Birkaç Blog Hikayesi

Buralar eskiden hep dutluktu. Sonra taze çiçeğe konan kelebekler gibi, gelenler bir üşüştüler ki; sorma gitsin.
Tabi her güzel şeyin sonu geldiği gibi, gidenler gitti, kalan sağlarla artık burada başbaşayız. Neler yazmışız, çizmişiz haydi birlikte okuyalım. Bakalım neler varmış...

tio yazar
çalma yavrum iste vereyim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çalma yavrum iste vereyim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Takkeler düşüyor artık beyler / seçtiklerim-7

27 yorum:

Özgünlük güzel şey, tıpkı özgürlük gibi...

Paylaştığınız bir şeyin kaynağını hatırlamıyorsanız "bir yerlerde okumuştum" deme kibarlığını bari göstermelisiniz. Yoksa tırtıkladıklarınızdan hoşlarına giden bir cümleyi kopyalar, yapıştırır Google'da search yaparlar da, rezil rüsva olursunuz haberiniz olsun.

Son dönemin gözde adiliklerinden biri de "fikir ve sanat" eseri hırsızlığı. Kelime değil cümle değil, düpedüz eser çalmak. Üstelik bunu "korsana hayır" tarzı bağıran sözde sanatçılar bile yapıyor. Üretmiyorlar, düpedüz çalıyorlar.

Nette kendi yazdıklarımı (10 yıl öncesi - blogumla ilgisi yok) arıyorum. İsimsiz yayınlayan onlarcası var. Bazılarını kafaya takarsam mail atıp uyarıyorum. Teşekkür edip adımı ekleyen de var, mailime cevap vermeye tenezzül etmeyen de.

Eskiden de çoktu bu tipler. Ordan, burdan tırtıkladıkları romantik yazıları, şiirleri kendileri yazmış gibi kızlara gönderir etiket yaparlardı. Bir tanesi bizzat şahsıma demiştir: -Şiirlerinle 3–5 kız götürdüm abi diye. Nereye götürdüyse?
-İyi de evladım biz onlara yüreğimizi koyduk, gözyaşımızı koyduk, alın terimizi ekledik. Sen kızların şeyine tampon yap diye mi?

Bu tiplerin elinden biraz webmasterlik, site yapmak, tema edit'lemek de gelir. Yazı ve şiirler kadar geniş bir resim ve sunu arşivleri de vardır. Nete yeni giren gözü açılmamış kızlara (kaldıysa) gelir gelmez bu şiirlerle hoş geldin derler. Çapraz kur yaparlar, kızın aklı başından gitsin ve balık zokayı yutsun diye. Eh! halkımızın genel kültür düzeyinin bu haliyle şansları da yok değil hani. Gerçi bu biraz "el şeyiyle gerdeğe girmek" oluyor ama arkadaşların o tip bir sıkıntısı olduğunu da sanmıyorum.

Tabi bunu sadece erkekler yapmıyor. Bir yazı, bir şiir okuyorum. Bakıyorum ki karşımdaki kız şiir gibi konuşuyor. Öldüğünü bilmesem Nazım'ın ruhuyla ince sohbetteyim sanıcam. Tabi Nazım usta, kızlardan geçtim biraz dil dökse, edebiyat parçalasa beni bile götürürdü. Kızcağız bunun farkında değil.

Oysa şu bloglar çıktı çıkalı; para(!) eden tek gerçek şey: özgünlüğünüz. Eski devirler kapandı beyler/bayanlar. Nette isteğini arayıp, bulma özgürlüğünüzü, çalıp çırpmak için heba etmeyin. Bazen eleştiririm ama dilerseniz karnınızın ağrısını yazın, reglinizi anlatın. Ağdanızı epilasyonunuzu, tırnak törpünüzü, çiçeğinizi, böceğinizi, köpeciğinizi yazın. Kapınızı açanı, hanenize girip çıkanı yazın. Ama çalmayın!

Hiç yapamadınız, alıntıladığınız yazının altında küçücük bir yere o yazıya emeğini, yüreğini koymuş insanın adını sıkıştırıverin. Biliyorum doktora tezlerinin bile intihalle yazıldığı bu dünyada size çok lüks ve zahmetli geliyor bu durum ama sıkıştırıverin en küçük yazı tipiyle sağ alt köşeye "alıntıdır" diye bir zahmet.

Birkaç kitap denemem vardı: Adları bir dizi şiiri kapsadığı için özgün kaldı yıllarca nette. Hani Google'un görsel aramasına bile sorsan, bilmem kaç yüz sahifede telifi bana çıkar. Antoloji'den de tescillidir ama geçenlerde bir search edeyim dedim: Yuh! adam yazısına manşet yapmış, aşağıya da eklemiş güzelce. Yazık ya! Üstelik benden çaldıklarının sonuna güzel de bir kaç satır eklemiş. Ona bari yazık etme, di mi? (tabi onu da başka yerden araklamadıysa) Bu kadar birebir kopyalamaya ne gerek var? Hiç mi kendinizi yazacak kadar siz yok sizde?

Şunu anlayın artık beyler: Google diye bir şey var. Icığınızı, cıcığınızı buluyor. Siz nasıl nette çalacak bir şeyler buluyorsanız, Google'da sizin hırsızlığınızı tescilliyor. "Sen kendini akıllı , âlemi sersem mi sanırsın?" diye bir lafı hiç duymadınız mı? Artık kızlar da Google'a bakabiliyor malesef;)

Tamam, anladık. netten karı/kız götürmek derdine düştünüz ama minareyi çalıyorsunuz , bari kılıfını hazırlayın. Ne demiş eskiler: "Erbabı yaparsa, yorgan bile titremez"

*
Hamiş: İbram abiniz hiç bir işin erbabı değildir, durumdan vazife çıkarmayın:p

Özgünlük güzel şey, tıpkı özgürlük gibi...

