Kodumun Cağaloglu yokuşu / Hatıra defterimden

12 yorum:

Hey gidi Marmara Üniversitesi.

İnek olmaya gönüllü girmiştim Fakülteye. Takıntısız sınıf atlayacak ve kız arkadaşım bile olmadan bitirecektim okulu. İlk gün öğleye kadar da tuttum sözümü. Öğle yemeğinden önce ilk kankamla oturmuş yemek yiyorduk. Kızlar gelip karşımıza oturdu. Tam biz tanışırken masadaki fazla ekmekleri gözüne kestirmiş bir öğrenci bana alabilir miyim tarzı işaret yaptı.

Hey gidi Marmara Üniversitesi.

İnek olmaya gönüllü girmiştim Fakülteye. Takıntısız sınıf atlayacak ve kız arkadaşım bile olmadan bitirecektim okulu. İlk gün öğleye kadar da tuttum sözümü. Öğle yemeğinden önce ilk kankamla oturmuş yemek yiyorduk. Kızlar gelip karşımıza oturdu. Tam biz tanışırken masadaki fazla ekmekleri gözüne kestirmiş bir öğrenci bana alabilir miyim tarzı işaret yaptı.

Gölgesinde mevsimler boyu oturduğumuz...

2 yorum:


Yoruldum nesir'den nazım'la dinleneceğim.

İkinci bir emre kadar buralardayım.

http://sensizkelimeler.blogspot.com


Beklerim...


Yoruldum nesir'den nazım'la dinleneceğim.

İkinci bir emre kadar buralardayım.

http://sensizkelimeler.blogspot.com


Beklerim...

Orta yaş bunalımı ve bayram tatili

4 yorum:

B
u bana 12–15 yaşları arasındayken de oldu. Yani daha küçükken işte. Hani garson boy zor bulunur ne küçük çocuk elbiseleri uyar ne büyük. Ceketin kolları, ya kısa kalır ya da uzun. Bunalıma girerdim resmen. Bayramları bu yüzden pek sevmezdim.

Bugünlerde de ne otobüste yer veriyorlar, ne de yazıktır kaldırmayalım amcayı diyorlar. Otobüste yer vermekle, verilmesini beklemek arasında kaldım, bunalımlardayım. Genç kızlara da yer versem mi, vermesem mi diye siyah kara düşünüyorum.

Bir yerlerde kuyruğa girsem, çıtı pıtı hanımefendiler, hooop diye "ay çok işim vardı beyefendi, mümkünse" diyerek rica edip, önüme geçiyor. Arkada kalan yine ben oluyorum. İyi de yavrum, kuzum benim belim bacağım ağrıyor romatizmalarım azıyor. Basurum kuduruyor ,diyemiyorum. Aksi ihtiyarlar gibi herkesi tersleyemiyorum.

Dahası neredeyse sevgilimin 1,5 katı yaş ve kiloda olduğumdan bunalıma giriyorum. Yakında kilo vermek için rejime başlayacağım da, yaş nasıl veriliyor onu bilmiyorum. Benjamin Bottom olasım geliyor. Haliyle olamıyorum. Sevgilimle ileride zevklerimiz ve renklerimiz uyuşmayacak diye kendi kendime panik yapıyorum. Kesin bir gün beni eX eder diye korkuyorum.

Gerçi "Sen, benim Lisede âşık olduğum tarih öğretmenim gibi olgun ve hoş bir adamsın" diyerek gönlümü alıyor ama ne o lisede kaldı haliyle, ne de bende üniversiteden yeni mezun olmuş öğretmen imajı var...

Yetmedi, nette taze çıtırlar sardı etrafımı, geyik yapıyorlar. "İbram dede, sen var git evine, körpeler gelsin yerine" diyerek, psikolojik bombardımana tabi tutuyorlar beni. Biliyorum, aslında çıtır bir sevgilim olduğu için beni kıskanıyorlar :p. Onlara "gir dedenin koynuna, bak dedenin oyununa" diyemiyorum haliyle. Ortada bir takım üzücü Üzmez vakaları varken, yanlış anlaşılmak istemiyorum.

Feedler'de DM'ler sardı dört bir yanımı. Nereye baksam muzur neşriyat. Nickime (30+) takısı ekledim. Kendimi daha fazla kötü hissetmek istemiyorum. Aaaa!.. Bayram önü yeter, yeter...

Canım deniz çekiyor. Canım Akdeniz çekiyor. Sevgilim Akdeniz beni bekliyor.
Hazır Blogger de işi yavaşlatma eylemine başlayıp, ipe un seriyorken "gideyim buralardan" diyorum. Sizi bir insana emanet edecek olsam "size ederdim" ama siz bile sizden "emin" olamazsınız. O yüzden siz de kendinizi O'na emanet edin. Bana güvenmeyin, ben gidiyorum...

BAYRAM DOLAYISIYLA DÜKKÂNIMIZ KAPALIDIR.


------------------------

Hamiş: Bayram'dan sonra da bir müddet buralarda olmayacağım. Yazıp çizmeyeceğim. Belki bloglarınızı okurum, belki yorumlar yazarım sizlere. Belki başka şeyler yaparım. Siz yine de arada bir bakın belli mi olur.


B
u bana 12–15 yaşları arasındayken de oldu. Yani daha küçükken işte. Hani garson boy zor bulunur ne küçük çocuk elbiseleri uyar ne büyük. Ceketin kolları, ya kısa kalır ya da uzun. Bunalıma girerdim resmen. Bayramları bu yüzden pek sevmezdim.

Bugünlerde de ne otobüste yer veriyorlar, ne de yazıktır kaldırmayalım amcayı diyorlar. Otobüste yer vermekle, verilmesini beklemek arasında kaldım, bunalımlardayım. Genç kızlara da yer versem mi, vermesem mi diye siyah kara düşünüyorum.

Bir yerlerde kuyruğa girsem, çıtı pıtı hanımefendiler, hooop diye "ay çok işim vardı beyefendi, mümkünse" diyerek rica edip, önüme geçiyor. Arkada kalan yine ben oluyorum. İyi de yavrum, kuzum benim belim bacağım ağrıyor romatizmalarım azıyor. Basurum kuduruyor ,diyemiyorum. Aksi ihtiyarlar gibi herkesi tersleyemiyorum.

Dahası neredeyse sevgilimin 1,5 katı yaş ve kiloda olduğumdan bunalıma giriyorum. Yakında kilo vermek için rejime başlayacağım da, yaş nasıl veriliyor onu bilmiyorum. Benjamin Bottom olasım geliyor. Haliyle olamıyorum. Sevgilimle ileride zevklerimiz ve renklerimiz uyuşmayacak diye kendi kendime panik yapıyorum. Kesin bir gün beni eX eder diye korkuyorum.

Gerçi "Sen, benim Lisede âşık olduğum tarih öğretmenim gibi olgun ve hoş bir adamsın" diyerek gönlümü alıyor ama ne o lisede kaldı haliyle, ne de bende üniversiteden yeni mezun olmuş öğretmen imajı var...

Yetmedi, nette taze çıtırlar sardı etrafımı, geyik yapıyorlar. "İbram dede, sen var git evine, körpeler gelsin yerine" diyerek, psikolojik bombardımana tabi tutuyorlar beni. Biliyorum, aslında çıtır bir sevgilim olduğu için beni kıskanıyorlar :p. Onlara "gir dedenin koynuna, bak dedenin oyununa" diyemiyorum haliyle. Ortada bir takım üzücü Üzmez vakaları varken, yanlış anlaşılmak istemiyorum.

Feedler'de DM'ler sardı dört bir yanımı. Nereye baksam muzur neşriyat. Nickime (30+) takısı ekledim. Kendimi daha fazla kötü hissetmek istemiyorum. Aaaa!.. Bayram önü yeter, yeter...

Canım deniz çekiyor. Canım Akdeniz çekiyor. Sevgilim Akdeniz beni bekliyor.
Hazır Blogger de işi yavaşlatma eylemine başlayıp, ipe un seriyorken "gideyim buralardan" diyorum. Sizi bir insana emanet edecek olsam "size ederdim" ama siz bile sizden "emin" olamazsınız. O yüzden siz de kendinizi O'na emanet edin. Bana güvenmeyin, ben gidiyorum...

BAYRAM DOLAYISIYLA DÜKKÂNIMIZ KAPALIDIR.


------------------------

Hamiş: Bayram'dan sonra da bir müddet buralarda olmayacağım. Yazıp çizmeyeceğim. Belki bloglarınızı okurum, belki yorumlar yazarım sizlere. Belki başka şeyler yaparım. Siz yine de arada bir bakın belli mi olur.

Sevgili Arife

Hiç yorum yok:


 Okumak için Ramazan Pidesi'ne tıklayın.


 Okumak için Ramazan Pidesi'ne tıklayın.

Oruç bozmadan yiyip içme kılavuzu -2

3 yorum:

Elde kaşık, sevgilinizle kucak kucağa oturmuş pc başındabenim bu yazımı beklediyseniz daha çok beklersiniz. Öyle işkembeden fetva veremem. O işlere beyaz hocam bakıyor. Kıt aklımla benden himmet beklemeyin. Orucunuza bilir bilmez adamların lafları ile yazık etmeyin.

Öncelikle bilin ki; Oruç bozmadan Ramazan'da yiyip içmenin bilinen iki yolu vardır. Birincisi o orucu hiç tutmamaktır. İkincisi de bir sebeple sefere çıkıp, orucu kazaya bırakmaktır.
Aslında hülle yüzünden adı kötüye çıkan "Hile-i Şeriye" denilen bir yöntem vardır. Bu da mecbur kalınan zor bir durumda, iki sakıncalı durumdan daha az zararlı olanı tercih etmek olarak özetlenebilir.

Dini literatürde iman ve nikâh konuları çok önemsenir. Şakası bile büyük risk taşır. O yüzden de "boş-ol" diyerek dalga geçilen kavram O bilince sahip insanlar tarafından önemsenir. Derler ki "bir adam eşine bu Ramazan oruç tutarsak boşanalım" dese ve Ramazan gelse? Ne yapmak lazımdır...
El cevap: Sefere çıkarlar, oruçlarını bir güzel yerler. Sonra gelince başka bir vakit kaza ederler. Tabi adam bu patavatsızlık için ayrıca tövbe eder, sadaka verir.

Aslında orucu bozmadan yiyip içmenin en güzel yolu haliyle iftar topu atıldıktan sonra yemektir ama siz o kadar niyeti bozdunuzsa, bu seferlik sabredip, bir dahaki sefere baştan oruca hiç niyetlenmiyeceksiniz. İşin özeti bu. Öyle keyfiniz için yemeklerin azıcık tadına baksanız bir şey olmaz diyemem. Ha bak ev hanımıysanız bakabiliyormuşsunuz. Pişirdiğiniz yemeklerin tabi. Siz ne sandınız? Mercimeği Fırına verip, tadına bakmaktan mı bahsediyoruz burada :p

Aynı şekilde illa aklınızı, fikrinizi taktıysanız ince işe. "Ya! Hasıla. İzmir'deki halamı çok göreceğim geldi, biz bir ziyaretine gidelim" diyerek sefere çıkar, bir kaç gün halvet olur, dönersiniz. Ben ona da karışmam. Yol yöntem belliyken, yarı yolda oruç bozmaya ne gerek var.

İşin helalinden ve en güzel yanı da, hani dalgınlıkla yer içersiniz ya orucu unutup. İşte en güzeli odur, oruçluyken yiyip içmenin. Tam iftara az kala, unutkanlıkla koca bir tepsi kuzu da yeseniz, orucunuz bozulmaz. Oh afiyet, şeker olsun misler gibi. Gerçi insan üzülür bu duruma, elinde olmadan. Ama yine derler ki; o ziyafet size Tanrı katından bir ikramdır.

Bir de bazen sahur sonrası uykunuzda ihtilâm olursunuz. O ne be? Diyenler için konuyu açarsak; Bekâra kolay olan işlerden biri de karı boşamak değil, bol bol cinsel içerikli rüya görmektir. Bekârdan kastettiklerimiz dün ve bugün farklı anlaşılabilir. Bizim kastettiğimiz bekâr cinsel bir partneri olmayan ve oruçla nefsini terbiye etmeye çalışan bekârlardır.

Tabi bir gece önceden niyet ettim rüyamda Angelia Jolie yi görmeye diyerek uykuya yatmazsanız, büyük ihtimalle sabaha hamamcı olduğunuzda, bir güzel duş alırsınız ve oruca kaldığınız yerden devam edersiniz.

