Bugünkü şansınız :

Dream Machine - II

Hiç yorum yok:

-Sen de gelmelisin diye hıçkırdı kız, adamın ellerine tutunmaya çalışırken.
Kızın gözlerinden süzülen yaşlara karışmış maskaranın siyahına kesti adamın elleri, yüreği sızlarken, -çok isterim inan demekle yetindi. İnan çok isterim.

Yer ayaklarının altında sarsılırken, öfkeli kalabalığın sesi giderek yaklaşıyor. İnsan kılığına bürünmüş saldırganların ayak sesleri kulağındaki uğultulara dönüşüyordu adamın.
-Önce Annen dedi. O çok yoruldu, çok üzüldü, çok acı çekti. Önce annen.
 Kadının kendinden geçmiş bedenini kucağına aldı, yanağına bir buse kondurdu. Yüzünü yanağına yaslayıp, kulağından süzülen kan damlalarının yere düşmesini önlemeye çalıştı tekneye bindirirken.

Ninem ve dedem dedi kız, onlar gelmeyecek mi?

-Onlar gideli çok oldu dedi adam. Şimdi sıra annenle, sende..



-Sen de gelmelisin diye hıçkırdı kız, adamın ellerine tutunmaya çalışırken.
Kızın gözlerinden süzülen yaşlara karışmış maskaranın siyahına kesti adamın elleri, yüreği sızlarken, -çok isterim inan demekle yetindi. İnan çok isterim.

Yer ayaklarının altında sarsılırken, öfkeli kalabalığın sesi giderek yaklaşıyor. İnsan kılığına bürünmüş saldırganların ayak sesleri kulağındaki uğultulara dönüşüyordu adamın.
-Önce Annen dedi. O çok yoruldu, çok üzüldü, çok acı çekti. Önce annen.
 Kadının kendinden geçmiş bedenini kucağına aldı, yanağına bir buse kondurdu. Yüzünü yanağına yaslayıp, kulağından süzülen kan damlalarının yere düşmesini önlemeye çalıştı tekneye bindirirken.

Ninem ve dedem dedi kız, onlar gelmeyecek mi?

-Onlar gideli çok oldu dedi adam. Şimdi sıra annenle, sende..


Bak bu bir öyküdür, Öykü!

Hiç yorum yok:


Hiç unutmadıkları da var ama hiç hatırlamadıkları da büyük ihtimal. Babasına dair tek anımsadığı ölüm döşeğinde kendisine miras bırakılan bir karakaçan. İçinde yetimlerin hep hayata karşı duyduğu bir güvensizlik ve öfke. Yaşı kaç olursa olsun hiç büyümeyecek bir çocuk o.

Uzun, ağarmış saçları, taradığında hala genç bir kız kadar güzel. İçindeki çocuksu heyecan hala dipdiri. Bahçede ip atlamaktan korkmayacak, minik civcivlerle arkadaş olabilecek kadar kendi mutluluğunu üretebilecek ve öfkelendiğinde düşmanını sözleri ile kavurup yok edebilecek kadar kaynar kazan içi.

Umutları, heyecanları ve hezeyanları olan her insan gibi, bir hayat işte. Dizilere, filmlere konu olmamış olsa bile, kendi içinde bir öykü işte. Yaşanmış, yaşanmaya devam eden ve etmesi için dua edilen. Kendi dışında hayatları da etkilenmiş, kendi dışındaki hayatlardan da etkilenmiş bir öykü.

Her insan gibi.
Hayatı roman olamayan bir insan öyküsü.
Kimbilir belki bir gün o romanı ben yazarım.


Hiç unutmadıkları da var ama hiç hatırlamadıkları da büyük ihtimal. Babasına dair tek anımsadığı ölüm döşeğinde kendisine miras bırakılan bir karakaçan. İçinde yetimlerin hep hayata karşı duyduğu bir güvensizlik ve öfke. Yaşı kaç olursa olsun hiç büyümeyecek bir çocuk o.

Uzun, ağarmış saçları, taradığında hala genç bir kız kadar güzel. İçindeki çocuksu heyecan hala dipdiri. Bahçede ip atlamaktan korkmayacak, minik civcivlerle arkadaş olabilecek kadar kendi mutluluğunu üretebilecek ve öfkelendiğinde düşmanını sözleri ile kavurup yok edebilecek kadar kaynar kazan içi.

