Bugünkü şansınız :

  • İki salla, bir bağla
    19/08/2009 - 0 Yorum
    okumak için Ramazan Pidesi'ne tıklayın..

Kapıyı çalan kimdir?


Tamam, biliyoruz bazı yazar ağabeylerimiz müstear (takma ad)larla şair ağabeylerimiz (mahlas)larla yazıp çiziyorlar. Yazarlar farklı bir üslupla yazarak farklı bir kimlik oluştururken, şairler mahlası genelde bir nam (unvan) olarak kullanıyorlar.
Ancak internet âlemi ile birlikte artık
başka kelimeler kavramlar da girdi kültürümüze. Avı- Avatar - Nick- Nickname de normal
kullanıcıların bu amaçla kullandıkları kimlikler. Avatarlar farklı isimde olabildikleri gibi kendi adınızla da açıp bir takıp şekil ve ifadelerle de tanımlanırken nickler bir çeşit takma ad görevi görüyor.

Bir de ortalığı karıştırmak için üretilen sahte kimlikler var. Kısaca "trol" denilen bu sanal karakterler medeni cesareti olmayan insanlarca oto boka yorum yapmak, milleti gaza getirmek kandırmak amacı ile de kullanılıyor. Bazen Fake' de denilen bu kimlikler internette oluşturduğunuz kimliğinizin sanalı, çakması Çin işi olanı. Kısaca tavşanın suyunun suyu. Fakeler her zaman "trol"ler gibi hareket etmiyor. Bulunduğu ortamdan bunalan insanlar bazen farklı kimliklerle biraz daha rahat sohbet edebilmek için bu yola başvurabiliyor.

Eminim daha birçok yeni terim girmiştir hayatımıza. Kim bilir hangisi ne anlama geliyor. Ben de zaman zaman farklı sanal kimlikler oluşturup çeşitli blog yazıları yazdım. Nitekim İbrahim Ortaç bunlardan en popüleriydi bir zamanlar. "Sazan efendi" ve "Leyla Metin" de buna örnek verilebilir.

Aynı şekilde Facebook'da bana şaka yapan bir kaç arkadaşa şaka öyle değil böyle yapılır diyerek yüklendiğim "Kürşad Efendi - Murat Bey" tiplemeleri de boş vaktin nasıl katledildiğine örnek teşkil edebilecek fuzuli işlerdendir.

Zaman zaman yazılarıma yorup yapıp, bana da çeşitli Ali Cengiz oyunlarıyla yaklaşan, kafa bulmaya uğraşan insanlar ya da kendini özenle saklayan gizli hayranlar (eski veya yeni dostlar) olmuştur.
Nitekim bunlardan varlığına bir türlü inanmadığım "Ziynet Hanım"ı TC kimlik numarası ve hüviyet fotokopisi isteyecek kadar üzmüşlüğüm var.

Ancak yazılarıma ilginç yorumlar yapan, sohbeti keyif veren öğretmen "Esma Hoca"nın eski bir arkadaş olduğunu öğrendiğimde kendisine söylediğim bir söz var. "Yahu ben Esma'dan hoşlanmıştım, keşke söylemeseydin..."

Sohbet buraya neden mi geldi? Ne bileyim, bayram öncesi bir şeyler yazmak isterken söz uzadı da uzadı işte. Bugünlerde, yine kimliğinde şüpheye düştüğüm hoş sohbet bir arkadaş var. Tanıdık birine benziyor. Bak gözüm hanginiz iseniz çıkın ortaya. Kızmıcam söz, ya da iş uzadıkça fena kızıcam ha!.. Söylemedi demeyin...
Bu yazıyı paylaş: :

0 yorum:

Yorum Gönder

Buraya yorum yazabilirsiniz. Niye yazmıyorsunuz?

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

  • Deli mi, hadi canım bence hepimizden akıllı bunlar
    04/05/2010 - 0 Yorum
    Ağca hapisten çıktı. Mesih bekleyenlere müjde, artık o özgür. Hasan Mezarcı vardı bir ara o da sıyırmıştı. Meczup kaynıyor memlekette. Rahip Santaro cinayetinin sanığı çocuk, Hrant Dink'in katili neredeyse kahraman ilan edilecek. Danıştay saldırganı da akıllı uslu sayılmaz ama okumuş avukat olabilmiş. Tüm deliler ya mesih, ya mehdi, ya meczup. Ben mi salak'ım onlar mı fazla akıllı.
  • Şşşşt. Aloo kime diyorum ben?
    28/01/2011 - 0 Yorum
    Sevgili Saygıdeğer okuyucu: Birikmiş bir kaç blog yazısını biraz iştah yokluğundan biraz iş çokluğundan bir kalemde çıkarayım istedim. Klavyeye dokundum, tuşlara bastım, blog yazımı yazdım. Buyrun, Okursanız...1- Kadinus Cesidus'ları yazdıktan sonra "erkek çeşitlerini" de yazmam konusunda bir kaç dosttan ısrarlı teklifler aldım. Ama dedim ya bu konu kadınların işi. Çünkü ben pek tanıyacak kadar erkeklerle sıkı fıkı olmadım. Bilemem. Yine de sizlere özellikle net aleminde uzak durmanız gereken bir kaç erkek çeşidini yazarak kıyak geçmiş olayım.…
  • Hayatı roman olamamış kadınlar -Aliye
    29/09/2011 - 0 Yorum
    Herkes kendi yaşadığı acıyı bilir. Kaderdir, yazgıdır ama bana kalsa şiddet suçlarına en ağır cezalar verilmeli ve can alanın canı alınmalı derim. Münevver KARABULUT olayını hatırlarsınız. Bir genç kız çığlık ata, ata öldürüldü ve cesedinin kolu bacağı kesilerek, çöpe atıldı. Buna benzer başka olaylar ve başka acılar da var. Sevdiği, seviştiği kızın cesedini havalandırma boşluğundan atandan, töre diye kızını, torununu tavuk kümesinin altına gömen insanlara kadar ne olaylar yaşandı bu ülkede. Mağduru hep kadınlar olan, baskı şiddet gören, ölen, öldürülen hayat hikayeleri yaktı…