Bugünkü şansınız :

  • Okuyor musunuz, okumuyor musunuz?
    24/08/2011 - 0 Yorum
    Blog  yazmanın eki popularitesini yitirdiği aşikar. Hemen hemen herkes ya yazamadığından ya da okunmadığından şikayetçi ama hiç kimse eskisi kadar "blog okumadığını" itiraf edemiyor. Marifet iltifata tabidir diye bir söz var. Eskiden bir anda hepimiz "yazar" olup çıkıvermiştik, hatta bazılarımız bu gürültüde kitap falan bastırdılar, iyi de ettiler. Ancak her fani gibi bloglarımız da "o eski halinden eser yok şimdi" modunda. Bir çok blog yazarı facebook ve tweettere kaymış durumda. Tweetleri özlü sözler gibi görüp, amma da laf konuştum havalarında geziyoruz şimdilerde. Olsun…

Haydi canım başka kapıya, başka kapıya



Onlar bana taktı, ben de onlara taktım şu son günlerde… Nefes alacak bir Aralık bulursam maillerimi okuyabileceğim. Hani kapıya dayanan pazarlamacıları da geçtiler. Israrla bir şey satmaya çalışmaları bir tarafa, söyledikleri öyle yenilir yutulur şeyler değil ki birader.

Nereden akıllarına geldi, nerede böyle bir izlenim bıraktım veya nereden yanlış duyum aldılarsa bir kere boyumun kısa olduğuna kanaat getirmişler. İlla boyumu uzatma sevdasına düşmüşler. Her türlü doğal ve kimyasal terkipten tutun, 8 derste boy uzatma kurs CD'lerine kadar hepsinin spamleri dolduruyor mail kutumu.

Ben efendi adamım, sordular mı mail adresimi pat diye söylerim. Öyle kandırmaca mail adresi falan da kullanmam. Çöp postaysa çöp posta derim, özenle bloke ederim; olmadı yahoo’nun veya antivirüsümün kötü adres listesine alırım. Bilirim ki yüzlerce, binlerce varyasyonla yeniden gelecekler ama olsun. Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın. Savaşarak geri çekilirim en azından. Ya da galiptir bu yolda mağlup diyerek kendimi avuturum.



















Boyum yetmemiş, son günlerde falıma bakmış olmalılar ki; artık ömrümün de kısa olduğuna kanaat getirmişler.
Sağlıklı uzun bir ömür vaat ediyorlar. Seçenekler yine aynı: kredi kartı bilgilerim ve internet üzerinden sipariş vereceğim bitkisel ve kimyasal mutluluk reçeteleri…

İstediğim uzunca bir aralık verseler artık şu maillere, şöyle ömrüm kadar sürecek.
Normal maillerim ancak onlarca spam, çöp posta arasında, bir Aralık bulakacaksın ki akıllı uslu bir mail okuyabilesin. Ne çok kurumsal mutlu etmek isteyenim varmış, hem de uluslararası... Sanırsınız kadınlar (pardon adamlar) beni mutlu etmeye vakfetmiş kendini. Her mail de ayrı bir erotik hatun resmi.

Allah iyiliğinizi versin sevgili spam'ciler.
Mütevazı bir insanım ama; ne kelim, ne fodul ne de boyum kısa herkesten. Sağlığım da yerinde şükür. Gidin başkasına satın şu mutluluk reçetelerinizi…


Bu yazıyı paylaş: :

0 yorum:

Yorum Gönder

Buraya yorum yazabilirsiniz. Niye yazmıyorsunuz?

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

  • Yatcas kalkcas, yatcas kalkcas, yatcas kaldıramıcas, kalkamıcas, ölcess...
    01/05/2010 - 0 Yorum
  • Bir yırtmaçlık değeri yok yaladığınız mürekkebin
    05/05/2010 - 0 Yorum
    inanılmaz kaza, nefes kesti, büyüledi, müthiş poz, şaşırtan frikik, cesur pozlar, akıl almaz hareket. onu hiç böyle görmediniz. diliniz tutulacak. büyük cesaret. nedir efendim kim nerde ne kahramanlık yapmış. hangi bilim adamı ne başarmış acaba diye düşünüyor insan. yok, etini, budunu açan çeşitli dişi kişilere ait haber başlıkları bunlar. yani aç bi yerleri, methiye hazır. bırak ya, ört, ört ki ölem.
  • Manoel José de Santana hakkında
    07/09/2009 - 0 Yorum
    Manoel José de Santana Tanır mısınız kendisini? Bir hayranımmış haberim yoktu. Neremi beğendi ise 200'ncü izleyicim oluverdi az önce. Oysa ben 200'ncü izleyicime neler neler vermeyi umuyordum yanında kendimle birlikte. Gizli gizli içimden hep 200'ncü izleyicim "çıtır bir bayan" olsun istemiştim. Tanışırdım mutlaka, birlikte yemeğe çıkardık. Ona şiirler okur, şarkılar söylerdim. Dansederdik birlikte bir akşam vakti ve blogumuzun ışıklarını söndürür, odamıza çekilirdik usul usul. Ama evdeki hesap, çarşıda "sap" çıktı. Hem de sünnetsizinden. Sevgili Manoel José de Santana ben sana…