İşin özü budur efendim.
Öyle hem oruca niyet edip, hem de bir güzel yiyip, içip yiyişmek olmaz. Ancak yukarıdaki koşullarda unutkanlık veya rüya halinde yer içer, rüyalarda öpüşür, koklaşırsınız. Tamam mı?

Elde kaşık, sevgilinizle kucak kucağa oturmuş pc başındabenim bu yazımı beklediyseniz daha çok beklersiniz. Öyle işkembeden fetva veremem. O işlere beyaz hocam bakıyor. Kıt aklımla benden himmet beklemeyin. Orucunuza bilir bilmez adamların lafları ile yazık etmeyin.

Öncelikle bilin ki; Oruç bozmadan Ramazan'da yiyip içmenin bilinen iki yolu vardır. Birincisi o orucu hiç tutmamaktır. İkincisi de bir sebeple sefere çıkıp, orucu kazaya bırakmaktır.
Aslında hülle yüzünden adı kötüye çıkan "Hile-i Şeriye" denilen bir yöntem vardır. Bu da mecbur kalınan zor bir durumda, iki sakıncalı durumdan daha az zararlı olanı tercih etmek olarak özetlenebilir.

Dini literatürde iman ve nikâh konuları çok önemsenir. Şakası bile büyük risk taşır. O yüzden de "boş-ol" diyerek dalga geçilen kavram O bilince sahip insanlar tarafından önemsenir. Derler ki "bir adam eşine bu Ramazan oruç tutarsak boşanalım" dese ve Ramazan gelse? Ne yapmak lazımdır...
El cevap: Sefere çıkarlar, oruçlarını bir güzel yerler. Sonra gelince başka bir vakit kaza ederler. Tabi adam bu patavatsızlık için ayrıca tövbe eder, sadaka verir.

Aslında orucu bozmadan yiyip içmenin en güzel yolu haliyle iftar topu atıldıktan sonra yemektir ama siz o kadar niyeti bozdunuzsa, bu seferlik sabredip, bir dahaki sefere baştan oruca hiç niyetlenmiyeceksiniz. İşin özeti bu. Öyle keyfiniz için yemeklerin azıcık tadına baksanız bir şey olmaz diyemem. Ha bak ev hanımıysanız bakabiliyormuşsunuz. Pişirdiğiniz yemeklerin tabi. Siz ne sandınız? Mercimeği Fırına verip, tadına bakmaktan mı bahsediyoruz burada :p

Aynı şekilde illa aklınızı, fikrinizi taktıysanız ince işe. "Ya! Hasıla. İzmir'deki halamı çok göreceğim geldi, biz bir ziyaretine gidelim" diyerek sefere çıkar, bir kaç gün halvet olur, dönersiniz. Ben ona da karışmam. Yol yöntem belliyken, yarı yolda oruç bozmaya ne gerek var.

İşin helalinden ve en güzel yanı da, hani dalgınlıkla yer içersiniz ya orucu unutup. İşte en güzeli odur, oruçluyken yiyip içmenin. Tam iftara az kala, unutkanlıkla koca bir tepsi kuzu da yeseniz, orucunuz bozulmaz. Oh afiyet, şeker olsun misler gibi. Gerçi insan üzülür bu duruma, elinde olmadan. Ama yine derler ki; o ziyafet size Tanrı katından bir ikramdır.

Bir de bazen sahur sonrası uykunuzda ihtilâm olursunuz. O ne be? Diyenler için konuyu açarsak; Bekâra kolay olan işlerden biri de karı boşamak değil, bol bol cinsel içerikli rüya görmektir. Bekârdan kastettiklerimiz dün ve bugün farklı anlaşılabilir. Bizim kastettiğimiz bekâr cinsel bir partneri olmayan ve oruçla nefsini terbiye etmeye çalışan bekârlardır.

Tabi bir gece önceden niyet ettim rüyamda Angelia Jolie yi görmeye diyerek uykuya yatmazsanız, büyük ihtimalle sabaha hamamcı olduğunuzda, bir güzel duş alırsınız ve oruca kaldığınız yerden devam edersiniz.

İşin özü budur efendim.
Öyle hem oruca niyet edip, hem de bir güzel yiyip, içip yiyişmek olmaz. Ancak yukarıdaki koşullarda unutkanlık veya rüya halinde yer içer, rüyalarda öpüşür, koklaşırsınız. Tamam mı?

Merdivenlerden inerken

3 yorum:

Okumak için Ramazan Pidesi'ne tıklayın.

Okumak için Ramazan Pidesi'ne tıklayın.

Oruç bozmadan, yiyip içme kılavuzu - 1

3 yorum:


B
ildiğiniz gibi Ramazan Pidesi'nde sizlerle bu ayın ruhuna uygun anılar ve yazılar paylaşıyoruz. Bu benim çok hoşuma gidiyor, sizler de umarım beğeniyorsunuzdur.

Mübarek kadir gecesi günü durduk yerde eşeklik olsun diye bu konuyu bulmadım. Ama istiyorum ki, bir Ramazan yazısı da Kuyruk Acısı'nda paylaşayım. Haliyle bunun tadı, diğerlerine nazaran biraz farklı iz bırakabilir damaklarınızda.

Şimdilik bu kadar ipucu: (konumuz oruç bozmadan yiyip içmek, ve sevişmek hakkında) diyelim, yetsin. Ağzınızın tadını bozmayayım, kafanızı kurcalayıp, sevap bekleyen yüreklerinizi, günaha sokmayayım:)

Arkası yarın. O yüzden yarına kadar uslu durun.
Kadir geceniz mübarek olsun...


B
ildiğiniz gibi Ramazan Pidesi'nde sizlerle bu ayın ruhuna uygun anılar ve yazılar paylaşıyoruz. Bu benim çok hoşuma gidiyor, sizler de umarım beğeniyorsunuzdur.

Mübarek kadir gecesi günü durduk yerde eşeklik olsun diye bu konuyu bulmadım. Ama istiyorum ki, bir Ramazan yazısı da Kuyruk Acısı'nda paylaşayım. Haliyle bunun tadı, diğerlerine nazaran biraz farklı iz bırakabilir damaklarınızda.

Şimdilik bu kadar ipucu: (konumuz oruç bozmadan yiyip içmek, ve sevişmek hakkında) diyelim, yetsin. Ağzınızın tadını bozmayayım, kafanızı kurcalayıp, sevap bekleyen yüreklerinizi, günaha sokmayayım:)

Arkası yarın. O yüzden yarına kadar uslu durun.
Kadir geceniz mübarek olsun...

Ramazan Özgürlüktür

Hiç yorum yok:


Okumak için Ramazan Pidesi'ne tıklayınız.


Okumak için Ramazan Pidesi'ne tıklayınız.

İnsanoğlu çiğ et yemiştir...

5 yorum:

Olayın günahı vebali her zamanki gibi kadınların üstüne yıkılıyor. İnsanoğlu çiğ süt emmiştir diyerek. Sanki buzağılar veya memeli cinsinden diğer hayvanların yavruları ,kaynamış süt içiyor. Sorun sütte değil ki, sorun ette. Ama biz bunu bilerek görmezden geliyoruz.

Süt, anne memesinden yavruya en pastörize ve en sağlıklı bir şekilde ulaşıyor. Deyime mecazi anlamlar yükleseniz bile, işin altında kadınlara ince bir gönderme olduğu bariz belli. Bir yandan överken, bir yandan da yine çaktırmadan kadınları dövüyoruz.

Her memelinin yavrusu en savunmasız anında süt'e muhtaçtır. Anne sütü, ona gerekli olan her şeyi içerir ve yaşama tutunmasını sağlar. Oysa et tüketimi çocuklukta başlasa bile bir bilinç, bir beğeni ve iştah sonrası hayatımızda yer alır. Tabi et'te insan bünyesi için gerekli temel gıdalardan birisidir ve ben de et yemeyi seven biriyim.

Ancak çiğ et yemenin, çiğ süt içmekten daha fazla sakıncaları vardır.(ki insan evladı inek memesinden bile olsa çiğ süt içmez, kaynatır.) Hayvandan geçen her türlü hastalığı bu sakıncaların içinde sayabiliriz. En başta bağırsaklar kurtları, tenya vs. Verem türü hastalıklar ki; deli dana hastalığının bile ineklerin yemlerine bir miktar çiğ et karıştırıldığı için çıktığını biliyoruz. Nitekim çiğ et yemek köpeklerde de saldırganlığa yol açabilmektedir. Kuduz yanında cabası. Üstelik çiğ et yiyen hayvanların, daha kolay kandırılıp zehirlenebildiği de bir gerçektir.

İnsanoğlunun çiğ et yemesi durumunda başına gelebileceklerden "hamilelik" konumuz dışındadır. Ancak benzer rahatsızlıkların insanda da görülmesi fazlasıyla mümkündür. Dahası bazı sağlıksız etlerin genetik özelliklerinin insana geçebileceğine dair rivayetler vardır. "Yediğinden, içtiğinden huy kapmış, adam kıskanmıyor bile" sözü buna işarettir. Ancak yukarıda bahsettiğimiz gibi azıcık argo olan "Ne yedin de böyle güzelleştin?" sözü yine ilgi alanımız dışındadır.

Haçlı savaşlarının sebeplerinden birisi de çiğ ettir desem inanır mısınız? Onca tarihçi bilmiyor da sen mi uyduruyorsun diyebilirsiniz. Benim ki bir varsayım. Çünkü sanılanın aksine, eskiden Avrupa’da da çiğ et pek tasvip edilen bir şey değildi. İlk haçlı savaşlarında esir düşüp, bir şekilde kurtulan Haçlı askerlerinin "Kayserili yeniçerilerin atlarının altında çemene sararak yol boyu üstünde tepine tepine pişirdikleri; canım pastırma" -Anaaa! Türkler yamyam gibi bişi, çiğ et yiyorlar" diye lanse etmeleri sonucu Avrupa'da var olan Türk düşmanlığı daha da artmıştır. Oysa aynı askerler "Sabun"la ilk tanıştıklarında "leş gibi" kokmaktan bu sayede kurtulduklarını hemencecik unutmuşlardır.

Avrupa korku masallarını süsleyen kanlı canlı vampir öykülerindeki kahramanların da Türk olduğunu düşünüyorum. Son dönem dallamalarının sallama öykülerini saymazsak, neden bizim kültürümüzde vampir öyküleri yoktur? Çünkü vampir sanılan, çiğ et yiyor denilenler biz Türkler'iz. Oysa biz eti az pişmiş de yeriz, çok pişmiş de yeriz ama çiğ et yemek kültürümüzde yoktur. Pastırma ise et pişirmenin en ilginç yöntemlerinden birisidir.

Konu dağıldı. Daldan dala atladık ama yazının sonunda mesaj kaygısı güderek, sosyal mesajımızı da verelim: Diyeceğim o ki; insanoğlunun çiğ süt emmesi değil, bilakis çiğ et yemesi sorunlara yol açmaktadır efendim. Saydığımız birçok zararlı yan etkinin yanında "AİDS ve frengi" de yine insanoğlu'nun çiğliğinden kaynaklanmaktadır.

Siz siz olun, etinizi çiğ değil, az ya da çok pişmiş yiyin efendim....

-----------------------------------------
Hamiş: Etiketler çok şey söyler :p

Olayın günahı vebali her zamanki gibi kadınların üstüne yıkılıyor. İnsanoğlu çiğ süt emmiştir diyerek. Sanki buzağılar veya memeli cinsinden diğer hayvanların yavruları ,kaynamış süt içiyor. Sorun sütte değil ki, sorun ette. Ama biz bunu bilerek görmezden geliyoruz.

Süt, anne memesinden yavruya en pastörize ve en sağlıklı bir şekilde ulaşıyor. Deyime mecazi anlamlar yükleseniz bile, işin altında kadınlara ince bir gönderme olduğu bariz belli. Bir yandan överken, bir yandan da yine çaktırmadan kadınları dövüyoruz.

Her memelinin yavrusu en savunmasız anında süt'e muhtaçtır. Anne sütü, ona gerekli olan her şeyi içerir ve yaşama tutunmasını sağlar. Oysa et tüketimi çocuklukta başlasa bile bir bilinç, bir beğeni ve iştah sonrası hayatımızda yer alır. Tabi et'te insan bünyesi için gerekli temel gıdalardan birisidir ve ben de et yemeyi seven biriyim.

