Bugünkü şansınız :

Burcum, neydi senin burcun?



İnsan ilişkilerinde statü delisi insanlar vardır. Oturacakları, kalkacakları, konuşup arkadaş hatta sevgili olacakları insanları statülerine göre seçerler. Haliyle bu insanların en azından egolarının yüksek dahası kendilerini beğenmiş tipler olduğunu söylemekte bir sakınca yok.

Sözüm tabi ki insani ve ilkesel bir takım değerleri olanlar ve bu kriterleri ön kabul sayanlara değil. Ben tamamen saçma sapan, statü veya anlamsız kriterler icad edenlere diyorum diyeceğimi.

Eskiden internet ortamında (Age / Sex / Localation) takıntısı olanlar vardı. Ya da koloni kültürü üyesi insanlar. Şiir sevmeyenlerle konuşmam yada şiir sevenlerle konuşmam. Şucularla, konuşmam, bucularla oturup kalkmam türü yaklaşımlar komik geliyor bana.

Bunların gerçek hayatta da her türlüsü bulunuyor. Daha arkadaş ortamına girerken bile , üstünüze başınıza bakılıp, kenar mahalle çocuğu muamelesi görmeniz mümkün. Ancak sanal alemde en azından insanların zihinlerinin önyargılardan kurtulmuş olmasını ümid ediyorsunuz ama heyhat. Nafile..

Hele işi abartıp karşı cinste işi sakallı mısın, bıyıklımısın, gözünün üstünde kaşın varmı? karnıbahar sever misin, ayakların kokar mı ya götürenler çıktı mı gülermisin, ağlar mısın durumları oluyor. Yani ne yapıcaksın iki kelime konuşuyorsun, ya da bir ortama girdin diye "karı, koca" muhabbeti nedir yani. Selam verdin ya da selam aldın diye dünür mü geldik evinize?

Hani ruh ikizi, ruh öküzü kavramları ne kadar komikse, sizi en iyi anladığını düşündüğünüz insan bir müddet sonra öküzün önde gideni olabiliyorsa, ya da sizin gözünüzü bürümüş perde 3 gün 3 ay ya da 3 yıl içinde nihayet
açılınca "amma da safmışım, nelere inanmışım, kendimi kandırmışım" diyorsanız, tıpkı ona benzer şekilde, herhangi bir iletişimde ön kabul ve yargılar da anlamsız geliyor bana...

-İbrahim bey yazılarınızı çok beğeniyorum.
Acaba tanışabilir miyiz. Ama önce size bir sorum olacaktı?

-Tanışmamıza gerek var mı?
Profilimde yazıyor zaten ne malın gözü olduğum. Ama buyrun merak ettim ben, soruyu alayım.

-Çok şakacısınız. Şey burcunuz neydi acaba?
-Yengeç efendim. Şu evcil olan su grubu hayvanlardanım.

-Ah olmadı tüh rüh.. Anlaşamayız ki biz sizle?  Burçlarımız uymaz bir kere.
-Hayrola neyde anlaşamıyoruz bacım. Fiyatta mı?

-Ay! terbiyesizleşmeyin lütfen.
-Belki yükselenimiz uyabilir. Yükselen burcunuz neydi?

-Yükselen şu anda sadece asabım efendim.
Haydi selametle, selametle...

Karşınızdaki insan, kültür düzeyiniz, hayata bakışınız vs. konularda bu kadar seçici olsa anlarsınız tamam. Gerçi okuduğunuz kitaplarda da anlaşamanız mümkün. Bugünlerde profiline herkes "Elif Şafak'ın aşkını okudum" yazıyordur eminim. Eh! kültürlü görünmek lazım, pek kitap okumuyorum deseniz "sanki memleketin %90 ı kitap okuyormuş gibi" siz ölüzden sayarlar.. Gez dolaş alemi şimdi, herkes Şems herkes Mevlana'dır. Romeo Jüliet olmamız ise bir dahaki çok satan kitaba kaldı malesef.

Daha bismillah deyip selam veren bir insan tuttuğunuz futbol takımı, yükselen burcunuz, saçınız, başınız, giydiğiniz, çıkardığınız, yediğiniz, içtiğiniz ya da içmediğinizle bu kadar ilgili olunca haliyle şaşırıyorsunuz. Sana ne diyesiniz geliyor. Hele bir de arkasından şu cümle gelince temelli dumur oluyorsunuz:

-İbrahim sahi sen neden evlenmiyorsun?
-Bir kez yetmedi bir  daha mı evleneyim? Sen söyle kiminle evleneyim mesala burcu?
-...................

-Burcuuuuuuu!.. dur gitme. Beni terk etmeee.
Durrr Burcuuuuu. Senin burcun neydi be Burcu?

Bu yazıyı paylaş: :

0 yorum:

Yorum Gönder

Buraya yorum yazabilirsiniz. Niye yazmıyorsunuz?