Ben eskiden kalpten kalbe bir yol olduğuna inanırdım. Kalp bağının da fiziksel bir şey olabileceğini düşünürdüm.
Ben eskiden sol ayağımı ve sol elimi çok iyi kullanırdım. Hala sol elim iyi bıçak tutar ve fareyi iki elimle kullanırım.
Ben eskiden kâğıt ve kalemimle yatağa girer, karanlıkta şiirler yazardım.
Ben eskiden ve hala sabahları çok pis rüya görürüm. Bir saate yakın sürer neredeyse dizi film gibi. Bu yüzden işe hep geç kalırım ve kimse rüyalarımı dinlemek istemez.
Ben eskiden şiir yazmayı babamın hatıra defterini okurken keşfettim. Hiç konuşmadık bu konuyu ama rahmetli de şiir yazarmış.
Ben eskiden ortaokulda çöp adamlar çizerdim defterime ve çöp kadınlar. Üstelik muzır içerikte. Tao mu biliyorduk azizim.
Ben eskiden her dersin defter kapağına o derse özel şiirler yazardım. Üstelik hepsi ölümle biterdi ne hikmetse. Matematik hocam "matematiğin ruhuna Fatiha" okumuşsun demişti şiiri okuyunca.
Ben eskiden wc'den sonra sınava girersem 1 not daha yüksek alırdım. Bu yüzden ders çalışmak yerine kesme şeker ve wc deneyimlerimle +1 puan almışımdır her yazılıdan...
Ben eskiden tüm dünyanın konuşacağı ortak bir dil hayali kurardım. Bir de su ile çalışan otomobiller çizmiştim defterime. Buluş Bill olacak adammışım hakkımı yemişler.
Ben eskiden ergenlik sonrası günahlarım çok artıyor diyerek bir İngiliz kızla evlenip onu Müslüman yaparak cennette bir köşe kapmayı planlardım. Kazın ayağı öyle değilmiş...
Ben eskiden bir şiir kitabım olsun isterdim. Oldu da yıllar önce, sonra birikenleri bir yayınevi para verene kadar basmamaya karar verdim. Hala da keşfedilmeyi bekliyorum.
Ben eskiden FM kanalları yokken, polis radyosunda arabesk ve kısa dalgadan siyasi yasaklı şarkılar dinlerdim.
Ben eskiden iyi kahve pişirir, iyi çay demler iyi yatak toplar, kötü yemek pişirirdim. Hâlâ da öyleyim.
Ben eskiden çoraplarımı nereye çıkardım diye aramaktan nefret ederdim. Hâlâ evlerde çorapları "basket" diye içine atabileceğimiz bir kutu olsa diye düşünürüm.
Ben eskiden elime aldığım bir kitabın veya okuduğum bir yazının en sakıncalı içeriğini şıp diye bulurdum. Hala da buluyorum ama işe yarar yerleri konusunda aynı şeyi söylemek pek mümkün değil.
Ben eskiden bir gün "ay üssü alfa"da yaşamayı ümit ederdim. Sonra baktım o işlerde bir numara yok.
Ben eskiden ellerimle suyu dökülüyor diye şeftali, kılçığı batıyor diye bazı balıkları yiyemezdim.
Ben eskiden evcil hayvanları çok severdim. Kuş gribinden sonra ise tüm hayvanlardan tırstım.
Ben eskiden bir çocuk yuvası ya da yaşlılar evi işletmeyi düşlerdim. Hala da düşlüyorum.
Ben eskiden hiç yakışıklı değildim.
hâlâ da değilim. o yüzden hiç yakışık almaz şeyler yapabilirim.
Ben eskiden sol ayağımı ve sol elimi çok iyi kullanırdım. Hala sol elim iyi bıçak tutar ve fareyi iki elimle kullanırım.
Ben eskiden kâğıt ve kalemimle yatağa girer, karanlıkta şiirler yazardım.
Ben eskiden ve hala sabahları çok pis rüya görürüm. Bir saate yakın sürer neredeyse dizi film gibi. Bu yüzden işe hep geç kalırım ve kimse rüyalarımı dinlemek istemez.
Ben eskiden şiir yazmayı babamın hatıra defterini okurken keşfettim. Hiç konuşmadık bu konuyu ama rahmetli de şiir yazarmış.
Ben eskiden ortaokulda çöp adamlar çizerdim defterime ve çöp kadınlar. Üstelik muzır içerikte. Tao mu biliyorduk azizim.
Ben eskiden her dersin defter kapağına o derse özel şiirler yazardım. Üstelik hepsi ölümle biterdi ne hikmetse. Matematik hocam "matematiğin ruhuna Fatiha" okumuşsun demişti şiiri okuyunca.
Ben eskiden wc'den sonra sınava girersem 1 not daha yüksek alırdım. Bu yüzden ders çalışmak yerine kesme şeker ve wc deneyimlerimle +1 puan almışımdır her yazılıdan...
Ben eskiden tüm dünyanın konuşacağı ortak bir dil hayali kurardım. Bir de su ile çalışan otomobiller çizmiştim defterime. Buluş Bill olacak adammışım hakkımı yemişler.
Ben eskiden ergenlik sonrası günahlarım çok artıyor diyerek bir İngiliz kızla evlenip onu Müslüman yaparak cennette bir köşe kapmayı planlardım. Kazın ayağı öyle değilmiş...
Ben eskiden bir şiir kitabım olsun isterdim. Oldu da yıllar önce, sonra birikenleri bir yayınevi para verene kadar basmamaya karar verdim. Hala da keşfedilmeyi bekliyorum.
Ben eskiden FM kanalları yokken, polis radyosunda arabesk ve kısa dalgadan siyasi yasaklı şarkılar dinlerdim.
Ben eskiden iyi kahve pişirir, iyi çay demler iyi yatak toplar, kötü yemek pişirirdim. Hâlâ da öyleyim.
Ben eskiden çoraplarımı nereye çıkardım diye aramaktan nefret ederdim. Hâlâ evlerde çorapları "basket" diye içine atabileceğimiz bir kutu olsa diye düşünürüm.
Ben eskiden elime aldığım bir kitabın veya okuduğum bir yazının en sakıncalı içeriğini şıp diye bulurdum. Hala da buluyorum ama işe yarar yerleri konusunda aynı şeyi söylemek pek mümkün değil.
Ben eskiden bir gün "ay üssü alfa"da yaşamayı ümit ederdim. Sonra baktım o işlerde bir numara yok.
Ben eskiden ellerimle suyu dökülüyor diye şeftali, kılçığı batıyor diye bazı balıkları yiyemezdim.
Ben eskiden evcil hayvanları çok severdim. Kuş gribinden sonra ise tüm hayvanlardan tırstım.
Ben eskiden bir çocuk yuvası ya da yaşlılar evi işletmeyi düşlerdim. Hala da düşlüyorum.
Ben eskiden hiç yakışıklı değildim.
hâlâ da değilim. o yüzden hiç yakışık almaz şeyler yapabilirim.
0 yorum:
Yorum Gönder
Buraya yorum yazabilirsiniz. Niye yazmıyorsunuz?
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.