Bugünkü şansınız :

Eskiden yeşilçam filmlerinde oynayacak, kötü adam bulunamazdı. Şimdi sürüsüne bereket...

Hiç yorum yok:

Şu insanoğlu garip; bana doğru söyle derken bile, bir yalana sığınmak için deli gibi can atıyoruz

Hiç yorum yok:

Antetli kağıt gibi duran kadınların burcu (BAŞAK)

Hiç yorum yok:


BAŞAK BURCU KADINI (24 AĞUSTOS - 23 EYLÜL)

Eğer anayasalarda kadınların resmi burcu diye bir madde olsaydı sanırım bu Başak olurdu. Kendisi değil ama başağın dokunduğu her yer nizam, intizam bürokratik bir özen ve rahatsız edici bir titizliğe sahiptir. Gıcık kadınların burcudur vesselam.

Eğer sevgilinizin "müdür"ünüz olmasını istiyorsanız başak burcu kadını tam size göredir. Evinizde ne çorabınızı sağa sola atabilirsiniz, ne de kütüphanenizden aldığınız kitabı boy sırasına göre yerine koymadan huzur bulabilirsiniz.

Akıllı olmasına akıllı, güvenilir ve samimi bir kadın arıyorsanız doğru adrestesiniz. Hatta pimpirikli bir yengeç erkeği iseniz işte rahat ve huzur içerisinde sırtınızı dayayıp "şak deyince her dediğini yapmanız koşuluyla" arayıp da bulamıyacağınız bir kadın profili. Tabi titizliği, mükemmeliyetçiliği ile sizi bıktırmazsa.

Hani erkekler düz düşünür ve bu yüzden kadınların karmaşık ruh halini anlayamaz derler ya. İşte size nimet gibi bir burç. Başak kadını da sevmez kafa karıştıran alengirli durumları. Her şeyin bir usulü, siyahı beyazı vardır ona göre. Başak kadını o kadar düzenli ve titizdir ki ajanda niyetine yanınızda taşısanız, saatli marif takvimi diye sayfalarını çevirip baksanız olur.

Akılları takvim gibidir. Her şey bir ayin gibi planlanmıştır kafalarında. Tabi bu durumda bir başak kadınının doğum gününüzü, evlilik yıldönümünüzü unutması mümkün değildir. Siz unutursanız da burnunuzdan getirmesi kaçınılmazdır. Aslında biraz haylazlığı sevmelerine karşın başak kadınları titizliklerini azıcık hava atmak için de kullanabilirler. "Güzel olduğunuz kadar, küstahsınız da" lafı sanki başak kadını için söylenmiştir.

Başak kadını bunalıma girerse doktor İbram'ın tavsiyesine uyun. "Kendi haline bırakın" Sessiz sakin tavırlarının ve özgüvenlerinin altındaki kuşkucu ve şüpheci kadın açığa çıktı mı vay halinize. Müdire hanım evliliği de aşkı da size dar getirebilir. O yüzden onu kendi haline bırakın. Hoş o sizi hiçbir zaman kendi halinize bırakmayacaktır. Bir iyilik meleği gibi, sizin sorun yapmadığınız sorunlarınızı bile bulup, çözmeye başlayacak ve takdir edilecek şeyler yaparken bile canınızdan bezdirebilecektir.

Bu gıcık özellikleri saymazsanız aslında başak kadınlarına güvenebilirsiniz, titizdirler, özverilidirler, çalışkandırlar. Akılcıdırlar, kolayca iletişim kurulabilir başak kadınlarıyla. Normalde katı ve soğuk nevale gibi dursalar da keyifleri iyiyse tam bir sohbet arkadaşı olabilirler.

Başakların en kötü zamanları yaşlarının ilerlediği dönemlerdir. Çünkü titizlik takıntıları abartılı bir şekilde gelişir. Artık herşeyi kafaya takmaya başlayabilirler. Oturduğunuz yerden, giyiniş biçiminizden, cümle kuruşunuza kadar sizi yargılayabilirler. Yaş ilerledikçe Nuh der, peygamber demezler. Tutucunun kralı olurlar. Güçlü hafızaları ile hiçbirşeyi unutmazlar ve sizin de unutmanıza izin vermezler.

Kısaca yönetilmekten hoşlanıyorsanız, titiz bir sevgili, hayat arkadaşı arıyorsanız başak kadını tam size göredir. Çünkü kendine bakmasını da iyi bilir. Yılların kendini eskitmesine pek izin vermez...

BAŞAK BURCU ERKEĞİ (24 AĞUSTOS - 23 EYLÜL)

Fil gibi hafızaları dışında pek de extra özellikleri yoktur. Kadınlarından daha gıcıkırlar. Kahırları çekilmez. Çok itici ve kendini beğenmiş insanlardır.

Ben size onun yerine YENGEÇ burcu İbrahimlerini anlatayım.
Yengeç burcu İbrahimleri pek bağımsızlığına düşkün değillerdir. Bu özellikleri ancak çok üstlerine gidildiğinde ortaya çıkar. Yoksa tam bir ana kuzusudurlar.

Tabi gönüllerini almak için biraz anaç davranmakta fayda vardır. O zaman neşeli, komik, eğlenceli özellikleri meydana çıkar. Candırlar, İbram'dırlar.


BAŞAK BURCU KADINI (24 AĞUSTOS - 23 EYLÜL)

Eğer anayasalarda kadınların resmi burcu diye bir madde olsaydı sanırım bu Başak olurdu. Kendisi değil ama başağın dokunduğu her yer nizam, intizam bürokratik bir özen ve rahatsız edici bir titizliğe sahiptir. Gıcık kadınların burcudur vesselam.

Eğer sevgilinizin "müdür"ünüz olmasını istiyorsanız başak burcu kadını tam size göredir. Evinizde ne çorabınızı sağa sola atabilirsiniz, ne de kütüphanenizden aldığınız kitabı boy sırasına göre yerine koymadan huzur bulabilirsiniz.

Akıllı olmasına akıllı, güvenilir ve samimi bir kadın arıyorsanız doğru adrestesiniz. Hatta pimpirikli bir yengeç erkeği iseniz işte rahat ve huzur içerisinde sırtınızı dayayıp "şak deyince her dediğini yapmanız koşuluyla" arayıp da bulamıyacağınız bir kadın profili. Tabi titizliği, mükemmeliyetçiliği ile sizi bıktırmazsa.

Hani erkekler düz düşünür ve bu yüzden kadınların karmaşık ruh halini anlayamaz derler ya. İşte size nimet gibi bir burç. Başak kadını da sevmez kafa karıştıran alengirli durumları. Her şeyin bir usulü, siyahı beyazı vardır ona göre. Başak kadını o kadar düzenli ve titizdir ki ajanda niyetine yanınızda taşısanız, saatli marif takvimi diye sayfalarını çevirip baksanız olur.

Akılları takvim gibidir. Her şey bir ayin gibi planlanmıştır kafalarında. Tabi bu durumda bir başak kadınının doğum gününüzü, evlilik yıldönümünüzü unutması mümkün değildir. Siz unutursanız da burnunuzdan getirmesi kaçınılmazdır. Aslında biraz haylazlığı sevmelerine karşın başak kadınları titizliklerini azıcık hava atmak için de kullanabilirler. "Güzel olduğunuz kadar, küstahsınız da" lafı sanki başak kadını için söylenmiştir.

Başak kadını bunalıma girerse doktor İbram'ın tavsiyesine uyun. "Kendi haline bırakın" Sessiz sakin tavırlarının ve özgüvenlerinin altındaki kuşkucu ve şüpheci kadın açığa çıktı mı vay halinize. Müdire hanım evliliği de aşkı da size dar getirebilir. O yüzden onu kendi haline bırakın. Hoş o sizi hiçbir zaman kendi halinize bırakmayacaktır. Bir iyilik meleği gibi, sizin sorun yapmadığınız sorunlarınızı bile bulup, çözmeye başlayacak ve takdir edilecek şeyler yaparken bile canınızdan bezdirebilecektir.

Bu gıcık özellikleri saymazsanız aslında başak kadınlarına güvenebilirsiniz, titizdirler, özverilidirler, çalışkandırlar. Akılcıdırlar, kolayca iletişim kurulabilir başak kadınlarıyla. Normalde katı ve soğuk nevale gibi dursalar da keyifleri iyiyse tam bir sohbet arkadaşı olabilirler.

Başakların en kötü zamanları yaşlarının ilerlediği dönemlerdir. Çünkü titizlik takıntıları abartılı bir şekilde gelişir. Artık herşeyi kafaya takmaya başlayabilirler. Oturduğunuz yerden, giyiniş biçiminizden, cümle kuruşunuza kadar sizi yargılayabilirler. Yaş ilerledikçe Nuh der, peygamber demezler. Tutucunun kralı olurlar. Güçlü hafızaları ile hiçbirşeyi unutmazlar ve sizin de unutmanıza izin vermezler.

Kısaca yönetilmekten hoşlanıyorsanız, titiz bir sevgili, hayat arkadaşı arıyorsanız başak kadını tam size göredir. Çünkü kendine bakmasını da iyi bilir. Yılların kendini eskitmesine pek izin vermez...

BAŞAK BURCU ERKEĞİ (24 AĞUSTOS - 23 EYLÜL)

Fil gibi hafızaları dışında pek de extra özellikleri yoktur. Kadınlarından daha gıcıkırlar. Kahırları çekilmez. Çok itici ve kendini beğenmiş insanlardır.

Ben size onun yerine YENGEÇ burcu İbrahimlerini anlatayım.
Yengeç burcu İbrahimleri pek bağımsızlığına düşkün değillerdir. Bu özellikleri ancak çok üstlerine gidildiğinde ortaya çıkar. Yoksa tam bir ana kuzusudurlar.

Tabi gönüllerini almak için biraz anaç davranmakta fayda vardır. O zaman neşeli, komik, eğlenceli özellikleri meydana çıkar. Candırlar, İbram'dırlar.

Ot kafalılar (TÖREristler) ve Çük kafalılar (Tecavüzcüler) üzerine bir yazı yazmayı planlıyorum.

Hiç yorum yok:

Ayakları yere basmayan kadınların burcu (BALIK)

Hiç yorum yok:


BALIK BURCU KADINI (20 ŞUBAT - 2O MART)

Balıklar suda yaşarlar, bu yüzden de ayakları yere basmaz diye düşünebilirsiniz. Yok öyle değil, balık burcu kadınlarının akılları kafalarından bir karış yukarıda olduğu için ayakları yere basmaz. Balık burcu kadınları tam bir hayalperesttir. Hayata bakışı gerçeklerden ziyade, algıları, duyguları üzerindendir. Genelde yeşil ve mavi renkleri severler. Kendilerini küçümseme dışında pek kötü huyları yoktur.

Balık kadını özünde çok iyi niyetli ve merhametlidir. Dünyayı balıklar yönetse tam bir hümanizm hakim olur. Asla savaşlar çıkmaz, insanlar ölmez. Ancak bir o kadar da hayat mücadelesinden uzaktırlar ki; doğaya karşı bile bir mücadele sergilemediklerinden insanlık açlıktan ölüp gidebilir. Sıradan, rutin işleri sevmezler, hep hayal kurabilecekleri, heyecanlanabilecekleri şeyler ararlar.

