Birkaç Blog Hikayesi

Buralar eskiden hep dutluktu. Sonra taze çiçeğe konan kelebekler gibi, gelenler bir üşüştüler ki; sorma gitsin.
Tabi her güzel şeyin sonu geldiği gibi, gidenler gitti, kalan sağlarla artık burada başbaşayız. Neler yazmışız, çizmişiz haydi birlikte okuyalım. Bakalım neler varmış...

tio yazar
kız caz ve naz üçü bir arada çekilmez etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kız caz ve naz üçü bir arada çekilmez etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Erkeklerden odun yapma kılavuzu

20 yorum:
İşinize geliyor değil mi kızlar?
Ağıt yakar gibi sızlanmak ve iki de bir erkeklere laf sokmak. Ee! hakkınızdır da, meydan boş çünkü. Neden? Çünkü erkek milletinin bir zaafı var. Bizim de canımız yandı diyemiyorlar, karizmayı çizdirmek istemiyorlar. Sümüklü bir oğlanken mahallenin fettan kızlarının peşinden nasıl ah çektiler, nasıl kalpleriyle çelik çomak gibi oynandı, bilinsin istemiyorlar.

Kuyruğu dik tutmak istiyorlar yani, ama İbram abinizin öyle bir derdi yok. O söyler.
Nice gariban saf Anadolu çocuklarının can yakıcı kızlar elinde UFO görmüş masum köylü misali köpek gibi maskaraya çevrildiğini de biliriz biz. Kendimizden de olsa biliriz işte, orasını karıştırmayın...

Daha hayatında kız eli tutmamış, yanakları utanınca pembiş pembiş kızaran, alnı boncuk boncuk terleyen ve sadece düşlerinde sevdiği kız ile masum izdivaçlar düşünen nice delikanlılar; ilk defa bir kızın elini tuttuklarında; eriyen yürekleri ile derisi için kesilen kurbanlık Kızılay koyunlarına, veya derisi için kafalarına çivili sopalarla vurularak avlanan fok balıklarına dönmüşlerdir de gıkları çıkmaz, biz biliriz.

Türkan Şoray filmlerinde ağlayacak kadar narin yapılı, uykusuz gecelerde; şimdikiler gibi (bacak arasını değil, aşık olduğu kızın kaşlarının karasını) düşünerek şiirler yazan kenar mahalle çocuklarının duygularıyla oynamak kolay. İki kikirde sınıfta: sonra çocuğa eşek gibi yıl boyu derslerini yaptırman işten bile değil (pis pis sırıtmayın kızlar, görüyorum).
Kaprisin kralını yap, çocuğun kafası karışsın, şapşala dönsün. Sınıfta çaksın senin yüzünden, öss'yi yesin. Sonra, sen git it gibi yakışıklının birinin peşinden, o da seni süründürsün. Olmaz mı, olur. Etme, bulma dünyası bu dünya...

Erkekler bir kokteyl, bir karışım değil, bileşimdir kızlar. O yüzden kimyalarıyla oynamaya gelmez. Bir şekilden başka bir şekle sokup maymuna çevirdikten sonra, elinize bir elek alıp, eleyerek küllerinden eskisi gibi bir adam yapamazsınız artık. Olan başka bir şeydir; şekeri yakarsan kömür olur ama kömürden şeker elde etmek mümkün değildir.

9 ay 10 gün karnınızda taşıyarak, bir kan pıhtısından insan ettiğiniz erkekleri doğuştan odun sanmayın. Bu size de hakaret olur. Bir erkek; yeni dikilmiş genç bir fidan gibi sizin toprağınızdan beslenir. Yani onda gördükleriniz sizden bir parçadır. O erkek sizin eserinizdir.Kökleri su ve diğer mineralleri sizden alır, büyür bir ağaç olur. Dalları meyve verir, filiz sürer ama siz keyfiniz için o dalları kırarsanız; susuz bırakıp kurutursanız, elinizde kala kala o ruhsuz odunlar kalır.

Siz, "çayın yanında kek yaptım sana" diye (sutyensiz) memeleri hizasında tuttuğu tepside dekoltesini göstere göstere börek servisi yapanlardan olamazsınız di mi? Eteğinin yırtmacı rüzgâr alsın diye kırıtanlardan olmayasınız sakın? Hiç öyle fettan gülümsemeleriniz, övülmekten vahşice bir haz duyan tavırlarınız yoktur.
Sizi sevdiği için maymuna dönen bir erkeğin çaresizliğinde; içi coşup, kasıkları kıpırdayan kızlardan da olamazsınız. Hiç onun anlattıklarını dinlerken gözlerinin içine ihtiraslı ihtiraslı bakmış, gülümseyerek umut vermiş, yolda yürürken usulünce ayağınızı burkup omzuna falan yaslanmış da olamazsınız. Dahasını söylemim canım: evlenmeden istemem ama yan cebime koy diyerek çocuğu bi şey ağrısından delirtmiş de olamazsınız.

