Birkaç Blog Hikayesi

Buralar eskiden hep dutluktu. Sonra taze çiçeğe konan kelebekler gibi, gelenler bir üşüştüler ki; sorma gitsin.
Tabi her güzel şeyin sonu geldiği gibi, gidenler gitti, kalan sağlarla artık burada başbaşayız. Neler yazmışız, çizmişiz haydi birlikte okuyalım. Bakalım neler varmış...

tio yazar
erkekler için kadınları anlamak çok zor anlatmak ise imkansızdır etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
erkekler için kadınları anlamak çok zor anlatmak ise imkansızdır etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Bir kadını anla(T)mak

4 yorum:
Zordur bir kadını anla(T)mak. Sözkonusu olan bir erkek olsa hadi neyse. Kolaydır işiniz. Saçının rengini, boyunu, posunu, kilosunu anlattıktan sonra. Sinirlidir, asabidir veya iyi huyludur, güler yüzlüdür, futbolu ya da kitap okumayı sever dersiniz.

Olmadı, kaç fakülte bitirmiş, maaşı kaç para, ingilizce biliyor mu vs, sayar dökersiniz. Daha olsa olsa burcundan karakter analizi, sanata ilgisi var mı, romantik mi, melankolikmi yazarsınız işte hepsi o kadar. Topu topu bir yazı dizisinde ilk bölümün ilk makalesi, bilemedin "part II". Bitti...

Oysa zordur bir kadını anla(T)mak. Kadın kendi başına bir bilinmezler bütünüdür. Daha çocukluğundan itibaren algıları farklıdır. Hayata bakışı farklıdır. En başta aile içi gördüğü ilgi veya baskılar neticesinde şekillenen ruhu, aynada kendine bakmaya başladığı, saçlarını taramaya, insanların yüzlerine (bügünlerde cep telefonları ve kameralara) gülümsemeye başladığı ilk günden itibaren başlı başına farklı bir "şey"dir kadın.

Onun algılarında, hayata bakışında duygular en başta yer alır. Kolay incinir, kırılgandır. Sırf bu yüzden, kızlarının hayata karşı güçlü olmalarını isteyen ebeveynler bile; baskılar, kırar incitir onu. O yüzden kadınlar için bir yaşadıkları bir de algıladıkları ve hayallerinde yaşattıkları ikinci bir dünya vardır.

Ergenlikte yüreğinde yeşeren sevgi, bedeninde başlayan fiziksel değişimler, toplumun ona bakışı, bir çok erkek tarafından, beğenilen, istenen sevilen bir "şey"e aynı zamanda bir çok insan tarafından "namus, ahlak,vb" kavramlarla suçlayıcı anlamlar yüklenmesi onu yine kendi içinde ikilemlere iter.

Aslında kadının yaşadıkları ile yaşamak istediklerinin, kaygıları ile algılarının ve hayallerinin farklı olması biraz da ona biçilen rolle ilgilidir. Bir erkeğin kadını istemesi ne kadar doğal ve aksi durum erkekliğiyle ilgili bir sorunu işaret ederse, kadında bunun tam tersi sözkonusudur. Kadının erkeklere ilgi duyması en basitinden hafif meşreplik olarak algılanır, varın gerisini siz düşünün.

Kadının zaten dengede durmayan bir bünyesi varken, üstüne duygusallık da eklenince hayata bakışı tamamen farklılaşır. Onun için kadında sevgi, sevişmekten önce gelir. Davranışların altında hep bir duygusallık arar ve bekler. Onun için bir kadına göre kelimelerin birden fazla anlamı vardır. Mecazi düşünmeyi hem sever, hem de kadın için aksi bir algı zaten söz konusu  olamaz. Renklerin, seslerin, kokuların, davranışların ve buna benzer bir çok şeyin kadın için ifade ettiği anlamlar biz erkeklere göre çok farklılık gösterir.

