Bugünkü şansınız :

  • hey! ben senin...
    11/02/2011 - 0 Yorum
    dilbilgisi:cümlelerde kelimelerin vurgusu çok önemlidir amalafın başı böyle gelirse kim sonunu bekler. direkt girerim ben adama... ben senin "çalışmalarını çok takdir ediyorum"ben senin "yazdıklarını blogunda okudum"ben senin "dayın tarafından akrabanım"ben senin "köylünüm"ben senin "bu konudaki fikrine katılıyorum"ben senin "paranı istemiyorum"ben senin "gibi bir arkadaş bulduğum için çok şanslıyım"ben senin "kalemini alayım sen benim. kalem kardeşi olalım"ben senin "gibi usta yazar görmedim"ben senin "babanım yavrum" bu liste uzar gider ama idare edeceksiniz artık, kısası da iş…

Asker korkmaz, ben korkarım


Eski genel kurmay başkanımıza ait olduğu öne sürülen bir konuşmanın basına sızması ile ortalık yine karıştı. Ancak her gün bi yerler karıştığı için bu da geçer diyorum. Bu konuşmanın internete sızması bir yana, içeriği daha vahim. Neler yok ki; diğerleri kazara vurulan bir asker, 2 teroristin esir aldıgı 15-20 er, silahı bırakıp kaçan tim komutanı, döşeyip unuttuğumuz mayınlar vs vs... Peki bunlar normal mi? Bence gayet normal. Asker korkmadığı için değil, biz korkmayalım diye oralarda görev yapıyor. Bir zamanların en güvenilir (gösterilen) kurumlarından birinin ülkemizde yaşanan başıbozukluk döneminden nasiplenmemesi imkansız.

Üstelik herşey filmlerdeki gibi olmuyor, az da olsa için işine girdiğinizde herşeyin aynı siz gibi olduğunu görüyorsunuz. Siz ne kadar düzgünseniz, birey ve toplum olarak kurumlarınız da öyle. Ben her vatandaş gibi askerlik yaptığım dönemi "amma sopa yedik be" diye ananlardan değilsem de, üzüldüğüm çok noktalar oldu. Bizde askerlik bir dönem ne yazık ki "insan modelleme, korkutma ve itaat ettirme" sistemi olarak kullanıldı. Nasıl ekonomimize musallat olan "enflasyon ve kriz belası" diğer tüm kurumların dökülmesine yol açmışsa, asli görevini "darbe yapmak ve halkın yaşam tarzını şekillendirmek" olarak tanımlamaya kalkan bazıları yüzünden ne yazık ki ordumuzda da bir zaafiyet oluştu. Vatan borcunu ödediğimiz dönemlerde "şurdan 2 terorist gelse elini kolunu sallaya sallaya hepimizi keserler" diye üstlerime sızlandığım dönemler oldu. Yine ne  yazık ki bir çoğu imajı kurtarmaktan ibaretti yaptığımız askerliğin ve normal vatandaşlar olduğumuz için bu bile bize işkence gibi geliyordu.

Ülkemiz bir değişim ve dönüşüm süreci geçiriyor. Bu yüzden de eski köhne yapı, bazılarının artniyetli, deveyi hamuduyla götürme çabaları ve asıl ihanetin kralını bu ülkeyi soyarak yapmaları yüzünden bir çok kurumumuzun zaafa uğradığını görmüş olduk. Umarım bu süreç ülkemizin hayrına olur. Güneydoğu gerçeği bize bir çok sorunu görmemizi de sağladı. Türkiye'de kaçak elektrik kullanmak suç, güneydoğuda sökmüyor. Türkiye'de çok eşlilik suç, güneydoğuda sökmüyor, Türkiye'de "12 eylül'de şarjörü boş silahları ellerine verip sokağa çıkardığınız askerlerle vatandaşı korkutup, hizaya getirmeniz mümkün" ama güneydoğu da sökmedi, sökmedi, sökmüyor. Orada savaşın gerçek ve korkunç yüzünü görebilirsiniz. Şehit olup ölenler kadar, psikolojisi bozulup, travma geçirenleri, sakat kalanları görebilirsiniz.

Buraya kadar geldikten sonra şunu ayrıca belirteyim, bu "halkı askerlikten soğutma vs" gibi tanımlanacak bir yazı değildir. Bu satırların yazarı bilakis vatansever biridir. Ülkesini, devletini, milletini, askerini, bayrağını sever. Sözü başlığa getirsek, asker de korkar, ben de korkarım. Çünkü benden asker ne kadar olabilir ki. O yüzden teröristlerle başa çıkmak için 1-2 yıllık evinden ocağından vatan borcu diye alınmış çocuklarla bu görevin ifa edilmesi zordur. Oluşturulan yeni sistemle profesyeneller çok daha başarılı olacaktır terör mücadelesinde. Çünkü ben gibi bir çok insan ömründe "tavuk kesmemiş" , mahalle kavgasına girmemiş ki "eli kanlı katillerle" savaşsın. Evet bir Çanakkale, bir Kıbrıs başka bir şeydir. Bir an "gaza gelirsiniz, motive olursunuz, kalbiniz vatan aşkıyla dolar" Allah, Allah gidersiniz ama sürekli sinsi bir düşman olan terörle böyle başa çıkamazsınız.

Kimse de orada ölen (şehit olan) çocuklarımız ve komutlanlar konusunda "ben gibi boşa ahkam kesmesin" doğrudur ortada bir başarısızlık da vardır. Ancak askerliğin malzemesi insandır. Sıfır zayiat, sıfır enflasyondan daha zordur. Her ne kadar "komando" içimizdeki özel kişilerden seçilse de "vatan borcunu bitirip, bir an önce iş güç sahibi olup, yavuklusuna kavuşma hayali olan" ben ve benim gibi insanlarla o bölgede netice alamazsınız. Yine vatan sevgisi ağır basan, temiz ahlaklı, disiplinli, avcılık yeteneği doğuştan veya edinilmiş olan, bünyesi sağlam profesyonel askerlerden oluşan birliklerle TSK bu sorunu çözecek güçtedir.

Ben Türk ordusuna güveniyorum. Kendini milletinin emrinde gördüğü ve eli darbe üç kağıtçılıklarına bulaşmamış gerçek vatansever komutanlarla yönetildiği müddetçe, terörün üstesinden gelecektir. Zaten unutmamamız gerekende terörün tamamen bitmeyebileceğidir. Çünkü düşman içinizdeki hainleri her zaman kullanmak ister. Ordunuz bunun için var ve güçlü olmalıdır. Dediğim gibi asker korkmaz, ben korkarım. Benden asker olursa o da korkar. Bu yüzden normal vatandaşların askerlik süresi kısaltılmalı, daha pasif görevlerde yer almaları sağlanmalı, öte yandan profesyonel kadrolar (dejenere olmalarına ve asli görevlerini unutmalarına, belli bir grup ya da düşüncenin kadrolaşmasına fırsat vermeden) hızla ülke savunması ve terör mücadelesinde görev almaları sağlanmalıdır. Zaten yapılmaya çalışılan da budur....
Bu yazıyı paylaş: :

0 yorum:

Yorum Gönder

Buraya yorum yazabilirsiniz. Niye yazmıyorsunuz?

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

  • Al Siminya'yı ver Pucca'yı
    25/06/2009 - 0 Yorum
    Yazık di mi lan... kızları da beni de delirttinis sonunda... bak nası üzüldüler, büzüldüler sonra gerinip bi güzel d üzdüler sizi/bizi.. Kırk yıllık kanlı bıçaklı simi ile pucca'ya ittifak da yaptırdınız ya helal olsun. iyi mi oldu şimdi, mubarek günde ben de fırça kaycam durduk yerde size.. Seks oyuncağı oldunuz yarım şeyli kısların ellerinde be. Xip_oktular hepimize. Yuf size! benim adsız kahramanlarım.. kamuoyu önünde öptüler happymizi.. Onurumuz yerlerde süründü be. Adsızlık'da bi ekoldü, fena çizdirdiniz karizmamızı. Yazıklar olsun. Tüm adsız fantezilerimin içine ettirdiniz.…
  • Uzaktan yakın akraba olmak
    12/03/2010 - 0 Yorum
    Bir başka şehirde bir kafede oturmuştum. karşı masaya bir çift gelip oturdu. tahminen karı kocaydılar. gayrı ihtiyarı onları izledim bir süre.bir tatil günü beraber masadaydılar ama bir arada değildiler.adam gazetesini açıp okumaya başladı gayet sıkıntılı, kadın cep telefonu ile oyalandı. sonra başka birileri geldi yanlarına. birden canlandılar. konuşmaları değişti vsakılları başka yerde bedenleri başka dedim içimden. yanyanaydılar ama birbirilerinde değillerdi. etkileyici bir gözlemdi benim açımdan. resmen iki cansız resim gibiydiler kalabalıklar içinde yalnız kalmak…
  • Tok adam (*) ağırlamak zordur
    19/04/2011 - 0 Yorum
    Dünyanın en zor işlerinden biridir. Bahanesi çok ve karnı tok olana bir şey beğendirmek. Bırakın onun beğenmeme ihtimalini, zaten sizin sabrınız da nereye kadardır ki? Kendini hep itelenen ve ötelenen biri gibi algılamak. Yaptığı iş beğenilmeyen, lütfen ve nezaketen ilgi gösterilen biri gibi hissetmek, tam aksi doğru olsa bile yine de her insan için yıpratıcı bir durumdur. Argo bir deyim vardır "gönülsüz işten, burunsuz oğlan doğar" diye. Ortak bir elektriği yakalayamazsanız birlikte bir şeyleri kotarmayı düşündüğünüz bir insanla yola devam etmeye çalışmanın, bir şeyleri zorlamanın…