Ancak çiğ et yemenin, çiğ süt içmekten daha fazla sakıncaları vardır.(ki insan evladı inek memesinden bile olsa çiğ süt içmez, kaynatır.) Hayvandan geçen her türlü hastalığı bu sakıncaların içinde sayabiliriz. En başta bağırsaklar kurtları, tenya vs. Verem türü hastalıklar ki; deli dana hastalığının bile ineklerin yemlerine bir miktar çiğ et karıştırıldığı için çıktığını biliyoruz. Nitekim çiğ et yemek köpeklerde de saldırganlığa yol açabilmektedir. Kuduz yanında cabası. Üstelik çiğ et yiyen hayvanların, daha kolay kandırılıp zehirlenebildiği de bir gerçektir.

İnsanoğlunun çiğ et yemesi durumunda başına gelebileceklerden "hamilelik" konumuz dışındadır. Ancak benzer rahatsızlıkların insanda da görülmesi fazlasıyla mümkündür. Dahası bazı sağlıksız etlerin genetik özelliklerinin insana geçebileceğine dair rivayetler vardır. "Yediğinden, içtiğinden huy kapmış, adam kıskanmıyor bile" sözü buna işarettir. Ancak yukarıda bahsettiğimiz gibi azıcık argo olan "Ne yedin de böyle güzelleştin?" sözü yine ilgi alanımız dışındadır.

Haçlı savaşlarının sebeplerinden birisi de çiğ ettir desem inanır mısınız? Onca tarihçi bilmiyor da sen mi uyduruyorsun diyebilirsiniz. Benim ki bir varsayım. Çünkü sanılanın aksine, eskiden Avrupa’da da çiğ et pek tasvip edilen bir şey değildi. İlk haçlı savaşlarında esir düşüp, bir şekilde kurtulan Haçlı askerlerinin "Kayserili yeniçerilerin atlarının altında çemene sararak yol boyu üstünde tepine tepine pişirdikleri; canım pastırma" -Anaaa! Türkler yamyam gibi bişi, çiğ et yiyorlar" diye lanse etmeleri sonucu Avrupa'da var olan Türk düşmanlığı daha da artmıştır. Oysa aynı askerler "Sabun"la ilk tanıştıklarında "leş gibi" kokmaktan bu sayede kurtulduklarını hemencecik unutmuşlardır.

Avrupa korku masallarını süsleyen kanlı canlı vampir öykülerindeki kahramanların da Türk olduğunu düşünüyorum. Son dönem dallamalarının sallama öykülerini saymazsak, neden bizim kültürümüzde vampir öyküleri yoktur? Çünkü vampir sanılan, çiğ et yiyor denilenler biz Türkler'iz. Oysa biz eti az pişmiş de yeriz, çok pişmiş de yeriz ama çiğ et yemek kültürümüzde yoktur. Pastırma ise et pişirmenin en ilginç yöntemlerinden birisidir.

Konu dağıldı. Daldan dala atladık ama yazının sonunda mesaj kaygısı güderek, sosyal mesajımızı da verelim: Diyeceğim o ki; insanoğlunun çiğ süt emmesi değil, bilakis çiğ et yemesi sorunlara yol açmaktadır efendim. Saydığımız birçok zararlı yan etkinin yanında "AİDS ve frengi" de yine insanoğlu'nun çiğliğinden kaynaklanmaktadır.

Siz siz olun, etinizi çiğ değil, az ya da çok pişmiş yiyin efendim....

-----------------------------------------
Hamiş: Etiketler çok şey söyler :p

Biri mutlaka sizin için

10 yorum:
Düşündüm taşındım sonunda düzenlediğim ankette "hayallerimin İbram'ı" seçeneğini işaretleyen okuyucu kitleme haksızlık ettiğim kanısına vardım. Bu yüzden sizlere kişisel seçki albümümden İbramlar sunuyorum.

Seçin, tıklayın beğenin hayallerinizin İbram'ını. Biri mutlaka sizin için...











Düşündüm taşındım sonunda düzenlediğim ankette "hayallerimin İbram'ı" seçeneğini işaretleyen okuyucu kitleme haksızlık ettiğim kanısına vardım. Bu yüzden sizlere kişisel seçki albümümden İbramlar sunuyorum.

Seçin, tıklayın beğenin hayallerinizin İbram'ını. Biri mutlaka sizin için...











Ne ummuştum, ne buldum

16 yorum:

Son anketim dün itibarıyla kapandı. Öncelikle katılan katılmayan hatta böyle bir anketten haberi bile olmayan herkese teşekkür ediyorum. Çünkü teşekkür edesim geldi.

Sonra oy kullanan 44 kişiyi kutluyor tebrik ediyor ve kargo ücretini ödemeleri koşuluyla kendi ellerimle pişirdiğim pilavdan birer pirinç tanesini adresini bildirenlerin hepsine özenle paketleyip göndereceğimi burdan duyurmak istiyorum.

Gelelim Anket değerlendirmelerine ve diğer hediyelerinize:

Bana Laf ebesi diyen 15 kişi %34 :
Teveccühünüze layık olmaya çalışacağım. Umarım düşündüğünüzce ebe'nizimdir. Sizlere ebegumeci yaprakları gönderiyorum efendim. Koşullar aynı. Lütfen kargo adresinizi bildiriniz.

Efendi adam diyen 14 kişi %31 :
Lütfetmişsiniz. Hürmetle eğiliyorum efendim. Yine de efendi adam görün diye Rahmetli Zeki Müren Paşa'mızın konuşmalarını dinlemenizi istirham ediyorum. Hediyemdir.

Hayallerimin erkeği diyen 14 kişi %31 :
Değil efendim, yanıldınız. Nüfus kağıdım eskidi. Ne ağzımda dişim basıyor, ne bahçemde kuşum ötüyor. Benden ne köy olur ne kasaba. Ama memnun oldum açıkçası. Egomu okşadınız. Şımardım. Ben yine de sizlere birer Bradd Pitt Posteri armağan ediyorum.

Uyuz diyen 9 kişi %2o:
En doğru isabet bu galiba. Benim de kendi hakkımdaki kanaatim bu. Gördüğünüz üzere resimde de işaretledim kendi oyumu. Sizlere sitemde vakit geçirdiğiniz süre kadar Pire ve kaşıntı Tozu hediye ediyorum. Sepe sepe kullanın.

Ormantik diyen 8 kişi %18:
Yüzdeniz 18'i tuttuğu gibi yaşınız da 18+ yı tutuyordur inşallah. Bir Jungle boy fantezisi kazandınız efendim. Dilediğiniz en kısa zamanda Belgrat Ormanları'nda buluşalım.

İlginç ve çekici diyen 5 kişi %11:
Teşekkür ediyorum. Umarım siz de avatarıma bakıp, bu kanıya varmadınız. Ben değilim efendim fotoğraftaki. Dilerseniz sizlere yine bir sürü ben değilim fotoğrafları gönderebilirim.

Hovarda diyen 5 kişi %11:
Ben size ne diyeyim. Neden böyle bir fikre kapıldınız. "Kim görmüş, ama kim, Eleni'yi öptüğümü, Kimin bacağını sıkmışım tramvayda?" Size de teessüflerimi gönderiyorum :P

Romantik diyen 4 kişi %9:
Siz de beni kısmen bilen mutlu azınlık içerisindesiniz. Kutluyorum. Bu mutlu azınlık içinde olmak sizlere yeterli gelmiyorsa bir kaç romantik e-card ve mail atabilirim.

Serseri diyen 4 kişi%9:
Çirkin olduğunuz kadar küstahsınız da. Siz bilirsiniz efendim. Serseri ruhumdan payınıza düşen bir sohbet olmuş herhalde. Ben sizin İP nolarınıza bir bakim. Sonra sizlere bir kaç serserilik daha yapabilirim. Hediye kabilinden..

Lafımız muhabbettir efendim. Sürçi lisan varsa affola.
Hepinize tekrar teşekkürlerimi sunuyor, gerek yaklaşan bayram, gerek ankete katılımlarınız dolayısıyla; büyüklerin ellerinden hürmetle, küçüklerin gözlerinden şefkatle öpüyorum.

Şşşt... Ortancalar ;) ;) ;)

Son anketim dün itibarıyla kapandı. Öncelikle katılan katılmayan hatta böyle bir anketten haberi bile olmayan herkese teşekkür ediyorum. Çünkü teşekkür edesim geldi.

Sonra oy kullanan 44 kişiyi kutluyor tebrik ediyor ve kargo ücretini ödemeleri koşuluyla kendi ellerimle pişirdiğim pilavdan birer pirinç tanesini adresini bildirenlerin hepsine özenle paketleyip göndereceğimi burdan duyurmak istiyorum.

Gelelim Anket değerlendirmelerine ve diğer hediyelerinize:

Bana Laf ebesi diyen 15 kişi %34 :
Teveccühünüze layık olmaya çalışacağım. Umarım düşündüğünüzce ebe'nizimdir. Sizlere ebegumeci yaprakları gönderiyorum efendim. Koşullar aynı. Lütfen kargo adresinizi bildiriniz.

Efendi adam diyen 14 kişi %31 :
Lütfetmişsiniz. Hürmetle eğiliyorum efendim. Yine de efendi adam görün diye Rahmetli Zeki Müren Paşa'mızın konuşmalarını dinlemenizi istirham ediyorum. Hediyemdir.

Hayallerimin erkeği diyen 14 kişi %31 :
Değil efendim, yanıldınız. Nüfus kağıdım eskidi. Ne ağzımda dişim basıyor, ne bahçemde kuşum ötüyor. Benden ne köy olur ne kasaba. Ama memnun oldum açıkçası. Egomu okşadınız. Şımardım. Ben yine de sizlere birer Bradd Pitt Posteri armağan ediyorum.

Uyuz diyen 9 kişi %2o:
En doğru isabet bu galiba. Benim de kendi hakkımdaki kanaatim bu. Gördüğünüz üzere resimde de işaretledim kendi oyumu. Sizlere sitemde vakit geçirdiğiniz süre kadar Pire ve kaşıntı Tozu hediye ediyorum. Sepe sepe kullanın.

Ormantik diyen 8 kişi %18:
Yüzdeniz 18'i tuttuğu gibi yaşınız da 18+ yı tutuyordur inşallah. Bir Jungle boy fantezisi kazandınız efendim. Dilediğiniz en kısa zamanda Belgrat Ormanları'nda buluşalım.

İlginç ve çekici diyen 5 kişi %11:
Teşekkür ediyorum. Umarım siz de avatarıma bakıp, bu kanıya varmadınız. Ben değilim efendim fotoğraftaki. Dilerseniz sizlere yine bir sürü ben değilim fotoğrafları gönderebilirim.

Hovarda diyen 5 kişi %11:
Ben size ne diyeyim. Neden böyle bir fikre kapıldınız. "Kim görmüş, ama kim, Eleni'yi öptüğümü, Kimin bacağını sıkmışım tramvayda?" Size de teessüflerimi gönderiyorum :P

Romantik diyen 4 kişi %9:
Siz de beni kısmen bilen mutlu azınlık içerisindesiniz. Kutluyorum. Bu mutlu azınlık içinde olmak sizlere yeterli gelmiyorsa bir kaç romantik e-card ve mail atabilirim.

Serseri diyen 4 kişi%9:
Çirkin olduğunuz kadar küstahsınız da. Siz bilirsiniz efendim. Serseri ruhumdan payınıza düşen bir sohbet olmuş herhalde. Ben sizin İP nolarınıza bir bakim. Sonra sizlere bir kaç serserilik daha yapabilirim. Hediye kabilinden..

Lafımız muhabbettir efendim. Sürçi lisan varsa affola.
Hepinize tekrar teşekkürlerimi sunuyor, gerek yaklaşan bayram, gerek ankete katılımlarınız dolayısıyla; büyüklerin ellerinden hürmetle, küçüklerin gözlerinden şefkatle öpüyorum.

Şşşt... Ortancalar ;) ;) ;)

Seni seviyorum...

Hiç yorum yok:

Okumak için Ramazan Pidesi'ne tıklayın.

Okumak için Ramazan Pidesi'ne tıklayın.

Kelimeler ve Kavramlar

Hiç yorum yok:

Okumak için Ramazan Pidesi'ne tıklayın.

Okumak için Ramazan Pidesi'ne tıklayın.

İbadete muz karıştırmayın

Hiç yorum yok:

Okumak için Ramazan Pidesi'ne tıklayın.

Okumak için Ramazan Pidesi'ne tıklayın.

Burhan Öcal sahurda bizdeydi

1 yorum:

Okumak için Ramazan Pidesi'ne tıklayın.