17'sindeki yağız delikanlıları baştan çıkarıp, bir münasip köşede üstüne atlayan çıtırcı ablalardan hiç söz etmiyeyim zaten. İt gibi otur, kalk, şunu getir, bunu götür tarzı kullandığınız, gerektiğinde tencere kapağını bekler gibi şeyinizin dibinde oturan, sahiplenme hissinin tadına varmak için keriz gibi hesabı ödeyip, kendini okul servisi sanan erkeklerin kıymetini o zamanlar bilmezsiniz, sonra da "bu adam, neden bu kadar odun oldu?" diye üzülürsünüz.

Bazı doğuştan kalas olanları istisna tutalım, ki; kalas bile bir işçilik gerektirir. Birçok erkek doğuştan odun değildir. Çünkü erkekleri yetiştiren de kadınlardır. Onu (ne istediğini bilmez, uçarı gönüllerinizin oyuncağı yapacağım derken) , erkeğin gönlünde zaten zor yetişen sevgi filizlerini inatçı bir keçi gibi yiyip, bitiren de yine (bazı) kadınlardır.

Siz siz olun, nadir de olsa bulabildiğiniz gözü yaşlı, burnu sümüklü bir erkeğe sahip çıkın. Artık nesli tükenmek üzere olan bir canlı ile karşı karşıyasınız çünkü. Yüreğini dağlayıp, ağlata ağlata maskaraya çevirdiğiniz o ağaç (erkek) kuruduğunda elinizde kalan, sadece kocaman bir odun, bir kütük olacaktır.

Ne işinize yarar bu odunlar?
Aslında, erkeğiniz onca akıl karışıklığından sonra tam kıvamına gelmiştir. Yeşeren dallarını kırdığınız erkekleri, arka bahçenize kazık yapabilirsiniz artık. Ele güne, dosta düşmana karşı işe yararlar. Eve ekmek getirirler, getir götüre bakarlar, doğum gününüzü hatırlarlar, ağır işlerinizi yaparlar.

Artık, yeni görevlerinde erkekleri onurlandırıp bir de unvan vermeniz gerekir:

Sizi "kocam" ilan ediyorum.

*Not: söyleyin bakalım kızlar, delikanlılara tasmayı takana kadar ne tür cilveler yapıyor, ne işkenceler ediyorsunuz ? Hep mi erkekler suçlu? Hadi canım, yemeyelim birbirimizi...
İşinize geliyor değil mi kızlar?
Ağıt yakar gibi sızlanmak ve iki de bir erkeklere laf sokmak. Ee! hakkınızdır da, meydan boş çünkü. Neden? Çünkü erkek milletinin bir zaafı var. Bizim de canımız yandı diyemiyorlar, karizmayı çizdirmek istemiyorlar. Sümüklü bir oğlanken mahallenin fettan kızlarının peşinden nasıl ah çektiler, nasıl kalpleriyle çelik çomak gibi oynandı, bilinsin istemiyorlar.

Kuyruğu dik tutmak istiyorlar yani, ama İbram abinizin öyle bir derdi yok. O söyler.
Nice gariban saf Anadolu çocuklarının can yakıcı kızlar elinde UFO görmüş masum köylü misali köpek gibi maskaraya çevrildiğini de biliriz biz. Kendimizden de olsa biliriz işte, orasını karıştırmayın...

Daha hayatında kız eli tutmamış, yanakları utanınca pembiş pembiş kızaran, alnı boncuk boncuk terleyen ve sadece düşlerinde sevdiği kız ile masum izdivaçlar düşünen nice delikanlılar; ilk defa bir kızın elini tuttuklarında; eriyen yürekleri ile derisi için kesilen kurbanlık Kızılay koyunlarına, veya derisi için kafalarına çivili sopalarla vurularak avlanan fok balıklarına dönmüşlerdir de gıkları çıkmaz, biz biliriz.

Türkan Şoray filmlerinde ağlayacak kadar narin yapılı, uykusuz gecelerde; şimdikiler gibi (bacak arasını değil, aşık olduğu kızın kaşlarının karasını) düşünerek şiirler yazan kenar mahalle çocuklarının duygularıyla oynamak kolay. İki kikirde sınıfta: sonra çocuğa eşek gibi yıl boyu derslerini yaptırman işten bile değil (pis pis sırıtmayın kızlar, görüyorum).
Kaprisin kralını yap, çocuğun kafası karışsın, şapşala dönsün. Sınıfta çaksın senin yüzünden, öss'yi yesin. Sonra, sen git it gibi yakışıklının birinin peşinden, o da seni süründürsün. Olmaz mı, olur. Etme, bulma dünyası bu dünya...

