Birkaç Blog Hikayesi

Buralar eskiden hep dutluktu. Sonra taze çiçeğe konan kelebekler gibi, gelenler bir üşüştüler ki; sorma gitsin.
Tabi her güzel şeyin sonu geldiği gibi, gidenler gitti, kalan sağlarla artık burada başbaşayız. Neler yazmışız, çizmişiz haydi birlikte okuyalım. Bakalım neler varmış...

tio yazar
lütfen dikkat beni okuyorsunuz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
lütfen dikkat beni okuyorsunuz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İbrahim abiniz böyle değildi eskiden

14 yorum:

Askerdeydim...
bölükteki askerlerin neredeyse yarısı kürt / yarısı laz. yani demokrafik bir denge vardı. birkaç kişi de bizler marmaralı ve egeli. bölükteki batılı askerler diğerlerine nazaran biraz daha okumuş ve kültürlü olduğu için olabildiğince çavuş vb. rütbeler bize dağıtılmıştı.
Bölük komutanı ise haddi aşan bir şiddet uyguluyor, herşeyi baskıyla çözmeye çalışıyordu. Gece koca bölük çavuşa kalıyor, yamuk olursa döverim lan diyordu ve en ufak bahane bulduğunda dövüyordu da. üstelik bahane bulması da bir hayli kolay oluyordu...

ne varki bölükte kibarlık, efendilik sökmüyordu. idareciliği becerememiştik, sözümüz dinlenmiyordu ve üstüste sopa yemeye başlamıştık. bir müddet sonra eski askerler izmirli arkadaşı fazla kibar diye elle tacize (şaka) başladılar bile . bir gece de hamama kapattılar günahı boynuna herkesin...

baktım işin rengi değişiyor. önce antakyalı bir arkadaştan hızlandırılmış kürtçe küfürler öğrendim. (antakyalılar kürtçe fransızca arapça ve türkçe bilebiliyomuş demografik yapısı gereği) sonra kibarca ikaz etmeye başladım insanları. baktım ki o da olmuyor. bu kibarlığım sürdükçe aynı muameleyi göreceğim aşikar: ben de açtım mahalle ağzı genel küfür ansiklopedimi (hiç gerekmez sanıyordum ama vardı böyle değerli bir hazinem) başladım en sivri, elebaşı olanlarına dümdüz gitmeye. önce lazlarla takıştık sonra kürtlerle. ama hep işi eşekliğe, terbiyesizliğe vurmuş olanları, görevden kaçan ve pislik yapanları ile takıştım. yoksa her iki grubunda garibanları pek sevdi beni... çünkü olabildiğince adil ve dürüst davranmaya çalışıyordum herkese karşı.

eşeklik etmekte direnenlere bir sabah içtimada herkesin önünde bir güzel eşek sopası çektirdim. (adım ispiyoncu ve kıl olarak kaldı ama gocunmadım), üsteleyip dayılananlara bir kez daha. sonra herşey sütliman oldu...

bir gün biri sordu: aslanı kediye boğdururlar bu alemde (askerde pek meşhurdur bu deyim) "sen sivilde kuzu gibi, etliye sütlüye karışmaz bir adamsındır eminim" dedi. evet dedim. "öyleyim ama sivil hayatta hiçbir allahın kulu senin gibi itin teki yüzünden benim kafamı becermiyor, bana hesap sormuyor" diye ekledim...

işte o gün kuzu gibi, kibar beyfendi İbrahim gitti, eli sopalı olmasa da dili sivri bir adam çıktı geldi. Ama ben de PP'yu kurtardım bir şekilde:p Bugün burada okuduğunuz da dilini gerektiğinde bir penis kadar usta ve kibarca kullanabilen, evrimini biraz hayvani yönde tamamlamış olan İbrahim'dir..

Yine de siz bakmayın öyle süper serseri gibi göründüğüme; ne fırlamanın tekiyimdir, ne de bu alemin kralı, ne de hayatta görüp geçirmediği kalmamış biriyim. Daha iyisini veya daha kötüsünü yapamam. Adım hıdır, elimden gelen de budur. İstesem de mevcuttan fazlasını beceremem. elime yüzüme bulaştırırım. Bir çuval fıstığı berbat ederim.
Uzun lafın kısası ve sözün özü: kendi halinde sessiz sakin bir adamımdır. gerekmedikçe etliye sütlüye karışmam. sıradan olan ve sıradan olmaktan mutluluk duyan bir insanımdır...