Umutları, heyecanları ve hezeyanları olan her insan gibi, bir hayat işte. Dizilere, filmlere konu olmamış olsa bile, kendi içinde bir öykü işte. Yaşanmış, yaşanmaya devam eden ve etmesi için dua edilen. Kendi dışında hayatları da etkilenmiş, kendi dışındaki hayatlardan da etkilenmiş bir öykü.

Her insan gibi.
Hayatı roman olamayan bir insan öyküsü.
Kimbilir belki bir gün o romanı ben yazarım.

Ortada kuyu var yandan geç

Hiç yorum yok:

Neden bilmem bazı insanlarla orta ya da ortak noktada buluşmak mümkün değildir.
Belki de bu bizim toplumdan kaynaklanıyor. Tartışmayı seviyoruz ya da tek iletişim yöntemimiz.
Adı ne olursa olsun eş, dost, arkadaş sevgili yok anacım yok ortası yok bunun sen bir adım beriye gelsen diğeri bir adım geri gider. Bu ülkede ortak akıl ve orta yolda buluşmak mümkün değil.

Neden bilmem bazı insanlarla orta ya da ortak noktada buluşmak mümkün değildir.
Belki de bu bizim toplumdan kaynaklanıyor. Tartışmayı seviyoruz ya da tek iletişim yöntemimiz.
Adı ne olursa olsun eş, dost, arkadaş sevgili yok anacım yok ortası yok bunun sen bir adım beriye gelsen diğeri bir adım geri gider. Bu ülkede ortak akıl ve orta yolda buluşmak mümkün değil.

kadına yönelik şiddet üzerine

Hiç yorum yok:

 kadın olmak özellikle türkiyede çok zor

@:
 düzelir inşallah

- hiç sanmam

@:
 annemin annesi şiddet görmüş bir kadın..
 babamın annesi de...
 babam da çok severdi hepimizi...
ama en azından sözlü şiddetinden korkulurdu
 ben de zaman zaman tersimdir ama annem eşine sert davranan erkeği hiç sevmez..
bizi de öyle yetiştirdi. belki annelerden düzelecek bu iş

-  son yıllarda ne kadar arttı ama şiddet olayları farkında mısın
 azalacağı yerde hem de

@:
 o da ilginç işte
 2 sebep var bence:
 birincisi artmadı... daha gözükür oldu. kadınlar hep çekiyordu o çileyi
 ikincisi: kadınlar direnmeye başladı ve erkekler şiddetin son aşamasına geçti
 öldürmek

- cinayete dönmeye başladı yani işin sonu

@:
 evet. eskiden kadın katlanıyordu hayatın çilesine
 sanırım kader deyip çekiyordu herşeyi sinesi
 şimdi bilinç düzeyi artıp, geliştikçe isyan ediyor ve erkek de kadını sindirmek için son aşamaya başvuruyor
 -katillik

 kadın olmak özellikle türkiyede çok zor

@:
 düzelir inşallah

- hiç sanmam

@:
 annemin annesi şiddet görmüş bir kadın..
 babamın annesi de...
 babam da çok severdi hepimizi...
ama en azından sözlü şiddetinden korkulurdu
 ben de zaman zaman tersimdir ama annem eşine sert davranan erkeği hiç sevmez..
bizi de öyle yetiştirdi. belki annelerden düzelecek bu iş

-  son yıllarda ne kadar arttı ama şiddet olayları farkında mısın
 azalacağı yerde hem de

@:
 o da ilginç işte
 2 sebep var bence:
 birincisi artmadı... daha gözükür oldu. kadınlar hep çekiyordu o çileyi
 ikincisi: kadınlar direnmeye başladı ve erkekler şiddetin son aşamasına geçti
 öldürmek

- cinayete dönmeye başladı yani işin sonu

@:
 evet. eskiden kadın katlanıyordu hayatın çilesine
 sanırım kader deyip çekiyordu herşeyi sinesi
 şimdi bilinç düzeyi artıp, geliştikçe isyan ediyor ve erkek de kadını sindirmek için son aşamaya başvuruyor
 -katillik

Kış geliyor ulan kış kış

Hiç yorum yok:

Bu yaz biraz uzun sürdü.
Hal böyle olunca da kış beklentisinde olanlar bitmek bilmez sonbahardan dolayı huzursuz olmaya başladılar. Aslında bu her zaman yaşadığımız bir kısır döngü.

Vatandaşın odun, kömür ve doğalgaz faturalarına dair masrafları henüz minimum düzeyde olduğu için bu durumdan şikayeti değil memnuniyeti söz konusu tabi. Ancak bu konuda esnafın ve devletin beklentileri aynı değil.