Erkekler bir kokteyl, bir karışım değil, bileşimdir kızlar. O yüzden kimyalarıyla oynamaya gelmez. Bir şekilden başka bir şekle sokup maymuna çevirdikten sonra, elinize bir elek alıp, eleyerek küllerinden eskisi gibi bir adam yapamazsınız artık. Olan başka bir şeydir; şekeri yakarsan kömür olur ama kömürden şeker elde etmek mümkün değildir.

9 ay 10 gün karnınızda taşıyarak, bir kan pıhtısından insan ettiğiniz erkekleri doğuştan odun sanmayın. Bu size de hakaret olur. Bir erkek; yeni dikilmiş genç bir fidan gibi sizin toprağınızdan beslenir. Yani onda gördükleriniz sizden bir parçadır. O erkek sizin eserinizdir.Kökleri su ve diğer mineralleri sizden alır, büyür bir ağaç olur. Dalları meyve verir, filiz sürer ama siz keyfiniz için o dalları kırarsanız; susuz bırakıp kurutursanız, elinizde kala kala o ruhsuz odunlar kalır.

Siz, "çayın yanında kek yaptım sana" diye (sutyensiz) memeleri hizasında tuttuğu tepside dekoltesini göstere göstere börek servisi yapanlardan olamazsınız di mi? Eteğinin yırtmacı rüzgâr alsın diye kırıtanlardan olmayasınız sakın? Hiç öyle fettan gülümsemeleriniz, övülmekten vahşice bir haz duyan tavırlarınız yoktur.
Sizi sevdiği için maymuna dönen bir erkeğin çaresizliğinde; içi coşup, kasıkları kıpırdayan kızlardan da olamazsınız. Hiç onun anlattıklarını dinlerken gözlerinin içine ihtiraslı ihtiraslı bakmış, gülümseyerek umut vermiş, yolda yürürken usulünce ayağınızı burkup omzuna falan yaslanmış da olamazsınız. Dahasını söylemim canım: evlenmeden istemem ama yan cebime koy diyerek çocuğu bi şey ağrısından delirtmiş de olamazsınız.

17'sindeki yağız delikanlıları baştan çıkarıp, bir münasip köşede üstüne atlayan çıtırcı ablalardan hiç söz etmiyeyim zaten. İt gibi otur, kalk, şunu getir, bunu götür tarzı kullandığınız, gerektiğinde tencere kapağını bekler gibi şeyinizin dibinde oturan, sahiplenme hissinin tadına varmak için keriz gibi hesabı ödeyip, kendini okul servisi sanan erkeklerin kıymetini o zamanlar bilmezsiniz, sonra da "bu adam, neden bu kadar odun oldu?" diye üzülürsünüz.

Bazı doğuştan kalas olanları istisna tutalım, ki; kalas bile bir işçilik gerektirir. Birçok erkek doğuştan odun değildir. Çünkü erkekleri yetiştiren de kadınlardır. Onu (ne istediğini bilmez, uçarı gönüllerinizin oyuncağı yapacağım derken) , erkeğin gönlünde zaten zor yetişen sevgi filizlerini inatçı bir keçi gibi yiyip, bitiren de yine (bazı) kadınlardır.

Siz siz olun, nadir de olsa bulabildiğiniz gözü yaşlı, burnu sümüklü bir erkeğe sahip çıkın. Artık nesli tükenmek üzere olan bir canlı ile karşı karşıyasınız çünkü. Yüreğini dağlayıp, ağlata ağlata maskaraya çevirdiğiniz o ağaç (erkek) kuruduğunda elinizde kalan, sadece kocaman bir odun, bir kütük olacaktır.

Ne işinize yarar bu odunlar?
Aslında, erkeğiniz onca akıl karışıklığından sonra tam kıvamına gelmiştir. Yeşeren dallarını kırdığınız erkekleri, arka bahçenize kazık yapabilirsiniz artık. Ele güne, dosta düşmana karşı işe yararlar. Eve ekmek getirirler, getir götüre bakarlar, doğum gününüzü hatırlarlar, ağır işlerinizi yaparlar.

Artık, yeni görevlerinde erkekleri onurlandırıp bir de unvan vermeniz gerekir:

Sizi "kocam" ilan ediyorum.

*Not: söyleyin bakalım kızlar, delikanlılara tasmayı takana kadar ne tür cilveler yapıyor, ne işkenceler ediyorsunuz ? Hep mi erkekler suçlu? Hadi canım, yemeyelim birbirimizi...

Çok okunan yazılar