Birkaç Blog Hikayesi

Buralar eskiden hep dutluktu. Sonra taze çiçeğe konan kelebekler gibi, gelenler bir üşüştüler ki; sorma gitsin.
Tabi her güzel şeyin sonu geldiği gibi, gidenler gitti, kalan sağlarla artık burada başbaşayız. Neler yazmışız, çizmişiz haydi birlikte okuyalım. Bakalım neler varmış...

tio yazar
kampanya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kampanya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Beşikçioğlu'nun günahı

Hiç yorum yok:
Ekran yüzü mü diyorlar. Ünlü olmanın böyle götürüleri de var, getirileri gibi. Erdal BEŞİKÇİOĞLU iyi bir tiyatrocu. Sima benzerliği yüzünden bir trafik kazasında kaybettiğimiz sevilen vali Recep YAZICIOĞLU'nu canlandırdığı VALİ karakteri cuk üstüne oturdu.

Vali karakterinin üstüne, sevilen polisiye Behzat Ç. için arasalar daha uygun birini de bulamazlardı. Bir fenomen haline gelen, anti kahraman Behzat Ç. karakteri de Erdal BEŞİKÇİOĞLU'nun üstüne yine cuk diye oturdu. Ayrıca Erdal BEŞİKÇİOĞLU'da iyi bir tiyatrocu olarak dizi karakterine çok şey kattı.

Hepimiz biliriz bazen oyuncular üzerlerine yapışan karakterlerden kurtulmak için olmadık işler yaparlar, tam zıt rollerde oynarlar. İyi adam olmaktan bıkıp, kötü adamı süper oynayan Nejat İŞLER gibi. Böylece rolün sanatçıyı şekillendirmesine izin vermeden, sanatçı rolünü seçer ve ona değer katar. Zaten doğrusu da bana göre bu dur.

Erdal BEŞİKÇİOĞLU'nun bugünlerde başına gelen ise hiç de hoşlanmadığı birşey sanırım. Röportajlarından izlediğimce kendisi iyi bir eş, iyi bir baba ve iyi bir insan. Ülkemizde yaşanan VAN depremi, hepimiz gibi onu da üzmüştür mutlaka. Film ekibini de.

Halkımızın övülesi duyarlılığı ile açılan yardım kampanyaları peşpeşe geldi. Sonra TV kanallarının kampanyaları, gerçek ya da hayali vaadler havada uçuştu derken yeni vizyona  girecek olan Behzat Ç. "Seni kalbime gömdüm" adlı filmin 1günlük hasılatının depremzedelere verileceği duyuruldu. Bu iş içinde haliyle yine Erdal BEŞİKÇİOĞLU'nun yüzü kullanıldı. İşte ne olduysa bu hasılatın bir günlük değil 1 seanslık olduğu yönünde yapılan açıklamadan ve bu seansında en ölü saat olan 12.00 olduğunun ortaya çıkmasından sonra oldu.

Gazeteler, TVler ve Sosyal medyada bu olay çok eleştirildi. Hemen hemen herkez bunun bir yanlış anlama değil, "kıvırma" olduğunu söyledi. Film resmen sabote edilmiş gibi oldu. Daha fazla izleyici ile buluşması ve gişesi riske girdi. Ancak olay bununla kalmadı bana göre. Herkes görsellerde "Erdal BEŞİKÇİOĞLU"nun yüzünü kullandı. Çünkü "Behzat Ç." oydu. Yerden yere vurulan da o oldu. Kimse çıkıp BEŞİKÇİOĞLU'nu suçlamasa da, Behzat Ç "tu-kaka" olurken, böyle garip bir algı oluşturuldu.

-Vay be komserim seni böyle bilmezdik, oldu mu bu? türünde ironik manşetler atıldı. Erdal BEŞİKÇİOĞLU'na hiç de haketmediği bir şekilde, ekran yüzü olmanın, şöhretin ve öne çıkmanın garip faturası kesildi. Adam basın açıklamasını yapmakla işlediği günah yerine, kendisi bir skandala imza atsa bu denli yüzü yıpranmazdı herhalde.