Okumak için Ramazan Pidesi'ne tıklayın.

İbrahim'gillerden mümkün olduğunca korunma ve kurtulma rehberi

5 yorum:

Bazı adamlar ve bazı kadınlar biraz tehlikelidir. Etraflarında kara delik gibi bir halka oluştururlar ve bu çekim alanına girerseniz bir girdaba kapılıp gereksiz yere, üzülebilirsiniz. Hele sanal alemde gizem insana daha çekici gelir. Onlar tarafından itildikçe daha çok çekildiğinizi hissedersiniz. Merakınız artar, öğrenmek istersiniz. Işıltıları gözlerinizi kamaştırır.

Oysa Sanal mekanlarda şaklabanlık yapıp etrafından insanların pervane olduğu tipler sokakta görseniz dönüp bakmayacağınız, kokonalar, rüküşler ya da koca göbekli kirli sakallı, yumurta topuklu adamlar olabilir. Hiç kimse mükemmel ve vazgeçilemez değildir. Gözünüzde büyütmeyin.

Ama ağızları iyi laf yapabilir. Sözleri etkileyici olabilir. Söz sihirdir ve samimiyetsiz sözün sihrine güvenerek davranan insanlar "büyücü" olarak lanetlenirler... Bunu da onlar düşünsün. Biz iğneyi kendimize batıralım önce, sonra nasılsa çuvaldız yerini bulur..

Kaptırdınız İbramın birine kalbinizi, peki nasıl kurtulacaksınız bu dertten?
Buyrun okuyun:

1-Online program kullanmayın. O muhteremin simgesini ikonunu görmeyin.
2-Cep telefonunu rehberinizden ve aklınızdan silin, unutun.
3-Msn vs kullanıyorsanız. Nickini bloke edin, silin, yokedin.
4-Aynı mahallede yaşıyorsanız taşının. Aynı bakkaldan alışveriş ediyorsanız değiştirin.
5-Acilen tatile çıkın, gezin, eylenin, ruhunuzu ve bedeninizi dinlendirin.
6-Başka insanlarla tanışın, gelen gideni aratır deselerde siz bir başkasına yönelin.
7-Uzun süredir yüz vermediğiniz biri varsa, az yüz verin sıkıntınız hafiflesin.
8-Hoby edinin, sinemaya gidin, spora başlayın.
9-Aklınıza muzur şeyler geldiği zamanlarda, ojelerinizi yenileyin.
10-Saçlarınızla uğraşın. Kestirin, şekilendirin renklendirin.
11-FF gibi zaman öldürücü, gereksiz yerlere takılın. Kakara kikiri konuşun.
12-Safi salakça şeyler izleyin. Ucuzkomedi dizilerine bakın gülün.
13- Dışarı çıkın. Sosyal aktivitelere katılın... İyilik yapın.
14- Cinsiyetinize göre feminist ya da maço dostlar edinin. Karşı cinsi kötüleyin.
15-Farklı isimle bir blog açın,arada ona küfredin, sövüp sayın.
16-Ortak anısı olan her yer ve alışkanlıktan uzaklaşın. Sevdiği yemeği, giydiği gömleği unutun.
17-İbrahimgiller familyasından başka bir erkek ya da kadının size yaklaşmasına izin vermeyin...

Benim aklıma gelenler bunlar. Ya siz neler önerirdiniz?
___________________________________________________________________
Hamiş: Tüm bunlara rağmen ışıltısı ve cazibesi olup da, gerçekten iyi insan olan tipler yok mudur? Olabilir. Şans size gülerse olasılık düşük olmakla birlikte belki öyle bir insanla da tanışabilirsiniz. O zaman benim tavsiyelerime kulak asmanıza gerek yoktur. Yüreğiniz gideceği yeri kendi bilir...


Bazı adamlar ve bazı kadınlar biraz tehlikelidir. Etraflarında kara delik gibi bir halka oluştururlar ve bu çekim alanına girerseniz bir girdaba kapılıp gereksiz yere, üzülebilirsiniz. Hele sanal alemde gizem insana daha çekici gelir. Onlar tarafından itildikçe daha çok çekildiğinizi hissedersiniz. Merakınız artar, öğrenmek istersiniz. Işıltıları gözlerinizi kamaştırır.

Oysa Sanal mekanlarda şaklabanlık yapıp etrafından insanların pervane olduğu tipler sokakta görseniz dönüp bakmayacağınız, kokonalar, rüküşler ya da koca göbekli kirli sakallı, yumurta topuklu adamlar olabilir. Hiç kimse mükemmel ve vazgeçilemez değildir. Gözünüzde büyütmeyin.

Ama ağızları iyi laf yapabilir. Sözleri etkileyici olabilir. Söz sihirdir ve samimiyetsiz sözün sihrine güvenerek davranan insanlar "büyücü" olarak lanetlenirler... Bunu da onlar düşünsün. Biz iğneyi kendimize batıralım önce, sonra nasılsa çuvaldız yerini bulur..

Kaptırdınız İbramın birine kalbinizi, peki nasıl kurtulacaksınız bu dertten?
Buyrun okuyun:

1-Online program kullanmayın. O muhteremin simgesini ikonunu görmeyin.
2-Cep telefonunu rehberinizden ve aklınızdan silin, unutun.
3-Msn vs kullanıyorsanız. Nickini bloke edin, silin, yokedin.
4-Aynı mahallede yaşıyorsanız taşının. Aynı bakkaldan alışveriş ediyorsanız değiştirin.
5-Acilen tatile çıkın, gezin, eylenin, ruhunuzu ve bedeninizi dinlendirin.
6-Başka insanlarla tanışın, gelen gideni aratır deselerde siz bir başkasına yönelin.
7-Uzun süredir yüz vermediğiniz biri varsa, az yüz verin sıkıntınız hafiflesin.
8-Hoby edinin, sinemaya gidin, spora başlayın.
9-Aklınıza muzur şeyler geldiği zamanlarda, ojelerinizi yenileyin.
10-Saçlarınızla uğraşın. Kestirin, şekilendirin renklendirin.
11-FF gibi zaman öldürücü, gereksiz yerlere takılın. Kakara kikiri konuşun.
12-Safi salakça şeyler izleyin. Ucuzkomedi dizilerine bakın gülün.
13- Dışarı çıkın. Sosyal aktivitelere katılın... İyilik yapın.
14- Cinsiyetinize göre feminist ya da maço dostlar edinin. Karşı cinsi kötüleyin.
15-Farklı isimle bir blog açın,arada ona küfredin, sövüp sayın.
16-Ortak anısı olan her yer ve alışkanlıktan uzaklaşın. Sevdiği yemeği, giydiği gömleği unutun.
17-İbrahimgiller familyasından başka bir erkek ya da kadının size yaklaşmasına izin vermeyin...

Benim aklıma gelenler bunlar. Ya siz neler önerirdiniz?
___________________________________________________________________
Hamiş: Tüm bunlara rağmen ışıltısı ve cazibesi olup da, gerçekten iyi insan olan tipler yok mudur? Olabilir. Şans size gülerse olasılık düşük olmakla birlikte belki öyle bir insanla da tanışabilirsiniz. O zaman benim tavsiyelerime kulak asmanıza gerek yoktur. Yüreğiniz gideceği yeri kendi bilir...

Dokuz -09- 2009 - Hoba evleniyoruz!..

11 yorum:

Saat 12 yi vurdu...
İnsanoğlunun icat ettiği rakam şaklabanlıklarından biri daha gerçekleşti. 09.09.2009 oysa benim hayalimdeki takvim hiçbir zaman vuku bulmayacak. 69.69.6969. Görmeye ne ömrüm yetecek ne de Miladi takvim...

Sürekli tüketimi kamçılamak için icat edilen özel günler insana başta güzel gelse de asıl maksadın tüketimi kamçılamak, ekonomiye kan pompalamak olduğu meydana çıkıyor. Moda'dan, sahte ilah ve ilahelere trendlere kadar uydurma birçok şey icat edilip tüketin diye önümüze dayanıyor. Tüketin ve size sonra Obezite tedavisine başlayalım. Kapitalizm böyle bir şey işte. Putlarını kendi yapıyor, kendi tapıyor ve acıkınca da afiyetle yiyor.

Olsun ben de uydum sahte imamlara diyerekten bu gün düştüm yola. Bakalım batıl inançlarımızın bir hayrını görecek miyiz? Nasıl olsa 2012'de kıyamet kopacak senaryoları başladı. Herkeste bir panik bir panik sormayın gitsin. Paso keyfimize bakıyoruz. Oysa her gün yüzlerce insan için yeryüzünde kişisel kıyamet kopup durmakta. Acaba bu gün evlenirsem belki yarın büyük ikramiye bana çıkar Milli piyangodan da Ramazan çıkmadan kendimi hayır işlerine adarım. Ertuğrul Özkök abim dönmeden ben de Umre'ye giderim de sitemin hit'i artar.

İşte bu duygularla gece gece düştüm yola. İlk göz ağrımın kapısını çaldım önce. -"Hayrola İbram bu saatte hangi dağda kurt öldü?" diyerek açtı kapıyı.
— Biricik sevgilim. Bugün 09.09.2009 çok önemli bir gün, benimle evlenir misin? Diye hemen teklifimi patlattım:
—Sabah olsun İbram, evlenirim neden olmasın. Krediyi senin adına çekeriz, evi benim üstüme yaparız aşkım. Düşündüğün şeye bak... Dedi.

Anladım ki o bana yüz vermeyecek. Boynum bükük. Düştüm yollara.
BigaripwoMen'e uğradım gece gece. Sağ olsun açtı kapıyı. İçeri buyur etti. Şuraya bir yatak sereyim mi? İbram yavaş yavaş dedi ama ben yerimde duramıyordum. Bu gece zengin olacaktım. Heyecandan hemen teklifimi ona da yaptım.

—BigaripwoMen, garip aşkım benim. Bugün 09.09.2009 güzel şeyler olacak hissediyorum. Benimle acele eylenir misin?
—Ertesi gün boşanacaksak olur ibram. Ama mihr de isterim, nafaka da. Vermezsen mahkemelerde süründürürüm seni.

Yemedi tabi. Hemen izin istedim. Daha karpuz kesecektim İbram nidalarına aldırmadan, gözü yaşlı yine sokaklardaydım...

Geçerken bidost'un penceresine taş attım usulca, cama çıksın diye.

—Aaaa ibram gelmiş. Gel abim seni bi güzel dövsün... Dedi.
—Yok gelmim. "Bugün 09.09.2009 hayatımda güzel şeyler olacak. N'olur hadi kaçalım, eylenelim" dedim.
-"Evlenirdim İbram ama sen benim abim sayılırsın. Ensest bi durum. İğrençsin ibram" dedi. Yaw mahsusçuktan dedimse de inanmadı...

Az gittim uz gittim, dere tepe düz gittim. Memlekette İnsanlık ölmüş, şansım dönecekti. Ne güzel evlenecektim. Zengin olacaktım diye hayıflanırken aklıma "!Nsan Bünyesi" geldi. Hemen koştum. Heyecanla kapısını tıkırdattım. Gözleri mahmur açtı kapıyı.

-"Aaaa İbram! Kör olma ben de davulcu sandım, diyerek elindeki 1 TL yi bana uzatmaktan son anda vazgeçti.
—Bünye bünye n'olur benimle eylen OW ye! Dedim. Engin İngilizce bilgisi ile hemen beni anladı ve ben leb demeden olayı çözdü.
—09.09.2009 yüzünden di mi İbram ama geç kaldın benim Prensim Charles’ıma sözüm var. Onunla evlencem de kraliçeyi cadaloz gelin ayaklarına çatlatıp öldürcem. Bahtsız Charles’ımda İngiltere kralı olacak be İbram. Sen daha iyilere layıksın, kusura bakma dedi.

Böylece şanslı 4 kişi de kapıyı yüzüme kapattı. 4 den fazlası da caiz olmadığından ben de bu defteri kapattım...

09–09–2009 uğurluymuş. Kimi kandırıyorsunus siz diye söylene söylene Kadıköy evlendirme dairesinin önünde sabahın köründe, acaba terk edilen bir gelin olur mu diye kuyrukta volta atarken bir de ne göreyim. Tül kedisi, BigaripwoMen, bidost, !Nsan Bünyesi gelinliklerini giymişler, ellerinde çiçekler, yağmurda sırılsıklam İbram, İbram diye koşmaktalar... Hemen Yeşilçam adımlarıyla kollarımı açarak onlara koşmaya başladım. Birden ani bir fren sesi ve kütt!

