Bugünkü şansınız :

  • Kodumu oturtan kadınların burcu (ASLAN)
    19/04/2010 - 0 Yorum
    ASLAN BURCU KADINI (24 Temmuz - 23 Ağustos) Aslında şu resmi gördükten sonra Aslan burcu kadını hakkında birşey yazmaya gerek var mı bilmiyorum. Aslan kadını işte aynen yukardaki gibi bir şeydir.  Aslan burcu burçların en aslanıdır en babalarındandır. Sizi kısa zamanda resimdeki arkadaşa çevirebilir. Aslan burcu kadını için bir tek doğru vardır o da kendi doğrusudur. Ona istemediği, aklının yatmadığı hiç bir şeyi yaptıramazsınız. İnadı inat, tersi çok pistir. Taktı mı takar. Bi aslan kadını size takarsa da zaten Allah korusun derim başka da bir şey demem. Aslan kadını…

İnsanoğlu çiğ et yemiştir...



Olayın günahı vebali her zamanki gibi kadınların üstüne yıkılıyor. İnsanoğlu çiğ süt emmiştir diyerek. Sanki buzağılar veya memeli cinsinden diğer hayvanların yavruları ,kaynamış süt içiyor. Sorun sütte değil ki, sorun ette. Ama biz bunu bilerek görmezden geliyoruz.

Süt, anne memesinden yavruya en pastörize ve en sağlıklı bir şekilde ulaşıyor. Deyime mecazi anlamlar yükleseniz bile, işin altında kadınlara ince bir gönderme olduğu bariz belli. Bir yandan överken, bir yandan da yine çaktırmadan kadınları dövüyoruz.

Her memelinin yavrusu en savunmasız anında süt'e muhtaçtır. Anne sütü, ona gerekli olan her şeyi içerir ve yaşama tutunmasını sağlar. Oysa et tüketimi çocuklukta başlasa bile bir bilinç, bir beğeni ve iştah sonrası hayatımızda yer alır. Tabi et'te insan bünyesi için gerekli temel gıdalardan birisidir ve ben de et yemeyi seven biriyim.

Ancak çiğ et yemenin, çiğ süt içmekten daha fazla sakıncaları vardır.(ki insan evladı inek memesinden bile olsa çiğ süt içmez, kaynatır.) Hayvandan geçen her türlü hastalığı bu sakıncaların içinde sayabiliriz. En başta bağırsaklar kurtları, tenya vs. Verem türü hastalıklar ki; deli dana hastalığının bile ineklerin yemlerine bir miktar çiğ et karıştırıldığı için çıktığını biliyoruz. Nitekim çiğ et yemek köpeklerde de saldırganlığa yol açabilmektedir. Kuduz yanında cabası. Üstelik çiğ et yiyen hayvanların, daha kolay kandırılıp zehirlenebildiği de bir gerçektir.

İnsanoğlunun çiğ et yemesi durumunda başına gelebileceklerden "hamilelik" konumuz dışındadır. Ancak benzer rahatsızlıkların insanda da görülmesi fazlasıyla mümkündür. Dahası bazı sağlıksız etlerin genetik özelliklerinin insana geçebileceğine dair rivayetler vardır. "Yediğinden, içtiğinden huy kapmış, adam kıskanmıyor bile" sözü buna işarettir. Ancak yukarıda bahsettiğimiz gibi azıcık argo olan "Ne yedin de böyle güzelleştin?" sözü yine ilgi alanımız dışındadır.

Haçlı savaşlarının sebeplerinden birisi de çiğ ettir desem inanır mısınız? Onca tarihçi bilmiyor da sen mi uyduruyorsun diyebilirsiniz. Benim ki bir varsayım. Çünkü sanılanın aksine, eskiden Avrupa’da da çiğ et pek tasvip edilen bir şey değildi. İlk haçlı savaşlarında esir düşüp, bir şekilde kurtulan Haçlı askerlerinin "Kayserili yeniçerilerin atlarının altında çemene sararak yol boyu üstünde tepine tepine pişirdikleri; canım pastırma" -Anaaa! Türkler yamyam gibi bişi, çiğ et yiyorlar" diye lanse etmeleri sonucu Avrupa'da var olan Türk düşmanlığı daha da artmıştır. Oysa aynı askerler "Sabun"la ilk tanıştıklarında "leş gibi" kokmaktan bu sayede kurtulduklarını hemencecik unutmuşlardır.