Bu hem çok ironik bir durum, hem de şöhretin getirisi kadar götürüsününde olduğunun bir göstergesi.
Ekran yüzü mü diyorlar. Ünlü olmanın böyle götürüleri de var, getirileri gibi. Erdal BEŞİKÇİOĞLU iyi bir tiyatrocu. Sima benzerliği yüzünden bir trafik kazasında kaybettiğimiz sevilen vali Recep YAZICIOĞLU'nu canlandırdığı VALİ karakteri cuk üstüne oturdu.

Vali karakterinin üstüne, sevilen polisiye Behzat Ç. için arasalar daha uygun birini de bulamazlardı. Bir fenomen haline gelen, anti kahraman Behzat Ç. karakteri de Erdal BEŞİKÇİOĞLU'nun üstüne yine cuk diye oturdu. Ayrıca Erdal BEŞİKÇİOĞLU'da iyi bir tiyatrocu olarak dizi karakterine çok şey kattı.

Hepimiz biliriz bazen oyuncular üzerlerine yapışan karakterlerden kurtulmak için olmadık işler yaparlar, tam zıt rollerde oynarlar. İyi adam olmaktan bıkıp, kötü adamı süper oynayan Nejat İŞLER gibi. Böylece rolün sanatçıyı şekillendirmesine izin vermeden, sanatçı rolünü seçer ve ona değer katar. Zaten doğrusu da bana göre bu dur.

Erdal BEŞİKÇİOĞLU'nun bugünlerde başına gelen ise hiç de hoşlanmadığı birşey sanırım. Röportajlarından izlediğimce kendisi iyi bir eş, iyi bir baba ve iyi bir insan. Ülkemizde yaşanan VAN depremi, hepimiz gibi onu da üzmüştür mutlaka. Film ekibini de.

Halkımızın övülesi duyarlılığı ile açılan yardım kampanyaları peşpeşe geldi. Sonra TV kanallarının kampanyaları, gerçek ya da hayali vaadler havada uçuştu derken yeni vizyona  girecek olan Behzat Ç. "Seni kalbime gömdüm" adlı filmin 1günlük hasılatının depremzedelere verileceği duyuruldu. Bu iş içinde haliyle yine Erdal BEŞİKÇİOĞLU'nun yüzü kullanıldı. İşte ne olduysa bu hasılatın bir günlük değil 1 seanslık olduğu yönünde yapılan açıklamadan ve bu seansında en ölü saat olan 12.00 olduğunun ortaya çıkmasından sonra oldu.

Gazeteler, TVler ve Sosyal medyada bu olay çok eleştirildi. Hemen hemen herkez bunun bir yanlış anlama değil, "kıvırma" olduğunu söyledi. Film resmen sabote edilmiş gibi oldu. Daha fazla izleyici ile buluşması ve gişesi riske girdi. Ancak olay bununla kalmadı bana göre. Herkes görsellerde "Erdal BEŞİKÇİOĞLU"nun yüzünü kullandı. Çünkü "Behzat Ç." oydu. Yerden yere vurulan da o oldu. Kimse çıkıp BEŞİKÇİOĞLU'nu suçlamasa da, Behzat Ç "tu-kaka" olurken, böyle garip bir algı oluşturuldu.

-Vay be komserim seni böyle bilmezdik, oldu mu bu? türünde ironik manşetler atıldı. Erdal BEŞİKÇİOĞLU'na hiç de haketmediği bir şekilde, ekran yüzü olmanın, şöhretin ve öne çıkmanın garip faturası kesildi. Adam basın açıklamasını yapmakla işlediği günah yerine, kendisi bir skandala imza atsa bu denli yüzü yıpranmazdı herhalde.

Bu hem çok ironik bir durum, hem de şöhretin getirisi kadar götürüsününde olduğunun bir göstergesi.

Çok okunan yazılar