İşte size benden bir parça ben daha:
-Neee! burası itiraf.com değil mi? Lan ben bu yazıyı bloguma mı yazdım?
Tüh! be gitti güzelim karizma... Şşşt okumayın, okumayın ya. küserim bak:((

Askerdeydim...
bölükteki askerlerin neredeyse yarısı kürt / yarısı laz. yani demokrafik bir denge vardı. birkaç kişi de bizler marmaralı ve egeli. bölükteki batılı askerler diğerlerine nazaran biraz daha okumuş ve kültürlü olduğu için olabildiğince çavuş vb. rütbeler bize dağıtılmıştı.
Bölük komutanı ise haddi aşan bir şiddet uyguluyor, herşeyi baskıyla çözmeye çalışıyordu. Gece koca bölük çavuşa kalıyor, yamuk olursa döverim lan diyordu ve en ufak bahane bulduğunda dövüyordu da. üstelik bahane bulması da bir hayli kolay oluyordu...

ne varki bölükte kibarlık, efendilik sökmüyordu. idareciliği becerememiştik, sözümüz dinlenmiyordu ve üstüste sopa yemeye başlamıştık. bir müddet sonra eski askerler izmirli arkadaşı fazla kibar diye elle tacize (şaka) başladılar bile . bir gece de hamama kapattılar günahı boynuna herkesin...

baktım işin rengi değişiyor. önce antakyalı bir arkadaştan hızlandırılmış kürtçe küfürler öğrendim. (antakyalılar kürtçe fransızca arapça ve türkçe bilebiliyomuş demografik yapısı gereği) sonra kibarca ikaz etmeye başladım insanları. baktım ki o da olmuyor. bu kibarlığım sürdükçe aynı muameleyi göreceğim aşikar: ben de açtım mahalle ağzı genel küfür ansiklopedimi (hiç gerekmez sanıyordum ama vardı böyle değerli bir hazinem) başladım en sivri, elebaşı olanlarına dümdüz gitmeye. önce lazlarla takıştık sonra kürtlerle. ama hep işi eşekliğe, terbiyesizliğe vurmuş olanları, görevden kaçan ve pislik yapanları ile takıştım. yoksa her iki grubunda garibanları pek sevdi beni... çünkü olabildiğince adil ve dürüst davranmaya çalışıyordum herkese karşı.

eşeklik etmekte direnenlere bir sabah içtimada herkesin önünde bir güzel eşek sopası çektirdim. (adım ispiyoncu ve kıl olarak kaldı ama gocunmadım), üsteleyip dayılananlara bir kez daha. sonra herşey sütliman oldu...

bir gün biri sordu: aslanı kediye boğdururlar bu alemde (askerde pek meşhurdur bu deyim) "sen sivilde kuzu gibi, etliye sütlüye karışmaz bir adamsındır eminim" dedi. evet dedim. "öyleyim ama sivil hayatta hiçbir allahın kulu senin gibi itin teki yüzünden benim kafamı becermiyor, bana hesap sormuyor" diye ekledim...

işte o gün kuzu gibi, kibar beyfendi İbrahim gitti, eli sopalı olmasa da dili sivri bir adam çıktı geldi. Ama ben de PP'yu kurtardım bir şekilde:p Bugün burada okuduğunuz da dilini gerektiğinde bir penis kadar usta ve kibarca kullanabilen, evrimini biraz hayvani yönde tamamlamış olan İbrahim'dir..

Yine de siz bakmayın öyle süper serseri gibi göründüğüme; ne fırlamanın tekiyimdir, ne de bu alemin kralı, ne de hayatta görüp geçirmediği kalmamış biriyim. Daha iyisini veya daha kötüsünü yapamam. Adım hıdır, elimden gelen de budur. İstesem de mevcuttan fazlasını beceremem. elime yüzüme bulaştırırım. Bir çuval fıstığı berbat ederim.
Uzun lafın kısası ve sözün özü: kendi halinde sessiz sakin bir adamımdır. gerekmedikçe etliye sütlüye karışmam. sıradan olan ve sıradan olmaktan mutluluk duyan bir insanımdır...

İşte size benden bir parça ben daha:
-Neee! burası itiraf.com değil mi? Lan ben bu yazıyı bloguma mı yazdım?
Tüh! be gitti güzelim karizma... Şşşt okumayın, okumayın ya. küserim bak:((

Çok okunan yazılar