bir soru olup cevabı iktidarda hangi partinin olduğuna göre değişirdi evladım. Eğer erbakanın partisi varsa Lütfi DOĞAN hoca diyanet işleri başkanı olur ve "sakız" orucu bozardı. Ecevit iktidarda ise bu kez Ecevit'in Lütfü DOĞAN'ı diyanet işleri başkanı olur ve "sakız" çiğnemek orucu bozmazdı. İşin aslı tedbiri elden bırakmamak lazım, bu devirde her sakız nerenle çiğnersen çiğne orucu bozar evladım.

Soru 2:- Hocam oje orucu bozar mı?
El cevap: İçmediğin sürece bozmaz ama neden içesin ki evladım. Kendine garezin mi var? Gerçi gusle mani olabileceği için abdestin olmaz derler. Sen karıştırıyor olmayasın?

Soru 3:- Sigara içmek orucu bozar mı?
El cevap: Girenler orucu, çıkanlar abdesti bozar kuralına göre bozduğu kanısındayım. Bir zamanlar okuduğum bir mizah yazısında %10 bozar deniyordu. Tabi %1 bile bozsa, bozulmuş bozulmuştur evladım. İçme...

Soru 4:- Başkası benim yerime oruç tutsa olur mu?
El cevap: Mutlaka olur ama tutanın orucu olur, bunun sana faydası ne?

Soru 5:- Ramazan davulcusunu dövsem günah olur mu?
El cevap: Sopayı haketmişse, cami imamı olsa da farketmez dövebilirsin. Ramazan davulcusu olmak imtiyaz değildir. Bahşişi fazla isterse de dövmen mümkün. Ancak sadece oruç tutmuyorum ama davul sesi kafamı şey..diyor diye dövemezsin...

Soru 6:- İşyerinde oruç tutmayan arkadaşım karşımda yemek yiyor. Extra sevap kazanır mıyım?
El cevap: Bonus alırsın diye düşünüyorum ama fazla bonus için yemekhane yada lokantalar civarına gidip, bakıp bakıp iç geçirmek sevap kazandırmaz.

Soru 7:- Kabızlık sorunum var, pandik atsam oruç bozulur mu?
El cevap: Parmak kuru ise bozulmaz diye bir yerde okumuştum. Bırakın bu pis işleri..

Soru 8:- Mastürbasyon orucu bozar mı?
El cevap: sen zaten niyeti bozmuşsun, oruç sağlam kalır mı? Yalnız okuduğum bi kaynakta 60 kefaret değil 1 kaza yeterli deniyor.

Soru 9:- Denize girmek orucu bozar mı?
El cevap: Nerede ve kiminle girdiğine bakar. Sabah hamamcı olmuşsun sahurda karanlıkta abdest almak niyetiyle girmişsin bozmaz. Su yutmamak kaydıyla. Ama sen gider Antalya'da Bodrum da çıplak turistlerin arasında denize girersen önce gusül gider, arkasından orucu kesin sakatlarsın.

Soru 10:- Sevişerek oruç açılabilir mi?
El cevap: Bu konuda Zekerriya Beyaz ile hemfikirim. En kral oruç açma biçimidir hatta. Mümkünse ağıza bir hurma ya da çikolata alınıp, al canım yarısı senin diyerek aynı anda dudak payı ile açılabilir.

Basit bir kural vardır. "Yasaklınla günah olan, helalinle sevap kazandırır. En güzel sevap kazanma şekli helalinle orucu birlikte açıp, sevişmektir zannımca" Yalnız oruç açarken "ön sevişmeye" ikindiden başlamak olmaz. Sabrınız yoksa ön sevişmezsiniz veya ön sevişmeye hurma yiyerek başlarsınız. Benim tercihim "karyoka" dır...

* Gelecek Sayıda: Oruç Neleri bozar?

Kötü örnek, örnek sayılmaz

Hiç yorum yok:

Okumak için Ramazan Pidesini tıklayınız.

an gelir, bir blogger ölür

3 yorum:
çocukluk arkadaşlarınız nerde

ilk orta, lise yüksekokul arkadaşlarımız
yurt arkadaşlarınız
arkadaşını bul işi pişir servislerinden hizmet alanlardan değilseniz özlemleriniz hep belden yukarıda kalbinizde bir yerlerdedir. insancadır. duygusaldır. romantik ve nostaljiktir.
net dünyasına daldıktan sonra irc icq msn arkadaşlarınızın yerini şimdilerde blogger arkadaşlarınız almaya başladı değil mi?
yazıyor çiziyor birlikte anılar paylaşıyorsunuz. herşeyi sanaldır diyerek kestirip atmak o kadar kolay değil. bir çok insanla en yakınlarınızla paylaşmadığınız bir çok şeyi blogger arkadaşlarınızla paylaşıyorsunuz. iç dünyanızı özlemlerinizi arzularınızı ruhunuzun arlanmaz ve uslanmaz yönlerini bile fütursuzca açabiliyorsunuz.
bazılarımız bu arkadaşlıkları burda sınırlı tutarken bazılarımız gerek ikili ilişkiler, arkadaşlıklar veya kolonileşerek fan kulupler halinde bir araya geliyoruz. dostlar ediniyoruz.

