Birkaç Blog Hikayesi

Buralar eskiden hep dutluktu. Sonra taze çiçeğe konan kelebekler gibi, gelenler bir üşüştüler ki; sorma gitsin.
Tabi her güzel şeyin sonu geldiği gibi, gidenler gitti, kalan sağlarla artık burada başbaşayız. Neler yazmışız, çizmişiz haydi birlikte okuyalım. Bakalım neler varmış...

tio yazar
defne joy etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
defne joy etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Üçüncü sayfadan ölmek veya...

4 yorum:

Defne'yi kaybettik. "Defne" diyorum çünkü sıcak, sempatik tavırlarıyla o hepimiz için bizim "Defne"miz olmuştu. Yarışma öncesinden ki; ben kendisini ve yarışmayı izleMEyenlerdenim. Hakkında bir şeyler yazıldı, öncelikle elbirliği etmişçesine değerli basınımız güzel şeyler söyledi yazdı. Ölüm biçimi pek hoş olmasa da "hangisi güzel ki" bir şeyleri örtme çabası altına girdi. Hatta "arkadaşının babası" ünlü bir yazarımız oldukça hoş şeyler yazdı. Belki acılı ailesinin acısı öfkeye döner de bizim oğlana bir şey derler mi? diye kaygı duydu. Bilemeyiz.

Öncelikle "Defne" ya da bir başkasına dair değil bu söylemim. Sadece basınımızdaki ikiyüzlülüğü vurgulamak adına yazıyorum. Hiç düşündünüz mü insanlar "üçüncü sayfadan nasıl ölüyorlar gazetelerde" buyurun daha bir haftalık bir haber. "60 yaşındaki ihtiyar grup seks yaparken öldü. Hizmetçisi ile iki kere sevişen ihtiyar S.K daha sonra kocası da gelince.... Birlikte oldular.... Kalbi dayanamadı.." Bu haberin gerçeklik payı nedir sizce. Hadi doğru olsun bu ihtiyar insanın ölüsü de saygıyı hak etmiyor mu?

Düşünün ki "Defne" bizim Tv'lerde izlediğimiz "Defnemiz" olmasaydı neler yazılırdı üçüncü sayfalardan. Ben hayalinize katkıda bulunmaya bile korkarak birkaç cümle yazayım "Barda ilk defa tanıştığı bir erkeğin evine giden evli kadın" , "Gece alkol almaya devam ederek" , "2 yaşındaki bebeğini gece yarısı evde bırakıp" dahasını yazmaya dilim varmıyor ama yapılabilecekleri ve yazılabilecekleri tahmin edip, şimdiden üzülüyorum.

Bakmayın gözyaşı döktüklerine "Defne" tıpkı tüm yarışmalardaki varlığı ile saat doldurup, reyting vesilesi olduğu gibi; TVleri, gazeteleri birkaç günlük haber açlığından kurtardı. Mısır'daki karışıklar ile idare ediyorduk gerçi ama birinci sayfaları da üçüncü sayfaları da kurtarmış olduk. Dahası üçüncü sayfada asparagasa gidecek bir kaç insanın haberi de görmezden gelindi bu sayede belki.

Hani şimdi "Defne"yi yere göğe koymuyorlar. Bir şeyleri kendilerince "özel yaşam" diye görmezden geliyorlar ya "üçüncü sayfadan bir ölüm olsaydı" umurlarında bile olmazdı. Üstelik "Defne"yi çok sevdiklerinden değil haberi sindire sindire üç beş gün ile bir kaç aya yayacaklar merak etmeyin. Şimdiden küçük çaplı dedikodulara başladılar "kadının kocası olsaydınız en çok neye üzülürdünüz?" gibisinden sorularla. Arkası gelecek ve bugün "Manşetlerden Rahmetle" uğurladıkları "Defne"nin dedikodusunu magazin gündemlerine alıp, ıcığını cıcığını çıkarmaktan utanmayacaklar.

Kimler mi? Tabi ki "içlerinde adam gibi olanları müstesna" üçüncü sayfa haberciliğini acımasızca yapıp, birinci sayfadan şimdi "Defne" için sahte gözyaşı dökenler. Keşke ilke diye benimsedikleri şey şu an "Defne"nin şahsına gösterdikleri ilgi ve saygının tüm "üçüncü sayfa Ölümleri”ne de gösterilmesi ile sonuçlansa. Bir iyiliğe vesile olsa ama benim şahsen umudum yok.

Siz, siz olun bazı gazeteciler adam gibi gazetecilik yapmayı öğrenene kadar ya onların yaşam çizgisine yakın "ünlü" biri olarak ölmeye bakın ya da o zamana kadar "üçüncü sayfalık bir ölümden" koruması için yatın kalkın Mevla'ya bol bol dua edin.