Balık kadınları sanatçı ruhludur. Grafiker, ressam, yazar, müzisyen olabilir. İlgi görmeyi, şımartılmayı severler. Ancak biraz kuşkucu, biraz endişeli tiplerdir. Höt deseniz karamsarlığa düşebilirler. Her an bunalıma düşüp, kendilerini birşeylere kaptırmaları mümkündür. İçine düştükleri bu karamsarlıktan yine hayal güçleri ile çıkarlar. İnsanlarla kolay iletişim kurarlar, çalçenedirler. Sezgileri güçlüdür ve genelde yanılmazlar.

Balık kadınlarının hayal güçleri o kadar güçlüdür ki; külkedisi gibi bir ortamda da yaşasalar, bunu algılamak yerine kolayca hayal dünyalarında saraylar kurup, atlantislerde sefa sürebilirler. Ancak balık kadınlarının duygusal, hayalperest tavırlarına aldanıp madem ki balıktır, biraz alıktır diye düşünürseniz aldanırsınız. Üstelik balık kolay oltaya gelir gibi görünse de, kılçığı boğazınıza batabilir. Zaten kendini kandırma eğiliminde olduğundan, sizin pek bir şey yapmanıza gerek kalmaz ama balık kadını da gayet güzel sizi kandırıp, aldatabilir. Bunu da saf ayağına yatarak yapabilir.

Balık kadınlarının ruhen sarışın olmaları, doğal korunmaya muhtaçmış gibi görünmeleri, başarısız oldukları anlamına gelmez. Onlar kendilerini koruyan bir erkeğin kollarına sığınmayı, geçim kaygısı taşımadan iyi yaşamayı, iyi giyinip, iyi gezmeyi bilinçli olarak seçerler. Bu onların sanatçı ruhlarının özgürce üretebilmesi için bir gerekliliktir.

Her anlamda yemini, suyunu kararınca ve vaktinde verip, turşusunu kurup kokutmadığınız sürece, balık kadınlarıyla mutlu, mesut bir birliktelik sürdürebilirsiniz.


BALIK BURCU ERKEĞİ (20 ŞUBAT - 2O MART)

Balık burcu erkekleri de sıradan, sessiz sedasız, içine kapanık, hayalperesttirler. Ben size onun yerine YENGEÇ BURCU İbram'larını anlatayım.

Yengeç burcu İbramları duygusaldır, sevmesini, sevilmesini, sevişmesini bilir. Sanatçı ruhludurlar. Su grubu olduklarından arada sululuk yapsalar da, kalıcı rahatsızlık vermezler. Öfkelerini kontrol edebildikleri sürece kimseye zararları dokunmaz. Öfkelendiklerinde 5 dakika karasularından uzak durursanız eskisinden daha şeker ve daha tatlı olduklarını görebilirsiniz. Candırlar, ciğerdirler, kuzu sarmasıdırlar. Sarılınabilir...


BALIK BURCU KADINI (20 ŞUBAT - 2O MART)

Balıklar suda yaşarlar, bu yüzden de ayakları yere basmaz diye düşünebilirsiniz. Yok öyle değil, balık burcu kadınlarının akılları kafalarından bir karış yukarıda olduğu için ayakları yere basmaz. Balık burcu kadınları tam bir hayalperesttir. Hayata bakışı gerçeklerden ziyade, algıları, duyguları üzerindendir. Genelde yeşil ve mavi renkleri severler. Kendilerini küçümseme dışında pek kötü huyları yoktur.

Balık kadını özünde çok iyi niyetli ve merhametlidir. Dünyayı balıklar yönetse tam bir hümanizm hakim olur. Asla savaşlar çıkmaz, insanlar ölmez. Ancak bir o kadar da hayat mücadelesinden uzaktırlar ki; doğaya karşı bile bir mücadele sergilemediklerinden insanlık açlıktan ölüp gidebilir. Sıradan, rutin işleri sevmezler, hep hayal kurabilecekleri, heyecanlanabilecekleri şeyler ararlar.

Balık kadınları sanatçı ruhludur. Grafiker, ressam, yazar, müzisyen olabilir. İlgi görmeyi, şımartılmayı severler. Ancak biraz kuşkucu, biraz endişeli tiplerdir. Höt deseniz karamsarlığa düşebilirler. Her an bunalıma düşüp, kendilerini birşeylere kaptırmaları mümkündür. İçine düştükleri bu karamsarlıktan yine hayal güçleri ile çıkarlar. İnsanlarla kolay iletişim kurarlar, çalçenedirler. Sezgileri güçlüdür ve genelde yanılmazlar.

Balık kadınlarının hayal güçleri o kadar güçlüdür ki; külkedisi gibi bir ortamda da yaşasalar, bunu algılamak yerine kolayca hayal dünyalarında saraylar kurup, atlantislerde sefa sürebilirler. Ancak balık kadınlarının duygusal, hayalperest tavırlarına aldanıp madem ki balıktır, biraz alıktır diye düşünürseniz aldanırsınız. Üstelik balık kolay oltaya gelir gibi görünse de, kılçığı boğazınıza batabilir. Zaten kendini kandırma eğiliminde olduğundan, sizin pek bir şey yapmanıza gerek kalmaz ama balık kadını da gayet güzel sizi kandırıp, aldatabilir. Bunu da saf ayağına yatarak yapabilir.

Balık kadınlarının ruhen sarışın olmaları, doğal korunmaya muhtaçmış gibi görünmeleri, başarısız oldukları anlamına gelmez. Onlar kendilerini koruyan bir erkeğin kollarına sığınmayı, geçim kaygısı taşımadan iyi yaşamayı, iyi giyinip, iyi gezmeyi bilinçli olarak seçerler. Bu onların sanatçı ruhlarının özgürce üretebilmesi için bir gerekliliktir.

Her anlamda yemini, suyunu kararınca ve vaktinde verip, turşusunu kurup kokutmadığınız sürece, balık kadınlarıyla mutlu, mesut bir birliktelik sürdürebilirsiniz.


BALIK BURCU ERKEĞİ (20 ŞUBAT - 2O MART)

Balık burcu erkekleri de sıradan, sessiz sedasız, içine kapanık, hayalperesttirler. Ben size onun yerine YENGEÇ BURCU İbram'larını anlatayım.

Yengeç burcu İbramları duygusaldır, sevmesini, sevilmesini, sevişmesini bilir. Sanatçı ruhludurlar. Su grubu olduklarından arada sululuk yapsalar da, kalıcı rahatsızlık vermezler. Öfkelerini kontrol edebildikleri sürece kimseye zararları dokunmaz. Öfkelendiklerinde 5 dakika karasularından uzak durursanız eskisinden daha şeker ve daha tatlı olduklarını görebilirsiniz. Candırlar, ciğerdirler, kuzu sarmasıdırlar. Sarılınabilir...

Kodumu oturtan kadınların burcu (ASLAN)

Hiç yorum yok:


ASLAN BURCU KADINI (24 Temmuz - 23 Ağustos)

Aslında şu resmi gördükten sonra Aslan burcu kadını hakkında birşey yazmaya gerek var mı bilmiyorum. Aslan kadını işte aynen yukardaki gibi bir şeydir.  Aslan burcu burçların en aslanıdır en babalarındandır. Sizi kısa zamanda resimdeki arkadaşa çevirebilir.

Aslan burcu kadını için bir tek doğru vardır o da kendi doğrusudur. Ona istemediği, aklının yatmadığı hiç bir şeyi yaptıramazsınız. İnadı inat, tersi çok pistir. Taktı mı takar. Bi aslan kadını size takarsa da zaten Allah korusun derim başka da bir şey demem.

Aslan kadını neşelidir, enerjiktir, hayat doludur. Olaki hayata küser, kendini işe güce verir. Olmadık zamanlardaki enerjisine, performansına hayran kalabilirsiniz. Hayat mücadelesinde genelde başarılıdır. Ev kadını olsa bile hep iş dünyasına daha yatkındır. Yönetici vasıfları vardır. Kendi çıkardığı kriz ve bunalımlar hariç herşeyi iyi yönetebilir.

Sabır katsayıları da, sinirlenme ihtimalleri de yüksektir. Bazen tepeleri kolayca atabilir. Öfke nöbetleri yaşayabilirler. O zamanlarda aşağıdan almanız da kar etmez. En iyisi sakinleşene kadar bir müddet gözüne gözükmeseniz iyi olur. Zaten bir aslan kadınıyla beraberseniz kuzu gibi olmayı zamanla öğrenirsiniz.

Aslan burcu kadınları özünde vericidirler. Fedakar ve sahiplenicidirler. Sevdiklerini kurda kuşa yem etmezler, gerektiğinde bizzat kendileri yerler. Aslan kadınına yamuk yapılmaz. Yapılırsa ne kadar sabretse de sizi bir gün bi güzel benzetebilir. Aslan kadını öfke nöbetlerinde en çok kendi içine patlasa da, çevreye (size) hasar verici radyoaktif sızıntıları olabilir.

Aslan burcu kadınlarının marka takıntısı yoktur ama iyi giyinmeyi severler. Bakımlıdır, alımlıdır. Özgüvenleri yüksektir. Kısmen egoist sayılabilirler. Kendilerini beğenirler. fazla tevazunun cildi bozduğunun farkındalardır.

Paraya pek önem vermezler ama, iyi kazanırlar. Aynı zamanda tutumlu da sayılabilirler. Genelde aslan payını aldıkları söylenir ama öyle değildir. Kazandıklarını daha çok çevresindekiler için sarfederler. Vurdumduymaz değillerdir, insani hassasiyetleri yüksektir.

Aslanlar iyi sevgili, iyi bir  eş olurlar. Çoğunlukla uyumludurlar ancak son sözü aslanlar söylediği için zamanla sizi kendilerine uydururlar. Boynuzlu ve kuyruklu burçlarla pek iyi anlaşamazlar ama diğerleri ile araları fena sayılmaz.

Aslan kadınları sıcak kanlıdır, diğer insanlarla kolayca kaynaşırlar. Çocuksu bir cazibeleri, diri ve genç görünüşleri, enerik bir yapıları vardır. Aslan kadının asil ve kibar duruşunun ardında gerektiğinde laf sokabilme, dalga geçebilme, hatta lafıyla ezebilme yeteneği vardır. Dişiyim falan demez dilinin erdiğini diliyle, elinin erdiğini eliyle dövebilir.

Arada bir akıl vermeyi sever. Bazen bunu başkaları istemese bile kafa ütüleyici bir şekilde yapabilir. Aslan kadını pek yansıtmasa da hayata derin bir perspektiften bakar. Bazen düz mantıkla çok basit algılanacak bişeye taktığında, onu beyninde karman çorman hale getirebilir. Bunu sizle paylaştığında kafanızı beyninizi xebilir. Basit bir şeyi nasıl karmaşık algıladığını gördüğünüzde apışıp kalırsınız. Bu yüzden edebiyat ve "beni anlamıyorlar" diyebilecekleri sanat dallarına da yatkındırlar.

Yaptıkları işi iyi yapmayı sevdiklerinden dolayı, aslan burcu kadınlarıyla o iş de iyi yapılabilir...

ASLAN BURCU ERKEĞİ (24 Temmuz - 23 Ağustos)

Sanılanın aksine aslan burcu erkeği sıradandır. Pek bir özelliği yoktur. Dikkate almaya bile değmez. Ben size onun yerine YENGEÇ BURCU İBRAM'ını anlatayım.