Paylaştığınız bir şeyin kaynağını hatırlamıyorsanız "bir yerlerde okumuştum" deme kibarlığını bari göstermelisiniz. Yoksa tırtıkladıklarınızdan hoşlarına giden bir cümleyi kopyalar, yapıştırır Google'da search yaparlar da, rezil rüsva olursunuz haberiniz olsun.

Son dönemin gözde adiliklerinden biri de "fikir ve sanat" eseri hırsızlığı. Kelime değil cümle değil, düpedüz eser çalmak. Üstelik bunu "korsana hayır" tarzı bağıran sözde sanatçılar bile yapıyor. Üretmiyorlar, düpedüz çalıyorlar.

Nette kendi yazdıklarımı (10 yıl öncesi - blogumla ilgisi yok) arıyorum. İsimsiz yayınlayan onlarcası var. Bazılarını kafaya takarsam mail atıp uyarıyorum. Teşekkür edip adımı ekleyen de var, mailime cevap vermeye tenezzül etmeyen de.

Eskiden de çoktu bu tipler. Ordan, burdan tırtıkladıkları romantik yazıları, şiirleri kendileri yazmış gibi kızlara gönderir etiket yaparlardı. Bir tanesi bizzat şahsıma demiştir: -Şiirlerinle 3–5 kız götürdüm abi diye. Nereye götürdüyse?
-İyi de evladım biz onlara yüreğimizi koyduk, gözyaşımızı koyduk, alın terimizi ekledik. Sen kızların şeyine tampon yap diye mi?

Bu tiplerin elinden biraz webmasterlik, site yapmak, tema edit'lemek de gelir. Yazı ve şiirler kadar geniş bir resim ve sunu arşivleri de vardır. Nete yeni giren gözü açılmamış kızlara (kaldıysa) gelir gelmez bu şiirlerle hoş geldin derler. Çapraz kur yaparlar, kızın aklı başından gitsin ve balık zokayı yutsun diye. Eh! halkımızın genel kültür düzeyinin bu haliyle şansları da yok değil hani. Gerçi bu biraz "el şeyiyle gerdeğe girmek" oluyor ama arkadaşların o tip bir sıkıntısı olduğunu da sanmıyorum.

Tabi bunu sadece erkekler yapmıyor. Bir yazı, bir şiir okuyorum. Bakıyorum ki karşımdaki kız şiir gibi konuşuyor. Öldüğünü bilmesem Nazım'ın ruhuyla ince sohbetteyim sanıcam. Tabi Nazım usta, kızlardan geçtim biraz dil dökse, edebiyat parçalasa beni bile götürürdü. Kızcağız bunun farkında değil.

Oysa şu bloglar çıktı çıkalı; para(!) eden tek gerçek şey: özgünlüğünüz. Eski devirler kapandı beyler/bayanlar. Nette isteğini arayıp, bulma özgürlüğünüzü, çalıp çırpmak için heba etmeyin. Bazen eleştiririm ama dilerseniz karnınızın ağrısını yazın, reglinizi anlatın. Ağdanızı epilasyonunuzu, tırnak törpünüzü, çiçeğinizi, böceğinizi, köpeciğinizi yazın. Kapınızı açanı, hanenize girip çıkanı yazın. Ama çalmayın!

Hiç yapamadınız, alıntıladığınız yazının altında küçücük bir yere o yazıya emeğini, yüreğini koymuş insanın adını sıkıştırıverin. Biliyorum doktora tezlerinin bile intihalle yazıldığı bu dünyada size çok lüks ve zahmetli geliyor bu durum ama sıkıştırıverin en küçük yazı tipiyle sağ alt köşeye "alıntıdır" diye bir zahmet.

Birkaç kitap denemem vardı: Adları bir dizi şiiri kapsadığı için özgün kaldı yıllarca nette. Hani Google'un görsel aramasına bile sorsan, bilmem kaç yüz sahifede telifi bana çıkar. Antoloji'den de tescillidir ama geçenlerde bir search edeyim dedim: Yuh! adam yazısına manşet yapmış, aşağıya da eklemiş güzelce. Yazık ya! Üstelik benden çaldıklarının sonuna güzel de bir kaç satır eklemiş. Ona bari yazık etme, di mi? (tabi onu da başka yerden araklamadıysa) Bu kadar birebir kopyalamaya ne gerek var? Hiç mi kendinizi yazacak kadar siz yok sizde?

Şunu anlayın artık beyler: Google diye bir şey var. Icığınızı, cıcığınızı buluyor. Siz nasıl nette çalacak bir şeyler buluyorsanız, Google'da sizin hırsızlığınızı tescilliyor. "Sen kendini akıllı , âlemi sersem mi sanırsın?" diye bir lafı hiç duymadınız mı? Artık kızlar da Google'a bakabiliyor malesef;)

Tamam, anladık. netten karı/kız götürmek derdine düştünüz ama minareyi çalıyorsunuz , bari kılıfını hazırlayın. Ne demiş eskiler: "Erbabı yaparsa, yorgan bile titremez"

*
Hamiş: İbram abiniz hiç bir işin erbabı değildir, durumdan vazife çıkarmayın:p

Çok okunan yazılar