Kadın bünyesinin üretkenliği, sürekli yenilenmesi zaten başlı başına sıkıntılı fiziksel bir süreçken, kadınlar ayrıca içlerinde bir türlü büyüyemeyen küçük bir kız çocuğu ile de başa çıkmak zorundadır. Genç kızdır, kadındır, annedir ama hep içinde o çocuğun yaşadıkları ile başbaşadır, hep o çocukla birliktedir. İşte o yüzden kadınlar, aynı zamanda çocuklarının en iyi arkadaşıdır.

Kadınların acıları hep taze ve diridir. Kadınlar, unuttu geçti, gitti sandığınız bir çok şeyi içlerinde aynı tazelikte tutup yaşatırlar. Hiç alakasız sandığınız olaylar arasında (size saçma da gelse) kolayca bağlantı kurarlar. Onun için kadınlar ve kadın davranışları hakkında genelleme yapmak zordur. Hangi durumda ne tepki verecekleri iç dünyalarında o an yaşadıkları şeylerle ilgilidir. O yüzden sözkonusu olan bir kadınsa, her zaman sürprizlere açık olmanız gerekir.

Kadınları anlama iddiasındaki bir çok erkek, bu işin aslında hiç de öyle kolay olmadığını zamanla anlayacaktır. Öyle ki; kadını anlama yolculuğunun bir yerden sonra empati ile çözülemeyecek kadar zor bir iş olduğunu, kadını anlamaya çalışmak yerine sevmenin daha kestirme bir çözüm olduğunun enin de sonunda farkına varacaklardır.

Ben zaten seviyorum ama, bazen sevdiğim kadın öyle anlaşılmaz davranıyor ki,  diyorsanız; size kadınların kaleminden, kelamından bir sihirli kelime söyleyebilirim "Sev, daha çok sev".

Uzun lafın kısası, ne kadar yazıp çizsek de kadınları anlamak, atomu parçalamak kadar zor bir iştir. Anlamasak da anladım deyip, sevmeye devam etmek en güzelidir. Çünkü kadın aklı ve mantığı biz erkekler gibi "düz" basmaz. Daha karmaşık algılara sahiptir ve kadınların aklının bir ucu sürekli yüreklerinden beslenmektedir.

Hal böyleyken kadınları anlamayı başaramayan biz erkeklerin bir de kadınları anla(T)maya kalkması abesle iştigalden başka ne olabilir.

Simdi içimizden o sihirli kelimeleri sessizce tekrar edelim.
Bir kadını anlamaya çalışma, sadece "Sev, daha çok sev!"
Zordur bir kadını anla(T)mak. Sözkonusu olan bir erkek olsa hadi neyse. Kolaydır işiniz. Saçının rengini, boyunu, posunu, kilosunu anlattıktan sonra. Sinirlidir, asabidir veya iyi huyludur, güler yüzlüdür, futbolu ya da kitap okumayı sever dersiniz.

Olmadı, kaç fakülte bitirmiş, maaşı kaç para, ingilizce biliyor mu vs, sayar dökersiniz. Daha olsa olsa burcundan karakter analizi, sanata ilgisi var mı, romantik mi, melankolikmi yazarsınız işte hepsi o kadar. Topu topu bir yazı dizisinde ilk bölümün ilk makalesi, bilemedin "part II". Bitti...

Oysa zordur bir kadını anla(T)mak. Kadın kendi başına bir bilinmezler bütünüdür. Daha çocukluğundan itibaren algıları farklıdır. Hayata bakışı farklıdır. En başta aile içi gördüğü ilgi veya baskılar neticesinde şekillenen ruhu, aynada kendine bakmaya başladığı, saçlarını taramaya, insanların yüzlerine (bügünlerde cep telefonları ve kameralara) gülümsemeye başladığı ilk günden itibaren başlı başına farklı bir "şey"dir kadın.

Onun algılarında, hayata bakışında duygular en başta yer alır. Kolay incinir, kırılgandır. Sırf bu yüzden, kızlarının hayata karşı güçlü olmalarını isteyen ebeveynler bile; baskılar, kırar incitir onu. O yüzden kadınlar için bir yaşadıkları bir de algıladıkları ve hayallerinde yaşattıkları ikinci bir dünya vardır.

