Birkaç Blog Hikayesi

Buralar eskiden hep dutluktu. Sonra taze çiçeğe konan kelebekler gibi, gelenler bir üşüştüler ki; sorma gitsin.
Tabi her güzel şeyin sonu geldiği gibi, gidenler gitti, kalan sağlarla artık burada başbaşayız. Neler yazmışız, çizmişiz haydi birlikte okuyalım. Bakalım neler varmış...

tio yazar
saldırganlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
saldırganlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kuyruk neden acır

4 yorum:
tabi ki üstüne basıldığından.
öyle evvel zaman içinde kalbur saman içinde masalları anımsayın diye demedim canım. bir kaç kişi sordu /neden kuyruk acısı blogun adı/ diye...

vallahi insan olduğumdan. başkaca bir sebebi yok
öyle tabi. bir bakın çevrenize kuyruksuz kaç hayvan var?

evrimden mi, devrimden mi yoksa diyet miydi verdiğimiz bilinmez kuyruksuz yaşıyoruz bu dünyada uzun süredir. oysa zaten hiç olmadı diyemiyecek kadar her elimizi atışta /burdaydım/ diyen bir kuyruk izimiz var bedenimizde.

yani tezimin özeti şu: vaktiyle var olan ve bir şekilde sizden koparılan herşey acıtır. parmağınız kesilse öyledir, eliniz ayağınız, kol bacak bütün bedensel aksamlar öyledir.
hatta tırnağınızı biraz kuyruğunuz kadar kısa kesin bakın nasıl acıyor.

köpekleri karanlık bir yere kapatır ve öncesinde kulak ve kuyruklarından biraz keserlermiş bazı hayvanlar. adına da eğitim diyorlar herhalde. böylece karanlıkta 3-5gün geçiren zavallı köpek daha da saldırganlaşır ve istenen kıvama gelirmiş. saldır co! kıvamına.

işte insan olarak bizleri hayvanlardan daha güçlü yapan da aklımız falan değil bizatihi bu kesik kuyruğumuz. kesik diyorum ne olduysa olmuş bir yerlerde gitmiş kuyruk.....
ve insanoğlu o gün bugün katliamlar, soykırımlar ve savaşlarla anılıyor kendi tarihinde.

dün bir fıkra uydurdum.
arkadaşlar beğendi yazımın sonunda sizinle onu paylaşayım istedim.

~uzaylılar dünyayı işgal edip insan ırkını yoketmek üzere tartışırlarken aralarında şu konuşma geçmiş:
-hemen tüm silahlarımızla saldırıp dünyalıları yoketmeliyiz.
-neden onlar kendi yapamıyor mu?

ağrısız acısız günler dilerim, canlarım benim.
tabi ki üstüne basıldığından.
öyle evvel zaman içinde kalbur saman içinde masalları anımsayın diye demedim canım. bir kaç kişi sordu /neden kuyruk acısı blogun adı/ diye...

vallahi insan olduğumdan. başkaca bir sebebi yok
öyle tabi. bir bakın çevrenize kuyruksuz kaç hayvan var?

evrimden mi, devrimden mi yoksa diyet miydi verdiğimiz bilinmez kuyruksuz yaşıyoruz bu dünyada uzun süredir. oysa zaten hiç olmadı diyemiyecek kadar her elimizi atışta /burdaydım/ diyen bir kuyruk izimiz var bedenimizde.

yani tezimin özeti şu: vaktiyle var olan ve bir şekilde sizden koparılan herşey acıtır. parmağınız kesilse öyledir, eliniz ayağınız, kol bacak bütün bedensel aksamlar öyledir.
hatta tırnağınızı biraz kuyruğunuz kadar kısa kesin bakın nasıl acıyor.

köpekleri karanlık bir yere kapatır ve öncesinde kulak ve kuyruklarından biraz keserlermiş bazı hayvanlar. adına da eğitim diyorlar herhalde. böylece karanlıkta 3-5gün geçiren zavallı köpek daha da saldırganlaşır ve istenen kıvama gelirmiş. saldır co! kıvamına.

işte insan olarak bizleri hayvanlardan daha güçlü yapan da aklımız falan değil bizatihi bu kesik kuyruğumuz. kesik diyorum ne olduysa olmuş bir yerlerde gitmiş kuyruk.....
ve insanoğlu o gün bugün katliamlar, soykırımlar ve savaşlarla anılıyor kendi tarihinde.

dün bir fıkra uydurdum.
arkadaşlar beğendi yazımın sonunda sizinle onu paylaşayım istedim.

~uzaylılar dünyayı işgal edip insan ırkını yoketmek üzere tartışırlarken aralarında şu konuşma geçmiş:
-hemen tüm silahlarımızla saldırıp dünyalıları yoketmeliyiz.
-neden onlar kendi yapamıyor mu?

ağrısız acısız günler dilerim, canlarım benim.

Çok okunan yazılar