Bugünkü şansınız :

  • İlişkiler, yalnızlık ve yalnızlaştırma üzerine
    04/06/2011 - 0 Yorum
    Kalabalıklar içersinde yalnız kalmak. Günümüz insanın en büyük handikabı. Bir yandan bütün dünyadan haberdar olmak, sokağa çıktığında birbirine sürtünerek yürümek, itiş kakış metroya, metrobüse binmek ama kimseye selam vermeden ipod'una, cep telefonuna veya elindeki kitaba gömülmek. Aslında çok kültürlü biri olup da sabah akşam kitap okuduğundan bile değil, kitaba saklanmak, içine sığınmak, yalnızlığını gizlemek için kitap okumak. Yalnızlığı gizlemek adına bloglar açmak, sosyal medya fırlaması olmak, onlarca takipçisi, yorumcusu olmak, ama aslında hep yalnız kalmak. Günümüzde…

Yaralı


Bu bayrama da buruk girdik.
Seçim sürecinin peşinden gelen PKK'nın kanlı eylemleri ile sözde "barış süreci" denen ne idüğünü bilmediğimiz süreç sona erdi ve ortalık savaş alanına döndü. 

Birçok yerde bombalar mayınlar patladı. Güneydoğu'dan 10'larla ifade edilen şehit haberleri gelmeye başladı hala da devam ediyor.

Öte yandan ihanetin boyutu ve yaşananlar bir hayli düşündürücü ve ürkütücü.

Üstüne bayram trafiğinde yaşanan ölümlü kazalar bakanları bile hayrete düşürdü. Öyle ya duble yol bile yaptık niye kaza yapıyorsanız demeye getirdiler işi. Bunun üstüne Ankara'da düz yolda durakta bekleyenlerin üstüne belediye otobüsünü sürüp 12 kişiyi öldüren bir otobüs şoförü eklendi. 

Suriye'li sığınmacıların her gün Avrupa'ya gitmek uğruna denizlerde boğulmalarına, kamyon kasalarında ölüp kalmalarına neredeyse alışmıştık. Aylan bebeğin cesedi sahile vurana kadar da Avrupa'nın umurunda değildi bu durum.

Sahi ben de bu kurban bayramında parmağımı kestim. Üstelik bir hayli ciddi bir kesik ama Allah kurtardı her zamanki gibi. Yoksa Eksik bir parmakla hayata devam edebilirdim. 

Son günlerde yaşananlardan dolayı şehit ailelerinin yaşadıkları acılar, gözlerimizin önünden bir film şeridi gibi akmakta. Aynı şekilde öfkemizden görmezden gelsek de, terörü seçmiş gençlerin de ailelerinin ölümler karşısında zil takıp oynamalarını bekliyor gibi bazılarımız. Oysa her ölüm zor ölüm...

Parmağım hala iyileşme sürecinde... Benimki, kedi kıçını görmüş de yara sanmış tarzı bir durum değil ama o kesik bile zaman zaman acıyor, kanıyor, sızlıyor. Moralimi ve iş performansımı etkiliyor. Bir işaret parmağının ucunun nelere yaradığını, doğal ve kolayca yapabildiklerini yapamayınca anlıyor insan...

Hep ölümlere üzülüyoruz. Kaza ve ölüm görüntüleri insan oğluna yakışmıyor ama hayatın bir gerçeği. Kolumuz bacağımız koparak, yanıp kavrularak ölüyoruz bazen. Her yer kan revan oluyor. Belki yabancılarda ölü makyajlamak bu yüzden icad edilmiş bir gelenek. Ölene kadar neler çekildiğini bilmesek de yaralı bir parmağın acısından biliyoruz ki geride kalanlar için de hayat oldukça zor.

Bütün dünyada gazilerin yaşadığı bir travma vardır ve bunun için de bir rehabilitasyon çalışması yürütülür.  Bizde de Kore Gazileri, Kıbrıs Gazileri yaşadıkları yüzünden üzülmüş, yıpranmış, psikolojik sıkıntılar yaşamışlardır. Aynı sorun yıllardır süren Güneydoğu Gazileri için de geçerlidir. Ufacık bir kaza geçiriyoruz da çektiğimiz acılar bir tarafa, yaşadıklarımız bile günlerce rüyalarımıza giriyor.



Özetle: Ölülerimize, şehitlerimize üzülürken, sanki diğerlerine hiç bir şey olmamış gibi görmezden geldiğimiz yaralılarımızı, gazilerimizi de düşünmeli, onlar için de devlet, toplum ve bireyler olarak bir şeyler yapmalıyız diye düşünüyorum...


Bu yazıyı paylaş: :

0 yorum:

Yorum Gönder

Buraya yorum yazabilirsiniz. Niye yazmıyorsunuz?

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

  • yemedik DE' nizi be!
    29/01/2010 - 9 Yorum
    bir de bu çıktı... ben de biliyorum. hatta ben de bu konuda en az onlar kadar hassasım. Arada pas geçtiğim oluyor ama bunu da trip sebebi yapmıyorum, yapmamak da lazım. Ama bakıyorsun yazdıklarında türkçenin esamesi okunmayanların bloglarında bile, bir de hassasiyeti aldı başını gidiyor. Sanıyorsun bu blog yazarlarımız TDK sözlüğü olmadan blog yazmıyorlar. (sözüm tüm yazdıklarında Türkçe'mize özen gösterenlere değil) - ay kısss "sinir oluyorum dahi anlamında de yi ayrı yazmayanlara şeker"... di mi ama kıss... di ? işte.. eğer sen cümleyi: Dahi anlamındaki "de" yi ayrı…
  • Buyur burdan yak...
    18/11/2009 - 0 Yorum
    Geçenlerde bir arkadaşımızın başına geldi. Yazılarının içerik olarak kopyalanması olayını hatırlarsınız. Hiç hoş değil, çok tatsız bir olay. Bu konuda yazan çizen olduğu ve benim de görüşlerim "çırılçıplak" belli olduğu için fazla bir şey söylemeye gerek yok. Yazılarımın beğenilmesinden hoşlanıyorum, insanlarca paylaşılmasından da. Ancak tüm bunları yaparken nezaket kabilinden de olsa adımın veya nickimin referans verilmesi gerekmez mi? Gerekmiyor bazı insanlara göre. Ancak kanunlar öyle demiyor ve ciddi yaptırımları var. Biliyorsunuz, burada boşuna saymayalım . Bugün eski…
  • bekâret ve bloggerin bayanlara ücretsiz açılış hizmeti
    27/06/2009 - 0 Yorum
    Hadi kızlar üzülmeyin artık ağrısız acısız, kansız, kan davasız halloluyor bu işler. ne bekâretinizi hayatınızın erkeğine saklamanın bir anlamı kaldı ne de saklayamadım samanı diye regle münasip düşen mübarek bi takvim günü ayarlamanıza ihtiyaç var artık. vaktiyle çok üzülüp terzi arayanlar, size de müjde. Artık diplomalı tüccar terzilere de gerek kalmadı. Blogger sizi blogunuzun kadını yaptı,bitirdi işi.. Boşuna töre-ristler bekâret raporu arasın dursun. Kız bloggerci oldu mu, olay bitti, geçmiş olsun artık. Hiç info hizmetlerine baktınız mı? Yaş kaç olursa olsun infonuza…