Yengeç burcu İbram'ları yaşı kaç olursa olsun genç gözükür. Yakışıklı olmasa da Brat Pitt'den aşağı kalmayacak derecede kel değildir. Sohbetleri hoştur, neşelidir. Espri yapmayı sever. Arada pis bir melankolik ve ıssız adam olabiliteleri varsa da ilgi ve sevgiyle bu durumu aşarlar. Üçgen vücutları olmasa da, makul göbekleri vardır...

gelecek sayıda BALIK BURCU ile sürecek....



ASLAN BURCU KADINI (24 Temmuz - 23 Ağustos)

Aslında şu resmi gördükten sonra Aslan burcu kadını hakkında birşey yazmaya gerek var mı bilmiyorum. Aslan kadını işte aynen yukardaki gibi bir şeydir.  Aslan burcu burçların en aslanıdır en babalarındandır. Sizi kısa zamanda resimdeki arkadaşa çevirebilir.

Aslan burcu kadını için bir tek doğru vardır o da kendi doğrusudur. Ona istemediği, aklının yatmadığı hiç bir şeyi yaptıramazsınız. İnadı inat, tersi çok pistir. Taktı mı takar. Bi aslan kadını size takarsa da zaten Allah korusun derim başka da bir şey demem.

Aslan kadını neşelidir, enerjiktir, hayat doludur. Olaki hayata küser, kendini işe güce verir. Olmadık zamanlardaki enerjisine, performansına hayran kalabilirsiniz. Hayat mücadelesinde genelde başarılıdır. Ev kadını olsa bile hep iş dünyasına daha yatkındır. Yönetici vasıfları vardır. Kendi çıkardığı kriz ve bunalımlar hariç herşeyi iyi yönetebilir.

Sabır katsayıları da, sinirlenme ihtimalleri de yüksektir. Bazen tepeleri kolayca atabilir. Öfke nöbetleri yaşayabilirler. O zamanlarda aşağıdan almanız da kar etmez. En iyisi sakinleşene kadar bir müddet gözüne gözükmeseniz iyi olur. Zaten bir aslan kadınıyla beraberseniz kuzu gibi olmayı zamanla öğrenirsiniz.

Aslan burcu kadınları özünde vericidirler. Fedakar ve sahiplenicidirler. Sevdiklerini kurda kuşa yem etmezler, gerektiğinde bizzat kendileri yerler. Aslan kadınına yamuk yapılmaz. Yapılırsa ne kadar sabretse de sizi bir gün bi güzel benzetebilir. Aslan kadını öfke nöbetlerinde en çok kendi içine patlasa da, çevreye (size) hasar verici radyoaktif sızıntıları olabilir.

Aslan burcu kadınlarının marka takıntısı yoktur ama iyi giyinmeyi severler. Bakımlıdır, alımlıdır. Özgüvenleri yüksektir. Kısmen egoist sayılabilirler. Kendilerini beğenirler. fazla tevazunun cildi bozduğunun farkındalardır.

Paraya pek önem vermezler ama, iyi kazanırlar. Aynı zamanda tutumlu da sayılabilirler. Genelde aslan payını aldıkları söylenir ama öyle değildir. Kazandıklarını daha çok çevresindekiler için sarfederler. Vurdumduymaz değillerdir, insani hassasiyetleri yüksektir.

Aslanlar iyi sevgili, iyi bir  eş olurlar. Çoğunlukla uyumludurlar ancak son sözü aslanlar söylediği için zamanla sizi kendilerine uydururlar. Boynuzlu ve kuyruklu burçlarla pek iyi anlaşamazlar ama diğerleri ile araları fena sayılmaz.

Aslan kadınları sıcak kanlıdır, diğer insanlarla kolayca kaynaşırlar. Çocuksu bir cazibeleri, diri ve genç görünüşleri, enerik bir yapıları vardır. Aslan kadının asil ve kibar duruşunun ardında gerektiğinde laf sokabilme, dalga geçebilme, hatta lafıyla ezebilme yeteneği vardır. Dişiyim falan demez dilinin erdiğini diliyle, elinin erdiğini eliyle dövebilir.

Arada bir akıl vermeyi sever. Bazen bunu başkaları istemese bile kafa ütüleyici bir şekilde yapabilir. Aslan kadını pek yansıtmasa da hayata derin bir perspektiften bakar. Bazen düz mantıkla çok basit algılanacak bişeye taktığında, onu beyninde karman çorman hale getirebilir. Bunu sizle paylaştığında kafanızı beyninizi xebilir. Basit bir şeyi nasıl karmaşık algıladığını gördüğünüzde apışıp kalırsınız. Bu yüzden edebiyat ve "beni anlamıyorlar" diyebilecekleri sanat dallarına da yatkındırlar.

Yaptıkları işi iyi yapmayı sevdiklerinden dolayı, aslan burcu kadınlarıyla o iş de iyi yapılabilir...

ASLAN BURCU ERKEĞİ (24 Temmuz - 23 Ağustos)

Sanılanın aksine aslan burcu erkeği sıradandır. Pek bir özelliği yoktur. Dikkate almaya bile değmez. Ben size onun yerine YENGEÇ BURCU İBRAM'ını anlatayım.

Yengeç burcu İbram'ları yaşı kaç olursa olsun genç gözükür. Yakışıklı olmasa da Brat Pitt'den aşağı kalmayacak derecede kel değildir. Sohbetleri hoştur, neşelidir. Espri yapmayı sever. Arada pis bir melankolik ve ıssız adam olabiliteleri varsa da ilgi ve sevgiyle bu durumu aşarlar. Üçgen vücutları olmasa da, makul göbekleri vardır...

gelecek sayıda BALIK BURCU ile sürecek....

Neşeli ve abartılı yaşamayı seven kadınların burcu (AKREP)

Hiç yorum yok:

Merhaba efendim.
Bendeniz çok pis fal bakarım. Yani falcı değilim ama bunu sırf pislik olsun diye yaparım. Hani falcıya gidip de bin pişman olasınız, hem fala inanmayıp, hem falsız kalmayasınız diye.

Baktım bu günlerde bloglarda burcunuz, bankalarda borcunuz postları boy göstermekte, ben de karar verdim burçları yazmaya...

Haliyle İbram yazarsa alengirli yazar, oyun olsun, torba dolsun, yazıyorsak bir farkımız olsun diyerek aldık, kalemi elimize. Burçları Alfabetik olarak yazmaya karar verdim ki, arayan kolay bulsun. Bir de tek kalemde yazamam, arkası yarın olsun dedim. 

Buyrun, alfabetik sıraya göre dizilmiş burçlarınız (önce bayanlar, sonra bayılanlar)


1- AKREP BURCU KADINI: (23 ekim-22 kasım)


Akrep burcu kadınları şen, şakrak neşeli tiplerdir genelde. Ancak arada cinslikleri tutar bunalıma girerler. Kendi haline bırakırsanız 7 günde, üstüne düşerseniz 7 ayda iyileşirler. Grip gibi gariptirler anlayacağınız. Bu burcun kadının gönlünü almasını bildikten sonra, yapmıca iş yok gibi gözükse, de özünde akrepler tembel yaratıklardır.

Ancak akıllıdırlar, işi bilir, işe gitmezler. Baklava açmak ve adamın ağzına zçmak için oklava kulllanan tiplerden değildirler . Mercimeği fırına vermeyi bilse de, özenle hazır(lanmış) yemeklerden hoşlanır.

Adlarının aksine akreplikleri pek görülmemiştir. Kuyruklarına basılsa bile, eğer o kuyruk sevdiklerinin kuyruğu değilse töleranslı davranabilirler. Akrep kadını arkadaşınız, kankinizse sırrınızı saklar, sevgilinizse sizi mutlu eder. Sever, sevilir, sevişir sorun çıkarmaz.

Sorumluluk sahibidir ama boşvermeyi de sever. Panik atak değildir, kolay kolay ortamı germez. Hemen kızıp, öfkelenmez, kavga etmez ama aheste çekip kürekleri, size soğuk intikam yemekleri de servis edebilir. Lay, lay lom, çiçek böcek bir tabiatı vardır. Hediye almayı sever, kokmayan ya da iyi kokan erkeklerden hoşlanır.

Akrep kadınları abartılı yaşamayı severler. Ne kadar aksini istiyor görünseler de duygularının ortası yoktur.  Azıcık sakardırlar. Su grubudur, diğer su gruplarıyla iyi anlaşır.  Severlerse kolay değil, kolaylaştırıcıdırlar.


AKREP BURCU ERKEĞİ: (23 ekim-22 kasım)


Pek iyi bişey değillerdir. Hiç tavsiye etmem .  Ben size onun yerine YENGEÇ BURCU İBRAM'ını tavsiye ederim.

Yengeç burcu İbram'ları ilk bakışta uyuz ve pısırık görünseler de, sonraları neşeli şen şakrak oldukları anlaşılan İbram'lardır. Evcimendirler. Evilebilir ve sevilebilirler. Candırlar, iyidirler, İbram'dırlar.
                                       gelecek sayıda Aslan Burcu'yla sürecek.....


Merhaba efendim.
Bendeniz çok pis fal bakarım. Yani falcı değilim ama bunu sırf pislik olsun diye yaparım. Hani falcıya gidip de bin pişman olasınız, hem fala inanmayıp, hem falsız kalmayasınız diye.

Baktım bu günlerde bloglarda burcunuz, bankalarda borcunuz postları boy göstermekte, ben de karar verdim burçları yazmaya...

Haliyle İbram yazarsa alengirli yazar, oyun olsun, torba dolsun, yazıyorsak bir farkımız olsun diyerek aldık, kalemi elimize. Burçları Alfabetik olarak yazmaya karar verdim ki, arayan kolay bulsun. Bir de tek kalemde yazamam, arkası yarın olsun dedim. 

Buyrun, alfabetik sıraya göre dizilmiş burçlarınız (önce bayanlar, sonra bayılanlar)


1- AKREP BURCU KADINI: (23 ekim-22 kasım)


Akrep burcu kadınları şen, şakrak neşeli tiplerdir genelde. Ancak arada cinslikleri tutar bunalıma girerler. Kendi haline bırakırsanız 7 günde, üstüne düşerseniz 7 ayda iyileşirler. Grip gibi gariptirler anlayacağınız. Bu burcun kadının gönlünü almasını bildikten sonra, yapmıca iş yok gibi gözükse, de özünde akrepler tembel yaratıklardır.

Ancak akıllıdırlar, işi bilir, işe gitmezler. Baklava açmak ve adamın ağzına zçmak için oklava kulllanan tiplerden değildirler . Mercimeği fırına vermeyi bilse de, özenle hazır(lanmış) yemeklerden hoşlanır.

Adlarının aksine akreplikleri pek görülmemiştir. Kuyruklarına basılsa bile, eğer o kuyruk sevdiklerinin kuyruğu değilse töleranslı davranabilirler. Akrep kadını arkadaşınız, kankinizse sırrınızı saklar, sevgilinizse sizi mutlu eder. Sever, sevilir, sevişir sorun çıkarmaz.

