Birkaç Blog Hikayesi

Buralar eskiden hep dutluktu. Sonra taze çiçeğe konan kelebekler gibi, gelenler bir üşüştüler ki; sorma gitsin.
Tabi her güzel şeyin sonu geldiği gibi, gidenler gitti, kalan sağlarla artık burada başbaşayız. Neler yazmışız, çizmişiz haydi birlikte okuyalım. Bakalım neler varmış...

tio yazar
dostlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dostlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Yürek bakıcıları - 3

6 yorum:
Bir de yürek bakanların içinde "derdimizi dinleyen" dostlarımız, arkadaşlarımız, akrabalarımız var. Acılarımızı paylaştığımız, sevinçlerimize ortak olan ama aynen bizim gibi etten kemikten insan olan "can"lar. Derdimizi paylaştığımız zaman derdimizle dertlendikleri gibi, söylemesek de lisanı halimizden, sessizliğimizden anlayan ve üzülen insanlar. Hani her  zehrin panzehiri olduğu gibi "yürek yakanların" panzehiri olanlar.

Bazen onlarla dertlerimizi paylaşırken öylesine dozu kaçırıyoruz ki, onların yüreklerinin de acıyabileceğini unutuyoruz. Hatta bazen sevdamızı, aşkımızı anlattığımız o insan gizli gizli bizi seven biri olabilir. Ya da bazen o insanlar öylesine bizi benimsiyorlar ki öykülerimize ortak oluyorlar. Bizim yerimize kızıp, öfkelenip, bizim yapamadıklarımızı yapmaya kalkıyorlar. Olaylara müdahil oluyorlar. Sonra da biz onların bu "durumdan vazife çıkarmalarından" rahatsız olup, "sana ne'msi tavırlar içinde onları kırıp döküyoruz.

Bu insanların mistik güçleri yoktur ama altıncı hisleri  oldukça kuvvetlidir. Bizi hissederler, rüyalarında görürler, olmadık bir anda içlerinde bize dair bir sızı, bir korku oluşur. Anaç tabiatlıdırlar, bizi merak ederler, sorarlar.

Bazen de hayatınıza sonradan dâhil olur böyle kişiler. Şanslıysanız arkadaşınız, kankanız olurlar. Biraz daha şanslıysanız sevgiliniz, hayat arkadaşınız olabilirler.

Hayat denilen şu masal kitabında, öyküsünde ya da romanında hepimizin değişik yazgıları var. Kimimizin kaderi yalnızlık, kimimiz kıymet bilmez, kimimiz hasta, kimiz bunalmış, kimimizi bir kaza bekliyor bir yerlerde, kimimizin yaşanmış, birikmiş ama paylaşılmayan acıları var. Bu acıların kimi bizimle mezara gider, kimi de paylaştıkça hafifler. Hani "sevinçler paylaştıkça çoğalır, acılar paylaştıkça azalır" sözünde olduğu gibi.

Yürek bakıcıların içerisindeki bu nadide gruptaki insanlarla iletişimleriniz bazen olmadık güzelliklerle, bazen olmadık kavgalar, kırgınlıklarla gelişebilir. Yüreğinize bakmalarından mutlu olduğunuz gibi, bazen rahatsızlık da duyabilirsiniz. "Öff ablaaa, yok bir şeyim" sözünü başka nasıl izah edersiniz.

Yine de dozunu kaçırmadıkları sürece "yüreğe bakan" insanlar iyi insanlardır. Hayat onlarla bazen dayanılmaz olsa da genelde güzel ve şanslı hissettirir kendinizi. Böyle dostlarınız, sevdikleriniz, sevgilileriniz varsa ne mutlu size. Başkalarının arayıp da bulamadığı bu insanların kıymetini bilin...

Bir de yürek bakanların içinde "derdimizi dinleyen" dostlarımız, arkadaşlarımız, akrabalarımız var. Acılarımızı paylaştığımız, sevinçlerimize ortak olan ama aynen bizim gibi etten kemikten insan olan "can"lar. Derdimizi paylaştığımız zaman derdimizle dertlendikleri gibi, söylemesek de lisanı halimizden, sessizliğimizden anlayan ve üzülen insanlar. Hani her  zehrin panzehiri olduğu gibi "yürek yakanların" panzehiri olanlar.

Bazen onlarla dertlerimizi paylaşırken öylesine dozu kaçırıyoruz ki, onların yüreklerinin de acıyabileceğini unutuyoruz. Hatta bazen sevdamızı, aşkımızı anlattığımız o insan gizli gizli bizi seven biri olabilir. Ya da bazen o insanlar öylesine bizi benimsiyorlar ki öykülerimize ortak oluyorlar. Bizim yerimize kızıp, öfkelenip, bizim yapamadıklarımızı yapmaya kalkıyorlar. Olaylara müdahil oluyorlar. Sonra da biz onların bu "durumdan vazife çıkarmalarından" rahatsız olup, "sana ne'msi tavırlar içinde onları kırıp döküyoruz.

Bu insanların mistik güçleri yoktur ama altıncı hisleri  oldukça kuvvetlidir. Bizi hissederler, rüyalarında görürler, olmadık bir anda içlerinde bize dair bir sızı, bir korku oluşur. Anaç tabiatlıdırlar, bizi merak ederler, sorarlar.

Bazen de hayatınıza sonradan dâhil olur böyle kişiler. Şanslıysanız arkadaşınız, kankanız olurlar. Biraz daha şanslıysanız sevgiliniz, hayat arkadaşınız olabilirler.

Hayat denilen şu masal kitabında, öyküsünde ya da romanında hepimizin değişik yazgıları var. Kimimizin kaderi yalnızlık, kimimiz kıymet bilmez, kimimiz hasta, kimiz bunalmış, kimimizi bir kaza bekliyor bir yerlerde, kimimizin yaşanmış, birikmiş ama paylaşılmayan acıları var. Bu acıların kimi bizimle mezara gider, kimi de paylaştıkça hafifler. Hani "sevinçler paylaştıkça çoğalır, acılar paylaştıkça azalır" sözünde olduğu gibi.

Yürek bakıcıların içerisindeki bu nadide gruptaki insanlarla iletişimleriniz bazen olmadık güzelliklerle, bazen olmadık kavgalar, kırgınlıklarla gelişebilir. Yüreğinize bakmalarından mutlu olduğunuz gibi, bazen rahatsızlık da duyabilirsiniz. "Öff ablaaa, yok bir şeyim" sözünü başka nasıl izah edersiniz.

Yine de dozunu kaçırmadıkları sürece "yüreğe bakan" insanlar iyi insanlardır. Hayat onlarla bazen dayanılmaz olsa da genelde güzel ve şanslı hissettirir kendinizi. Böyle dostlarınız, sevdikleriniz, sevgilileriniz varsa ne mutlu size. Başkalarının arayıp da bulamadığı bu insanların kıymetini bilin...

Çok okunan yazılar