Birkaç Blog Hikayesi

Buralar eskiden hep dutluktu. Sonra taze çiçeğe konan kelebekler gibi, gelenler bir üşüştüler ki; sorma gitsin.
Tabi her güzel şeyin sonu geldiği gibi, gidenler gitti, kalan sağlarla artık burada başbaşayız. Neler yazmışız, çizmişiz haydi birlikte okuyalım. Bakalım neler varmış...

tio yazar
başın öne eğilmesin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
başın öne eğilmesin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

yeterince sertleşememe sorunumuz üzerine

7 yorum:





Erkeklerin hepsinin maço olmadığı ama öyle olsa kadınların bundan pek de şikayetçi olmayacağı bir dünyada yaşıyoruz sanki. biraz naif yumuşak erkekle - gay'lik arasında ince çizgi daha bir mikro düzeye inmiş durumda . azıcık beyfendilik, birazcık centilmenlikle hanım evladı olarak suçlanmak arasındaki mesafe çok yakın..

bizzat biz erkekleri maço düşüncelerimiz yüzünden yargılayan bazı medyatik bayan blog yazarları bile yumuşaklığımızla alay ediyorlar.
kendimizi boş sözlerle avutmayalım beyler. bizim devrimiz geçti...


karizma = maçoluk, romantiklik = yumuşaklık olarak algılanıyor artık. acilen ya bizim sevdiklerimize karşı yeterince kabalaşıp, sertleşememe sorununa bir çözüm bulmamız, ya da kadınların algılarında bir değişiklik için dua edip beklememiz gerek.
belki kız evladı olmadığı için analarımız tarafından "oğlum kız gibi olsun" diyerek yetiştirildiğimizden, belki türkan şoray, hülya koçyiğit filmleri ile büyüdüğümüzden olsa gerek burnumuz sümüklü, gözümüz yaşlı, yumuşak erkekimsigiller kategorisinde anılıyor artık adımız.


sevdiklerimize karşı şeyimizin boyutu ile değil boynumuzun kıldan ince olması ile de alay ediliyor artık. "kim demiş uysal koyunum" mısraının bizimle bir alakası yok, biz resmen uysal koyun bile değil kuzuyuz. biliyorum ki eX aşklarınız hepinizi benimkiler gibi kuzum diye severdi... boynunuzu büker, ana kucağına sokulur gibi sokulup , yumulurdunuz sevdiğiniz kadınların memelerine...

belki de onlar sizinle hiç tatmadıkları analık duygularını da tatmin ederlerdi çoğu zaman. ama artık bizim devrimiz geçti... bu satıları okuyup, freud'a gönderme yapmadan duramayan insanların coğrafyasında atıyor kalpleriniz. uyanın...



Sizi sözde çok seven kadınlarınız tarafından önce sevilir, sevişilir, sonra terkedilirdiniz, horlanırdınız. sevdiklerinize ince gelen, naif yönlerinizle alay edilirdi bizzat sevdikleriniz tarafından. ağzınız dolu dolu küfretmeyi beceremiyor diye, dilinizin tatmin edemediği bazı kadınların orgazm problemleri yüzünden kendinizi üzmenize gerek yok.

siz yine tatlı dilli, güler yüzlü olmaya devam edin. hayatın her yönünde bu tadı hakeden sevdiklerinizi tatlı dilinizden, güler yüzünüzden mahrum etmeyin...



bir gün, şu yaşadığımız gaz verip libidosu azdırılmış naylon kızlar devri bitecek, o gün, hoyrat erkeklerle susamış azgın kızlar yerine, sizi anaç kollarına alacak şefkatli kadınların günü olacak...
yastığına bir gül bırakmadan başucundan ayrılmayacağınız, üşür diye gece yarısı uyanıp üstünü örttüğünüz kadınlarınız, şimdiki "bu ne lan hangimiz karıyız?" sözlerinin yerine "hayallerimin erkeği" diyerek kıymetinizi bilecek...


sevişmenin seks değil, aşkla tanımlandığı günler yeniden gelecek... merak etmeyin. O güne kadar sevdiklerinize karşı yumuşak başlı olup, bir türlü sertleşememek gibi sorunlarınızı kafaya pek takmadan, umutla yaşamaya devam edin...


halâ sevdiğiniz kızlar için, şiirler yazın, halâ geceyarıları aşklarınız için ağlamayı bilin. halâ, uykusuz gecelerde yıldızlardan fal tutun, şehrin serseri ışıklarının kalabalığına inat...
halâ mecnunun ve leylânın sizin kitabınızda yaşanan tüm kitapsızlıklardan öte farklı bir yeri olsun...