Sonra bir "taak" daha... Bir "küüt" daha. Gözlerimi açtım. Hayatımın yegânesi ve biricik annem elinde oklava "tak" "tak" kafama vuruyor. —Kalk hayırsız oğlan kalk. İşe geç kalacaksın. Buradan da atılırsan Ramazan ortasında nasıl iş bulacaksın diye mütemadiyen kafama vurmakta...

Apar topar giyindim. Elimi yüzümü yıkadım. Servisi kaçırmamak için hızla kapıya yöneldim. Anacığım ise arkamdan söyleniyordu. "-Ramazan'da bari erken kalk, iki rekât namaz kılıp dua et, Akşama eve ekmek getirmen lâzım!"

Aklımda hâlâ geceki rüyam vardı. Takvimler 09–09-2009'u gösteriyordu. İşe geç kalacaktım ama şanslıysam kızlardan birini ikna edip evlenmek için çok geç değildi. Kravatımı çözüp çöp tenekesine attım.

İlk göz ağrım tül kedisi’nin kapısını çaldım...

Saat 12 yi vurdu...
İnsanoğlunun icat ettiği rakam şaklabanlıklarından biri daha gerçekleşti. 09.09.2009 oysa benim hayalimdeki takvim hiçbir zaman vuku bulmayacak. 69.69.6969. Görmeye ne ömrüm yetecek ne de Miladi takvim...

Sürekli tüketimi kamçılamak için icat edilen özel günler insana başta güzel gelse de asıl maksadın tüketimi kamçılamak, ekonomiye kan pompalamak olduğu meydana çıkıyor. Moda'dan, sahte ilah ve ilahelere trendlere kadar uydurma birçok şey icat edilip tüketin diye önümüze dayanıyor. Tüketin ve size sonra Obezite tedavisine başlayalım. Kapitalizm böyle bir şey işte. Putlarını kendi yapıyor, kendi tapıyor ve acıkınca da afiyetle yiyor.

Olsun ben de uydum sahte imamlara diyerekten bu gün düştüm yola. Bakalım batıl inançlarımızın bir hayrını görecek miyiz? Nasıl olsa 2012'de kıyamet kopacak senaryoları başladı. Herkeste bir panik bir panik sormayın gitsin. Paso keyfimize bakıyoruz. Oysa her gün yüzlerce insan için yeryüzünde kişisel kıyamet kopup durmakta. Acaba bu gün evlenirsem belki yarın büyük ikramiye bana çıkar Milli piyangodan da Ramazan çıkmadan kendimi hayır işlerine adarım. Ertuğrul Özkök abim dönmeden ben de Umre'ye giderim de sitemin hit'i artar.

İşte bu duygularla gece gece düştüm yola. İlk göz ağrımın kapısını çaldım önce. -"Hayrola İbram bu saatte hangi dağda kurt öldü?" diyerek açtı kapıyı.
— Biricik sevgilim. Bugün 09.09.2009 çok önemli bir gün, benimle evlenir misin? Diye hemen teklifimi patlattım:
—Sabah olsun İbram, evlenirim neden olmasın. Krediyi senin adına çekeriz, evi benim üstüme yaparız aşkım. Düşündüğün şeye bak... Dedi.

Anladım ki o bana yüz vermeyecek. Boynum bükük. Düştüm yollara.
BigaripwoMen'e uğradım gece gece. Sağ olsun açtı kapıyı. İçeri buyur etti. Şuraya bir yatak sereyim mi? İbram yavaş yavaş dedi ama ben yerimde duramıyordum. Bu gece zengin olacaktım. Heyecandan hemen teklifimi ona da yaptım.

—BigaripwoMen, garip aşkım benim. Bugün 09.09.2009 güzel şeyler olacak hissediyorum. Benimle acele eylenir misin?
—Ertesi gün boşanacaksak olur ibram. Ama mihr de isterim, nafaka da. Vermezsen mahkemelerde süründürürüm seni.

Yemedi tabi. Hemen izin istedim. Daha karpuz kesecektim İbram nidalarına aldırmadan, gözü yaşlı yine sokaklardaydım...

Geçerken bidost'un penceresine taş attım usulca, cama çıksın diye.

—Aaaa ibram gelmiş. Gel abim seni bi güzel dövsün... Dedi.
—Yok gelmim. "Bugün 09.09.2009 hayatımda güzel şeyler olacak. N'olur hadi kaçalım, eylenelim" dedim.
-"Evlenirdim İbram ama sen benim abim sayılırsın. Ensest bi durum. İğrençsin ibram" dedi. Yaw mahsusçuktan dedimse de inanmadı...

Az gittim uz gittim, dere tepe düz gittim. Memlekette İnsanlık ölmüş, şansım dönecekti. Ne güzel evlenecektim. Zengin olacaktım diye hayıflanırken aklıma "!Nsan Bünyesi" geldi. Hemen koştum. Heyecanla kapısını tıkırdattım. Gözleri mahmur açtı kapıyı.

-"Aaaa İbram! Kör olma ben de davulcu sandım, diyerek elindeki 1 TL yi bana uzatmaktan son anda vazgeçti.
—Bünye bünye n'olur benimle eylen OW ye! Dedim. Engin İngilizce bilgisi ile hemen beni anladı ve ben leb demeden olayı çözdü.
—09.09.2009 yüzünden di mi İbram ama geç kaldın benim Prensim Charles’ıma sözüm var. Onunla evlencem de kraliçeyi cadaloz gelin ayaklarına çatlatıp öldürcem. Bahtsız Charles’ımda İngiltere kralı olacak be İbram. Sen daha iyilere layıksın, kusura bakma dedi.

Böylece şanslı 4 kişi de kapıyı yüzüme kapattı. 4 den fazlası da caiz olmadığından ben de bu defteri kapattım...

09–09–2009 uğurluymuş. Kimi kandırıyorsunus siz diye söylene söylene Kadıköy evlendirme dairesinin önünde sabahın köründe, acaba terk edilen bir gelin olur mu diye kuyrukta volta atarken bir de ne göreyim. Tül kedisi, BigaripwoMen, bidost, !Nsan Bünyesi gelinliklerini giymişler, ellerinde çiçekler, yağmurda sırılsıklam İbram, İbram diye koşmaktalar... Hemen Yeşilçam adımlarıyla kollarımı açarak onlara koşmaya başladım. Birden ani bir fren sesi ve kütt!

Sonra bir "taak" daha... Bir "küüt" daha. Gözlerimi açtım. Hayatımın yegânesi ve biricik annem elinde oklava "tak" "tak" kafama vuruyor. —Kalk hayırsız oğlan kalk. İşe geç kalacaksın. Buradan da atılırsan Ramazan ortasında nasıl iş bulacaksın diye mütemadiyen kafama vurmakta...

Apar topar giyindim. Elimi yüzümü yıkadım. Servisi kaçırmamak için hızla kapıya yöneldim. Anacığım ise arkamdan söyleniyordu. "-Ramazan'da bari erken kalk, iki rekât namaz kılıp dua et, Akşama eve ekmek getirmen lâzım!"

Aklımda hâlâ geceki rüyam vardı. Takvimler 09–09-2009'u gösteriyordu. İşe geç kalacaktım ama şanslıysam kızlardan birini ikna edip evlenmek için çok geç değildi. Kravatımı çözüp çöp tenekesine attım.

İlk göz ağrım tül kedisi’nin kapısını çaldım...

İnsan sevdikleriyle beslenir

16 yorum:

İ
lk doğduğu anda uzanır insanın dudakları memeye...
Annelerin haz duyduğu söylenir bu durumdan. Anne olmadım hiç. O yüzden bilemicem ama bir müddet sonra dişi çıkan bebeklerin nasıl annesinin canını yaktığını ve o yüzden sütten kesmek için memeye acı birşeyler sürüldüğünü duymuşluğum var.

Blog dünyası da böyle. Mesela Pucca'dan sık sık söz ettiğimi görenler beni ona hasım sanabilir. Ya da düşmüş kızın peşine gibi görebilir.
Dışarıda birileri diğerlerinin sırtına basa basa yükselse de, aslında bu âleme her gelen aramızda tutunarak, verdiğimiz el ile yükselir. O yüzden bir kaç blogger'e ben de selam vermişsem ve bir kaç söz demişsem. Onların anlayış göstermesinden dolayı kendilerine teşekkür borcum vardır.

Mesela BigaripwoMen'le bizi kankadan öte bir şey sanmanız da mümkün. O da İbrahim'le beslendi bir süre. İliğimi kemiği yiyip bitirmedi neticede şükür hala ayaktayım ve dertlerimle başbaşayım. (azıcık arabesk mi oldu ne)

Hepimiz bir şekilde birbirimizin bir şeyler yazmasına vesile olduk. Sazla âşık atışması gibi şakalaştık arada. Ben şahsen olan bitenin farkındayım ve bundan gocunmuyorum. Aksine hoşlanıyorum da. Netice de hepimiz kardeşiz Âdem’le Havva'dan beri ama bazı kardeşlerimizle haldeş de halvet de olabiliyoruz. İnsanız.

Gezdiğimiz dolaştığımız yerlerde gölgemizden biraz daha fazla izimiz kalır. Aynı zamanda izlenimlerimiz de birikir içimizde. Mesela ben FF'den bir şeyler aktardım bakıp gördüğüm kadarıyla ve o ortamın üretkenliğimi körelteceğini, zamanımı katlettiğini görerek azıcık elimi, eteğimi çektim. Arada sırada uğruyorum ve yine gözlemlerimi aktarıyorum.

Dedim ya algıladıklarınızı ve hayal ettiklerinizi yazarsınız. Gördüklerinizden ve sevdiklerinizden beslenirsiniz. Bazen kızmanız gereken bir yorum, düşünce gücünüze hizmet eder. Bazen eleştirilmeyi bile özlersiniz. Bazen isyan edersiniz, çekip gidesiniz gelir ama gidemezsiniz. Çünkü iletişimi seversiniz.

Geçenlerde birisi şaka yollu da olsa kâfir demiş bana bir yorumunda. Buna üzüldüm mesela. Sırf bunu demek için bir blog kaydetmiş üstelik. Yazık. Yine de ona çok kızamıyorum. Zihninde bir tek kelimelik yeri uyarabilmişim, dölleyebildiğim zihinsel alan 5 harflik bir kelime kadar işte... O da hayırlı bir kelime olmamış.

Bir arı balı hangi çiçekten alırsa bal öyle kokar. Çam balı çam kokuludur, çiçek balı çiçek. Doğal beslenmemiz de böyledir. Neyin içinde ne vitamini olduğundan çok sevdiğimiz gıdalarla besleniriz. Öncelikli tercihimiz hep sevdiklerimizi yemektir. Ben de gerek çevremde yaşayan insanlardan, gerek anılarımdan, gerek güzel ülkemin güzel insanlarından, gerek blog ve net camiasından aldıklarımı yansıtıyorum. Bazen de değerli yorumlarınızdan bir şeyler üretiyorum ve sizlerle paylaşıyorum.

Nitekim yorumlarını sevdiğim "bidost, devenin bale pabucu, hevesli bardak, ateş böceği, KYBELE F, Serzeniş meraklısı, orijinal delikanlı" ve adını sayamadığım birçok güzel insan beni besliyorlar bir şekilde. Ben de zaman zaman yazılarını sevdiğim insanlardan okuyabildiklerime "dişi" yorumlar bırakarak üretmelerine katkıda bulunmaya ya da okuduğumun hakkını vermeye çalışıyorum.

Fotoğraf beğenimiz uymasa da gaykedi'nin düzenli verdiği müzik tavsiyeleri hoşuma gidiyor. İndirip dinliyorum. Can'ın fikirlerini önemsiyorum. Hepinizden an be an bir şeyler alıyorum. Yani sizinle besleniyorum.

Olur ya bazen yazılarım ve yorumlarım dişi çıkmış bir bebeğin beslendiği memeyi acıttığı gibi kimi dostları acıtabilir. Isırdığımı düşündülerse, hoş görsünler, affetsinler. Maksadımın kimseyi incitmek olmadığını bilsinler. Ne kimseye laf sokmak, ne yermek, ne incitmek, ne de yargılamak derdindeyim. Hele dostlara bunu asla kere asla yapmam. Hani derler ya "gönül ne kahve ister ne kahvehane/ gönül sohbet ister, kahve bahane". Olay budur, bundan ibarettir.