insan sevdiklerinin başına gelen olaylardan nasıl üzülüyorsa bu alemde de tanıdığı insanların başına birşey gelmesinden korkuyor, üzülüyor. oysa hayat devam etmekte ve tanıdığımız insanlar çoğaldıkça kaza ve ölümün tanıdıklarımıza değme riski de artıyor.
Bu ne kadar üzücü, dramatik bir durum. arada mesafeler var. hiç tanımadığınız ama kısa zamanda yorumlarıyla veya yazdıklarıyla sevdiğiniz olmuş bir insanın ölüm haberine duyarsız kalmak.

ne yapabilirsiniz. reelde görüşmüşseniz kalkıp gidersiniz, bir başsağlığı mesajı gönderirsiniz ortak tanıdıklarınıza. oysa ölen bizzat blogger dostunuzsa kime mesaj çekeceksiniz.
bloguna taziye mesajı yazıp. kendi blogunuza siyah kurdela mı takacaksınız. mesajlarınızı kim onaylayacak.
yüreğiniz acıyacak...
acıklı bir kaç satır veya şiir yazacaksınız. belki gözünüzden belli belirsiz bir kaç damla yaş gelecek...

havalar ısındı...
trafik hareketleniyor. zaten bu ülkede sebepsiz yere ölmek için sebep çok, kimvurduysa gitmeniz her an olasılık dahilinde. bakarsınız gittiğiniz bir düğünü TÖRE-ristler basar...

~an gelir:
~ bir blogger ölür.
(ölen siz de olsanız taziyeleri de siz kabul edeceksiniz mecburen)
~şimdiden başınız sağolsun.
çocukluk arkadaşlarınız nerde

ilk orta, lise yüksekokul arkadaşlarımız
yurt arkadaşlarınız
arkadaşını bul işi pişir servislerinden hizmet alanlardan değilseniz özlemleriniz hep belden yukarıda kalbinizde bir yerlerdedir. insancadır. duygusaldır. romantik ve nostaljiktir.
net dünyasına daldıktan sonra irc icq msn arkadaşlarınızın yerini şimdilerde blogger arkadaşlarınız almaya başladı değil mi?
yazıyor çiziyor birlikte anılar paylaşıyorsunuz. herşeyi sanaldır diyerek kestirip atmak o kadar kolay değil. bir çok insanla en yakınlarınızla paylaşmadığınız bir çok şeyi blogger arkadaşlarınızla paylaşıyorsunuz. iç dünyanızı özlemlerinizi arzularınızı ruhunuzun arlanmaz ve uslanmaz yönlerini bile fütursuzca açabiliyorsunuz.
bazılarımız bu arkadaşlıkları burda sınırlı tutarken bazılarımız gerek ikili ilişkiler, arkadaşlıklar veya kolonileşerek fan kulupler halinde bir araya geliyoruz. dostlar ediniyoruz.

insan sevdiklerinin başına gelen olaylardan nasıl üzülüyorsa bu alemde de tanıdığı insanların başına birşey gelmesinden korkuyor, üzülüyor. oysa hayat devam etmekte ve tanıdığımız insanlar çoğaldıkça kaza ve ölümün tanıdıklarımıza değme riski de artıyor.
Bu ne kadar üzücü, dramatik bir durum. arada mesafeler var. hiç tanımadığınız ama kısa zamanda yorumlarıyla veya yazdıklarıyla sevdiğiniz olmuş bir insanın ölüm haberine duyarsız kalmak.

ne yapabilirsiniz. reelde görüşmüşseniz kalkıp gidersiniz, bir başsağlığı mesajı gönderirsiniz ortak tanıdıklarınıza. oysa ölen bizzat blogger dostunuzsa kime mesaj çekeceksiniz.
bloguna taziye mesajı yazıp. kendi blogunuza siyah kurdela mı takacaksınız. mesajlarınızı kim onaylayacak.
yüreğiniz acıyacak...
acıklı bir kaç satır veya şiir yazacaksınız. belki gözünüzden belli belirsiz bir kaç damla yaş gelecek...

havalar ısındı...
trafik hareketleniyor. zaten bu ülkede sebepsiz yere ölmek için sebep çok, kimvurduysa gitmeniz her an olasılık dahilinde. bakarsınız gittiğiniz bir düğünü TÖRE-ristler basar...

~an gelir:
~ bir blogger ölür.
(ölen siz de olsanız taziyeleri de siz kabul edeceksiniz mecburen)
~şimdiden başınız sağolsun.

Niyet ettim yazmamaya 2 gün, 3 gece

2 yorum:

Bu aralar yoğun yazı yazdım yine... Üstelik taslağımda birikmiş 5-10 yazı var hala.
Tek üzüldüğüm dostları yeterince okuyamamak...

Az dinlenip, sizleri okuyacağım. Fırsat bulursam bir kaç özel dosta da mutlaka yorum yazmak istiyorum. Çünkü yazmak kadar, okumayı da önemsiyorum.

Öte yandan dünya işlerinin yanında, boş durmuyorum zihnim yine birşeyler paylaşmak adına sizlerle meşgul. Belki okumadığınız bir yazım vardır. Gelirseniz boş geçmeyin efendim.