Sorumluluk sahibidir ama boşvermeyi de sever. Panik atak değildir, kolay kolay ortamı germez. Hemen kızıp, öfkelenmez, kavga etmez ama aheste çekip kürekleri, size soğuk intikam yemekleri de servis edebilir. Lay, lay lom, çiçek böcek bir tabiatı vardır. Hediye almayı sever, kokmayan ya da iyi kokan erkeklerden hoşlanır.

Akrep kadınları abartılı yaşamayı severler. Ne kadar aksini istiyor görünseler de duygularının ortası yoktur.  Azıcık sakardırlar. Su grubudur, diğer su gruplarıyla iyi anlaşır.  Severlerse kolay değil, kolaylaştırıcıdırlar.


AKREP BURCU ERKEĞİ: (23 ekim-22 kasım)


Pek iyi bişey değillerdir. Hiç tavsiye etmem .  Ben size onun yerine YENGEÇ BURCU İBRAM'ını tavsiye ederim.

Yengeç burcu İbram'ları ilk bakışta uyuz ve pısırık görünseler de, sonraları neşeli şen şakrak oldukları anlaşılan İbram'lardır. Evcimendirler. Evilebilir ve sevilebilirler. Candırlar, iyidirler, İbram'dırlar.
                                       gelecek sayıda Aslan Burcu'yla sürecek.....

bir zamanlar seX böyle birşeydi

Hiç yorum yok:
Kedilerin mart, kadınların nisan, erkeklerin mayıs aktivite günleri geldi geçiyor. bugünlerde her türlü blog yazısına hazırlıklı olmanız lazım en azından. hani daha beteri hayatta olup duruyor zaten de, bloglarda da kıl, tüy, selülit ardından da ilk gecem şöyleydi, asaletim şöyle gitti, kemeri böyle çözdük türünden yazılar görülmeye başlar yakında.

Eee o zaman ne duruyoruz biz de yazalım. efendim haliyle biz de ergen olduk bir zamanlar. bizim de ilk sex ve cinsel deneyimlerimiz oldu. abazan geldik abazan gitmiyoruz ya bu dünyadan. Bizim de var bir takım tecrübelerimiz.

Efendim, aşkın sevdanın ve daha ötesinin (sevmek, sevilmek, sevişmek) sadece 3S ile ifade edildiği ve 4ncü S nin argo sayıldığı günlerde tanıştık seX kelimesi ile. yani eskiden seX yoktu daha ayıp bişi vardı onun yerine söylenen ve biz de  s
öyliyemiyorduk...

işte bu yeni icad seX kelimesi hem argo değildi, hem de ergen ruhlarımızdaki bir boşluğu dolduruyordu. biz de üç kafadar arkadaş o günlerde "telsiz bir radyo kurmak, bilimsel buluş yapmak, uzaya gitmek"ten ibaret olan hayal gücümüzü kamçılayacak yeni bir nesne bulmanın sevinci ile seX yapma fikrimizi gerçekleştirmek üzere arkadaşın evinin yolunu tuttuk.

3 kafadar birlikte seX yapacaktık özetle, seX ama sizin bugün anlam verdiğiniz manada bir şey değildi bizim için. romantizmin bir adım ötesini ifade eden bir kelimeye  ait algılarımızı yükseltecektik.

Neyse arkadaşın evine vardık akşam vakti. Gitmeden önce kararlaştırdığımız üzere malzemelerimizi de önceden yanımıza almıştık. seX yapmak için gerekli malzeme listesi şöyleydi:


1 adet boş calcium sandoz kutusu
1 adet orta boy pil
1 adet cikletten çıkma büyüteç
1 küçük parça asetatlı kağıt
1 adet keçeli kırmızı kalem
1 adet gece lambası ampulü


Görev bölümü yaparak başladık seX işine. birimiz pilin ucuna bir parça kablo ile lambayı lehimledi ve calcium sandoz şişesine koydu özenle. bir diğerimiz plastik kapakta keserek küçük bir pencere oluşturdu. (8mm film karesi gibi-hoş siz şimdi 8 mm film ne dersiniz ama ekşi sözlüğe bir bakın) eli kalem tutanımız ise bir grafiti ustası gibi kırmızı kalemle asetatın üzerine afilli bir seX yazdı...

ev sahibi arkadaş ışıkları söndürdü. diğeri pil ile lambanın devresini tamamladı aliminyum kutunun içinde, ben de büyüteçi tuttum (arkasından ışık vuran seX yazılı) asetat kağıdın önüne ve duvara kafam kadar kocaman bir seX yazısı vurdurmayı başardık.

Sinema perdesi gibi dev ekrandaki seX yazısını dakikalarca seyrettik. hem küçük çaplı bir projeksiyon ve sinema makinası yapmayı becermiş, hem de birlikte seX yapmıştık.  (bu olayda bi ibnelik yoktur, gülmeden dosdoğru okuyun döverim)

vay be dedik kendi kendimize. biz bunu yaptıksa  ileride daha neler yapabiliriz. Nitekim zaman geçti; bir tanemiz (asetata seX yazan) kendi çapında ünlü bir fotoğrafçı oldu. bir tanemiz elektronik mühendisi, ben de bilgi teknolojileri üzerine iş güç sahibi oldum. Bir de burda başınızın belası İbram abiniz...

Tabi buralara gelene kadar  o yıllara göre maharet sayılabilecek (tüm devrelerini kendimizin monte ettiği amatör radyolar, su ile çalışan otomobil prototipleri, uydu alıcıları vb şeyler yaptık amatörce)

Geçmişe mazi deniyordu değil mi? Ama  size çok fazla nostaljik  gelse de seX eskiden böyle bir şeydi bizler için. En azından kamışa su yürüyene kadar. Sonrası Köroğlu'nun dediği gibi, delikli demir icad oldu mertlik bozuldu :)
Kedilerin mart, kadınların nisan, erkeklerin mayıs aktivite günleri geldi geçiyor. bugünlerde her türlü blog yazısına hazırlıklı olmanız lazım en azından. hani daha beteri hayatta olup duruyor zaten de, bloglarda da kıl, tüy, selülit ardından da ilk gecem şöyleydi, asaletim şöyle gitti, kemeri böyle çözdük türünden yazılar görülmeye başlar yakında.

Eee o zaman ne duruyoruz biz de yazalım. efendim haliyle biz de ergen olduk bir zamanlar. bizim de ilk sex ve cinsel deneyimlerimiz oldu. abazan geldik abazan gitmiyoruz ya bu dünyadan. Bizim de var bir takım tecrübelerimiz.

Efendim, aşkın sevdanın ve daha ötesinin (sevmek, sevilmek, sevişmek) sadece 3S ile ifade edildiği ve 4ncü S nin argo sayıldığı günlerde tanıştık seX kelimesi ile. yani eskiden seX yoktu daha ayıp bişi vardı onun yerine söylenen ve biz de  s
öyliyemiyorduk...

işte bu yeni icad seX kelimesi hem argo değildi, hem de ergen ruhlarımızdaki bir boşluğu dolduruyordu. biz de üç kafadar arkadaş o günlerde "telsiz bir radyo kurmak, bilimsel buluş yapmak, uzaya gitmek"ten ibaret olan hayal gücümüzü kamçılayacak yeni bir nesne bulmanın sevinci ile seX yapma fikrimizi gerçekleştirmek üzere arkadaşın evinin yolunu tuttuk.

3 kafadar birlikte seX yapacaktık özetle, seX ama sizin bugün anlam verdiğiniz manada bir şey değildi bizim için. romantizmin bir adım ötesini ifade eden bir kelimeye  ait algılarımızı yükseltecektik.

Neyse arkadaşın evine vardık akşam vakti. Gitmeden önce kararlaştırdığımız üzere malzemelerimizi de önceden yanımıza almıştık. seX yapmak için gerekli malzeme listesi şöyleydi:


1 adet boş calcium sandoz kutusu
1 adet orta boy pil
1 adet cikletten çıkma büyüteç
1 küçük parça asetatlı kağıt
1 adet keçeli kırmızı kalem
1 adet gece lambası ampulü


Görev bölümü yaparak başladık seX işine. birimiz pilin ucuna bir parça kablo ile lambayı lehimledi ve calcium sandoz şişesine koydu özenle. bir diğerimiz plastik kapakta keserek küçük bir pencere oluşturdu. (8mm film karesi gibi-hoş siz şimdi 8 mm film ne dersiniz ama ekşi sözlüğe bir bakın) eli kalem tutanımız ise bir grafiti ustası gibi kırmızı kalemle asetatın üzerine afilli bir seX yazdı...

ev sahibi arkadaş ışıkları söndürdü. diğeri pil ile lambanın devresini tamamladı aliminyum kutunun içinde, ben de büyüteçi tuttum (arkasından ışık vuran seX yazılı) asetat kağıdın önüne ve duvara kafam kadar kocaman bir seX yazısı vurdurmayı başardık.

Sinema perdesi gibi dev ekrandaki seX yazısını dakikalarca seyrettik. hem küçük çaplı bir projeksiyon ve sinema makinası yapmayı becermiş, hem de birlikte seX yapmıştık.  (bu olayda bi ibnelik yoktur, gülmeden dosdoğru okuyun döverim)

vay be dedik kendi kendimize. biz bunu yaptıksa  ileride daha neler yapabiliriz. Nitekim zaman geçti; bir tanemiz (asetata seX yazan) kendi çapında ünlü bir fotoğrafçı oldu. bir tanemiz elektronik mühendisi, ben de bilgi teknolojileri üzerine iş güç sahibi oldum. Bir de burda başınızın belası İbram abiniz...

Tabi buralara gelene kadar  o yıllara göre maharet sayılabilecek (tüm devrelerini kendimizin monte ettiği amatör radyolar, su ile çalışan otomobil prototipleri, uydu alıcıları vb şeyler yaptık amatörce)

Geçmişe mazi deniyordu değil mi? Ama  size çok fazla nostaljik  gelse de seX eskiden böyle bir şeydi bizler için. En azından kamışa su yürüyene kadar. Sonrası Köroğlu'nun dediği gibi, delikli demir icad oldu mertlik bozuldu :)

Söyle bana senin İbrahim'in hangisi?

Hiç yorum yok:

Merhaba. Saygıdeğer okuyucularım.
Herkes gibi ben de 23 Nisan'da blogumu birilerine bırakmaya karar verdim. Ama pek öyle çoluk çocuğa bırakasım yok. Yeni yetmeler cin gibi maşallah. Verip de geri alamamak var güzelim blogu.  O yüzden blogumu bir postluk, ismini cismini vermek istemeyip, bana güzel bir yorum gönderen okuyucuma ve onun bir önerisine bırakıyorum.

Kendisi bir İbrahim'imi önermiş. Her ne kadar benim bloglarımdan alıntılar yapsa da herkes kendi İbrahim'ini anlatsın demiş. Eee doğru da demiş. Sizin de hayatınızda bir İbram yok mu. Kâh komik, kâh kro, kâh romantik, kah eş, dost, sevgili. Kâh abi, abla, teyze hala. Siz de yazın bakalım kendi İbrahim'inizi..

İster MİM sayıp sitenizde yazın, ister bu yazıya yorum olarak bırakın. Biz de okuyup, öğrenelim. Sizin İbrahim'iniz nasıl biri, aşağıdakilerden hangisi???

İBRAHİM’İMİ TAKDİM EDİYORUM:
 
İbrahim: Hayallerinizin erkeği. Yalan mı? Hayalinizde bir adam oldu o yazdıkça. Benim de hayallerimdeki erkekti. Hayalimdeki yüze profil fotoğrafını yapıştırdım. Boyunu posunu kendim kafama göre yazdım. 