Zaman zaman ben de çöp tenekelerinde yavrularını beslemek için bir parça kemik arayan memeleri sarkmış dişi bir köpek gibi, kimi zaman yuvasına ekmek kırıntısı toplayan bir anaç kumru gibi biriktirdiklerimi "alın canlarım" dilerseniz MİM olsun diyip, kulaklarınıza, gözlerinize ve dudaklarınıza uzatıp, sizlerle paylaşmaktayım. Üstelik bunu mutluluk duyarak yapıyorum farkındaysanız...

Farkında mısınız?

İ
lk doğduğu anda uzanır insanın dudakları memeye...
Annelerin haz duyduğu söylenir bu durumdan. Anne olmadım hiç. O yüzden bilemicem ama bir müddet sonra dişi çıkan bebeklerin nasıl annesinin canını yaktığını ve o yüzden sütten kesmek için memeye acı birşeyler sürüldüğünü duymuşluğum var.

Blog dünyası da böyle. Mesela Pucca'dan sık sık söz ettiğimi görenler beni ona hasım sanabilir. Ya da düşmüş kızın peşine gibi görebilir.
Dışarıda birileri diğerlerinin sırtına basa basa yükselse de, aslında bu âleme her gelen aramızda tutunarak, verdiğimiz el ile yükselir. O yüzden bir kaç blogger'e ben de selam vermişsem ve bir kaç söz demişsem. Onların anlayış göstermesinden dolayı kendilerine teşekkür borcum vardır.

Mesela BigaripwoMen'le bizi kankadan öte bir şey sanmanız da mümkün. O da İbrahim'le beslendi bir süre. İliğimi kemiği yiyip bitirmedi neticede şükür hala ayaktayım ve dertlerimle başbaşayım. (azıcık arabesk mi oldu ne)

Hepimiz bir şekilde birbirimizin bir şeyler yazmasına vesile olduk. Sazla âşık atışması gibi şakalaştık arada. Ben şahsen olan bitenin farkındayım ve bundan gocunmuyorum. Aksine hoşlanıyorum da. Netice de hepimiz kardeşiz Âdem’le Havva'dan beri ama bazı kardeşlerimizle haldeş de halvet de olabiliyoruz. İnsanız.

Gezdiğimiz dolaştığımız yerlerde gölgemizden biraz daha fazla izimiz kalır. Aynı zamanda izlenimlerimiz de birikir içimizde. Mesela ben FF'den bir şeyler aktardım bakıp gördüğüm kadarıyla ve o ortamın üretkenliğimi körelteceğini, zamanımı katlettiğini görerek azıcık elimi, eteğimi çektim. Arada sırada uğruyorum ve yine gözlemlerimi aktarıyorum.

Dedim ya algıladıklarınızı ve hayal ettiklerinizi yazarsınız. Gördüklerinizden ve sevdiklerinizden beslenirsiniz. Bazen kızmanız gereken bir yorum, düşünce gücünüze hizmet eder. Bazen eleştirilmeyi bile özlersiniz. Bazen isyan edersiniz, çekip gidesiniz gelir ama gidemezsiniz. Çünkü iletişimi seversiniz.

Geçenlerde birisi şaka yollu da olsa kâfir demiş bana bir yorumunda. Buna üzüldüm mesela. Sırf bunu demek için bir blog kaydetmiş üstelik. Yazık. Yine de ona çok kızamıyorum. Zihninde bir tek kelimelik yeri uyarabilmişim, dölleyebildiğim zihinsel alan 5 harflik bir kelime kadar işte... O da hayırlı bir kelime olmamış.

Bir arı balı hangi çiçekten alırsa bal öyle kokar. Çam balı çam kokuludur, çiçek balı çiçek. Doğal beslenmemiz de böyledir. Neyin içinde ne vitamini olduğundan çok sevdiğimiz gıdalarla besleniriz. Öncelikli tercihimiz hep sevdiklerimizi yemektir. Ben de gerek çevremde yaşayan insanlardan, gerek anılarımdan, gerek güzel ülkemin güzel insanlarından, gerek blog ve net camiasından aldıklarımı yansıtıyorum. Bazen de değerli yorumlarınızdan bir şeyler üretiyorum ve sizlerle paylaşıyorum.

Nitekim yorumlarını sevdiğim "bidost, devenin bale pabucu, hevesli bardak, ateş böceği, KYBELE F, Serzeniş meraklısı, orijinal delikanlı" ve adını sayamadığım birçok güzel insan beni besliyorlar bir şekilde. Ben de zaman zaman yazılarını sevdiğim insanlardan okuyabildiklerime "dişi" yorumlar bırakarak üretmelerine katkıda bulunmaya ya da okuduğumun hakkını vermeye çalışıyorum.

Fotoğraf beğenimiz uymasa da gaykedi'nin düzenli verdiği müzik tavsiyeleri hoşuma gidiyor. İndirip dinliyorum. Can'ın fikirlerini önemsiyorum. Hepinizden an be an bir şeyler alıyorum. Yani sizinle besleniyorum.

Olur ya bazen yazılarım ve yorumlarım dişi çıkmış bir bebeğin beslendiği memeyi acıttığı gibi kimi dostları acıtabilir. Isırdığımı düşündülerse, hoş görsünler, affetsinler. Maksadımın kimseyi incitmek olmadığını bilsinler. Ne kimseye laf sokmak, ne yermek, ne incitmek, ne de yargılamak derdindeyim. Hele dostlara bunu asla kere asla yapmam. Hani derler ya "gönül ne kahve ister ne kahvehane/ gönül sohbet ister, kahve bahane". Olay budur, bundan ibarettir.

Zaman zaman ben de çöp tenekelerinde yavrularını beslemek için bir parça kemik arayan memeleri sarkmış dişi bir köpek gibi, kimi zaman yuvasına ekmek kırıntısı toplayan bir anaç kumru gibi biriktirdiklerimi "alın canlarım" dilerseniz MİM olsun diyip, kulaklarınıza, gözlerinize ve dudaklarınıza uzatıp, sizlerle paylaşmaktayım. Üstelik bunu mutluluk duyarak yapıyorum farkındaysanız...

Farkında mısınız?

Manoel José de Santana hakkında

13 yorum:

Manoel José de Santana
Tanır mısınız kendisini? Bir hayranımmış haberim yoktu. Neremi beğendi ise 200'ncü izleyicim oluverdi az önce. Oysa ben 200'ncü izleyicime neler neler vermeyi umuyordum yanında kendimle birlikte.

Gizli gizli içimden hep 200'ncü izleyicim "çıtır bir bayan" olsun istemiştim. Tanışırdım mutlaka, birlikte yemeğe çıkardık. Ona şiirler okur, şarkılar söylerdim. Dansederdik birlikte bir akşam vakti ve blogumuzun ışıklarını söndürür, odamıza çekilirdik usul usul.

Ama evdeki hesap, çarşıda "sap" çıktı. Hem de sünnetsizinden. Sevgili Manoel José de Santana ben sana ne diyeyim. Allah'ından bul...

______________________

Hamiş:
Anketimde İbram hayatımın erkeği diyen 12 kişi umarım siz de Manoel'gillerden değilsinizdir. Yoksa sizlerle birlikte çıkmayı düşündüğüm mavi yolculuk hayallerimden vazgeçicem...

Manoel José de Santana
Tanır mısınız kendisini? Bir hayranımmış haberim yoktu. Neremi beğendi ise 200'ncü izleyicim oluverdi az önce. Oysa ben 200'ncü izleyicime neler neler vermeyi umuyordum yanında kendimle birlikte.

Gizli gizli içimden hep 200'ncü izleyicim "çıtır bir bayan" olsun istemiştim. Tanışırdım mutlaka, birlikte yemeğe çıkardık. Ona şiirler okur, şarkılar söylerdim. Dansederdik birlikte bir akşam vakti ve blogumuzun ışıklarını söndürür, odamıza çekilirdik usul usul.

Ama evdeki hesap, çarşıda "sap" çıktı. Hem de sünnetsizinden. Sevgili Manoel José de Santana ben sana ne diyeyim. Allah'ından bul...

______________________

Hamiş:
Anketimde İbram hayatımın erkeği diyen 12 kişi umarım siz de Manoel'gillerden değilsinizdir. Yoksa sizlerle birlikte çıkmayı düşündüğüm mavi yolculuk hayallerimden vazgeçicem...

Tüm Melahatler ve Kâzımlar için

19 yorum:

Ş
imdi ne haklarını yiyeyim Meraklı Melehatler Kâzımlara göre daha efendi. Onlar güzelce gelip ya msn adresini veriyor, ya msn adresini soruyor ya da mail atıyor. Fırsatını bulursa da soruyor.

Kaç yaşındasın?
Can alıcı soru bu tabi ki. Çünkü her taze gönlünce biriyle sohbet etmek istiyor. Cevap skalam 35-40 arası değişiyor ama bir çok Melahat bu yüzden sohbeti hemen yarıda kesiyor. Napim yalan da bi yere kadar.

Gerçek adın İbrahim mi?
Hepimiz biraz İbrahim'iz. Biraz Ahmet biraz Mehmet biraz Mahmut. Sen adımın ne olmasını istersen ben o'yum. Burak deyince nasıl ve neden inanıyosun mesela?

Nerde yaşıyorsun?
Yaşanılabilir her yerde yaşamaya çalışıyorum. Mars'tan ümidim pek yok ama sizden olabilir mi? Ne demiş üstad: İstanbul'da, urumelinde / bir garip Orhan Veli'yim. / Veli'nin oğlu / tarifsiz kederler içindeyim.

Sigara içer misin?
İçmem de. Dumansız hava sahasını bu kadar abartmasak. daha yeni selam verdin be güzelim. Sanki iki dakika sonra öpüşücez.

Profilindeki avatar resmi senin mi?
Pucca bile sordu ya bunu . Ölsem de gam yemem, yok ben değilim :)

İşte böyle ıvır zıvır, falan fıstık, gerçekte bir insanı tanımaktan çok, neden kedi'yi öldüren bir merak anlayışı içersindesiniz sevgili Melahatlerim. Ben de şahsen bunu merak ettim...

Bakmayın işin geyiğine konuşuyoruz da hakikatten nedir bu tuhaf merakınızın sebebi? Bir insanın yazdıklarını merak edersiniz. Nasıl yazdığını, yazarken ne hissettiğini, nelerden hoşlandığını belki. Evet kendisini de merak edersiniz onu da anlarım da.
Yaşın kaç 35? deyince haaa hımmmm deyip çekip gitmek ne oluyor. Yani 25 olsa akşam yemeğe mi çıkıcaz? 50 olsa elimi öpüp bayram harçlığı mı isticen? 20 olsa Potansiyel damat adayı mı olucam cici annenize? Yapmayın bunu. Çok reca edicim...

