Bugünkü şansınız :

  • Mal mısınız yoksa ezik misiniz yavrum siz?
    27/05/2010 - 0 Yorum
    Bundan yıllar önce Tansu Hanım iktidar, hasbel kader bizde bulunduğumuz bölgede bir yerlere gelmişiz birlikte. En büyük muhalifimiz de görüşlerinin milli olduğunu iddia eden kardeşlerimiz. Bir arkadaşım sigara istedi ikram ettim. Marangoz olduğundan kulak arkasına da aldı bir tane. Sonra bunu kulak arkasından almak istemiş siyasi dostlarından biri, aldıktan sonra da sormuş -Senin mi birisi mi ikram etti? Arkadaşım da benden aldığını söylemiş. Adam sigarayı bırakmış. - Ben mason uşaklarının ikram ettiği sigarayı içmem demiş. - Hassk.... mal mısınız yavrum siz? dedim içimden.…

Kadın olmanın dayanılmaz cazibesi -3 (Kuaför-ağda)




Saçım, sakalım uzamış. Bir süredir berbere gitmemiştim. Kendi işimi kendim görüyordum. Ben gitmeyeli bizim berber de çağ atlamış. Koltukta otomatik sırt masajı bile yapıyor...

Ben genelde oturduğumda kes diyorum o da kafasına göre kesiyordu ama artık adet haline gelmiş soruyor "nasıl keseyim" hımm ya benim tarzımı unutmuş ya da dediğimce bir şeyler değişmiş. Bildiğin gibi diyerek geçiştiriyorum bu soruyu. Yanlardan alayım mı? Önde biraz fazla bırakayım mı diye sorulara devam ediyor traş sürerken. Kelime doğru tara saçları başka da bir şey yapma istemem diyorum.

Pek kelin yok da beyazlar artmış abi, dilersen boyayalım diyor. Yok, istemem "karı" mıyım lan ben saç boyayacak diye çıkışıyorum. Oysa kınalı kızıl boyayan abiler bile varmış. Benim olaydan haberim yok. Saçlarım kesilirken içeriye göz atıyorum.

Çeşit çeşit kremler, jöleler saç boyaları, ortam klimalı ve serin, bir kaç gazete dergi bekleyenlerin okuması için. Neredeyse doktor muayenehanesi olmuş burası, içerisinin miss gibi kokması da cabası.

Değişmiş azizim çok değişmiş. Kulaklarımı ayrı bir aletle temizliyor, burun tüylerini ayrı. Oysa eskiden tek jiletle kaç sakal kesmişliği vardır onun. Hımm ilerleme kaydetmiş bir hayli. Elini yüzüme kapatıp çakmakla bir yerleri tütsülüyor.

Aslında buralara ağda yapmak lazım abi diyor. Hadi len, napıyosun oğlum sen demeye kalmadan saçları tarayıp jölelemeye niyetlendiğinde. Noluyoruz ya diyerek durduruyorum kendisini. Yüzüme traş losyonu, bir krem, pudra ile bir şeyler yapıyor. Yeter ulan deyip kalkacağım sırada iki düğmemi çözüp parfüm sıkıyor göğsüme.

Daha fazla bir şeyler yapmadan kalkayım diyorum koltuktan yoksa mayışıp kalıcam. Abi şöyle alına ve omuzlara bir masaj yapalım en azından diyor. Oh miss. Tüm bunları yaparken havadan, sudan, konu komşudan işlerden güçlerden konuşuyor. Referandum sonucunu tahmin etmeye çalışıp, memleket kurtarıyoruz.

Aklıma kadınlar geliyor. Kuaför lükslerini düşünüyorum. Berber bile bana kralmışım gibi davrandı ulan. Onlar saçlarının rengiyle en az yarım saat uğraşıyorlardır. Manikürü pedikürü ve en çok da ağdasına hastayım arkadaş.

Gerçi ben adam göğsümden iki düğme açtığında kıllanıyorum ama bacaklarını şöyle açıp her şey dâhil komple demek oldukça zevkli bir iş olsa gerek. Gerçi ben bizim berbere güvenemem elinde ustura var, kılınla tüyünle mi uğraşıcam der kesip atar velinimeti belli olmaz. O yüzden bu lüks kadınlarda kalsın.