Teyzemdi dizine yattım, halamdı derdimi paylaştım, ablamdı kavga ettim, dayı kızımdı sataştım, babaannemdi hikayesini dinledim… E  o dedi; bazen halanız bazen teyzenizim … diye. Ben de onun dediğini yaptım işte.


 
Herşeyden biraz var İbrahim’de. Hoş her şeyden her insanda var ama ondaki tat bir başka.Bazen bir parmak BAL çalıyor,  bir de bakmışsınız biber oluyor dilinize, bazen de basıyor bam telinize.
  
Bazen mutfağınızda yemek yaparken aklınıza düşüyor sarımsak soyarken, İbrahim bir gün demişti kurcalama kokusu çıkar diye doğruymuş diyorsunuz. Azıcık gönlünüz akacak oluyor; tersoluğu geliyor aklınıza, çünkü  bana bakma, benim yarim var diyor bas bas.

Şehirlerarası bir otobüse biniyorsunuz, ayaklarınız şişiyor çıkarsam ya şu ayakkabıları offf derken aklınıza yurdum insanı oldum diye otobüs yolculuğunu anlatan İbraaam geliyor. Hay Allah sadece halam teyzem değil yol arkadaşımmış bu adam diyebiliyorsunuz.
Nerde ne zaman karşınıza çıkacağı belli olmuyor İbram'ın işte. Öyle ki sevgilinizi öperken gözlerinizi açınca bile aklınıza İbraaam gelebiliyor doğru demiş adam, gözü kapalı öpülmüyormuş diyebiliyorsunuz.

 
Bir arkadaşınız apartmandan çıkıp, hızla önünüzden yürürken arkadaki sizi “kediye basma”  diye uyarınca, noluyo nan İbrahim’in ruhu mu bu acaba burada durmuş, köşede. diyebiliyorsunuz.

Şahsen ben düşündüm çok defa hem de. Aslında ben düşünmedim de İbrahim'in söyledikleri bilerek-bilmeyerek kulağıma küpe olmuş. Farkettim ki hepimizin hayatında bir İbrahim var. Kâh komik, kâh kro, kâh romantik, kah eş, dost, sevgili. Kâh abi, abla, teyze hala. Öyleyse siz de yazın bakalım kendi İbrahim'inizi. Okuyalım.

Ben kim miyim, İbrahim’in okuyucularından biri. Yeterince sertleşemediği için, seviyorum en çok onu…

--------------------------------------------------------------------
* Hamiş: bold yazılar İbrahim'in yazılarından seçkiler olup, elimiz deyince linklenecektir.


Merhaba. Saygıdeğer okuyucularım.
Herkes gibi ben de 23 Nisan'da blogumu birilerine bırakmaya karar verdim. Ama pek öyle çoluk çocuğa bırakasım yok. Yeni yetmeler cin gibi maşallah. Verip de geri alamamak var güzelim blogu.  O yüzden blogumu bir postluk, ismini cismini vermek istemeyip, bana güzel bir yorum gönderen okuyucuma ve onun bir önerisine bırakıyorum.

Kendisi bir İbrahim'imi önermiş. Her ne kadar benim bloglarımdan alıntılar yapsa da herkes kendi İbrahim'ini anlatsın demiş. Eee doğru da demiş. Sizin de hayatınızda bir İbram yok mu. Kâh komik, kâh kro, kâh romantik, kah eş, dost, sevgili. Kâh abi, abla, teyze hala. Siz de yazın bakalım kendi İbrahim'inizi..

İster MİM sayıp sitenizde yazın, ister bu yazıya yorum olarak bırakın. Biz de okuyup, öğrenelim. Sizin İbrahim'iniz nasıl biri, aşağıdakilerden hangisi???

İBRAHİM’İMİ TAKDİM EDİYORUM:
 
İbrahim: Hayallerinizin erkeği. Yalan mı? Hayalinizde bir adam oldu o yazdıkça. Benim de hayallerimdeki erkekti. Hayalimdeki yüze profil fotoğrafını yapıştırdım. Boyunu posunu kendim kafama göre yazdım. 

Teyzemdi dizine yattım, halamdı derdimi paylaştım, ablamdı kavga ettim, dayı kızımdı sataştım, babaannemdi hikayesini dinledim… E  o dedi; bazen halanız bazen teyzenizim … diye. Ben de onun dediğini yaptım işte.


 
Herşeyden biraz var İbrahim’de. Hoş her şeyden her insanda var ama ondaki tat bir başka.Bazen bir parmak BAL çalıyor,  bir de bakmışsınız biber oluyor dilinize, bazen de basıyor bam telinize.
  
Bazen mutfağınızda yemek yaparken aklınıza düşüyor sarımsak soyarken, İbrahim bir gün demişti kurcalama kokusu çıkar diye doğruymuş diyorsunuz. Azıcık gönlünüz akacak oluyor; tersoluğu geliyor aklınıza, çünkü  bana bakma, benim yarim var diyor bas bas.

Şehirlerarası bir otobüse biniyorsunuz, ayaklarınız şişiyor çıkarsam ya şu ayakkabıları offf derken aklınıza yurdum insanı oldum diye otobüs yolculuğunu anlatan İbraaam geliyor. Hay Allah sadece halam teyzem değil yol arkadaşımmış bu adam diyebiliyorsunuz.
Nerde ne zaman karşınıza çıkacağı belli olmuyor İbram'ın işte. Öyle ki sevgilinizi öperken gözlerinizi açınca bile aklınıza İbraaam gelebiliyor doğru demiş adam, gözü kapalı öpülmüyormuş diyebiliyorsunuz.

 
Bir arkadaşınız apartmandan çıkıp, hızla önünüzden yürürken arkadaki sizi “kediye basma”  diye uyarınca, noluyo nan İbrahim’in ruhu mu bu acaba burada durmuş, köşede. diyebiliyorsunuz.

Şahsen ben düşündüm çok defa hem de. Aslında ben düşünmedim de İbrahim'in söyledikleri bilerek-bilmeyerek kulağıma küpe olmuş. Farkettim ki hepimizin hayatında bir İbrahim var. Kâh komik, kâh kro, kâh romantik, kah eş, dost, sevgili. Kâh abi, abla, teyze hala. Öyleyse siz de yazın bakalım kendi İbrahim'inizi. Okuyalım.

Ben kim miyim, İbrahim’in okuyucularından biri. Yeterince sertleşemediği için, seviyorum en çok onu…

--------------------------------------------------------------------
* Hamiş: bold yazılar İbrahim'in yazılarından seçkiler olup, elimiz deyince linklenecektir.

Sevgilin var mı İbram? Vaar, sana ne?

Hiç yorum yok:


Profil resminden karı kız beğenen bir tek benim gibi abazanlar , yobazanlar var zannediyordum. Oysa bu tip kişilerin dişileri de varmış. Oh! İbram profil resmine içim geçti, sevgilin var mı? Birlikte bloggerdan facebooka çıkabilir miyiz türünde mailler alıyorum bu aralar. Yapmayın iki gözüm, kendinize yazık, İbrama kazık etmeyin.

Efendim, öncelikle o profil resmi çakmadır haberiniz olsun. Daha önce de açıklamıştım. Resme bakıp oh, ah diyecek olan varsa orjinali internette "goodmorning yastıkları" bahsinde google araması ile kolayca bulunabilir. Zaten uyuyan bir adam resminin, "hatunun mart haftasına" denk gelmediyse bir dişi kişinin neresini uyandırdığını da anlamış değilim.

Gelelim şu ünlü soruya. "Sevgilin var mı İbram?" Vaaaar efendim, aslanlar gibi var. Koçlar gibi var. Ruh ikizim de ruh öküzüm de var efendim. Allah eksikliğini göstermesin. Bursa'ya gittiğimde küçük küçük havlular alacağım sevgili annem, sevgili babam, sevgili kızım, sevgili halacığım, sevgili dayıcığım, sevgili arkadaşım ve sevgili sevgilim var efendim.

İlgi alakanızdan memnun olup, bi yerlerim kalkıp, azıcık şımarmış olmama rağmen şunu söylemek isterim ki; blogum açık olsa da bizim dükkan kapalı efendim. Yaşımız müsait olmakla birlikte, mevsim sonu indirimli satışlarda da değiliz.

Acep neden böyle şeylere takılıp kalırsınız ki? Bahar geldi diye böyle oluyor sanırım bu işler. Libidosu insanın düşmanıdır efendim. Kedilerde işe yaradığı kadar işe yaramıyor insanoğlunda. Sezen Cumhur'vari bir dille söyleyecek olursak; güzel bahar günlerinde kalbinizde cik cik uçmayı bekleyen yavru bir kuş besleseniz bile, bacaklarınızın arasında öten kuşa mukayyet olun efendim. 

Zaten her ne kadar İbrahim iyi yazar, iyi de çizer diye düşünseniz bile; İbrahim iyi yazardır ama, kötü yazılır benim bildiğim. Beceriksizdir, ters adamdır, gıcıktır, kahrı çekilmez. Uzak durulması gereken bir canlı türüdür. Öcüdür, markuttur, bööööö'dür. Hem kaleminin ucu eskisi kadar da keskin değildir. Doğru düzgün yazamaz, yazılamaz.

Biliyorsunuz insan bünyesinde üç çeşit kemiksel sorun vardır . Bunu bilimsel bir dille kırık, çıkık ve bıkık diye özetleyebiliriz. Bıkıklar en zor iyileşen dertlendendir, iflah olmazlar.

Hem napıcanız ununu eleyip, eleğini duvara asmış, feleğin 45ine basmış adamları. Biliyorum hep "Neco" libidosu yüzünden oldu bu işler ama, İbram Neco gibi şarkı söylemeyi de bilmez. Halis toprak gibi elinde tutuğundan başka, bırakacak malı, mülkü de yoktur.

Ayrıca hepimiz az çok biliriz ki; tok adamı ağırlaması zordur. Zahmetli iştir. Çorba'nın sıcaklığına, kılına tüyüne, takar durur. Oysa ne gerek var buna. Bakın dışarda kuşlar, böcekler, çiçekler ötüyor. Açılın kırlara, baharın kokusunu fokuslayın duykukularınızı.

Miss gibi temiz havayı çekin içinize. Bir sürü genç, yakışıklı, eli kalem tutan, ağzı laf yapan boğagiller dolaşıyor ortalıklarda. Sizin ihtiyar öküzün tekiyle işiniz ne? Taze boğalar, yemyeşil çimenlerin üzerinde aranıp, otlanıyorken...


Profil resminden karı kız beğenen bir tek benim gibi abazanlar , yobazanlar var zannediyordum. Oysa bu tip kişilerin dişileri de varmış. Oh! İbram profil resmine içim geçti, sevgilin var mı? Birlikte bloggerdan facebooka çıkabilir miyiz türünde mailler alıyorum bu aralar. Yapmayın iki gözüm, kendinize yazık, İbrama kazık etmeyin.

Efendim, öncelikle o profil resmi çakmadır haberiniz olsun. Daha önce de açıklamıştım. Resme bakıp oh, ah diyecek olan varsa orjinali internette "goodmorning yastıkları" bahsinde google araması ile kolayca bulunabilir. Zaten uyuyan bir adam resminin, "hatunun mart haftasına" denk gelmediyse bir dişi kişinin neresini uyandırdığını da anlamış değilim.

