Bugünkü şansınız :

  • Yatcas kalkcas, yatcas kalkcas, yatcas kaldıramıcas, kalkamıcas, ölcess...
    01/05/2010 - 0 Yorum

kuşatılmak, dört bir yandan



insan bazen kendini kuşatılmış gibi hissediyor.
hani önüm arkam, sağım solum sobe gibi oluyorsun. bakıyorsun yoldan yürürken meraklı gözler seni süzüyor. bundan erkek olarak bile rahatsız olabiliyorsun.

kadınsan durum daha kötü. süzmekle kalmıyor insanlar. en masumunun fantezisi etek boyuyla doğru orantılı. abazan olanlar için ise türbanlı, çarşaflı da olsan farketmiyor. onlar pek bi güzel soyabiliyor zihninde kadını. yeterki yürürken arkandan bakıp iyi kötü harekete eden bir kıvrımını görsünler.

ben buna makina mühendisi sendromu diyorum. oynayan hareketli bir mekanik aksam yetiyor arkadaşlara. hele bir de deniz kenarındaysanız bu kez çukur sendromlu insanlar sarar etrafınızı. göbek değilinizle, kulak memenizden ne fanteziler üretebilirler şaşarsınız...

aynı şekilde eviniz yüksek binaların ilk birkaç katındaysa meraklı gözlerden korunmak için perdelerinizle kanka olmak durumundasınız. artık üst katlarda daha özgür müsünüz, röntgen mütehassıslarının dürbün fantezilerine mi yakınsınız onu bilemem de iyi kötü hepimizin üzerinde bir mahalle baskısı olduğu kesin...

Önce sizin O biçim olduğunuza karar verir bu tipler. Bireysel veya kahvede oybirliğiyle. Zaten adınızın konması ondan sonra size yapılabilecekleri aklamak içindir. Nitekim hiçbir kedi yavrusunu fareye benzetmeden yiyemezmiş...

işte bu amaçla yarı gırgır, yarı şamata kabilinden Mahalle baskısı / pantalon askısı adıyla bir site açtım. Aslında çok öyle ahım şahım, büyük idealleri, kocaman söylemleri olan biri değilim. Hiç de olmadım. o yüzden sitemin de bir iddiası yok. Sadece eğer siz de bir şekilde mahalle baskısı gördüğünüze inanıyorsanız (kadın, erkek, yaşlı, örtülü, açık, daha açık:) farketmez maille paylaşırsanız, kendi tarzıma uygun olarak bu konuyu işlemek istiyorum.

bu komün çaba için katılımınızı bekliyorum...

Saygılar bizden...
Bu yazıyı paylaş: :

0 yorum:

Yorum Gönder

Buraya yorum yazabilirsiniz. Niye yazmıyorsunuz?

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

  • Blogcular teker teker ölürken
    18/11/2011 - 0 Yorum
    Ölüm en büyük ve acı ders insanoğluna ve en büyük öğretmen aynı zamanda. Yıllar önce Şahika Günsel TUĞRUL ablamızı kaybettik. Kendisi bir blog yazarıydı. Kanserden tedavi gördüğü günlerde yardımcısı bir kardeşimiz vasıtasıyla ölüm döşeğinde bile yazılarını bizlerle paylaştı. Kaybı hepimizi çok üzdü ama her ölen unutuluyor ne yazık ki. Hayat öyle de acımasız. Şimdilerde ise blog aleminde "ölesim geldi-öldüm" türünden bir salgın yayılıyor. Bu virüs salgını ilk belirtilerini gösterdiğinden bugüne bir-iki-derken üç blogger'in vefat haberini aldık, üzüldük. Garip bir şey bu.…
  • Eti-ket20
    12/10/2009 - 0 Yorum
    Unutmamak gerekir ki; aşk asla adil değildir. Seni sevdiğim kadar beni sevemezsin. Hesaba kitaba gelmez sevdamız. Mavi atlas bir bilmecedir aşk. Makasların kesemeyip terzilerin dikemediği..
  • Adamı da zehirleyemem ya!
    01/01/2010 - 0 Yorum
    Resim, Eskişehir Tepebaşı belediyesi ve HAYTAP (Hayvan hakları federasyonu'nun) bir duyarlık projesine ait. Bu dünyada yalnız olmadığımızı kedi köpek cinsinden başka hayvanlarla bir arada yaşadığımızı vurgulamak adına yapılmış. Bir de bulduğumuz her yere beton döküp hayvanların yaşama alanını ota değil de b.ka çevirdiğimiz için içecek su bulabilmeleri adına kapımızın önüne bir tas su bari koymamızı söylüyor. Eskiden atalarımız kurtlar, çakallar aç kalmasın diye dağlara koyun kesip atarlarmış desem bazılarımızın bugünki algı düzeyimiz ile o hassasiyeti anlaması mümkün değil. Tabi…