Kâzımlar ise daha bir garipler, büyük çoğunluğu Google'dan geliyorlar. Ve merak ettikleri kâzımlıklarını tescilliyor..
Buyrun Neler arayıp da beni bulmuşlar:
the ibrahim ortach (aferim bak)
kediye basma ( bu da olur)
lezbiyen msn (ipnesi de mi var?)
msn maceraları (anlatim bi ara)
prof. dr. ibrahim ortaç yazıları ( buyrun ben dilim)
pipi kzlarn eyi (derdini söyleyemen biri)
oje orucu bozarmi ( bunu kim sardı başıma:)
tam olarak eyüp sultan nerede (eyüp'te)
manitayı kolayca avlayan sözler (bunu bi ara yazim)
nefis köpek (lan napıcan köpeği)
kızlarda orgazm olmak kızlığı bozarmı ( haydar dümen sanmış)
dedikodu sahifesini açalım (açtık da zor iş)
sexn hikayeleri (bana bir masal anlat demiş)
birgaripwoman blog (abowww... ilişkimiz meydana çıktı bizi arıyolar bak:p)
lezbiyen macaraları (tam yerine geldin)
namaz sureleri ( aman yarabbi, böyle güzel insanlar da var)
pucca siminya ( ikisi bir arada olsa olsa ibrama çaya gitmişlerdir demişler herhalde:p)
sevişerek oruç açmak günah mıdır (buna cevap verdik, hala açabilirsiniz)
yılan kuyruk yaşamak ( bir yılanı çok sevdim diyo)
kuyruk acısı şiiri ( var öyle bir şiir)
MASTURBASYON ORUCU BOZARMI ( kocaman yazdığına göre, bu azmış)
kuyrukacısı ( evet, adres burası)
mastürbasyon orucu bozarmı kesin (niyet etmiş de yine de bi ibrama sorim demiş) kocaman pipili skli a delikanlim (bunu arayanın bir zoru var da ne)
lezbıyen macerası hıkaye oku ( yok böyle bi hikâyemiz şimdilik)
hamama gitmek orucu bozarmı (naptığına bağlı hamamda)
burun karistirma abdesti bozarmi (hadi bakalım yılın sorusu)
oje oru bozar m (bozmuyooo 40 kere mi sölicez)
pucca ( her yol ona çıkıyo zaten nette, bizi yakıştırıyolar mı birbirimize ne:p)
sevişerek oruç açmak (allah kabul etsin)
oje oruc ( hay ojeni)
özür dilerim sevgilim yazıları ( yazı arıcana nette git bi çiçek al)
su dünyada ölüm var diye ( var evet)
eyüp sultanda teravih (kılalım bi ara)
kızın pipisi var ( Missipipinin başının altından çıkıyo bunlar)
oruc acarken ne denir (besmeleden sonra mı?)
ibrahim ortach blog ( eh bi beni arıyan çıktı sonunda)
lezbiyen blogspot ( tamam yapılcaksa onu da yapalım bi ara)
sesiyle orgazm yaptıran kız ( ne kızlar var di mi?)
oruç 2009 kacta acilacak ( 20.00 de bütün yıl öyle gidiyo)
fikri takip ne demektir (bi işin peşini bırakmamak)
gay hamam in bodrum ( cemil abim bu yaz nerde desen daha kolay bulurdun)
semsiyye.com ( bu konuda yazdım evet)
erkek lezbiyenleri ( var di mi öyleleri... ben de olcam bi ara)
oruç niyet ettiğim hatırlamıyorum (ramazanda 1 kere hatırlasan yeter)
lezbiyen ( kesin bir talep patlaması var bu konuya eğilmeli)
çocukken masturbasyon orucu (çocukken bişi olmaz da o işi yapabilene mükellef diyorlar)
hamamcı olmak oruç bozarmı (kendi çabanla değilse bozmaz)
seviştik (hakkaten. ben de çok yoruldum, bi cigara yakalım)

Ş
imdi ne haklarını yiyeyim Meraklı Melehatler Kâzımlara göre daha efendi. Onlar güzelce gelip ya msn adresini veriyor, ya msn adresini soruyor ya da mail atıyor. Fırsatını bulursa da soruyor.

Kaç yaşındasın?
Can alıcı soru bu tabi ki. Çünkü her taze gönlünce biriyle sohbet etmek istiyor. Cevap skalam 35-40 arası değişiyor ama bir çok Melahat bu yüzden sohbeti hemen yarıda kesiyor. Napim yalan da bi yere kadar.

Gerçek adın İbrahim mi?
Hepimiz biraz İbrahim'iz. Biraz Ahmet biraz Mehmet biraz Mahmut. Sen adımın ne olmasını istersen ben o'yum. Burak deyince nasıl ve neden inanıyosun mesela?

Nerde yaşıyorsun?
Yaşanılabilir her yerde yaşamaya çalışıyorum. Mars'tan ümidim pek yok ama sizden olabilir mi? Ne demiş üstad: İstanbul'da, urumelinde / bir garip Orhan Veli'yim. / Veli'nin oğlu / tarifsiz kederler içindeyim.

Sigara içer misin?
İçmem de. Dumansız hava sahasını bu kadar abartmasak. daha yeni selam verdin be güzelim. Sanki iki dakika sonra öpüşücez.

Profilindeki avatar resmi senin mi?
Pucca bile sordu ya bunu . Ölsem de gam yemem, yok ben değilim :)

İşte böyle ıvır zıvır, falan fıstık, gerçekte bir insanı tanımaktan çok, neden kedi'yi öldüren bir merak anlayışı içersindesiniz sevgili Melahatlerim. Ben de şahsen bunu merak ettim...

Bakmayın işin geyiğine konuşuyoruz da hakikatten nedir bu tuhaf merakınızın sebebi? Bir insanın yazdıklarını merak edersiniz. Nasıl yazdığını, yazarken ne hissettiğini, nelerden hoşlandığını belki. Evet kendisini de merak edersiniz onu da anlarım da.
Yaşın kaç 35? deyince haaa hımmmm deyip çekip gitmek ne oluyor. Yani 25 olsa akşam yemeğe mi çıkıcaz? 50 olsa elimi öpüp bayram harçlığı mı isticen? 20 olsa Potansiyel damat adayı mı olucam cici annenize? Yapmayın bunu. Çok reca edicim...

Kâzımlar ise daha bir garipler, büyük çoğunluğu Google'dan geliyorlar. Ve merak ettikleri kâzımlıklarını tescilliyor..
Buyrun Neler arayıp da beni bulmuşlar:
the ibrahim ortach (aferim bak)
kediye basma ( bu da olur)
lezbiyen msn (ipnesi de mi var?)
msn maceraları (anlatim bi ara)
prof. dr. ibrahim ortaç yazıları ( buyrun ben dilim)
pipi kzlarn eyi (derdini söyleyemen biri)
oje orucu bozarmi ( bunu kim sardı başıma:)
tam olarak eyüp sultan nerede (eyüp'te)
manitayı kolayca avlayan sözler (bunu bi ara yazim)
nefis köpek (lan napıcan köpeği)
kızlarda orgazm olmak kızlığı bozarmı ( haydar dümen sanmış)
dedikodu sahifesini açalım (açtık da zor iş)
sexn hikayeleri (bana bir masal anlat demiş)
birgaripwoman blog (abowww... ilişkimiz meydana çıktı bizi arıyolar bak:p)
lezbiyen macaraları (tam yerine geldin)
namaz sureleri ( aman yarabbi, böyle güzel insanlar da var)
pucca siminya ( ikisi bir arada olsa olsa ibrama çaya gitmişlerdir demişler herhalde:p)
sevişerek oruç açmak günah mıdır (buna cevap verdik, hala açabilirsiniz)
yılan kuyruk yaşamak ( bir yılanı çok sevdim diyo)
kuyruk acısı şiiri ( var öyle bir şiir)
MASTURBASYON ORUCU BOZARMI ( kocaman yazdığına göre, bu azmış)
kuyrukacısı ( evet, adres burası)
mastürbasyon orucu bozarmı kesin (niyet etmiş de yine de bi ibrama sorim demiş) kocaman pipili skli a delikanlim (bunu arayanın bir zoru var da ne)
lezbıyen macerası hıkaye oku ( yok böyle bi hikâyemiz şimdilik)
hamama gitmek orucu bozarmı (naptığına bağlı hamamda)
burun karistirma abdesti bozarmi (hadi bakalım yılın sorusu)
oje oru bozar m (bozmuyooo 40 kere mi sölicez)
pucca ( her yol ona çıkıyo zaten nette, bizi yakıştırıyolar mı birbirimize ne:p)
sevişerek oruç açmak (allah kabul etsin)
oje oruc ( hay ojeni)
özür dilerim sevgilim yazıları ( yazı arıcana nette git bi çiçek al)
su dünyada ölüm var diye ( var evet)
eyüp sultanda teravih (kılalım bi ara)
kızın pipisi var ( Missipipinin başının altından çıkıyo bunlar)
oruc acarken ne denir (besmeleden sonra mı?)
ibrahim ortach blog ( eh bi beni arıyan çıktı sonunda)
lezbiyen blogspot ( tamam yapılcaksa onu da yapalım bi ara)
sesiyle orgazm yaptıran kız ( ne kızlar var di mi?)
oruç 2009 kacta acilacak ( 20.00 de bütün yıl öyle gidiyo)
fikri takip ne demektir (bi işin peşini bırakmamak)
gay hamam in bodrum ( cemil abim bu yaz nerde desen daha kolay bulurdun)
semsiyye.com ( bu konuda yazdım evet)
erkek lezbiyenleri ( var di mi öyleleri... ben de olcam bi ara)
oruç niyet ettiğim hatırlamıyorum (ramazanda 1 kere hatırlasan yeter)
lezbiyen ( kesin bir talep patlaması var bu konuya eğilmeli)
çocukken masturbasyon orucu (çocukken bişi olmaz da o işi yapabilene mükellef diyorlar)
hamamcı olmak oruç bozarmı (kendi çabanla değilse bozmaz)
seviştik (hakkaten. ben de çok yoruldum, bi cigara yakalım)

Salaklığın yazılmamış tarihi -1

10 yorum:


E
rgenliğim safi salaklıkla geçti.
Çocukluğumda kızların vazgeçilmez playboy'u (oyun arkadaşı), ablaların kucak kedisi iken ergenlikte artık kucaktan inip kucağa alma sıramın geldiğini idrakte geç kaldım. Romantik bir serseri oldum, platonik aşklar derdine düştüm. Tombul tombul done'ler yerine kıyısında sevdiğimle el ele gezilen dereler hayal ettim.

Bir gün bir kır evine misafirliğe gittik. Kır evi dediğime bakmayın koca çiftlik yani resmen. Samanlıkta var içinde, atlar da. Fantastik bir yer. 1 saat kaybolsan kimse fark etmez. Herkes evde. Biz evin kızıyla bahçedeki bankta oturuyoruz.

Kız iki kıç adımı gelip:
-Abi ben seni seviyorum diyor. Ee sever tabi tanışalı 2 dakika oldu ya! Bense araya takoz niyetine biraderi koyuyorum. Sonunda kardeşim sevmedi bu yakartopluk işini ve zırlayıp içeri gitti...

Gerisi Jaws filmi gibi benim açımdan. Kız bir kıç adımı daha geliyor ben gidiyorum bankın sonuna kadar. O sevgiden konuşuyor ben havadan sudan. Allahtan sadece elimi tutmak dışında, başka bir yerime dokunmaya başlamadı. Yaklaşık yarım saate yakın o bankın üzerinde işkence çektim ama sonunda içeri çağırdılar ve bir Oh! deyip rahatladım salak gibi.

İnsan 7 sinde ne ise 37sinde de aynı işte:
-Eee oğlum İbram Sen vaktiyle kıymet bilme, şimdi işin yoksa klavyeden tuş adımı kızlara yaklaşmaya çalış. Of of! deşmen yaremi kan gider...


E
rgenliğim safi salaklıkla geçti.
Çocukluğumda kızların vazgeçilmez playboy'u (oyun arkadaşı), ablaların kucak kedisi iken ergenlikte artık kucaktan inip kucağa alma sıramın geldiğini idrakte geç kaldım. Romantik bir serseri oldum, platonik aşklar derdine düştüm. Tombul tombul done'ler yerine kıyısında sevdiğimle el ele gezilen dereler hayal ettim.

Bir gün bir kır evine misafirliğe gittik. Kır evi dediğime bakmayın koca çiftlik yani resmen. Samanlıkta var içinde, atlar da. Fantastik bir yer. 1 saat kaybolsan kimse fark etmez. Herkes evde. Biz evin kızıyla bahçedeki bankta oturuyoruz.

Kız iki kıç adımı gelip:
-Abi ben seni seviyorum diyor. Ee sever tabi tanışalı 2 dakika oldu ya! Bense araya takoz niyetine biraderi koyuyorum. Sonunda kardeşim sevmedi bu yakartopluk işini ve zırlayıp içeri gitti...

Gerisi Jaws filmi gibi benim açımdan. Kız bir kıç adımı daha geliyor ben gidiyorum bankın sonuna kadar. O sevgiden konuşuyor ben havadan sudan. Allahtan sadece elimi tutmak dışında, başka bir yerime dokunmaya başlamadı. Yaklaşık yarım saate yakın o bankın üzerinde işkence çektim ama sonunda içeri çağırdılar ve bir Oh! deyip rahatladım salak gibi.

İnsan 7 sinde ne ise 37sinde de aynı işte:
-Eee oğlum İbram Sen vaktiyle kıymet bilme, şimdi işin yoksa klavyeden tuş adımı kızlara yaklaşmaya çalış. Of of! deşmen yaremi kan gider...

Sekreter arıyorum (güncellenmiş 2nci baskı) :p

22 yorum:

Artık yoruldum!
Zihnimden geçenleri klavyeye geçirmekte zorlanıyorum. Kendimi size veriyorum, umarım siz de bana verirsiniz ödüllerimi. En başarılı blogger felan seçersiniz.
Ama bunlar karın doyurmuyor, kendimi işe verip çalışmam lazım. Dahası b/elim kolum da ağrıyor. Biraz rahat edip, dinlenmeye ihtiyacım var.