Avrupa korku masallarını süsleyen kanlı canlı vampir öykülerindeki kahramanların da Türk olduğunu düşünüyorum. Son dönem dallamalarının sallama öykülerini saymazsak, neden bizim kültürümüzde vampir öyküleri yoktur? Çünkü vampir sanılan, çiğ et yiyor denilenler biz Türkler'iz. Oysa biz eti az pişmiş de yeriz, çok pişmiş de yeriz ama çiğ et yemek kültürümüzde yoktur. Pastırma ise et pişirmenin en ilginç yöntemlerinden birisidir.

Konu dağıldı. Daldan dala atladık ama yazının sonunda mesaj kaygısı güderek, sosyal mesajımızı da verelim: Diyeceğim o ki; insanoğlunun çiğ süt emmesi değil, bilakis çiğ et yemesi sorunlara yol açmaktadır efendim. Saydığımız birçok zararlı yan etkinin yanında "AİDS ve frengi" de yine insanoğlu'nun çiğliğinden kaynaklanmaktadır.

Siz siz olun, etinizi çiğ değil, az ya da çok pişmiş yiyin efendim....

-----------------------------------------
Hamiş: Etiketler çok şey söyler :p
Bu yazıyı paylaş: :

0 yorum:

Yorum Gönder

Buraya yorum yazabilirsiniz. Niye yazmıyorsunuz?

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

  • Atmosfere girme becerisi
    12/01/2010 - 0 Yorum
    Bazı insanların yüz derisi kalın ve doğuştan yetenekliler, farklı atmosfer koşulları onları pek etkilemiyor. karşısındaki insanın soğuk veya sıcak davranmasını umursamadan tüm hoşgörü sınırlarını zorlayarak atmosfere giriyorlar. bu arkadaşların aynı zamanda anında bulundukları ortama uyum sağlama yetenekleri var, biz gravatlı beyfendilere bile cümle kurmaya korkarken adamlar pat diye hanfendilerin yamacında derin sohbete ve hafif dekolteye dalabiliyorlar. kıskanmıyorum. alet işler el övünür. bizim de işleyen aletlerimiz var ama kullanılmaya kullanılmaya çenemiz pas tutuyor…
  • Annesi erkek...
    13/05/2012 - 0 Yorum
    Oldum olası hayvanları çok sevmişimdir. Koşullar uygun olunca, her türlü hayvanı besleme fırsatı da bulabildim. Tabi evcil olanları. Sokak köpekleri ise listenin başında gelirdi her zaman. Peşinden ise kedicikler. Köpekler garip hayvanlardır. Sadakatleri sevgilerini aşmış inanılmaz canlılardır. Aslında kediler nankör denilse de onların da kendilerince bir çok güzel özellikleri var. Tüm canlılar nedense küçükken çok daha sevimli, şirin ve güzeldir. Hayatta kalmak için belki de en büyük ve tek silahları bu güzellikleridir. Yine garip bir şekilde, beslediğim kedi ve…
  • Orta yaş bunalımı ve bayram tatili
    19/09/2009 - 0 Yorum
    Bu bana 12–15 yaşları arasındayken de oldu. Yani daha küçükken işte. Hani garson boy zor bulunur ne küçük çocuk elbiseleri uyar ne büyük. Ceketin kolları, ya kısa kalır ya da uzun. Bunalıma girerdim resmen. Bayramları bu yüzden pek sevmezdim. Bugünlerde de ne otobüste yer veriyorlar, ne de yazıktır kaldırmayalım amcayı diyorlar. Otobüste yer vermekle, verilmesini beklemek arasında kaldım, bunalımlardayım. Genç kızlara da yer versem mi, vermesem mi diye siyah kara düşünüyorum. Bir yerlerde kuyruğa girsem, çıtı pıtı hanımefendiler, hooop diye "ay çok işim vardı beyefendi,…