Gelelim şu ünlü soruya. "Sevgilin var mı İbram?" Vaaaar efendim, aslanlar gibi var. Koçlar gibi var. Ruh ikizim de ruh öküzüm de var efendim. Allah eksikliğini göstermesin. Bursa'ya gittiğimde küçük küçük havlular alacağım sevgili annem, sevgili babam, sevgili kızım, sevgili halacığım, sevgili dayıcığım, sevgili arkadaşım ve sevgili sevgilim var efendim.

İlgi alakanızdan memnun olup, bi yerlerim kalkıp, azıcık şımarmış olmama rağmen şunu söylemek isterim ki; blogum açık olsa da bizim dükkan kapalı efendim. Yaşımız müsait olmakla birlikte, mevsim sonu indirimli satışlarda da değiliz.

Acep neden böyle şeylere takılıp kalırsınız ki? Bahar geldi diye böyle oluyor sanırım bu işler. Libidosu insanın düşmanıdır efendim. Kedilerde işe yaradığı kadar işe yaramıyor insanoğlunda. Sezen Cumhur'vari bir dille söyleyecek olursak; güzel bahar günlerinde kalbinizde cik cik uçmayı bekleyen yavru bir kuş besleseniz bile, bacaklarınızın arasında öten kuşa mukayyet olun efendim. 

Zaten her ne kadar İbrahim iyi yazar, iyi de çizer diye düşünseniz bile; İbrahim iyi yazardır ama, kötü yazılır benim bildiğim. Beceriksizdir, ters adamdır, gıcıktır, kahrı çekilmez. Uzak durulması gereken bir canlı türüdür. Öcüdür, markuttur, bööööö'dür. Hem kaleminin ucu eskisi kadar da keskin değildir. Doğru düzgün yazamaz, yazılamaz.

Biliyorsunuz insan bünyesinde üç çeşit kemiksel sorun vardır . Bunu bilimsel bir dille kırık, çıkık ve bıkık diye özetleyebiliriz. Bıkıklar en zor iyileşen dertlendendir, iflah olmazlar.

Hem napıcanız ununu eleyip, eleğini duvara asmış, feleğin 45ine basmış adamları. Biliyorum hep "Neco" libidosu yüzünden oldu bu işler ama, İbram Neco gibi şarkı söylemeyi de bilmez. Halis toprak gibi elinde tutuğundan başka, bırakacak malı, mülkü de yoktur.

Ayrıca hepimiz az çok biliriz ki; tok adamı ağırlaması zordur. Zahmetli iştir. Çorba'nın sıcaklığına, kılına tüyüne, takar durur. Oysa ne gerek var buna. Bakın dışarda kuşlar, böcekler, çiçekler ötüyor. Açılın kırlara, baharın kokusunu fokuslayın duykukularınızı.

Miss gibi temiz havayı çekin içinize. Bir sürü genç, yakışıklı, eli kalem tutan, ağzı laf yapan boğagiller dolaşıyor ortalıklarda. Sizin ihtiyar öküzün tekiyle işiniz ne? Taze boğalar, yemyeşil çimenlerin üzerinde aranıp, otlanıyorken...

Yamyamlar daha mı mutludur acaba? Hani bu dünyada kimse kimseyi pek yemiyor da...

Hiç yorum yok:

İbram'ın papatya falı

Hiç yorum yok:


seviyo, sevmiyo
sevcek, az kaldı,
birazdan sever belki
sora ben de onu severim.

vercek vermicek
vercek de ne zaman vercek?
acaba vermez mi?
yok canım bana vermicek de
başka kime selam vercek.

gülcek gülmücek.
güler mi, gülmez mi?
gülse nasıl güler,
güler kazmacı gibi mi?
saba tümer gibi mi?

dövcek, dövmücek
döver mi, döver
bazen sözüyle, lafıyla
bazen süpürgenin sapıyla.
kadın milleti bu güvenmicen...

Şşt alooo! akıllı ol,
adamı ayar etme
falı, malı dinlemem.
senin aklını alırım kadın...



seviyo, sevmiyo
sevcek, az kaldı,
birazdan sever belki
sora ben de onu severim.

vercek vermicek
vercek de ne zaman vercek?
acaba vermez mi?
yok canım bana vermicek de
başka kime selam vercek.

gülcek gülmücek.
güler mi, gülmez mi?
gülse nasıl güler,
güler kazmacı gibi mi?
saba tümer gibi mi?

dövcek, dövmücek
döver mi, döver
bazen sözüyle, lafıyla
bazen süpürgenin sapıyla.
kadın milleti bu güvenmicen...

Şşt alooo! akıllı ol,
adamı ayar etme
falı, malı dinlemem.
senin aklını alırım kadın...

Eğer ben bir kadın olsaydım

Hiç yorum yok:


Eğer ben bir kadın olsaydım,
hiç diyet yapmaz, gece gündüz yer içerdim manasına gelebilecek erkek argosu dışında her cinsin karşı cins hakkında empati kurmasının gerekli olduğunu düşünürüm.

Ben de cinsin biri olduğumdan, kendi penceremden bakarak bir kadın olarak neye benzerdim diye düşünüp, kendimi değerlendirdim.

Buyrun, eğer ben bir kadın olsaydım:
 
* İlk gece korkusu yüzünden kafayı yer, hasbelkader evlenmişsem bir çocuktan daha fazla doğurmazdım. Onu da (maçam yemicenden) sezeryansız doğuramazdım.

* Ayna karşısından daha fazla bilgisayar karşısında vakit geçirirdim, çok gerekirse saçımı taramak için web cam açardım.

* Az kirli sakalı sevdiğim gibi, epilasyondan da pek hoşlanmazdım, o yüzden pek erkek arkadaşım olmazdı (iggk düşüncesi bile kötü)

* Ben bir kadın olsaydım çok iyi elbise, gömlek, pantalon ve kafa ütülerdim.

* Ben bir kadın olsaydım pek yemek yapmasını beceremez, konserveler ve hazır ev yemekleri ile idare ederdim.

* Ben bir kadın olsaydım, kesin şu halimden daha fazla kilolu olurdum ve kendimi kandırmak için donsuz tartılırdım.

* Ben bir kadın olsaydım gayet severek dedikodu yapardım, çen çen onu bunu çekiştirirdim.

* Ben bir kadın olsaydım bulaşık maknesi ile çamaşır makinesini hayatımın merkezine koyardım, kocamdan daha çok önemserdim.

* Ben bir kadın olsaydım  EZEL izlemezdim, ama yaprak dökümünü kaçırmazdım. Kurtlar vadisinden gıcık kapardım.

* Ben bir kadın olsaydım, sabah akşam duştan çıkmaz, iç çamaşırlarımı koliyle alırdım.

* Ben bir kadın olsaydım, asla sigara içmez, sigara içen erkekleri 2 metreden daha yakınıma sokmazdım.

* Ben bir kadın olsaydım etek giyer, pantalon ve ceketten hiç hoşlanmazdım.

* Ben bir kadın olsaydım, şu günkü halimden  çok daha fazla kitap okurdum.

* Ben bir kadın olsaydım örgü, dantel, oya öremezdim. Parmağıma oje, dudağıma ruj süremezdim.

* Ben bir kadın olsaydım, anladım ki bi halt olmazdım. Hikmetinden sual olunmaz rabbim bilip, bilip yaratıyor.

* Ben bir kadın olsaydım şu an bunları yazıyor olmazdım.

------------------------------------------------------------------------------------------------------
Hamiş: Ya siz, hiç empati kurmayı denediniz mi?


 


Eğer ben bir kadın olsaydım,
hiç diyet yapmaz, gece gündüz yer içerdim manasına gelebilecek erkek argosu dışında her cinsin karşı cins hakkında empati kurmasının gerekli olduğunu düşünürüm.

Ben de cinsin biri olduğumdan, kendi penceremden bakarak bir kadın olarak neye benzerdim diye düşünüp, kendimi değerlendirdim.

Buyrun, eğer ben bir kadın olsaydım:
 
* İlk gece korkusu yüzünden kafayı yer, hasbelkader evlenmişsem bir çocuktan daha fazla doğurmazdım. Onu da (maçam yemicenden) sezeryansız doğuramazdım.

* Ayna karşısından daha fazla bilgisayar karşısında vakit geçirirdim, çok gerekirse saçımı taramak için web cam açardım.

* Az kirli sakalı sevdiğim gibi, epilasyondan da pek hoşlanmazdım, o yüzden pek erkek arkadaşım olmazdı (iggk düşüncesi bile kötü)

* Ben bir kadın olsaydım çok iyi elbise, gömlek, pantalon ve kafa ütülerdim.

* Ben bir kadın olsaydım pek yemek yapmasını beceremez, konserveler ve hazır ev yemekleri ile idare ederdim.

* Ben bir kadın olsaydım, kesin şu halimden daha fazla kilolu olurdum ve kendimi kandırmak için donsuz tartılırdım.

* Ben bir kadın olsaydım gayet severek dedikodu yapardım, çen çen onu bunu çekiştirirdim.

* Ben bir kadın olsaydım bulaşık maknesi ile çamaşır makinesini hayatımın merkezine koyardım, kocamdan daha çok önemserdim.

* Ben bir kadın olsaydım  EZEL izlemezdim, ama yaprak dökümünü kaçırmazdım. Kurtlar vadisinden gıcık kapardım.

* Ben bir kadın olsaydım, sabah akşam duştan çıkmaz, iç çamaşırlarımı koliyle alırdım.

* Ben bir kadın olsaydım, asla sigara içmez, sigara içen erkekleri 2 metreden daha yakınıma sokmazdım.

* Ben bir kadın olsaydım etek giyer, pantalon ve ceketten hiç hoşlanmazdım.

* Ben bir kadın olsaydım, şu günkü halimden  çok daha fazla kitap okurdum.

* Ben bir kadın olsaydım örgü, dantel, oya öremezdim. Parmağıma oje, dudağıma ruj süremezdim.

* Ben bir kadın olsaydım, anladım ki bi halt olmazdım. Hikmetinden sual olunmaz rabbim bilip, bilip yaratıyor.

* Ben bir kadın olsaydım şu an bunları yazıyor olmazdım.

------------------------------------------------------------------------------------------------------
Hamiş: Ya siz, hiç empati kurmayı denediniz mi?


 

Bu aralar...

Hiç yorum yok:

* Bu aralar, bu havalar yüzünden kolik olan herşeyden nefret etmeye başladım. İster alkolik olsun, ister melankolik. Komik şeyleri ise giderek daha çok seviyorum.

* Bu aralar bir kaç kilo verdim galiba, bedenimde bazı bölgeler küçülmeye başladı. (göbek ve yukarısı :P)

* Bu aralar ekmeği azaltıp, tuzu kestikten sonra, süte şeker katmayı da kestim, çayda tek şekere düştüm. Doktor tavsiyesi üzerine 3 beyazla bozuştum, kendimi zenci gibi hissediyorum.

* Bu aralar 3 büyükler ve dolar ile de aramız iyi değil. Borsa ve Ligde Bursa coşmuş durumda, hadi hayırlısı.

* Bu aralar taze zçılmış boq gibiyim. Sinekler konup duruyor üzerime. Bu durumdan da pek şikayetçi değilim.