Benden söylemesi...

Not: Bu yazının "Defne"nin şahsına yönelik hiç bir kötü söylemi yoktur. Tamamen ikiyüzlü  yayıncılık anlayışına karşı yapılmış bir eleştiridir.

Defne'yi kaybettik. "Defne" diyorum çünkü sıcak, sempatik tavırlarıyla o hepimiz için bizim "Defne"miz olmuştu. Yarışma öncesinden ki; ben kendisini ve yarışmayı izleMEyenlerdenim. Hakkında bir şeyler yazıldı, öncelikle elbirliği etmişçesine değerli basınımız güzel şeyler söyledi yazdı. Ölüm biçimi pek hoş olmasa da "hangisi güzel ki" bir şeyleri örtme çabası altına girdi. Hatta "arkadaşının babası" ünlü bir yazarımız oldukça hoş şeyler yazdı. Belki acılı ailesinin acısı öfkeye döner de bizim oğlana bir şey derler mi? diye kaygı duydu. Bilemeyiz.

Öncelikle "Defne" ya da bir başkasına dair değil bu söylemim. Sadece basınımızdaki ikiyüzlülüğü vurgulamak adına yazıyorum. Hiç düşündünüz mü insanlar "üçüncü sayfadan nasıl ölüyorlar gazetelerde" buyurun daha bir haftalık bir haber. "60 yaşındaki ihtiyar grup seks yaparken öldü. Hizmetçisi ile iki kere sevişen ihtiyar S.K daha sonra kocası da gelince.... Birlikte oldular.... Kalbi dayanamadı.." Bu haberin gerçeklik payı nedir sizce. Hadi doğru olsun bu ihtiyar insanın ölüsü de saygıyı hak etmiyor mu?

Düşünün ki "Defne" bizim Tv'lerde izlediğimiz "Defnemiz" olmasaydı neler yazılırdı üçüncü sayfalardan. Ben hayalinize katkıda bulunmaya bile korkarak birkaç cümle yazayım "Barda ilk defa tanıştığı bir erkeğin evine giden evli kadın" , "Gece alkol almaya devam ederek" , "2 yaşındaki bebeğini gece yarısı evde bırakıp" dahasını yazmaya dilim varmıyor ama yapılabilecekleri ve yazılabilecekleri tahmin edip, şimdiden üzülüyorum.

Bakmayın gözyaşı döktüklerine "Defne" tıpkı tüm yarışmalardaki varlığı ile saat doldurup, reyting vesilesi olduğu gibi; TVleri, gazeteleri birkaç günlük haber açlığından kurtardı. Mısır'daki karışıklar ile idare ediyorduk gerçi ama birinci sayfaları da üçüncü sayfaları da kurtarmış olduk. Dahası üçüncü sayfada asparagasa gidecek bir kaç insanın haberi de görmezden gelindi bu sayede belki.

Hani şimdi "Defne"yi yere göğe koymuyorlar. Bir şeyleri kendilerince "özel yaşam" diye görmezden geliyorlar ya "üçüncü sayfadan bir ölüm olsaydı" umurlarında bile olmazdı. Üstelik "Defne"yi çok sevdiklerinden değil haberi sindire sindire üç beş gün ile bir kaç aya yayacaklar merak etmeyin. Şimdiden küçük çaplı dedikodulara başladılar "kadının kocası olsaydınız en çok neye üzülürdünüz?" gibisinden sorularla. Arkası gelecek ve bugün "Manşetlerden Rahmetle" uğurladıkları "Defne"nin dedikodusunu magazin gündemlerine alıp, ıcığını cıcığını çıkarmaktan utanmayacaklar.

Kimler mi? Tabi ki "içlerinde adam gibi olanları müstesna" üçüncü sayfa haberciliğini acımasızca yapıp, birinci sayfadan şimdi "Defne" için sahte gözyaşı dökenler. Keşke ilke diye benimsedikleri şey şu an "Defne"nin şahsına gösterdikleri ilgi ve saygının tüm "üçüncü sayfa Ölümleri”ne de gösterilmesi ile sonuçlansa. Bir iyiliğe vesile olsa ama benim şahsen umudum yok.

Siz, siz olun bazı gazeteciler adam gibi gazetecilik yapmayı öğrenene kadar ya onların yaşam çizgisine yakın "ünlü" biri olarak ölmeye bakın ya da o zamana kadar "üçüncü sayfalık bir ölümden" koruması için yatın kalkın Mevla'ya bol bol dua edin.

Benden söylemesi...

Not: Bu yazının "Defne"nin şahsına yönelik hiç bir kötü söylemi yoktur. Tamamen ikiyüzlü  yayıncılık anlayışına karşı yapılmış bir eleştiridir.

Çok okunan yazılar