Birkaç Blog Hikayesi

Buralar eskiden hep dutluktu. Sonra taze çiçeğe konan kelebekler gibi, gelenler bir üşüştüler ki; sorma gitsin.
Tabi her güzel şeyin sonu geldiği gibi, gidenler gitti, kalan sağlarla artık burada başbaşayız. Neler yazmışız, çizmişiz haydi birlikte okuyalım. Bakalım neler varmış...

tio yazar
ego etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ego etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Size ne, ibrahimcim beni çok mutlu ediyor

4 yorum:

eX
sevgililerim de demezdi böyle bişi... yeni sevgilimin ve potansiyel sevgili aday adaylarımdan da söyleyen çıkacağını sanmıyorum... nerdeee egosu sürünen kızlar hiç denkgelmez ki bana. hepsinin bir yeri kalkıktır. inadına demezler ,yine demezler...

bunu bizzat ben kendime söylüyorum. sebebi de yazdıklarım. blogda neşeli şeyler yazmayı, hafiften taşlamayı seviyorum. ama saygıda kusur etmemeye de çalışıyorum. yani işin dozunu bilerek kaçırıyorsam o da bir yere kadar. inanıyorum ki sanal da olsa şu alemde kimsenin kimsenin keyfini kaçırmaya hakkı yok.
kimileri enini uzun tut, kimileri yazının boyunu kısa tut dese de.. kimileri ay çokkk banal.. kimileri seni edepsiz diye ahlak polisi kesilse de sizlerle yazdıklarımı paylaşmayı seviyorum.

yazdıklarımız bir çeşit doyum, zihinsel orgazma yol açıyor belki. az edepsiz oldu ama insanın beğenilme duygusu en çok kendini beğenme ile tavan yapabiliyor. ben beni alkışlarsam alem yuhlasa da umursamam. Tehlikeli bir şey. Adrenalinle kafa bulma yöntemine benziyor.

nitekim kredi kartı düzenbazı elektronik hırsızları görüyorsunuz.. ben sıradan biri değilim diyor. bana herhangi bir suçlu gibi davranamazsınız diyor. yani devlet töreniyle assan adam razı çoktan. hepsi özel statü istiyor neredeyse. okumuş katillerimiz bile birer dexter olma hayali kuruyor.
Sıradan olmak hiçkimseyi kesmiyor. Oysa sıradanlıkta müthiş bir şey. Aşağıya da yukarıdakilere de küfredebilirsin kolayca. Herkes EN olacak. Peki sağlıklı bir durum mu bu. Evet. egosuz insan olmaz ama ego da bir yere kadar tabi ki.

Bir kız arkadaşım, terkeden ben olmalıydım diye trip yapmıştı kulakları çınlasın. Onun için ayrılmak önemsizdi ama terkedilmek koyuyordu.

Eleştirilere de saygı duyuyorum, bir yere kadar ama ondan sonra iş kantarın topuzunu kaçırmaya geldi mi onlara da her blog yazarının demesi gereken şu kibar cümleyi söylüyorum. çünkü niçin yazıyorsun sorusunun cevabı insanın kendi iç dünyasında gizlidir.
Ve şu cevap açıklama yapmaya çalışmaktan çok daha basittir:
-Size ne... ibrahim'cim beni mutlu ediyor...
biz çok sevişiyoruz onunla...











eX
sevgililerim de demezdi böyle bişi... yeni sevgilimin ve potansiyel sevgili aday adaylarımdan da söyleyen çıkacağını sanmıyorum... nerdeee egosu sürünen kızlar hiç denkgelmez ki bana. hepsinin bir yeri kalkıktır. inadına demezler ,yine demezler...

bunu bizzat ben kendime söylüyorum. sebebi de yazdıklarım. blogda neşeli şeyler yazmayı, hafiften taşlamayı seviyorum. ama saygıda kusur etmemeye de çalışıyorum. yani işin dozunu bilerek kaçırıyorsam o da bir yere kadar. inanıyorum ki sanal da olsa şu alemde kimsenin kimsenin keyfini kaçırmaya hakkı yok.
kimileri enini uzun tut, kimileri yazının boyunu kısa tut dese de.. kimileri ay çokkk banal.. kimileri seni edepsiz diye ahlak polisi kesilse de sizlerle yazdıklarımı paylaşmayı seviyorum.

yazdıklarımız bir çeşit doyum, zihinsel orgazma yol açıyor belki. az edepsiz oldu ama insanın beğenilme duygusu en çok kendini beğenme ile tavan yapabiliyor. ben beni alkışlarsam alem yuhlasa da umursamam. Tehlikeli bir şey. Adrenalinle kafa bulma yöntemine benziyor.

nitekim kredi kartı düzenbazı elektronik hırsızları görüyorsunuz.. ben sıradan biri değilim diyor. bana herhangi bir suçlu gibi davranamazsınız diyor. yani devlet töreniyle assan adam razı çoktan. hepsi özel statü istiyor neredeyse. okumuş katillerimiz bile birer dexter olma hayali kuruyor.
Sıradan olmak hiçkimseyi kesmiyor. Oysa sıradanlıkta müthiş bir şey. Aşağıya da yukarıdakilere de küfredebilirsin kolayca. Herkes EN olacak. Peki sağlıklı bir durum mu bu. Evet. egosuz insan olmaz ama ego da bir yere kadar tabi ki.

Bir kız arkadaşım, terkeden ben olmalıydım diye trip yapmıştı kulakları çınlasın. Onun için ayrılmak önemsizdi ama terkedilmek koyuyordu.

Eleştirilere de saygı duyuyorum, bir yere kadar ama ondan sonra iş kantarın topuzunu kaçırmaya geldi mi onlara da her blog yazarının demesi gereken şu kibar cümleyi söylüyorum. çünkü niçin yazıyorsun sorusunun cevabı insanın kendi iç dünyasında gizlidir.
Ve şu cevap açıklama yapmaya çalışmaktan çok daha basittir:
-Size ne... ibrahim'cim beni mutlu ediyor...
biz çok sevişiyoruz onunla...










kadınlar romantizmin katili mi? /seçtiklerim-2

17 yorum:

beni bilen bilir, elimden geldiğince romantik şeyler yazmamaya gayret ediyorum.

içimden gelse de, elime yapışmayıp, aksine yakışsa da arasıra kapı aralığından sıvışanlar hariç çoğu kez romantik şeyler yazmaktan uzak duruyorum.. ee zaten anlamışsınızdır blogun adı boşuna kuyruk acısı değil.

kadın cinsi varlıkların yaradılışındaki hikmetlere dair kafamda bir sürü soru olsa dahi , biliyorum ki bu dünya kadınsız yaşanacak bir yer değil. kadın kısmına ne kadar muhalif yanlarım olsa bile herhangi bir bay ya da gay ilgi alanıma girmiyor, giremiyor...

amma ve lakin kadınların ağzı veya kalemi laf yapan erkeklere ilgisinin bir müddet sonra egemenlik kurma ve kalem erbabının anasından emdiği sütü burnundan getirme düzeyine gelmesinin sebeplerini bir türlü anlayabilmiş değilim.

tanıştığınız günlerde "ay ne güzel yazmışsın" diye başlayan cümleler zaman ilerledikçe "kime yazdın?, niye yazdın?" "
ben esmer miyim de esmer yazdın, gözlerim kahve değil ki" tarzına dönüşüyor. bir müddet sonra da sırf yazdıklarınız yüzünden hergün bitip tükenmek bilmez tartışmalar ve kavgaların içinde buluveriyorsunuz kendinizi.

iki kişilik birşeyin öznesi olmak yetmeyip olay herşeyin öznesi olmak haline çeviriliveriyor kadınlar tarafından. her kadın sizi kendi potasından eritmeye, kendi istediği biçime çevirmeye çabalıyor. özgünlüğünüz kalmıyor.

bazen de tam aksine, artık yazılanlar yüzünden öyle alıngan hale geliyor ki, "hiç birini üstüme alınmıyorum" diyerek kendini olaydan soyutlamaya çalışırken sizin onun için yazdıklarınızı da gözardı ediyor.


sonra bozduğunuz tövbenizi yeniden edip, müstakbel arkadaşınızın çıkaracağı yeni bir kavgaya kadar
arada bir kaç yazı daha yazabilirseniz yazıyorsunuz. yani ben anlamadım bu işi kadınlar hem ilham kaynağı, hem de romantizmin katili....mi?

not: tabi bu olayın bir de kadınlar cephesi var, ordan nasıl gözüküyor bilemiyorum.



beni bilen bilir, elimden geldiğince romantik şeyler yazmamaya gayret ediyorum.

içimden gelse de, elime yapışmayıp, aksine yakışsa da arasıra kapı aralığından sıvışanlar hariç çoğu kez romantik şeyler yazmaktan uzak duruyorum.. ee zaten anlamışsınızdır blogun adı boşuna kuyruk acısı değil.

kadın cinsi varlıkların yaradılışındaki hikmetlere dair kafamda bir sürü soru olsa dahi , biliyorum ki bu dünya kadınsız yaşanacak bir yer değil. kadın kısmına ne kadar muhalif yanlarım olsa bile herhangi bir bay ya da gay ilgi alanıma girmiyor, giremiyor...

amma ve lakin kadınların ağzı veya kalemi laf yapan erkeklere ilgisinin bir müddet sonra egemenlik kurma ve kalem erbabının anasından emdiği sütü burnundan getirme düzeyine gelmesinin sebeplerini bir türlü anlayabilmiş değilim.

tanıştığınız günlerde "ay ne güzel yazmışsın" diye başlayan cümleler zaman ilerledikçe "kime yazdın?, niye yazdın?" "
ben esmer miyim de esmer yazdın, gözlerim kahve değil ki" tarzına dönüşüyor. bir müddet sonra da sırf yazdıklarınız yüzünden hergün bitip tükenmek bilmez tartışmalar ve kavgaların içinde buluveriyorsunuz kendinizi.

iki kişilik birşeyin öznesi olmak yetmeyip olay herşeyin öznesi olmak haline çeviriliveriyor kadınlar tarafından. her kadın sizi kendi potasından eritmeye, kendi istediği biçime çevirmeye çabalıyor. özgünlüğünüz kalmıyor.

bazen de tam aksine, artık yazılanlar yüzünden öyle alıngan hale geliyor ki, "hiç birini üstüme alınmıyorum" diyerek kendini olaydan soyutlamaya çalışırken sizin onun için yazdıklarınızı da gözardı ediyor.


sonra bozduğunuz tövbenizi yeniden edip, müstakbel arkadaşınızın çıkaracağı yeni bir kavgaya kadar
arada bir kaç yazı daha yazabilirseniz yazıyorsunuz. yani ben anlamadım bu işi kadınlar hem ilham kaynağı, hem de romantizmin katili....mi?

not: tabi bu olayın bir de kadınlar cephesi var, ordan nasıl gözüküyor bilemiyorum.


Çok okunan yazılar