Saygılar.

Bu aralar yoğun yazı yazdım yine... Üstelik taslağımda birikmiş 5-10 yazı var hala.
Tek üzüldüğüm dostları yeterince okuyamamak...

Az dinlenip, sizleri okuyacağım. Fırsat bulursam bir kaç özel dosta da mutlaka yorum yazmak istiyorum. Çünkü yazmak kadar, okumayı da önemsiyorum.

Öte yandan dünya işlerinin yanında, boş durmuyorum zihnim yine birşeyler paylaşmak adına sizlerle meşgul. Belki okumadığınız bir yazım vardır. Gelirseniz boş geçmeyin efendim.

Saygılar.

3 buçuk derste namaz sureleri ezberlenir mi?

Hiç yorum yok:

Okumak için Ramazan Pidesi'ne tıklayın

MİM tikam! Cesur ve çevik bloggerler aranıyor

16 yorum:


B
eni bulaştırmayın bu MİM işine. Cılkını çıkarırırım, piyasasını ve fiyakasını bozarım dedim mi? dedim. Başka ne dedim Ramazan mubarek günde bayramlık ağzımı açmadan bir MİM hizmeti de ben sunarım dilerseniz dedim mi? dedim. Gönüllüsü varsa kişiye özel MİM hazırlarız bir tek siz cevap verirsiniz dedim mi? e onu da dedim.

Buna rağmen nezdimdeki torpiline güvenen bi dost gibiler çıkmış meydane. Oysa ben kurban olarak BigaripwoMen'i seçmiştim ama bende torpil yok, iltimas yok. Bir kaç gönüllü daha çıktı sonradan. Peki buyrun bakalım MİM olayının içine nasıl ediliyor. Tabi Ramazan dolayısıyla sınırlı kelime haznemle:p

1- T.C Kimlik No'nuz nedir?:
2- Annenizin Kızlık soyadı nedir?:
3- Birikimlerinizi nerede saklıyorsunuz?:
4- Açık ev adresiniz:
5- Cep telefonunuz:
6-Kredi kartınızın arkasındaki son 3 rakam?:
7- Unutamadığınız Ex sevgilinizin adı:
8- Yeni sevgilinizin adı:
9- Hamile misiniz/Korunuyor musunuz?
10-Babanızın cep telefonu?:

Buyrun...
İsteyeni MiM'ledim.(aslında aklımdan geçen isimler de yok değil hani:)
Cevaplamak isteyenlerin Nüfus kağıtlarının arkalı önlü fotokopisi ile müdüriyete müracaatları ve ücretsiz kayıt harcını yatırmaları mecburidir.


B
eni bulaştırmayın bu MİM işine. Cılkını çıkarırırım, piyasasını ve fiyakasını bozarım dedim mi? dedim. Başka ne dedim Ramazan mubarek günde bayramlık ağzımı açmadan bir MİM hizmeti de ben sunarım dilerseniz dedim mi? dedim. Gönüllüsü varsa kişiye özel MİM hazırlarız bir tek siz cevap verirsiniz dedim mi? e onu da dedim.

Buna rağmen nezdimdeki torpiline güvenen bi dost gibiler çıkmış meydane. Oysa ben kurban olarak BigaripwoMen'i seçmiştim ama bende torpil yok, iltimas yok. Bir kaç gönüllü daha çıktı sonradan. Peki buyrun bakalım MİM olayının içine nasıl ediliyor. Tabi Ramazan dolayısıyla sınırlı kelime haznemle:p

1- T.C Kimlik No'nuz nedir?:
2- Annenizin Kızlık soyadı nedir?:
3- Birikimlerinizi nerede saklıyorsunuz?:
4- Açık ev adresiniz:
5- Cep telefonunuz:
6-Kredi kartınızın arkasındaki son 3 rakam?:
7- Unutamadığınız Ex sevgilinizin adı:
8- Yeni sevgilinizin adı:
9- Hamile misiniz/Korunuyor musunuz?
10-Babanızın cep telefonu?:

Buyrun...
İsteyeni MiM'ledim.(aslında aklımdan geçen isimler de yok değil hani:)
Cevaplamak isteyenlerin Nüfus kağıtlarının arkalı önlü fotokopisi ile müdüriyete müracaatları ve ücretsiz kayıt harcını yatırmaları mecburidir.

Elif ba'mda en sevdiğim harf

Hiç yorum yok:

Okumak için Ramazan Pidesi'ne tıklayın

Aday kayıtlarına başladık...

15 yorum:

Hastalık... başka bişi değil. Bulaşıcı ama öldürmüyor. Çeyrek FF kuvvetinde. Şu mim olayı.
Ben bile bulaşMİM derken bi kaç tanesini cevapladım çünkü hoşuma gitti açıkçası ama bulaştırmadım kimseyi yarabbim şükür.

Aslında bu proje bi kaç gündür kafamda var ama Ramazan'dan önce ipin ucunu kaçırırım diye bekledim. Sizlerde bayramlık ağzıma sığınıp kayıt yaptırabilirsiniz efendiM.