Diyorum ki: bir sekreter alsam: Yaz kızım! Diyerek blog yazılarımı yazdırsam. Hatta msn Chat pencerelerimi falan da idare etse

:
Kanadalı sue'ye: (oh yeah!) yaz! Kızım.
Supan_gril’e: - bebeğim nasılsın?
Safi_nazgirl'e : nerelerdesin tatlım?
Vampir ela_'ya: dudakların boynumda geziniyor şu an. Ne zaman ısıracaksın?

Yaz kızım!

Yoruldum...
Aklımı, fikrimi, zikrimi, ruh ve bedenimi dinlendirebilecek bir sekreter arıyorum...

NOT: Başvuru koşullarını soran adaylar içindir.
1- Seyahat etmeye engel bir durumu olmayacak
2- Msn, gtalk, ff , facebook bilimum online programlrı kullanabilecek. word bilmese de olur
3- Alımlı, bakımlı, çekici olup askerlikle ilişiği olmayacak.
4- Sesine ve fiziğine güvenecek, masözler kadar olmasa da masaj yapmayı bilicek.
5- Puccalopedi genel argo sözlüğünü bitirmiş ve en az 2 dilde küfredebiliyor olacak
6- Döviz kurları dışında başka kurlardan da haberi olacak
7- Sarışınlar tercih sebebidir. (nedeni sorulmasın)
8- 8 ;)

İlgilenenler maille, telefonla kara ve havayoluyla gece gündüz ulaşabilir :p

Artık yoruldum!
Zihnimden geçenleri klavyeye geçirmekte zorlanıyorum. Kendimi size veriyorum, umarım siz de bana verirsiniz ödüllerimi. En başarılı blogger felan seçersiniz.
Ama bunlar karın doyurmuyor, kendimi işe verip çalışmam lazım. Dahası b/elim kolum da ağrıyor. Biraz rahat edip, dinlenmeye ihtiyacım var.

Diyorum ki: bir sekreter alsam: Yaz kızım! Diyerek blog yazılarımı yazdırsam. Hatta msn Chat pencerelerimi falan da idare etse

:
Kanadalı sue'ye: (oh yeah!) yaz! Kızım.
Supan_gril’e: - bebeğim nasılsın?
Safi_nazgirl'e : nerelerdesin tatlım?
Vampir ela_'ya: dudakların boynumda geziniyor şu an. Ne zaman ısıracaksın?

Yaz kızım!

Yoruldum...
Aklımı, fikrimi, zikrimi, ruh ve bedenimi dinlendirebilecek bir sekreter arıyorum...

NOT: Başvuru koşullarını soran adaylar içindir.
1- Seyahat etmeye engel bir durumu olmayacak
2- Msn, gtalk, ff , facebook bilimum online programlrı kullanabilecek. word bilmese de olur
3- Alımlı, bakımlı, çekici olup askerlikle ilişiği olmayacak.
4- Sesine ve fiziğine güvenecek, masözler kadar olmasa da masaj yapmayı bilicek.
5- Puccalopedi genel argo sözlüğünü bitirmiş ve en az 2 dilde küfredebiliyor olacak
6- Döviz kurları dışında başka kurlardan da haberi olacak
7- Sarışınlar tercih sebebidir. (nedeni sorulmasın)
8- 8 ;)

İlgilenenler maille, telefonla kara ve havayoluyla gece gündüz ulaşabilir :p

Yok böyle bir hadis, Niyazi Amca

Hiç yorum yok:

Okumak için Ramazan Pidesi'ne tıklayın

Friend Feed'in güzel gözleri ve 3G

4 yorum:

Kızların başlattığı erkek güzeli seçme rüzgârı ben gibi göbeğine değil de, bilakis vücuduna güvenen erkeklerde bedenimden sizi mahrum edemem tarzı bir açılıma yol açıp müracaatlar çığ gibi! Büyürken yeni bir trend de bugünlerde ortaya çıkıyor.

Orta parmağı iki parmak arasına geçirip bir halt yemiş edasıyla kameraya poz vermenin getirisini gören ben gibiler: Bak! Burada daha orijinali var diyerek sünnet fotolarını eklemeye başlarlar mı bilmem ama, bu kez geç kalmamak için fotoğraflarımı Scan etmeye şimdiden başladım...

Kızlarda ise "1G öz" lerime bak da anla, için geçsin zamanla fırtınası başlayacak gibi duruyor. Gözünüzde gözü olanın gözü çıksın mübarek günde ama bakıp bakıp iç çektirecek, güzel gözlü muhterem hanımefendiler de yok değil hani...

Sanırım kimilerinin cennet mekân kimilerinin kızıl sultan dediği sultan Abdülhamit "Fransa'da yayılan Dans'a mı, Vals'e mi kafayı takmış ve "höt lan! Bunu yasaklayın" demiş. O hasta adam halimizle Fransızlar yine de bizden tırsmışlar. İhtimal biraz daha tırssalardı mazallah bugün "Fransız öpücüğü" de olmayabilirdi literatürde.

Oysa kimileri koca yobaz dese de, yurtdışına tahsile bir sürü adam gönderen, Sümerbank’ı - Darülaceze'yi ve daha birçok şeyi kuran bir beynin "Şu dans da nasıl bir şey acaba, bi denesek sevgili zevcem" deyu sarayın bir odasında ya da avlusunda "hop bir ki üç 4, hop bir ki üç 4" diyerek bu işin tadına varması gerekirdi diye düşünüyorum.

Öyle bir imkân olsa "Lan bu güzelmiş, buyruğumdur herkes tiz evinde dans etsin" diyebilecek kadarcık ufkunun açık olabileceğine inanıyorum. Neden mi bu kanıdayım? Geçenlerde İslami bir sitede okuduğum tavsiyelerden biri: "Tensel temas önemlidir, eşinizle mutlaka birbirinize sarılıp, dans edin" diyordu da ondan. Nitekim haksız da değiller. Yakında türban dans okullarına girerse şaşırmayın. Olaya şimdiden hazırlıklı olun derim.

Bendeniz Sultan'ın memleketin her gün bir kaç km karesi elden giderken bunları düşünmeye zamanı olmadığından refleks bir tepki verdiği kanısındayım. Bir de devletin yaşadığı "kahtı-ı rical" (adam kıtlığı'na) bağlıyorum işi. Düşünsenize Japonlar Müslüman olmak istemişler bir rivayete göre: biz bir Zekeriya Beyaz'la Yaşar Nuri Öztürk bulup gönderememişiz adamlara.

Nitekim Atatürk’te bu işleri ülkeyi kurtardıktan sonra uygulamaya koymuş. Oysa ben bunları yapmayı çok önceden kafasına koyduğunu düşünüyorum. Liderler, büyük adamlar öyledir zaten. Kafasında ülkenin 1001 derdiyle 1001 tilki dolaşırken, ruhunda güllerle, bülbüller dans eder. Şahsi kanaatim de insanın sevdiğiyle dans etmesinden yanadır. Zaten aşkımla biz de öyle yapıyoruz...

Gelelim 2.G'ye: Zihninizde Facebook'ta bir aralar başlayan ve hala yaygın mıdır bilmediğim "kafasız beden fotoğraflarını" canlandırın. "Yüzümü göstermem, ama gerisi kamusal alana bir ikramımdır" tarzı bu fotoları koyanların kafası yoktur zaten biliyorsunuz.

İşte 1G öz ile başlayan FF’ de ilgiye boğulma fırtınasına ben de katılmayı düşünüyorum. Yakında bu işin sonunda 2G dalgasının da gelmesini bekliyorum açıkçası. 1G öz yetmez, 2 G öğüs'te çıksın meydane! diyecek cesur ve güzel bayanları FF arenasında görmeyi 4x4 gözle bekliyorum efendim. Bakalım 2G güzeli kim seçilecek?

Rus liderlerin başlattığı açılım ve değişim politikasının sonucunda ne SSCB kalmıştı ne de Berlin duvarı. Yani bu ilgi çekme yarışının sonu G öz ve G öğüs'ten sonra 3.G ye gelip dayanacak...

Ne diyeyim: o açılımdan da "Tanrı Türkü Korusun."

Kızların başlattığı erkek güzeli seçme rüzgârı ben gibi göbeğine değil de, bilakis vücuduna güvenen erkeklerde bedenimden sizi mahrum edemem tarzı bir açılıma yol açıp müracaatlar çığ gibi! Büyürken yeni bir trend de bugünlerde ortaya çıkıyor.

Orta parmağı iki parmak arasına geçirip bir halt yemiş edasıyla kameraya poz vermenin getirisini gören ben gibiler: Bak! Burada daha orijinali var diyerek sünnet fotolarını eklemeye başlarlar mı bilmem ama, bu kez geç kalmamak için fotoğraflarımı Scan etmeye şimdiden başladım...

Kızlarda ise "1G öz" lerime bak da anla, için geçsin zamanla fırtınası başlayacak gibi duruyor. Gözünüzde gözü olanın gözü çıksın mübarek günde ama bakıp bakıp iç çektirecek, güzel gözlü muhterem hanımefendiler de yok değil hani...

Sanırım kimilerinin cennet mekân kimilerinin kızıl sultan dediği sultan Abdülhamit "Fransa'da yayılan Dans'a mı, Vals'e mi kafayı takmış ve "höt lan! Bunu yasaklayın" demiş. O hasta adam halimizle Fransızlar yine de bizden tırsmışlar. İhtimal biraz daha tırssalardı mazallah bugün "Fransız öpücüğü" de olmayabilirdi literatürde.

Oysa kimileri koca yobaz dese de, yurtdışına tahsile bir sürü adam gönderen, Sümerbank’ı - Darülaceze'yi ve daha birçok şeyi kuran bir beynin "Şu dans da nasıl bir şey acaba, bi denesek sevgili zevcem" deyu sarayın bir odasında ya da avlusunda "hop bir ki üç 4, hop bir ki üç 4" diyerek bu işin tadına varması gerekirdi diye düşünüyorum.

Öyle bir imkân olsa "Lan bu güzelmiş, buyruğumdur herkes tiz evinde dans etsin" diyebilecek kadarcık ufkunun açık olabileceğine inanıyorum. Neden mi bu kanıdayım? Geçenlerde İslami bir sitede okuduğum tavsiyelerden biri: "Tensel temas önemlidir, eşinizle mutlaka birbirinize sarılıp, dans edin" diyordu da ondan. Nitekim haksız da değiller. Yakında türban dans okullarına girerse şaşırmayın. Olaya şimdiden hazırlıklı olun derim.

Bendeniz Sultan'ın memleketin her gün bir kaç km karesi elden giderken bunları düşünmeye zamanı olmadığından refleks bir tepki verdiği kanısındayım. Bir de devletin yaşadığı "kahtı-ı rical" (adam kıtlığı'na) bağlıyorum işi. Düşünsenize Japonlar Müslüman olmak istemişler bir rivayete göre: biz bir Zekeriya Beyaz'la Yaşar Nuri Öztürk bulup gönderememişiz adamlara.

Nitekim Atatürk’te bu işleri ülkeyi kurtardıktan sonra uygulamaya koymuş. Oysa ben bunları yapmayı çok önceden kafasına koyduğunu düşünüyorum. Liderler, büyük adamlar öyledir zaten. Kafasında ülkenin 1001 derdiyle 1001 tilki dolaşırken, ruhunda güllerle, bülbüller dans eder. Şahsi kanaatim de insanın sevdiğiyle dans etmesinden yanadır. Zaten aşkımla biz de öyle yapıyoruz...

Gelelim 2.G'ye: Zihninizde Facebook'ta bir aralar başlayan ve hala yaygın mıdır bilmediğim "kafasız beden fotoğraflarını" canlandırın. "Yüzümü göstermem, ama gerisi kamusal alana bir ikramımdır" tarzı bu fotoları koyanların kafası yoktur zaten biliyorsunuz.

İşte 1G öz ile başlayan FF’ de ilgiye boğulma fırtınasına ben de katılmayı düşünüyorum. Yakında bu işin sonunda 2G dalgasının da gelmesini bekliyorum açıkçası. 1G öz yetmez, 2 G öğüs'te çıksın meydane! diyecek cesur ve güzel bayanları FF arenasında görmeyi 4x4 gözle bekliyorum efendim. Bakalım 2G güzeli kim seçilecek?

Rus liderlerin başlattığı açılım ve değişim politikasının sonucunda ne SSCB kalmıştı ne de Berlin duvarı. Yani bu ilgi çekme yarışının sonu G öz ve G öğüs'ten sonra 3.G ye gelip dayanacak...

Ne diyeyim: o açılımdan da "Tanrı Türkü Korusun."

Çok okunan yazılar