İşin dedikodu muhabbet kısmına hiç girmiyorum. Başkalarından güzel olma, şıklık yarışını hiç düşünmüyorum bile. Saçlarım benim için sadece kafam üşümesin diye işe yararken bir kadın için saçın önemini zaten biliyorum. O kuaförlere ne paralar gidiyor falan da demiyorum.

Akacak kan damarda durmaz ama tahmin ediyorum ki kuaförler de kadınların stres atmak için kullandıkları bir adres. Hani derler ki bir kadın saçını kestiriyorsa bir sorun var demektir. Ama kuaförden çıkmıyorsa geyiğe sarmıştır. Muhabbetin dibine vuruyordur.

E ben bile berber koltuğunda bu kadar rahatlamışsam. Daha bunu manikürü, pedikürü var. Önünde diz çökmüş bir hemcinsine ayağını uzatmak, öptürür gibi ellerini maniküre bırakıvermek az bir şey mi? Zaten bu kadın milleti saçıyla oynamadan duramaz. Kuaförlerde vaktimi tükettim demez de saçımı sana süpürge ettim der.

Ama siz bunu bir de kadınlara sorun şimdi. Ah, offf yine saçlarım bozulmuş kuaföre gitmem lazım. İşin yoksa ağdacıyla uğraş, canın yansın bir de üste para ver. Kaç günde geçmez şimdi bu kızarıklıklar. Keşke küçükken annem karınca yumurtası kullansaymış. Tüylerim çıkmasaymış. Mış Mış da, mış mış... Oysa kuaför ve ağda bahane, muhabbet, keyif, stres atmaca şahane. Değil mi?

Bu yazıyı paylaş: :

0 yorum:

Yorum Gönder

Buraya yorum yazabilirsiniz. Niye yazmıyorsunuz?

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

  • Manoel José de Santana hakkında
    07/09/2009 - 0 Yorum
    Manoel José de Santana Tanır mısınız kendisini? Bir hayranımmış haberim yoktu. Neremi beğendi ise 200'ncü izleyicim oluverdi az önce. Oysa ben 200'ncü izleyicime neler neler vermeyi umuyordum yanında kendimle birlikte. Gizli gizli içimden hep 200'ncü izleyicim "çıtır bir bayan" olsun istemiştim. Tanışırdım mutlaka, birlikte yemeğe çıkardık. Ona şiirler okur, şarkılar söylerdim. Dansederdik birlikte bir akşam vakti ve blogumuzun ışıklarını söndürür, odamıza çekilirdik usul usul. Ama evdeki hesap, çarşıda "sap" çıktı. Hem de sünnetsizinden. Sevgili Manoel José de Santana ben sana…
  • Blogcular teker teker ölürken
    18/11/2011 - 0 Yorum
    Ölüm en büyük ve acı ders insanoğluna ve en büyük öğretmen aynı zamanda. Yıllar önce Şahika Günsel TUĞRUL ablamızı kaybettik. Kendisi bir blog yazarıydı. Kanserden tedavi gördüğü günlerde yardımcısı bir kardeşimiz vasıtasıyla ölüm döşeğinde bile yazılarını bizlerle paylaştı. Kaybı hepimizi çok üzdü ama her ölen unutuluyor ne yazık ki. Hayat öyle de acımasız. Şimdilerde ise blog aleminde "ölesim geldi-öldüm" türünden bir salgın yayılıyor. Bu virüs salgını ilk belirtilerini gösterdiğinden bugüne bir-iki-derken üç blogger'in vefat haberini aldık, üzüldük. Garip bir şey bu.…
  • Bir ölünün hatıra defterinden
    16/02/2010 - 0 Yorum
    İpram abiniz öteki âlemden bildiriyor. Baştan uyarayım ben de döndüm diye sevinmesin kimseler. Gittiğimde kına yakmamışsanız döndüğümde de bayram etmenize gerek yok. Bu dönmeler öyle dönme değil... Baktım ki halkımın İpram ölmedi içimizde yaşıyor diyesi yok. Kimse arkamdan heykelimi de dikmedi bari kendimi sizlere hatırlatim dedim. Bir kere çakma da olsa profilimi icat eden zatı muhterem haklı şöhretimden haksız yararlanmak için beni gömüp kendi parsayı toplamak istemişti başaramadı. Ne tür sebepler icat etmiş olursa olsun bi çok blogger ve bloggeriyenin "İpram'ı daha çok…