Bugünkü şansınız :

  • Evet, Narsistim de, bundan sana ne oluyor peki?
    06/01/2010 - 0 Yorum
    burda yoktur diyordum ama varmış o tiplerden.blog dünyası özgürlüktür falan diyordum oysa. bugün ilk özel mailimi aldım. ablanın biri narsist misin sen, her postuna resmini koymuşsun? demiş. evet, narsistim de, bu alemin ablası sen misin ki posta koyuyorsun anlamış değilim yani?

İyi ki vaktiyle ölmüşsün be dede


Hiç dedem olmadı benim. İyi ki de olmamış, daha doğrusu ben doğmadan iyi ki ikisi de ölmüşler. Çünkü ben ninelerimi çok severdim ve elimde imkan olsa dedelerimi döverdim.

Her ikisi de talihsiz ama benim için, talih olan kadınlardı çünkü ninelerim.

Ninelerimin ellerinde büyüdüm. Anlattıkları öyküleri dinledim. Sonra aklım biraz erdiğinde yaşam hikayelerini, çektikleri sıkıntıları dinleyerek hüzünlendim.

Bir dedem, oldukça varlıklıymış. Bu yüzden de para ya da huzur batmış olmalı ki ikinci bir eş almış. Bu yeni eşe muhabbeti çok fazla olduğundan ve ninemi çok üzdüğünden olsa gerek, bir gün ninem oturduğu yerden kalkamamış.

O günden sonra da ancak ev içinde bastonla gezerken gördüm onu. Hiç evden dışarı çıkmadı ölene kadar. Onu hep elinde bastonu ve Mona Lisa gibi oturuşuyla hatırladım.

Dedeme dair en sevmediğim öykü ise "Ramazan'da sofraya oturup, orucunu açar açmaz bir bahane bulup sofraya bir tekme atar, öbür eşinin yanına koşarmış." Geride kalanlara sofranın zehir olduğunu söylemeye gerek yok tabi. Bu yüzden, babam dedemi uzun yıllar affetmemiş, kabrine bile gitmemişti.

Diğer dedeme ait anneannemin anlattıklarından hatırladığım ise, dedemin biraz yaramaz olan dayımı "köpeğin doğurduğu" diye azarladığı. Hiç hoş bir söylem değil. Dedem eşi ölmüş yaşlı bir adamken, ikinci eş olarak aneannemi almış. Zaten dayım ve son çocuk olarak annem doğduktan sonra,  pek de uzun yaşamamış.

Anneannemin anlattıklarından hatırladığım en kötü anı ise, dedemin ilk eşinden olan oğullarının miras bölünecek diye ninemi öldüresiye dövmeleri neticesinde ninemin hayata ancak yeni kesilmiş bir koyun derisine sarılarak tutunabildiği ve yıllarca sızıntı halinde akan bir yara ile yaşadığı.

Bugünlerde hemen hemen her gün kadın cinayetlerini okuyoruz gazetelerde. İnternette ve diğer sosyal medya ortamlarında vahşet dolu haberleri duymaya alıştık artık.

Çocuğunun, anne babasının yanında, mahallesinde, çarşıda, pazarda öldürülen kadınlar. Zaten cinnet-cinayet öncesinde de o çocukların yanında dövülüyor olmalılar ki kendini erkek sanan insancıklar kadınlarına uluorta şiddet uygulamaktan, hatta çocuklarının gözü önünde öldürmekten kaçınmıyorlar eşlerini.

Herkesin bir öyküsü var. Acı, tatlı. Ama ne yazık ki bu ülkede hala kadın öyküleri daha dramatik, daha hüzün dolu ve hala çok benzer ya da aynı acılarla dolu.

Bir gün düzelmesi umuduyla...
Bu yazıyı paylaş: :

0 yorum:

Yorum Gönder

Buraya yorum yazabilirsiniz. Niye yazmıyorsunuz?

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

  • Bu yazı hit alır mı sence?
    26/11/2009 - 0 Yorum
    Bayramlık ağzımı açmamam lazım ama madem bayram geldi açayım. Nedir bizim toplumdaki gereksiz eleştiri hastalığı anlamıyorum. Üstelik eleştirisini yaptıklarımız bizatihi ya yaptıklarımız ya da baktıklarımız oluyor nedense. -Tüüü terbiyesizler diye laf soktuğumuz insanların yaptıklarını yapabilmek için yana yakıla can atanlarımız var. Bir kadın sokaktan az rahat bir giyimle geçiyor, mahallenin bütün kelli fellileri hatunun arkasından boynu yamulana kadar baktıktan sonra söylenir. "Edepsiz bu yahu, böylede giyinilir mi, ayıp diye bir şey var." Madem öyle bakma sen de…
  • benJamin tersine buTTon teyzem
    29/06/2009 - 0 Yorum
    Yaf teyzem anladık bir zamanlar kiraz güzeliydin. portakal, şeftali güzeliydin ama o bir zamanlardı işte. Hatta küçükken çirkin ördek yavrusuydun, sonraları fıstık gibi bir kuğu olmuştun. Ama şimdi geçti... Senin bir zamanlar sokağa çıktığında insanı hem bu dünyada hem öteki dünyada yakacak günahları çağrıştırdığın devirler bitti... Hala insanları günaha sokarsın ama, tövbe diye diye... Mevsim yaz... Seni de anlamak mümkün. Sıcaklar bastı... Çiçekler açtı, fistanlar çiçekli pazen, tery cotton, penye her neyse ne... Güzele ne yakışmaz değil mi? Haklısın bak o konuda ama sana bu…
  • Bana aşkı yaz diyorlar, defter kalem parası vermiyorlar, tesis yok onu bilmiyorlar.
    30/03/2010 - 0 Yorum