T.İ.O





Erkeklerin hepsinin maço olmadığı ama öyle olsa kadınların bundan pek de şikayetçi olmayacağı bir dünyada yaşıyoruz sanki. biraz naif yumuşak erkekle - gay'lik arasında ince çizgi daha bir mikro düzeye inmiş durumda . azıcık beyfendilik, birazcık centilmenlikle hanım evladı olarak suçlanmak arasındaki mesafe çok yakın..

bizzat biz erkekleri maço düşüncelerimiz yüzünden yargılayan bazı medyatik bayan blog yazarları bile yumuşaklığımızla alay ediyorlar.
kendimizi boş sözlerle avutmayalım beyler. bizim devrimiz geçti...


karizma = maçoluk, romantiklik = yumuşaklık olarak algılanıyor artık. acilen ya bizim sevdiklerimize karşı yeterince kabalaşıp, sertleşememe sorununa bir çözüm bulmamız, ya da kadınların algılarında bir değişiklik için dua edip beklememiz gerek.
belki kız evladı olmadığı için analarımız tarafından "oğlum kız gibi olsun" diyerek yetiştirildiğimizden, belki türkan şoray, hülya koçyiğit filmleri ile büyüdüğümüzden olsa gerek burnumuz sümüklü, gözümüz yaşlı, yumuşak erkekimsigiller kategorisinde anılıyor artık adımız.


sevdiklerimize karşı şeyimizin boyutu ile değil boynumuzun kıldan ince olması ile de alay ediliyor artık. "kim demiş uysal koyunum" mısraının bizimle bir alakası yok, biz resmen uysal koyun bile değil kuzuyuz. biliyorum ki eX aşklarınız hepinizi benimkiler gibi kuzum diye severdi... boynunuzu büker, ana kucağına sokulur gibi sokulup , yumulurdunuz sevdiğiniz kadınların memelerine...

belki de onlar sizinle hiç tatmadıkları analık duygularını da tatmin ederlerdi çoğu zaman. ama artık bizim devrimiz geçti... bu satıları okuyup, freud'a gönderme yapmadan duramayan insanların coğrafyasında atıyor kalpleriniz. uyanın...



Sizi sözde çok seven kadınlarınız tarafından önce sevilir, sevişilir, sonra terkedilirdiniz, horlanırdınız. sevdiklerinize ince gelen, naif yönlerinizle alay edilirdi bizzat sevdikleriniz tarafından. ağzınız dolu dolu küfretmeyi beceremiyor diye, dilinizin tatmin edemediği bazı kadınların orgazm problemleri yüzünden kendinizi üzmenize gerek yok.

siz yine tatlı dilli, güler yüzlü olmaya devam edin. hayatın her yönünde bu tadı hakeden sevdiklerinizi tatlı dilinizden, güler yüzünüzden mahrum etmeyin...



bir gün, şu yaşadığımız gaz verip libidosu azdırılmış naylon kızlar devri bitecek, o gün, hoyrat erkeklerle susamış azgın kızlar yerine, sizi anaç kollarına alacak şefkatli kadınların günü olacak...
yastığına bir gül bırakmadan başucundan ayrılmayacağınız, üşür diye gece yarısı uyanıp üstünü örttüğünüz kadınlarınız, şimdiki "bu ne lan hangimiz karıyız?" sözlerinin yerine "hayallerimin erkeği" diyerek kıymetinizi bilecek...


sevişmenin seks değil, aşkla tanımlandığı günler yeniden gelecek... merak etmeyin. O güne kadar sevdiklerinize karşı yumuşak başlı olup, bir türlü sertleşememek gibi sorunlarınızı kafaya pek takmadan, umutla yaşamaya devam edin...


halâ sevdiğiniz kızlar için, şiirler yazın, halâ geceyarıları aşklarınız için ağlamayı bilin. halâ, uykusuz gecelerde yıldızlardan fal tutun, şehrin serseri ışıklarının kalabalığına inat...
halâ mecnunun ve leylânın sizin kitabınızda yaşanan tüm kitapsızlıklardan öte farklı bir yeri olsun...

T.İ.O

Çok okunan yazılar