Olay şu... İbram beni MİM'le deme cüret ve küstahlığını gösteren blogger'leri kişiye özel olarak kafama göre olmadık ya da olabilecek soru-nlarımla MİM'liyorum. Kendiniz kaşındığınız içinde mecburen cevaplıyosunuz. Bi başkasına devretmek, hadi sende cevaplasana kızz ya da abi ben de yazılim bu olaya demek yok. Telif hakkı isterim.Bir MİM sadece bir tek bilgisayarda kullanılabilir...

Özel bir MİM olduğu için çerçeveletip asabilirsiniz. Nette yayılıp bulaşmıca için de sizden başka kimse Ayh! İbram beni de MİM'ledi diye caka satamaz. Üstelik MİM'le alınan kısa ve öz ifadenizi burda da yayınlarız hani reklamınız olur, elalemin ağzına düşersiniz:p

Buyrun. Yorum paneline aday kayıtlarınızı yaptırabilirsiniz. Kıymetimi bilin bu iyiliği kimseye yapmam:) Yine de bayramlık ağzıma pek güvenmeyin derim. Kayıtlar sınırlı sayıda blogger için bayrama kadar ücretsizdir. Beklerim...

Hadi bakalım...

Hastalık... başka bişi değil. Bulaşıcı ama öldürmüyor. Çeyrek FF kuvvetinde. Şu mim olayı.
Ben bile bulaşMİM derken bi kaç tanesini cevapladım çünkü hoşuma gitti açıkçası ama bulaştırmadım kimseyi yarabbim şükür.

Aslında bu proje bi kaç gündür kafamda var ama Ramazan'dan önce ipin ucunu kaçırırım diye bekledim. Sizlerde bayramlık ağzıma sığınıp kayıt yaptırabilirsiniz efendiM.

Olay şu... İbram beni MİM'le deme cüret ve küstahlığını gösteren blogger'leri kişiye özel olarak kafama göre olmadık ya da olabilecek soru-nlarımla MİM'liyorum. Kendiniz kaşındığınız içinde mecburen cevaplıyosunuz. Bi başkasına devretmek, hadi sende cevaplasana kızz ya da abi ben de yazılim bu olaya demek yok. Telif hakkı isterim.Bir MİM sadece bir tek bilgisayarda kullanılabilir...

Özel bir MİM olduğu için çerçeveletip asabilirsiniz. Nette yayılıp bulaşmıca için de sizden başka kimse Ayh! İbram beni de MİM'ledi diye caka satamaz. Üstelik MİM'le alınan kısa ve öz ifadenizi burda da yayınlarız hani reklamınız olur, elalemin ağzına düşersiniz:p

Buyrun. Yorum paneline aday kayıtlarınızı yaptırabilirsiniz. Kıymetimi bilin bu iyiliği kimseye yapmam:) Yine de bayramlık ağzıma pek güvenmeyin derim. Kayıtlar sınırlı sayıda blogger için bayrama kadar ücretsizdir. Beklerim...

Hadi bakalım...

İki salla, bir bağla

Hiç yorum yok:

okumak için Ramazan Pidesi'ne tıklayın..

Çay içmek abdesti bozar mı? Bozar...

Hiç yorum yok:

Okumak için Ramazan pidesi'ne tıklayın...

Erken doğum: Ramazan pidesi yayında

1 yorum:


Bir blog daha...

Azaltcam derken sigara tiryakileri gibi çoğaltıyorum. Hiçbiri ibonun reytingini yakalayamıyor ve arkası gelmiyor ama olsun. buna da bulaşın bence... izlerseniz iyi edersiniz.

Ramazan pidesi son bir kaç postumu yorumlayan dostlardan birinin ilham verdiği bir şey. Madem 11 ay karı, kız resmi basan gazeteler, ramazanda promosyonla hacı takkesi, gül yağı dağıtıyor. İbram'da ramazan sayfası hazırlayamaz mı? Hazırladı netekim...

Ama benden çok şey beklemeyin reca ederim. İbramın hazırlayacağı Ramazan sayfası nasıl olur tahmin edersiniz belki ama onda bile yanılırsınız. O kadar da zapık diliz. Çocukluktan bu yana cebimde biriktirdiğim Ramazan anılarımı paylaşıcam sizlerle. Ya da duyduğum, okuduğum sevdiğim, beğendiğim şeyleri...

Belki sizler de seversiniz, güzel anılarınız ve yorumlarınızla eşlik edersiniz...



Bir blog daha...

Azaltcam derken sigara tiryakileri gibi çoğaltıyorum. Hiçbiri ibonun reytingini yakalayamıyor ve arkası gelmiyor ama olsun. buna da bulaşın bence... izlerseniz iyi edersiniz.

Ramazan pidesi son bir kaç postumu yorumlayan dostlardan birinin ilham verdiği bir şey. Madem 11 ay karı, kız resmi basan gazeteler, ramazanda promosyonla hacı takkesi, gül yağı dağıtıyor. İbram'da ramazan sayfası hazırlayamaz mı? Hazırladı netekim...