* Bu aralar yaşına takmış kız kurularına döndüm. Dün 30'lu yaşlarda olduğumu düşünen birine veresiye mal verdim, taktı gitti bence.

* Bu aralar herhangi bir dizide Behlül ya da Polat Alemdar olasım var ama neden bilmem hep zamanyolundan aksakallı dede teklifi gelecek gibi bir his var içimde.

* Bu aralar kelim biraz daha açıldı. Saçlarımı özenle ortaya ortaya taramaya başladım. Bioxin işe yarıyor mu?

* Bu aralar dişlerimi yaptırıyorum. Dişimi platin, kuşumu altın kaplatasım var.

* Bu aralar ratingim düştü. Bunu Murat BOZ evliymiş sendromuna bağlıyorum. Mütemadiyen ağlıyorum :p

* Bu aralar taze hıyar canım çekiyor. Hıyarcıların pazar arabalarını otoparklara çıkarma mevsimi gelmeden yemicem.

* Bu aralar AVM'lere dadandım. Lüzumlu lüzümsuz ne bulursam alıyorum. Alışveriş müptelası yengelere döndüm. Biri beni durdursun.

* Bu aralar takip ettiğim blogları bile okuyamıyorum. Resimlerine bakıp geçiyorum. Eskiden TAN gazetesi'ni de öyle yapardım. Bloglarınıza güzel resimler, içaçıcı haberler koyun.

* Bu aralar blogumu takip eden sözde 316 kişiden kaç tanesi hayatta, kaç tanesi blog aleminden göçetmiş anket yapasım var. İzleyenler parmak kaldırsın.

* Bu aralar pozisyon meraklılarına takmış durumdayım. Zorlasan  topu topu 38 pozisyon çıkar, şu alemde yapabileceğin. Kafanıza göre takılın işte. Gereksiz detaylarda boğulmayın. "Merak edenler için denklemin sağlaması:  (69-31=38)"

* Bu aralar seni düşünüyorum. Hep ondan böyle oluyor bu aralar.

* Bu aralar bu adamı dinliyorum. Kendisi keşfedilmemiş bir yetenek tavsiye ederim.





HAMİŞ: Bu aralar siz ne hallerdesiniz, yazın şuraya da öğrenelim.

* Bu aralar, bu havalar yüzünden kolik olan herşeyden nefret etmeye başladım. İster alkolik olsun, ister melankolik. Komik şeyleri ise giderek daha çok seviyorum.

* Bu aralar bir kaç kilo verdim galiba, bedenimde bazı bölgeler küçülmeye başladı. (göbek ve yukarısı :P)

* Bu aralar ekmeği azaltıp, tuzu kestikten sonra, süte şeker katmayı da kestim, çayda tek şekere düştüm. Doktor tavsiyesi üzerine 3 beyazla bozuştum, kendimi zenci gibi hissediyorum.

* Bu aralar 3 büyükler ve dolar ile de aramız iyi değil. Borsa ve Ligde Bursa coşmuş durumda, hadi hayırlısı.

* Bu aralar taze zçılmış boq gibiyim. Sinekler konup duruyor üzerime. Bu durumdan da pek şikayetçi değilim.

* Bu aralar yaşına takmış kız kurularına döndüm. Dün 30'lu yaşlarda olduğumu düşünen birine veresiye mal verdim, taktı gitti bence.

* Bu aralar herhangi bir dizide Behlül ya da Polat Alemdar olasım var ama neden bilmem hep zamanyolundan aksakallı dede teklifi gelecek gibi bir his var içimde.

* Bu aralar kelim biraz daha açıldı. Saçlarımı özenle ortaya ortaya taramaya başladım. Bioxin işe yarıyor mu?

* Bu aralar dişlerimi yaptırıyorum. Dişimi platin, kuşumu altın kaplatasım var.

* Bu aralar ratingim düştü. Bunu Murat BOZ evliymiş sendromuna bağlıyorum. Mütemadiyen ağlıyorum :p

* Bu aralar taze hıyar canım çekiyor. Hıyarcıların pazar arabalarını otoparklara çıkarma mevsimi gelmeden yemicem.

* Bu aralar AVM'lere dadandım. Lüzumlu lüzümsuz ne bulursam alıyorum. Alışveriş müptelası yengelere döndüm. Biri beni durdursun.

* Bu aralar takip ettiğim blogları bile okuyamıyorum. Resimlerine bakıp geçiyorum. Eskiden TAN gazetesi'ni de öyle yapardım. Bloglarınıza güzel resimler, içaçıcı haberler koyun.

* Bu aralar blogumu takip eden sözde 316 kişiden kaç tanesi hayatta, kaç tanesi blog aleminden göçetmiş anket yapasım var. İzleyenler parmak kaldırsın.

* Bu aralar pozisyon meraklılarına takmış durumdayım. Zorlasan  topu topu 38 pozisyon çıkar, şu alemde yapabileceğin. Kafanıza göre takılın işte. Gereksiz detaylarda boğulmayın. "Merak edenler için denklemin sağlaması:  (69-31=38)"

* Bu aralar seni düşünüyorum. Hep ondan böyle oluyor bu aralar.

* Bu aralar bu adamı dinliyorum. Kendisi keşfedilmemiş bir yetenek tavsiye ederim.





HAMİŞ: Bu aralar siz ne hallerdesiniz, yazın şuraya da öğrenelim.

Yanağımdaki ruj izini silmekle başladı herşey. Şimdi birer birer tenimden kayboluyor izlerin...

Hiç yorum yok:

Hata yapmaktan kötüsü, hatalarından yanlış dersler çıkarmak ve bunların hayatı zindana çevirmesidir

Hiç yorum yok:

bu muydu her genç kızın rüyası?

Hiç yorum yok:

evet evet varmış böyle bir reklam.
her genç kızın rüyası zetina dikiş makinası. bu muydu yani rüyanız kızlar? yıllar boyu bunun için mi erkeklerin emdiği sütü burnundan getirdiniz.

bana hiç inandırıcı gelmiyor bu durum be. eskiden rüyasını söyleyemeyen kızlar vardı. şimdi rüyasını gerçekleştiren kızlar aldı başını gidiyor. artık minareyi çalma niyetiyle kılıf aramaya gerek kalmadı yahu.

lütfen rüyalarınızı yenileyin. adam gibi birşeyler dileyin. buzdolabı çamaşır makinasından vazgeçin, marka bağımsız dikiş makinasına odaklanın. dikiş makinası dediysek anladınız siz onu...

evet evet varmış böyle bir reklam.
her genç kızın rüyası zetina dikiş makinası. bu muydu yani rüyanız kızlar? yıllar boyu bunun için mi erkeklerin emdiği sütü burnundan getirdiniz.

bana hiç inandırıcı gelmiyor bu durum be. eskiden rüyasını söyleyemeyen kızlar vardı. şimdi rüyasını gerçekleştiren kızlar aldı başını gidiyor. artık minareyi çalma niyetiyle kılıf aramaya gerek kalmadı yahu.

lütfen rüyalarınızı yenileyin. adam gibi birşeyler dileyin. buzdolabı çamaşır makinasından vazgeçin, marka bağımsız dikiş makinasına odaklanın. dikiş makinası dediysek anladınız siz onu...

Her ne ararsan kendinde ara

Hiç yorum yok:


İnsanoğlu garip bir canlı. Hele nete girince iki kere garipleşiyor. Ruhunun çıplaklığı kadar ucubeliği de ortaya çıkıyor. Bazen size ne manyaklar varmış denilen olaylarla karşılaşıyorsunuz.

Kimi hackerlığa meraklanıp insanların pcleri kurcalama derdine düşerken, sokakta görsen dönüp bakmayacağın kadınlar buralarda güzellik kraliçesi adamların her biri brad pitt olup çıkıyor. Herkeste bir kapris, herkeste ayrı tripler. Bunalımlı ruh halleri, kontrol manyaklıkları, fırlamalıklar, apışarası manyakları, bir gözlerini göreydim diye ben gibi göz doktoru sanabileceğiniz tipler. Var hepsinden Allah'a şükür net aleminde. Sallasan değer kabilinden. Aklı, fikri ve zikri düzgün insan bulmaksa samanlıkta iğne aramak gibi.

Günlerden bir gün, nette bu tip abuklukları olan bir arkadaş kız nicki ile dolaşmayı öyle abarttı ki, en son işyerindeki elemanla chatleşmeye başladı. Oğlanı bir güzel kendine aşık etmiş. Delikanlının gözleri ışıl ışıl, aşık olmuş resmen.

Babası "netten tanışılan kızla evlenir mi oğlum?" dese de ikna edemedi delikanlıyı. Hazırlıklaryapıldı, dünür gitmeye karar verdiler komşu oğluna isticekler kızı. İş ciddiye binince bizimki de açıkladı gülerek durumu. Baktım bizim eleman nette fazlaca dolanıyordu. zibaralem.com'larda geziyordu. Ben de kendisine bir ders vereyim, azıcık da gülelim istedik diye.

Garibim komşu oğlu aşk acısına mı yansın. Sanal sex diye eli böğründe kuyruğuna takıldığı kızın, patronu çıktığına mı yansın. Teselli de ettik ama çocuğun üzüntüsü kolay kolay geçmedi:) Zibaralem'e tövbe dedi.

Zaten herkes neşeli neşeli gülerken, babası sürekli delikanlıyı azarlıyordu. Bende delikanlının üstüne fazla gitmesinler diye şöyle bi espri patlattım ama ortalık buz kesildi birden. Gülenler susuverdi. Anladım ki bu işi yapanlar pek de az değilmiş.

-"Ya amca ne kızıyorsun çocuğa, vereni cami avlusunda düzerler diye bir laf duymadın mı?Adam ibneyse, xkenin suçu ne?"

İşte öyle...


İnsanoğlu garip bir canlı. Hele nete girince iki kere garipleşiyor. Ruhunun çıplaklığı kadar ucubeliği de ortaya çıkıyor. Bazen size ne manyaklar varmış denilen olaylarla karşılaşıyorsunuz.

Kimi hackerlığa meraklanıp insanların pcleri kurcalama derdine düşerken, sokakta görsen dönüp bakmayacağın kadınlar buralarda güzellik kraliçesi adamların her biri brad pitt olup çıkıyor. Herkeste bir kapris, herkeste ayrı tripler. Bunalımlı ruh halleri, kontrol manyaklıkları, fırlamalıklar, apışarası manyakları, bir gözlerini göreydim diye ben gibi göz doktoru sanabileceğiniz tipler. Var hepsinden Allah'a şükür net aleminde. Sallasan değer kabilinden. Aklı, fikri ve zikri düzgün insan bulmaksa samanlıkta iğne aramak gibi.

Günlerden bir gün, nette bu tip abuklukları olan bir arkadaş kız nicki ile dolaşmayı öyle abarttı ki, en son işyerindeki elemanla chatleşmeye başladı. Oğlanı bir güzel kendine aşık etmiş. Delikanlının gözleri ışıl ışıl, aşık olmuş resmen.

Babası "netten tanışılan kızla evlenir mi oğlum?" dese de ikna edemedi delikanlıyı. Hazırlıklaryapıldı, dünür gitmeye karar verdiler komşu oğluna isticekler kızı. İş ciddiye binince bizimki de açıkladı gülerek durumu. Baktım bizim eleman nette fazlaca dolanıyordu. zibaralem.com'larda geziyordu. Ben de kendisine bir ders vereyim, azıcık da gülelim istedik diye.

