Bugünkü şansınız :

  • Deli mi, hadi canım bence hepimizden akıllı bunlar
    04/05/2010 - 0 Yorum
    Ağca hapisten çıktı. Mesih bekleyenlere müjde, artık o özgür. Hasan Mezarcı vardı bir ara o da sıyırmıştı. Meczup kaynıyor memlekette. Rahip Santaro cinayetinin sanığı çocuk, Hrant Dink'in katili neredeyse kahraman ilan edilecek. Danıştay saldırganı da akıllı uslu sayılmaz ama okumuş avukat olabilmiş. Tüm deliler ya mesih, ya mehdi, ya meczup. Ben mi salak'ım onlar mı fazla akıllı.

Umumi helâda ah, oh sesleri




Efendim yazar dediğin iyi bir gözlemcidir, öyle olmalıdır. Her bulunduğun ortamı gözleyebileceksin. kaşla göz arasında kim nerede ne yapıyor bileceksin. görülemeyeni görüp, herkesin baktığında anlam veremediği şeylerden sen başka anlamlar çıkaracaksın.

İşte, siz öyle adına "hela" deyip geçmeyin. Neler okuyup, anlayabilirsiniz orada hayata ve insanlara dair şaşarsınız. Bu yüzden nasıl edebiyatçı, mizahçı olmak için özel arabanla değil arada belediye otobüsüyle de seyahat etmen gerekiyorsa, mümkün mertebe ben gibi  "hijyen takıntın da olsa" umumi helalarda defi hacet edeceksiniz efendim.

Biliyorsunuz bendeniz geçenlerde bir "hela" maceramı yazmıştım. Hani kapıyı tıklatınca içerden baltalı bir sarhoşun çıkıp, benim onun pisliğini temizlemek zorunda kaldığım gece. Gerçi artık geceleri daha temkinliyim ancak gündüzleri yine gözlemlerimiz sürüyor.

Azıcık mahallenizdeki umumi wc i gözlemlediğinizde, tinercilerinizi, altına kaçıranları, bugün kim ishal, kim kabız olmuş öğrenmeniz mümkün. Aynı şekilde "helâ yazılarından" kimin kız arkadaşından ayrılıp, kızın telini helayâ yazacak kadar şerefsiz olabildiğini de görebilirsiniz. Mahallenizdeki herkes maço takılsa da ne hikmetse "helâ yazılarında" erkeklerin kendi çalıp kendi oynayan xXx içeriklerde neden "yok mu beni öpecek?" türü şeyler yazdıklarını anlamaya çalışırsınız.

Yine siz helâ deyip geçmeyin, askerde beyaz saray derler ona. Abd başkanlarının mekanı sayarlar. Pırıl pırıl tutmaya çalışırlar. Şahsen benim beyaz saray anılarım da çoktur. Helâ askerde denetime en sık uğrayan yerlerden biridir ve tertemiz olması beklenir. Helâ bekçisi de bol bol fırça yer bu yüzden. O da çareyi helayı temiz tutmak için, belirli zamanlarda açıp, genelde  kapalı tutmakta bulur.

Ancak benim gibi bahtsız bedevi iseniz, kapanış saatine denk gelir ve çareyi yemekhane duvarına işemekte bulur, üstüne de disipline verilirsiniz. Artık canınıza tak ettiği için isyan edersiniz. En doğal ihtiyacınız bile denetleme var diye kısıtlanabiliyor, nasıl nereye yapıyorsan yap, deniyorsa, altınıza yapamazsınız ya. Bulduğunuz ilk yere işersiniz. Kralı gelse de size bişi diyemez.

Yine böyle günlerden bir gün; daha kapısından içeri girmediğim WC'nin pisliğini temizlemek bana düşmüştü. Görevli üst devre asker, sular akmadığı halde "sil ulan pisliğini elinle" demişti. Izbandut gibi biri olduğundan ve bendeniz de tırsak mizaçlı olduğum  ve sık sık sopa yediğim için tırsmıştım. Allah'tan cebimde peçete vardı da kutsal vatan görevimizin o kısmını da ifa etmiştik alnımızın (peçetemizin) akıyla. İşte o günlerden kalmış olsa gerek ben "başkalarının pisliğini temizlemeyi" hiç sevmem.

Nitekim, kendim de kolluk görevindeyken, tuvalet görevlisinin şikayeti üzerine şu veciz, fasih ve baliğ konuşmayı yapmıştım, 200 kişiye birden içtima sahasında. "değerli arkadaşlar, ulan! kıçının ayarını bilmeyip deliği tutturamayan ve sifonu çekmeyenler varmış aranızda, bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp, gelsinler bilmeyenlere bedava ayar yapıvercem, sifonunuzu da çekivereyim daha ne istiyorsunuz?" Bu konuşmamdan sonra bir hayli azalma olmuştu dışına taşırma etkinliklerinde.

Ne demiştik, helâ deyip geçmiyoruz. Kendisinin "WC, ayakyolu, kenef, zıçılak, tuvalet, Zıfır,zıfır (00) " gibi adları  vardır. Hakkında yazılar yazılmış, karikatürler çizilmiştir. En meşhurlarından ve benim en güldüğüm bir tanesi "kapı tıklatılınca içeridekinin GEL diye seslendiği" karikatürdür mesela.

