Bugünkü şansınız :

İnanmazsınız, çünkü mantığınız baştan yanlıştır



Delikanlının biri geldi işyerine, soruyor panik halde.

-Abi sevgilimin bana söylemediği bir msn adresi daha varmış. Şifresini kırabilir miyiz?

Bu tür teklifleri en baştan reddederim ancak delikanlı ile konuşacak vaktim de vardı az sohbet ettik.
O hala sevdiği kızın msn listine, maillerine takılıp kalmıştı. Onu o derin kuyudan çıkarmak istedim.

-Bak delikanlı dedim.
Sen kimle, neyi paylaşmış olursan ol, karşındaki insan bazen yalnız kalmak ister. Bazen sana olan sevgisini de öfkesini de dökebileceği bir mecra arar. Nasıl herşeyinizin herkesce bilimmesi yanlışsa sizin için çok özel olmuş insanlarca bilinmesi de yanlıştır. Çünkü bunu istihbarat örgütleri bile başaramamıştır. İnsanın mailinin içindekilere ulaşman mümkündür ama kalbinin içine ulaşman zordur. Beyninin kıvrımlarında dolaşanı bilemezsin. Sen onun kalbinin sahibi olmaya bak, kalıbının değil...dedim.

İnsanız hepimiz. Gün olur yalnız kalmak, birşeyler karalamak isteriz. Gün olur sessiz bir köşeye çekilip  kafamızı dinleriz. Kimi zaman da nefes almak. Şu dünyada birbirinin bütün maillerini, msn adreslerini tam olarak bilen kaç kişi var sizce. Sevgilimle biz biliyoruz mu dediniz? Emin misiniz? Bir köşede unutulmuş bile olsa blinmeyen bir mailiniz yok mu? Eski bir msn adresiniz. Noldu icqlar, diğer online iletişim platformları.

Facebook'unuz ne alemde, kaç facebook hesabınız var? 1 tane mi. Kaç gtalkınız, kaç msn'iniz, kaç yahoo'nuz? Kaç blogunuz, kaç forumda kullanıcı hesabınız?

Kimi insanlar bazen dürüstlük adına, bazen de birşeyler ispatlamak adına bak işte mailim, seninkine de ben bakayım derdine düşüyor. Oysa temelde yanlış bir durum bu. Sanal alemde bir mail açmak, kaç dakika sürüyor ki? Hala bu tip takıntıların peşinden koşmanın insanın bizzat kendi ruhunu nasıl yaraladığını bilmeyen mi kaldı bu dünyada?.

Sevginin yolu güvenden geçse de, insanın içini yiyip bitiren kontrol hastalığına kapılmaktan uzak durmak lazım. Çünkü dozu aşmış herşey gibi, kontrol hastalığı da bünyeyi tüketir.

Sizi seven birisi sizinle olmak istiyordur ki sizinledir. Yok sizden saklanıp, gizlenip başka yerlerde bulunma ihtiyacı hissetmişse bu da onun bileceği bir şey ama sizin bu problemde payınıza düşen, kendinize çeki düzen vermek ve neden buna ihtiyaç duymuş olabilir diye kafa yormaktır. Durumdan çıkarabileceğiniz tek vazife kendinize soracağınız ben nerede hata yaptım türü sorular olabilir.

Boğdum mu acaba sevdiğimi, bunalttım mı, bıktırdım mı. Olmadık şeylerin peşine mi düştüm. Nerdesin, napıyosun, telefonun niye kapalı, niye meşguldü? Msn'mi kim engellemiş, msn de kim gizli, kim çevrimiçi? Şu an ne yapıyor, sokaktan geçen birine mi göz kırptı? İçinizi bunlar gibi bir sürü sanal ve gerçek şüphe kemirir durur? Yaptığı yorumlardan, onun yazdıklarına yapılan yorumlardan, üstüne başına giydiğinden, lafın geldiği ve gittiği yerden memnun olmazsınız. Sonra da bu delikanlı gibi msn kırma derdine düşersiniz, sevdiğinizin msn adreslerinin, telefonlarının, maillerinin peşindeyken asıl merak etmeniz gerekeni, o'nu ihmal edersiniz.

Sonra peşine düştüğünüz soruların cevaplarını farkında olmazdan bizzat kendiniz verirsiniz.
Delikanlının anlamsız sinir ve merakını biraz sakinleştirerek giderdikten sonra ona 'kusura bakmazsan sana bir soru soracağım' dedim. 'Sor abi!' deyince de sordum.

-Senin var mı başka msn adresin? Kızın bilmediği.
-Var tabi abi dedi. Olmasa neden onun msn'ini merak edeyim? deyip çıktı gitti dükkandan.

Giderken kafasındaki soruların hala yerli yerinde durduğunu görmek beni üzdü. O ise dükkandan çıktıktan sonra, 50metre ötede bir başka meslekdaşımın dükkanına girdi. Oysa peşine düşüp aradığı cevap kendi cümlelerinde gizliydi.

Var tabi...


Bu yazıyı paylaş: :

0 yorum:

Yorum Gönder

Buraya yorum yazabilirsiniz. Niye yazmıyorsunuz?