Garibim komşu oğlu aşk acısına mı yansın. Sanal sex diye eli böğründe kuyruğuna takıldığı kızın, patronu çıktığına mı yansın. Teselli de ettik ama çocuğun üzüntüsü kolay kolay geçmedi:) Zibaralem'e tövbe dedi.

Zaten herkes neşeli neşeli gülerken, babası sürekli delikanlıyı azarlıyordu. Bende delikanlının üstüne fazla gitmesinler diye şöyle bi espri patlattım ama ortalık buz kesildi birden. Gülenler susuverdi. Anladım ki bu işi yapanlar pek de az değilmiş.

-"Ya amca ne kızıyorsun çocuğa, vereni cami avlusunda düzerler diye bir laf duymadın mı?Adam ibneyse, xkenin suçu ne?"

İşte öyle...

Ve elektrikler kesildi, artık ay yüzünde nefes alabilmek daha zor olacak

Hiç yorum yok:

Aşure'den aşure'ye sınıfsal fark mı var?

Hiç yorum yok:
aşure mevsimiymiş. ablam da pişirmiş ama, o ne ki öyle. içinde bir ben eksiğim. dedim ki; ne iş burda benden başka herkes var. cahil çocuk dedi aşura'nın manası o zaten. anlattıklarına aklım yatmasına yattı, güzel de bir tatlı olmuş ama sormadan da duramadım. elde ne varsa demişler, bana göre hava hoş da siz maşallah işi kuruyemişçide ne varsa ya döndürmüşsünüz.
aşure mevsimiymiş. ablam da pişirmiş ama, o ne ki öyle. içinde bir ben eksiğim. dedim ki; ne iş burda benden başka herkes var. cahil çocuk dedi aşura'nın manası o zaten. anlattıklarına aklım yatmasına yattı, güzel de bir tatlı olmuş ama sormadan da duramadım. elde ne varsa demişler, bana göre hava hoş da siz maşallah işi kuruyemişçide ne varsa ya döndürmüşsünüz.

Patron haklı, ekonomik kriz var memlekette

Hiç yorum yok:
anlıyorum patron. kriz var, işlerin tadı tuzu yok, alacaklılar ödeme yapmıyor. sgk primlerimi bile zor yatırıyorsun ama istediğim 3 kuruş zam. bayramdan bayrama sinemaya götürüyorum diye sevgilim de ekti beni. kahveye bile gidip, iki okey atamaz olduk. oysa sen arabayı yeniledin yine. senin işler düzelsin diye beklemekten benim düzelmedik yanım kalmadı. ben istifa ediyorum...
anlıyorum patron. kriz var, işlerin tadı tuzu yok, alacaklılar ödeme yapmıyor. sgk primlerimi bile zor yatırıyorsun ama istediğim 3 kuruş zam. bayramdan bayrama sinemaya götürüyorum diye sevgilim de ekti beni. kahveye bile gidip, iki okey atamaz olduk. oysa sen arabayı yeniledin yine. senin işler düzelsin diye beklemekten benim düzelmedik yanım kalmadı. ben istifa ediyorum...

Baktım herkes döktürüyor, ben de döktürdüm

Hiç yorum yok:
net aleMineıklama daldığımda ilk öğrendiğim şeydi. güzel yazabilmek için aşık olmak, sanal bir sevgili yapmak lazımmış. işte o zaman yazmıştım böyle bi şiyir ben de : /sevgilim necefli maşrapa gibisin/tutmaya gelmiyor hiç bir yerinden/oysa aşkım çok derinden/allah korusun beterinden/anlamadım erkek misin kız mısın/ yoksa gönül çalan bir hırsız mısın/çok tatlısın ama az tuzsuz musun/ben deliyim hadi/sen benden de akılsız mısın?
net aleMineıklama daldığımda ilk öğrendiğim şeydi. güzel yazabilmek için aşık olmak, sanal bir sevgili yapmak lazımmış. işte o zaman yazmıştım böyle bi şiyir ben de : /sevgilim necefli maşrapa gibisin/tutmaya gelmiyor hiç bir yerinden/oysa aşkım çok derinden/allah korusun beterinden/anlamadım erkek misin kız mısın/ yoksa gönül çalan bir hırsız mısın/çok tatlısın ama az tuzsuz musun/ben deliyim hadi/sen benden de akılsız mısın?

Klibine yandım, onu özgün sandım zühtü

Hiç yorum yok:
kim kimi düdüklüyor bilmiyorum. acaba şarkıcı ablalar, abiler yabancı kliplere bakıp, aynısının içine edip bana da mı çekelim diyorlar. yoksa yönetmen abiler özgün diye sanatçılara kopya klip mi iteliyorlar. müziğini ben besteliyorum diyenlerin, bi kaç bukle araklamalarına alıştık da kliplerini de kendileri çekmiyorlar ya. bence biraz özgünlük beklemek onların da hakkı...
kim kimi düdüklüyor bilmiyorum. acaba şarkıcı ablalar, abiler yabancı kliplere bakıp, aynısının içine edip bana da mı çekelim diyorlar. yoksa yönetmen abiler özgün diye sanatçılara kopya klip mi iteliyorlar. müziğini ben besteliyorum diyenlerin, bi kaç bukle araklamalarına alıştık da kliplerini de kendileri çekmiyorlar ya. bence biraz özgünlük beklemek onların da hakkı...

Hüzün bu günlerde davet edilecek en kötü misafirdir. O davetsiz de gelebilir.

Hiç yorum yok:

Annem bana bilmediğin çocuklarla oynama demişti. İyiki demiş, çok iyi etmişti

Hiç yorum yok:

Sokaklarına bahar gelmiş memleketimin

Hiç yorum yok:

Kuş sesleri ovalara yayılır
İnsan buna hayran olur, bayılır...


Olmamak mümkün mü saygıdeğer blogger kardeşlerim. Ne güzeldir bahar, ardından gelen yaz mevsimi. İnsanın içi ruhu kıpırdanır, hayat dolar, neşe dolar, meşe kestane gürgen palamut baltalar elimizde biz gideriz belgrat ormanlarına olur. Çok güzel olur.

Nitekim bu kış çok soğuk geçmedi, bol bol yağmurlar yağdı. Bu sene mantar da bol olur aman dikkat edelim. Öte yandan önce cemreler düştü, ben gördüm düşerken cemileyi. Güzel düştü ne güzel düştü. Her bir yeri açıldı çiçeklerin, böcekler yapraklarından aldılar, spor yaptılar tozlarıyla. Aganigi işte... Doğanın yengesi hesabı.

Ne güzel oldu. Artık memleketimin çeşmelerinden sular pek daha bol akıyor. Oh! ne güzel. Çimenler, otlar bitti. Islak ıslak her yer. Böyle yürürken ayakkabılarımıza otlar boya fırça çekicek çimenlere basarken. Kuşlar börtü böcek herkes cır cır, vak vak ördekler olaya gircekler. Kediler zaten marttan başladı. İleri görüşlü hayvanlar. Çoluk çombalak yazın gezip, tozup büyüsün diye düşünüyorlar.

Böyle nergis, papatya, gül, sümbül, lale, mor menekşe, sordum sarı çiçeğe kokuları geliyor insanın burnuna. Mis gibi kırlara yayılıp, koyun kuzu meee meee leşesi geliyor insanın. Ne güzel, Ağaçlar çiçek açmış, dallarına da bahar gelmiş memleketimin.

Böyle rengarenk çiçekler, pastel pastel renkleri doğanın, miss gibi kokuları.... Ohhhh! derin derin çekesim geliyor içime...

-Şşşt Aloo... İbram abi uçmuşun yine. Döktürmüşün de sen oturduğun yerden nası görüyon bunca çiçekler, bahar, lale, sümbül, menekşe felam. Kokuları da cabası, nası geliyor koskoca caddede, asfaltın üstünde çiçek kokuları burnuna abi. Bol keseden atıyo olmayasın.

-Yavrum, sen körsen ben ne yapayım.
Baksana kapının önünden geçiyolar. Çek şöyle içine, kokla havayı, her biri başka bir çiçek kokusu. Baksana yaprak, yaprak nasılda açılmışlar. Azmış bunlar azmış. Misss miss. Yaz gelsin inelim sahilere, daha karpuz keseceğiz.


Hamiş: Resim gelecek sezondaki beklentilerimize (yaz) aittir.

Kuş sesleri ovalara yayılır
İnsan buna hayran olur, bayılır...


Olmamak mümkün mü saygıdeğer blogger kardeşlerim. Ne güzeldir bahar, ardından gelen yaz mevsimi. İnsanın içi ruhu kıpırdanır, hayat dolar, neşe dolar, meşe kestane gürgen palamut baltalar elimizde biz gideriz belgrat ormanlarına olur. Çok güzel olur.

Nitekim bu kış çok soğuk geçmedi, bol bol yağmurlar yağdı. Bu sene mantar da bol olur aman dikkat edelim. Öte yandan önce cemreler düştü, ben gördüm düşerken cemileyi. Güzel düştü ne güzel düştü. Her bir yeri açıldı çiçeklerin, böcekler yapraklarından aldılar, spor yaptılar tozlarıyla. Aganigi işte... Doğanın yengesi hesabı.

Ne güzel oldu. Artık memleketimin çeşmelerinden sular pek daha bol akıyor. Oh! ne güzel. Çimenler, otlar bitti. Islak ıslak her yer. Böyle yürürken ayakkabılarımıza otlar boya fırça çekicek çimenlere basarken. Kuşlar börtü böcek herkes cır cır, vak vak ördekler olaya gircekler. Kediler zaten marttan başladı. İleri görüşlü hayvanlar. Çoluk çombalak yazın gezip, tozup büyüsün diye düşünüyorlar.

Böyle nergis, papatya, gül, sümbül, lale, mor menekşe, sordum sarı çiçeğe kokuları geliyor insanın burnuna. Mis gibi kırlara yayılıp, koyun kuzu meee meee leşesi geliyor insanın. Ne güzel, Ağaçlar çiçek açmış, dallarına da bahar gelmiş memleketimin.

Böyle rengarenk çiçekler, pastel pastel renkleri doğanın, miss gibi kokuları.... Ohhhh! derin derin çekesim geliyor içime...

-Şşşt Aloo... İbram abi uçmuşun yine. Döktürmüşün de sen oturduğun yerden nası görüyon bunca çiçekler, bahar, lale, sümbül, menekşe felam. Kokuları da cabası, nası geliyor koskoca caddede, asfaltın üstünde çiçek kokuları burnuna abi. Bol keseden atıyo olmayasın.

-Yavrum, sen körsen ben ne yapayım.
Baksana kapının önünden geçiyolar. Çek şöyle içine, kokla havayı, her biri başka bir çiçek kokusu. Baksana yaprak, yaprak nasılda açılmışlar. Azmış bunlar azmış. Misss miss. Yaz gelsin inelim sahilere, daha karpuz keseceğiz.


Hamiş: Resim gelecek sezondaki beklentilerimize (yaz) aittir.

blogum, güzelim üzme beni, sana 1 nisana şakası yaparım, bir gün kapatırım bak gözlerimi

Hiç yorum yok: