Bugünkü şansınız :

  • beyfendi önünüze geçebilir miyim deseydin bari
    04/02/2010 - 6 Yorum
    acıyo... valla resmen çok çok acıyo. bastı bi kere ayağıma eşşoğlusu hatun. sonra dönüp mil pardon... pardon ezilen başparmağımı geri getiriyo mu.. ben senin ayağına bassam çoktan "hayvan!"ı yemiştim. uuuf güzel giyinmiş de neme lazım. mecburen gülümsicez. o elbise, altında topuklu ayakkabılar ne canım öyle. akşama bi yere mi gidiyoruz? ulan parfüm kokusu da koku hani, sanki köfteci dükkanında mangala iç yağ sürmüşler. içim geçti resmen... bedava mı alıyon, şişesi kaç para bunun. yaz geldi ya dekolte sorma gitsin.. sıcak da var maşallah... boru mu? alın teri döküyoruz burda.…

Translate et kazı yanmasın



Bugün koluma bir kuş pisledi. Ben de bilet almak yerine kolumu yıkamak için lavaboya gittim, ben de oraya pisledim, derken her zamanki gibi türkün aklı helada devreye girdi. Aklıma düşenleri paylaştım. Buyrun okuyalım.

Bence fazla uzun sürmez google gtalk üzerinden farklı dildeki arkadaşlarınızla sohbet imkanı sunacak gibi geliyor. Bu devrim niteliğinde bir şey olur, iş görüşmeleri dahil ticaret her alanda kolaylaşır ama bence biz türkler önce ve daima herşeyi olduğu gibi bunu da kız arkadaş arayıp, bulmakta kullanırız.

Şu sıralar bir kaç arkadaşım ingilizce öğreniyor, özendim ben de kendi kendime öğrenim şunu dedim. izlediğim x filmler ve altyazılar sayesinde geldiğim nokta yadsınamaz. telaffuzu beceremesem de bu işi kotarıyorum.



Özetlersek; ingilizce öğrenme olayı benim acımdan
suck la fuck  / ya da lick ile dick arasında  gidip geliyor diyebiliriz.

Sanırım tercüme olayının en zor yanı deyimleri çevirmek. ciddi bir bilgi birikimi ya da deyimler sözlüğü gerektiriyor. broken my water'in wet pussy'e denk geldiğini başka türlü nereden bileceksiniz.

Bazen tercümeler öyle beceriksizce yapılıyor ki bir çok edebi eseri okunamaz hale getirebiliyor. Bu yüzden edebi metinleri kesinlikle edebiyatçılar çevirmeli bence .

Mesela bunu en iyi google translate ile oynarken görebiliyorsunuz.  Aynı anda iki translate sayfası açın. birinde ingilizceden türkçeye çevirdiğiniz bir metni diğerinde türkçeden ingilizceye çevirin bakın ne komik şeyler çıkıyor ortaya. 

Yine de teknolojinin geldiği aşama açısından güzel bir gelişme google translate. Beğenerek kullanıyorum.

Son söz olarak;
Görelim bakalım teknoloji cini insanları dünyanın öbür ucundaki insanlarla yakınlaştırayım derken, daha ne kadar yanıbaşlarındaki insanlardan fersah fersah uzaklaştıracak...
Bu yazıyı paylaş: :

0 yorum:

Yorum Gönder

Buraya yorum yazabilirsiniz. Niye yazmıyorsunuz?

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

  • İbram yaparsa, alâsını yapar
    28/03/2012 - 0 Yorum
    İnsanın adı çıkmaya görsün. Kötüsü berbat bir şey Allah korusun da iyisi de duruma göre çok da iyi bir şey olmayabiliyor. İşte Amerika'nın 11 Eylül'ü Türkiye'nin 12 Eylül'ü var. Benin neyim eksik di mi? Kimin kızından neyim kısa. The İbrahim Ortach'ın da 12 Ekim'i var bu günden sonra: Sabah keyifli uyandık. Pazartesi sendromundan eser de yok. Ancak işe gelene kadar. Geldik...Yine anormal bir durum sayılmaz. Sadece adres şaşıran çaresiz insanların çare türbesi olacağımız bir günmüş... 1- İmam Efendi cemaatle mahkemelik olmuş ama sonrasında affetmiş. Davasını geri çekecekmiş. Dilekçe…
  • Siminya'nın sakalları neden çıkmıyor?
    12/06/2009 - 0 Yorum
    Sanal alemin hit canavarı ve röntgen mütehassısı Siminya gizli gizli güzel yazılar yazmasının cezasını grand father tarafından "güzel yazma defterine o kadar para verdik ne hale çevirmişsin diye güzelce bir sopa yiyerek çekti".Bi süre kendine gelemeyen Siminya'yı, yağcı yorumcular saz ekibi kısa sürede kendine getirmekte gecikmedi. Sen bizim canımızsın, balımızsın, sen olmazsan tüm bloglar kapalı kalsın tarzında yapılan yorumlara ilaveten yazarımız Gossip İbram'ın cep telefonuna geçtiği "SüperSiminya çabuk bi halt ye, dedikodu dünyasının sana ihtiyacı var" mesajı da eklenince…
  • Hayatı roman olamamış kadınlar -1
    24/09/2011 - 0 Yorum
    Elim kalem tuttuğu, sanatçı bi yönüm olduğu halde oldum olası 3 grup insana imrenirim, kıskanırım. Romancılar, Besteciler ve Yönetmenler.  Romancıları kıskanırım, çünkü onlar kadar bir hayatı, bir devri, ne hayal etmeyi ne aktarmayı becerebilirim. Yazdıklarım ya AN'ları anlatır ya da küçük birer öykü olabilir ancak. Zihnim sayfalarca yaşanmışlığı ya da kurguyu tutup, aktarmaya yetmez. Bestecileri kıskanırım, çünkü az çok şiirle haşır neşir olsam da, kendi kendime mırıldansam, bazen bundan iyi güfte olurdu desem de müzik yeteneğim yok, bir enstroman çalamam. Sesleri o denli…