Ama benden çok şey beklemeyin reca ederim. İbramın hazırlayacağı Ramazan sayfası nasıl olur tahmin edersiniz belki ama onda bile yanılırsınız. O kadar da zapık diliz. Çocukluktan bu yana cebimde biriktirdiğim Ramazan anılarımı paylaşıcam sizlerle. Ya da duyduğum, okuduğum sevdiğim, beğendiğim şeyleri...

Belki sizler de seversiniz, güzel anılarınız ve yorumlarınızla eşlik edersiniz...

Sosyal Sorumsuzluk Procesi (FİKRİ TAKİP)

12 yorum:
Erkek halimle şuramı buramı açtım desem bakıyorum bi hayli ziyaretçim oluyor. Aslı var yok yaptığım serserilik ve çapkınlıkları yazmaya kalksam durum değişmiyor. Argo'nun dozunu arttırsam daha çok okunuyorum. Etiketlere ayıpçı şeyler yazsam yeni yeni sevgili okurlarım gelip sayfama bakıyor...

Gelgelelim bir sosyal sorumluluk projesine ait şu yazıyı yazdım. Hiti oldukça düşük kaldı ve bir Allah'ın kulu da yorum yapmadı. Yazı resmen kim vurduya gitti. Üzüldüm.

Proje neydi? Birtakım insanlar köy okullarında okuyan 3003 çocuk için defter kalem bağışlamak istemişler. Bizlerden de en azından sitemizde duyurarak, dilersek ayrıca bi kaç kitap defter hediye ederek bir çocuğu sevindirmemizi istemişler..

Ben azıcık daha sorumluluk hissederek bu posta bir kez daha göz atmanızı ve elinizden geleni yapmanızı rica ediyorum. Adını kasıtlı olarak "sorumsuzluk projesi "koydum postun çünkü bu yazıya nasıl ilginizi çekebileceğimi inanın bilmiyorum. Bu işe ben bile şaşırdım...

Ayrıntılar burda : http://www.birmilyonkalem.com/?p=17543



Erkek halimle şuramı buramı açtım desem bakıyorum bi hayli ziyaretçim oluyor. Aslı var yok yaptığım serserilik ve çapkınlıkları yazmaya kalksam durum değişmiyor. Argo'nun dozunu arttırsam daha çok okunuyorum. Etiketlere ayıpçı şeyler yazsam yeni yeni sevgili okurlarım gelip sayfama bakıyor...

Gelgelelim bir sosyal sorumluluk projesine ait şu yazıyı yazdım. Hiti oldukça düşük kaldı ve bir Allah'ın kulu da yorum yapmadı. Yazı resmen kim vurduya gitti. Üzüldüm.

Proje neydi? Birtakım insanlar köy okullarında okuyan 3003 çocuk için defter kalem bağışlamak istemişler. Bizlerden de en azından sitemizde duyurarak, dilersek ayrıca bi kaç kitap defter hediye ederek bir çocuğu sevindirmemizi istemişler..

Ben azıcık daha sorumluluk hissederek bu posta bir kez daha göz atmanızı ve elinizden geleni yapmanızı rica ediyorum. Adını kasıtlı olarak "sorumsuzluk projesi "koydum postun çünkü bu yazıya nasıl ilginizi çekebileceğimi inanın bilmiyorum. Bu işe ben bile şaşırdım...

Ayrıntılar burda : http://www.birmilyonkalem.com/?p=17543



Lezbiyen bir erkeğin Msn maceraları

13 yorum:

Her ayarsız erkek gibi, kadınlara yaranmak için kılıktan kılığa giriyorum görüyorsunuz. Maymunluğun her türlüsü var yazdıklarımda. Sanki yapmayacağım şey yok gibi. Oysa varmış benim de kırmızı çizgilerim. Sizin gibi ben de kendimi kart bir zampara sanıyordum ama kazın ayağı öyle değilmiş. İnsan sert bir kayaya çarpmayınca "hanyayı, konyayı bilmiyor" ama öğreniyormuş.

En son feminist olmuştum hatırlarsınız, başarısız olsam da vejetaryen olmayı bile denemiştim ama işin bu kadar ileri gidebileceğini ummuyordum:

Msn'de sarktık hatunun birine sarkmasına da kızda daha ilk andan itibarenbir tuhaflık var. Daha ilk bir kaç cümlede tokat gibi sözler. Bir fırça bir fırça, hay Allah dişimi kırıcam neredeyse. Nerden çıktı bu çetin ceviz derken. Kız ağzından çıkardı baklayı. -" İbram uzak dur benden. Ben aktif bir lezbiyenim"

"Allah iyiliğini versin, ben de lezbiyenim, erkekler rahatsız etmesin diye İbram, ibram dolanıyorum" dedimse de fayda etmedi. Kız başladı ifademi almaya.
Söyle bakalım İbram kız: "-Koleston saç boyasının açık kestanesinin numarası kaç?"
Yahu bana başka kestane sorsan bilecem de kolestonun kestanesinin numarasını nerden bilim? Arkasından sorular ahiret suali gibi peş peşe gelmeye başladı.

Ayın
kaçıncı günü başım çok ağrırmış da, beyaz etek giymem kaç gün mahsurluymuş da.
Külotlu çorabımın renk ve beden numarasını sorunca, saks'ın saks mavisi dedim. Kız hala numara yapıyorsun diyor, üstelik; saks mavisini çıtır kızlarla, kaşarlar giyer diye bir de laf soktu. "Yollu'musun kızım sen?" demez mi?