Erkek helalarında bolca porno içerik, kadın tuvaletlerinde de bol bol "ped" bulunduğu söylenir ama o konuda pek bilgim yok. Kadın tuvaletleri konusunda sevgili Efsa'nın bir kaç blog yazısı vardı. Okumanızı tavsiye ederim.

Öte yandan helâdan gelen seslere ve kokulara takılanlar da vardır. Bazen "bu ses bu adamdan mı çıktı?" "yada bu boku bu çelimsiz adam mı zıçtı?"dediğiniz olur. Nitekim sevgilisini, yüzünden, gözünden, kukusundan değil gazının kokusundan seçenler de vardır. Bu bir tercih meselesi; herkes bekaret hastası değil, kimisi de başka şeylere takılır, normaldir. (siz siz olun aman sevgilinizle ilk buluşmanızdan önce kuru fasülye yemeyin)

Beni en mütehassıs eden (etkileyen) umumi helâlardaki iniltilerdir. Efendim, yurdum abazanlarının suya sabuna dokunmak için başka yol bulamayıp kendini helâya attığında çıkardığı mastürbasyon efektlerinden bahsetmiyorum ama ona benzer seslerle özellikle yaşlı insanların "ah, off, ohh" dedikten sonra biraz da burunlarının sümüklerini çekip, donlarını yolda toplayarak (uzun süre sonra) içeriden çıktıklarında yüzlerindeki mutluluk görülmeye değer. İşte bu sesler insana çok şeyler anlatır hayata dair.

Demek ki neymiş kıssadan hissemiz; mastürbasyon sonrası orgazmdan daha çok mutluluk veren tek şey;
"yaş ilerleyince azmış bir basurunuz varken, bir de kabız olmuşsanız, canınız yana yana bağırıp, üstüne defi haceti başarmanın mutluluğu" imiş...

Hayat ilerliyor, zaman acımasız, bu güzel günleri birgün hepimiz arayacağız . Bugün gezip, tozup eğlenerek geçirdiğimiz ve bize mutluluk veren "sevişmek, yemek, içmek" fillerinin yerini "dona düşmeyen son damla" ve "rahat rahat işeyip, zıçmak, zıçabilmek alacak"

Acı gerçek bu. O yüzden yaşadığınız zamanın kıymetini bilin. Hepinize prostatsız, sistitsiz ve kabızsız günler dilerim.

Hamiş: Söylediklerim size şaka gibi mi geliyor. Evde yaşlı birileri varsa bakın bakalım "bekunis" diye bir ilaç var mı ecza dolaplarında.
Not 2
: İbram abiniz helâ bekçisi değildir.
Bu yazıyı paylaş: :

0 yorum:

Yorum Gönder

Buraya yorum yazabilirsiniz. Niye yazmıyorsunuz?

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

  • kadınlara, doğru yalan söyleme klavuzu
    13/02/2011 - 0 Yorum
    bakmayın siz onların: -bana her zaman doğruyu söyle (asla yalan söyleme) dediklerine.istisnasız kadınların hepsi yalanı sever (söylemeyi de kendilerine söylenmesine de). sevmeseler niye burçlara inansınlar, fala baktırsınlar, boş yere bir çok kozmetik ürününe para versinler. sorun yalanı söylemekte değil adam gibi söyleyememekte... nerden mi biliyorum? tabi ki bu konudaki beceriksizliğimden dolayı başıma gelenlerden. İsveçli bilim kadınlarıyla birlikte yaptığımız uzun klinik testler ve şahsi tecrübelerim gösterdi ki: kadın varsa yeryüzünde yalan da var olacaktır. En azından…
  • Gülü solana, seni ölene kadar
    16/05/2012 - 0 Yorum
      Yukarıdaki satıların sahibine haksızlık etmeyelim ama, ciklet şairciliği ya da cep telefonu şairliğinden kalma gibi duran bu satırlar kimbilir kaç delikanlı tarafından sevdiklerine söylendi. Malesef içinde yaşadığımız çağın algısı bu kadar "gülü solana kadar "harç bitti yapı paydos" türü bir sevgi. Madde temelli bir bakış açısı ama ilk bakışta hepimize yüceltici sözler gibi geliyor değil mi? "Seni ölene kadar" yani herşey "senin ölümünle" sınırlı sevgili. Öldün mü, kusura bakma hayat devam ediyor. Harç bitti yapı paydos. İyi Allah'tan seni "hasta olana dek"…
  • Sosyal Sorumsuzluk Procesi (FİKRİ TAKİP)
    13/08/2009 - 0 Yorum
    Erkek halimle şuramı buramı açtım desem bakıyorum bi hayli ziyaretçim oluyor. Aslı var yok yaptığım serserilik ve çapkınlıkları yazmaya kalksam durum değişmiyor. Argo'nun dozunu arttırsam daha çok okunuyorum. Etiketlere ayıpçı şeyler yazsam yeni yeni sevgili okurlarım gelip sayfama bakıyor... Gelgelelim bir sosyal sorumluluk projesine ait şu yazıyı yazdım. Hiti oldukça düşük kaldı ve bir Allah'ın kulu da yorum yapmadı. Yazı resmen kim vurduya gitti. Üzüldüm. Proje neydi? Birtakım insanlar köy okullarında okuyan 3003 çocuk için defter kalem bağışlamak istemişler. Bizlerden de en…