Ergenlikte yüreğinde yeşeren sevgi, bedeninde başlayan fiziksel değişimler, toplumun ona bakışı, bir çok erkek tarafından, beğenilen, istenen sevilen bir "şey"e aynı zamanda bir çok insan tarafından "namus, ahlak,vb" kavramlarla suçlayıcı anlamlar yüklenmesi onu yine kendi içinde ikilemlere iter.

Aslında kadının yaşadıkları ile yaşamak istediklerinin, kaygıları ile algılarının ve hayallerinin farklı olması biraz da ona biçilen rolle ilgilidir. Bir erkeğin kadını istemesi ne kadar doğal ve aksi durum erkekliğiyle ilgili bir sorunu işaret ederse, kadında bunun tam tersi sözkonusudur. Kadının erkeklere ilgi duyması en basitinden hafif meşreplik olarak algılanır, varın gerisini siz düşünün.

Kadının zaten dengede durmayan bir bünyesi varken, üstüne duygusallık da eklenince hayata bakışı tamamen farklılaşır. Onun için kadında sevgi, sevişmekten önce gelir. Davranışların altında hep bir duygusallık arar ve bekler. Onun için bir kadına göre kelimelerin birden fazla anlamı vardır. Mecazi düşünmeyi hem sever, hem de kadın için aksi bir algı zaten söz konusu  olamaz. Renklerin, seslerin, kokuların, davranışların ve buna benzer bir çok şeyin kadın için ifade ettiği anlamlar biz erkeklere göre çok farklılık gösterir.

Kadın bünyesinin üretkenliği, sürekli yenilenmesi zaten başlı başına sıkıntılı fiziksel bir süreçken, kadınlar ayrıca içlerinde bir türlü büyüyemeyen küçük bir kız çocuğu ile de başa çıkmak zorundadır. Genç kızdır, kadındır, annedir ama hep içinde o çocuğun yaşadıkları ile başbaşadır, hep o çocukla birliktedir. İşte o yüzden kadınlar, aynı zamanda çocuklarının en iyi arkadaşıdır.

Kadınların acıları hep taze ve diridir. Kadınlar, unuttu geçti, gitti sandığınız bir çok şeyi içlerinde aynı tazelikte tutup yaşatırlar. Hiç alakasız sandığınız olaylar arasında (size saçma da gelse) kolayca bağlantı kurarlar. Onun için kadınlar ve kadın davranışları hakkında genelleme yapmak zordur. Hangi durumda ne tepki verecekleri iç dünyalarında o an yaşadıkları şeylerle ilgilidir. O yüzden sözkonusu olan bir kadınsa, her zaman sürprizlere açık olmanız gerekir.

Kadınları anlama iddiasındaki bir çok erkek, bu işin aslında hiç de öyle kolay olmadığını zamanla anlayacaktır. Öyle ki; kadını anlama yolculuğunun bir yerden sonra empati ile çözülemeyecek kadar zor bir iş olduğunu, kadını anlamaya çalışmak yerine sevmenin daha kestirme bir çözüm olduğunun enin de sonunda farkına varacaklardır.

Ben zaten seviyorum ama, bazen sevdiğim kadın öyle anlaşılmaz davranıyor ki,  diyorsanız; size kadınların kaleminden, kelamından bir sihirli kelime söyleyebilirim "Sev, daha çok sev".

Uzun lafın kısası, ne kadar yazıp çizsek de kadınları anlamak, atomu parçalamak kadar zor bir iştir. Anlamasak da anladım deyip, sevmeye devam etmek en güzelidir. Çünkü kadın aklı ve mantığı biz erkekler gibi "düz" basmaz. Daha karmaşık algılara sahiptir ve kadınların aklının bir ucu sürekli yüreklerinden beslenmektedir.

Hal böyleyken kadınları anlamayı başaramayan biz erkeklerin bir de kadınları anla(T)maya kalkması abesle iştigalden başka ne olabilir.

Simdi içimizden o sihirli kelimeleri sessizce tekrar edelim.
Bir kadını anlamaya çalışma, sadece "Sev, daha çok sev!"

Çok okunan yazılar