Arkasından ruj, oje, don, sutyen derken baktım olacak gibi değil. Eeee, yeter be! demişim. Sanal âlemde bile olsa bir lezbiyen için dahi karı taklidi yapamam. Kirli sakalıma kadar erkekim, bi git kızım yaaa! diyerek kapattım.

Ben tırsmış, MSN'imi "çok işi var, İbram abi dışarıda" moduna almışken, lezbiyen hatun (ben onu engellemeden önce) halâ kulaklarımı çınlatan pis bir kahkaha fırlattı:

- Ahahahaaa...


Demek ki neymiş; oğlum İbram, Lezbiyenlerden uzak duracaksın...
--------------------------------
Not:
Bu öyküde geçen durumların gerçek kişi ve kurumlar ile bir alakası yoktur. İbram abinize pislik atmayın.


Her ayarsız erkek gibi, kadınlara yaranmak için kılıktan kılığa giriyorum görüyorsunuz. Maymunluğun her türlüsü var yazdıklarımda. Sanki yapmayacağım şey yok gibi. Oysa varmış benim de kırmızı çizgilerim. Sizin gibi ben de kendimi kart bir zampara sanıyordum ama kazın ayağı öyle değilmiş. İnsan sert bir kayaya çarpmayınca "hanyayı, konyayı bilmiyor" ama öğreniyormuş.

En son feminist olmuştum hatırlarsınız, başarısız olsam da vejetaryen olmayı bile denemiştim ama işin bu kadar ileri gidebileceğini ummuyordum:

Msn'de sarktık hatunun birine sarkmasına da kızda daha ilk andan itibarenbir tuhaflık var. Daha ilk bir kaç cümlede tokat gibi sözler. Bir fırça bir fırça, hay Allah dişimi kırıcam neredeyse. Nerden çıktı bu çetin ceviz derken. Kız ağzından çıkardı baklayı. -" İbram uzak dur benden. Ben aktif bir lezbiyenim"

"Allah iyiliğini versin, ben de lezbiyenim, erkekler rahatsız etmesin diye İbram, ibram dolanıyorum" dedimse de fayda etmedi. Kız başladı ifademi almaya.
Söyle bakalım İbram kız: "-Koleston saç boyasının açık kestanesinin numarası kaç?"
Yahu bana başka kestane sorsan bilecem de kolestonun kestanesinin numarasını nerden bilim? Arkasından sorular ahiret suali gibi peş peşe gelmeye başladı.

Ayın
kaçıncı günü başım çok ağrırmış da, beyaz etek giymem kaç gün mahsurluymuş da.
Külotlu çorabımın renk ve beden numarasını sorunca, saks'ın saks mavisi dedim. Kız hala numara yapıyorsun diyor, üstelik; saks mavisini çıtır kızlarla, kaşarlar giyer diye bir de laf soktu. "Yollu'musun kızım sen?" demez mi?

Arkasından ruj, oje, don, sutyen derken baktım olacak gibi değil. Eeee, yeter be! demişim. Sanal âlemde bile olsa bir lezbiyen için dahi karı taklidi yapamam. Kirli sakalıma kadar erkekim, bi git kızım yaaa! diyerek kapattım.

Ben tırsmış, MSN'imi "çok işi var, İbram abi dışarıda" moduna almışken, lezbiyen hatun (ben onu engellemeden önce) halâ kulaklarımı çınlatan pis bir kahkaha fırlattı:

- Ahahahaaa...


Demek ki neymiş; oğlum İbram, Lezbiyenlerden uzak duracaksın...
--------------------------------
Not:
Bu öyküde geçen durumların gerçek kişi ve kurumlar ile bir alakası yoktur. İbram abinize pislik atmayın.

Bazıları daha fazlasını yapar

1 yorum:
Ben blog yazıyorum. sen blog yazıyorsun. biz, siz, onlar blog yazıyoruz. ama bazıları daha fazlasını yapıyor. nette görüyorum. bir takım sosyal sorumluluk projelerinde görev alan ve bunları paylaşan adı güzel, kendi güzel, yüreği güzel insanlar var...

B
u tür çalışmalara aktif olarak katılamasam da kutluyorum. bu işler güzel işler, ciddi ve cici işler. bakınız şurda benim bloglarını okuduğum bir kaç arkadaşımın da içinde olduğu bir site "33 okul 3003 öğrenci için elele" adıyla bir kampanya düzenlemiş.

K
ampanya kapsamında ihtiyaç sahibi öğrenciler için kalem defter silgi alınacakmış. kampanyanın bayram sonu okulların açılmasına yetişmesi planlanıyor. naçizane ben de kendi çapımda birşeyler gönderdim. tabi siteme de linkini ekleyerek ayrıca destek olmak istedim.

H
adi sizde birşeyler yapın...

Ayrıntılar burda : http://www.birmilyonkalem.com/?p=17543


Ben blog yazıyorum. sen blog yazıyorsun. biz, siz, onlar blog yazıyoruz. ama bazıları daha fazlasını yapıyor. nette görüyorum. bir takım sosyal sorumluluk projelerinde görev alan ve bunları paylaşan adı güzel, kendi güzel, yüreği güzel insanlar var...

B
u tür çalışmalara aktif olarak katılamasam da kutluyorum. bu işler güzel işler, ciddi ve cici işler. bakınız şurda benim bloglarını okuduğum bir kaç arkadaşımın da içinde olduğu bir site "33 okul 3003 öğrenci için elele" adıyla bir kampanya düzenlemiş.

K
ampanya kapsamında ihtiyaç sahibi öğrenciler için kalem defter silgi alınacakmış. kampanyanın bayram sonu okulların açılmasına yetişmesi planlanıyor. naçizane ben de kendi çapımda birşeyler gönderdim. tabi siteme de linkini ekleyerek ayrıca destek olmak istedim.

H
adi sizde birşeyler yapın...

Ayrıntılar burda : http://www.birmilyonkalem.com/?p=17543


Gerçekler gün yüzüne çıkıyor

3 yorum:

Çakma
blog yazılarımıza başladık. pek zaman ayıramadığımız "bloglarda ne haltlar dönüyor" adlı tanıtım blogumuzun yanında geçenlerde bir fikir olarak ortaya çıkan "çakma blog yazarları" projesinin ilkinde Çukka'mızı taklit eden Pucca'nın gerçek yüzünü ortaya çıkardık. Bir göz atmak için şuraya tıklayıverin.

Çakma
blog yazılarımıza başladık. pek zaman ayıramadığımız "bloglarda ne haltlar dönüyor" adlı tanıtım blogumuzun yanında geçenlerde bir fikir olarak ortaya çıkan "çakma blog yazarları" projesinin ilkinde Çukka'mızı taklit eden Pucca'nın gerçek yüzünü ortaya çıkardık. Bir göz atmak için şuraya tıklayıverin.

Herkesin ayran olduğu blokker: Çukka Pucca

Hiç yorum yok:
Değerli yazarımız ünlü şahsiyet Çukka Gacı ile Çakma bloklarımızın ilkini açıyoruz işte. Çukka gacımız çok ünlü bir brooker'dir. Hatta Brokie Şiltsdir. Önemli bir şahsiyettir. Bloklarını onlarca milyon kişi okur, yazar, sever, sevişir. Adsız yorumlarla kendinden geçer, nirvanaya erer. Çukkaydım tevbe ettim günahım ney lan benim,
Çukka günlük sakızı ile kilo verme ve Çukka'm yere düşünce adlı blogları ile blok aleminin kızlarını ve erkeklerini kendine ayran bırakan gacımızın eserleri ne yazık ki çakma bir bloker tarafından kopy paste edilmektedir. Konu hakkında görüştüğümüz 18x2'lerin en güzeli Çukka gacımız: -"Ay! kardiş. herşeyimi kopyeliyolar. Yasıklar olsun sanata saykıları yok bunların. Pucca diyem bi kız çıkmış her bişeyimi çalıp çalıp benden önce yetiştirmiş bloklara. Hatta üsümümü, erikimi bilem çalmış. Röportajlar vermiş benim bikinilerimi kiyip. Hatta paparazzilere bilem benim yerime frikik vermiş. Kızım saçını başını yolicim. Çakma marlin montreal sarışını seni... Erik'im efine dön çocuğum o çakma pucca ile işin ne, gel şeftatli kollarıma. Pucca: sen de yazılarımı çalabilirsin ama erikimi asla... eninde sonunda eric van'a dönecek" demiştir.

Şimdi sizlerle Çukka gacımızın özkün bir regl yazısını yazıyoruz. Çukka'mız regli İstanbul'da pek meşhurdur, kendisi bizzat her regl döneminde böyle güsel yazılar yazmaktadır. Israrla takip ediniz. Her ayın 2nci haftasını kaçırmayınız. Takvimde bir denişiklik olursa biz size bildiririz.

Kadının blog dünyasında bulunan yeri (orjinal Çukka yazısı bakınız italyancası ne kadar eğik)

Yazma Çukka yapma bunu dedim.. dedim ama duramadım.. 4 blogda biri vay kadınlar nasıl yazar seviştiklerini, vay regl ne demek, vay libido kadının ağzına yakışıyor mu, hele biri vardı direk beni vermiş o yanacak cehennemde okuyucularını da cehenneme çekiyor iblis sürtük demiş.. keşke bunları gören ben olsam da o an laf yetiştirsem ama öyle de olmuyor.. mailime bir link geliyor "bak senin hakkında ne demişler pişş pişştt" diye.. Birincisi şunu söylemek istiyorum, bu gerçeğe alışın.. Kadınlar sevişiyor.. Yapıyorlar bunu cidden bak.. yapmıyo olsalardı sorun olurdu, erkek erkeğe tokmaklattırmıyorsanız kendinizi buna şaşırmayın zaten.. İkincisi kadınlar regl oluyor.. Ayda 4-5 gün kanamaları var.. Bu sağlık için iyi birşey.. O dönemde inanılmaz sinirli, ağrılı, sancılı kaprisli, azgın oluyorlar.. özellikle ben bildiğin mutasyona uğruyorum. bambaşka bir insan olup çıkıyorum.. Ayıp birşey değil bu ayrıca.. hepimizin olmak zorunda olduğu bir durum.. Olmazsak bir sorun var demektir... "Canlarım benim. Lütfen beni okumaya devam edin. Çukka Gacı'nız hepinizi öper. En çok da erik'ini "
......................

ve Çukka'mızın yazısını çalan sahte sarışın blokker, haksız nam sahibi Pucca'nın hitleri şişirilmiş, yorumları abartılmış yazıları. Linki burda veriyos ama siz tıklamayın, hiti artmasın, şımarmasın bu sahte rakicilar.
Bakın da ibret alın, yeryüzünde ne emek hırsızları var, aynısını kopyelamış kadın... Yufff size, tasdiksiz mühürsüz yazı yazıyonus, sahte sarışın libido düşkünleri sizi... özkün olun biraz... özkün... Şşşt alooo kime diyom...
Değerli yazarımız ünlü şahsiyet Çukka Gacı ile Çakma bloklarımızın ilkini açıyoruz işte. Çukka gacımız çok ünlü bir brooker'dir. Hatta Brokie Şiltsdir. Önemli bir şahsiyettir. Bloklarını onlarca milyon kişi okur, yazar, sever, sevişir. Adsız yorumlarla kendinden geçer, nirvanaya erer. Çukkaydım tevbe ettim günahım ney lan benim,
Çukka günlük sakızı ile kilo verme ve Çukka'm yere düşünce adlı blogları ile blok aleminin kızlarını ve erkeklerini kendine ayran bırakan gacımızın eserleri ne yazık ki çakma bir bloker tarafından kopy paste edilmektedir. Konu hakkında görüştüğümüz 18x2'lerin en güzeli Çukka gacımız: -"Ay! kardiş. herşeyimi kopyeliyolar. Yasıklar olsun sanata saykıları yok bunların. Pucca diyem bi kız çıkmış her bişeyimi çalıp çalıp benden önce yetiştirmiş bloklara. Hatta üsümümü, erikimi bilem çalmış. Röportajlar vermiş benim bikinilerimi kiyip. Hatta paparazzilere bilem benim yerime frikik vermiş. Kızım saçını başını yolicim. Çakma marlin montreal sarışını seni... Erik'im efine dön çocuğum o çakma pucca ile işin ne, gel şeftatli kollarıma. Pucca: sen de yazılarımı çalabilirsin ama erikimi asla... eninde sonunda eric van'a dönecek" demiştir.

Şimdi sizlerle Çukka gacımızın özkün bir regl yazısını yazıyoruz. Çukka'mız regli İstanbul'da pek meşhurdur, kendisi bizzat her regl döneminde böyle güsel yazılar yazmaktadır. Israrla takip ediniz. Her ayın 2nci haftasını kaçırmayınız. Takvimde bir denişiklik olursa biz size bildiririz.

Kadının blog dünyasında bulunan yeri (orjinal Çukka yazısı bakınız italyancası ne kadar eğik)

Yazma Çukka yapma bunu dedim.. dedim ama duramadım.. 4 blogda biri vay kadınlar nasıl yazar seviştiklerini, vay regl ne demek, vay libido kadının ağzına yakışıyor mu, hele biri vardı direk beni vermiş o yanacak cehennemde okuyucularını da cehenneme çekiyor iblis sürtük demiş.. keşke bunları gören ben olsam da o an laf yetiştirsem ama öyle de olmuyor.. mailime bir link geliyor "bak senin hakkında ne demişler pişş pişştt" diye.. Birincisi şunu söylemek istiyorum, bu gerçeğe alışın.. Kadınlar sevişiyor.. Yapıyorlar bunu cidden bak.. yapmıyo olsalardı sorun olurdu, erkek erkeğe tokmaklattırmıyorsanız kendinizi buna şaşırmayın zaten.. İkincisi kadınlar regl oluyor.. Ayda 4-5 gün kanamaları var.. Bu sağlık için iyi birşey.. O dönemde inanılmaz sinirli, ağrılı, sancılı kaprisli, azgın oluyorlar.. özellikle ben bildiğin mutasyona uğruyorum. bambaşka bir insan olup çıkıyorum.. Ayıp birşey değil bu ayrıca.. hepimizin olmak zorunda olduğu bir durum.. Olmazsak bir sorun var demektir... "Canlarım benim. Lütfen beni okumaya devam edin. Çukka Gacı'nız hepinizi öper. En çok da erik'ini "
......................

ve Çukka'mızın yazısını çalan sahte sarışın blokker, haksız nam sahibi Pucca'nın hitleri şişirilmiş, yorumları abartılmış yazıları. Linki burda veriyos ama siz tıklamayın, hiti artmasın, şımarmasın bu sahte rakicilar.
Bakın da ibret alın, yeryüzünde ne emek hırsızları var, aynısını kopyelamış kadın... Yufff size, tasdiksiz mühürsüz yazı yazıyonus, sahte sarışın libido düşkünleri sizi... özkün olun biraz... özkün... Şşşt alooo kime diyom...

Çok okunan yazılar