Nitekim bu bayramda da Ramazan bayramında aldığımız kıyafetlerle idare ettik., Bu her yerde böyle mi bilmem ama sonuçları küçük yerleşim birimlerinde giyim kuşam sektörünün de beklentilerini boş çıkarmış olabilir.

Hayat böyle bir şey işte, sen bir yudum su, bir dilim ekmek için beklerken, başkaları senin sırtından para kazanmanın derdine düşüyor. Olay sadece rızk meselesiyken sorun yok da, dünyada asıl sorun zenginler doymayınca çıkıyor.

Neden mi? Sıradan bir vatandaşın hayali en fazla statüsünü biraz yükseltmek, aş, iş, kiradan kurtulup başını sokabileceği bir ev,  ayağını yerden kesecek bir araçla sınırlı iken zenginlerimiz, oğlana yat, hanıma kat, kendime helikopter, metresime şu bu... diye doymak bilmez bir iştahla saldırıyor...

Herkesin derdi, farklı anlayacağınız.
Sen kömür derdindesin, o uludağ'da kayak hayalinde.

Bu yaz biraz uzun sürdü.
Hal böyle olunca da kış beklentisinde olanlar bitmek bilmez sonbahardan dolayı huzursuz olmaya başladılar. Aslında bu her zaman yaşadığımız bir kısır döngü.

Vatandaşın odun, kömür ve doğalgaz faturalarına dair masrafları henüz minimum düzeyde olduğu için bu durumdan şikayeti değil memnuniyeti söz konusu tabi. Ancak bu konuda esnafın ve devletin beklentileri aynı değil.

Nitekim bu bayramda da Ramazan bayramında aldığımız kıyafetlerle idare ettik., Bu her yerde böyle mi bilmem ama sonuçları küçük yerleşim birimlerinde giyim kuşam sektörünün de beklentilerini boş çıkarmış olabilir.

Hayat böyle bir şey işte, sen bir yudum su, bir dilim ekmek için beklerken, başkaları senin sırtından para kazanmanın derdine düşüyor. Olay sadece rızk meselesiyken sorun yok da, dünyada asıl sorun zenginler doymayınca çıkıyor.

Neden mi? Sıradan bir vatandaşın hayali en fazla statüsünü biraz yükseltmek, aş, iş, kiradan kurtulup başını sokabileceği bir ev,  ayağını yerden kesecek bir araçla sınırlı iken zenginlerimiz, oğlana yat, hanıma kat, kendime helikopter, metresime şu bu... diye doymak bilmez bir iştahla saldırıyor...

Herkesin derdi, farklı anlayacağınız.
Sen kömür derdindesin, o uludağ'da kayak hayalinde.

Süperman olmak gerek bazen

Hiç yorum yok:

Süperman olmak gerek bazen,
-kredi kartı asgarilerini elektrik su telefon faturalarını unutmadan yatırmak.

- Çalışıp, çabalayıp eve ekmek götürmek. üşür diye çocukların üstünü örtebilmek

Süperman olmak gerek bazen,

-elinden birşey gelmese de üzülenin derdi ile dertlenebilmek
- küçük bir bebek olarak gelsek de bu dünyaya adam gibi gidebilmek...

Süperman olmak gerek bazen,
-kredi kartı asgarilerini elektrik su telefon faturalarını unutmadan yatırmak.

- Çalışıp, çabalayıp eve ekmek götürmek. üşür diye çocukların üstünü örtebilmek

Süperman olmak gerek bazen,

-elinden birşey gelmese de üzülenin derdi ile dertlenebilmek
- küçük bir bebek olarak gelsek de bu dünyaya adam gibi gidebilmek...

Bunu kadınlara asla yapmayın

Hiç yorum yok:

KADINLARI UYUZ ETMENİN YOLLARI

1- Ödenecek herhangi bir elektrik su kredi taksidiniz varsa. asla bütün para vermeyin.. bozdurun.
2- Başka bir kadından asla söz etmeyin
3- Şiir olarak: seviyorum ama kimi/ çok güzel birisini diye başlayan akroştikli bir şiir bile okusalar pek  güzelmiş diyin
4- erotizm kokan bir sohbetin sonunda döviz kurları, küresel ısınma ve teröre ani geçiş yapmayın eli böğründe kalırsa fena söverler
5- Ad soyad sorsalar bile boy kilo sormayın
6- Oje sürüyorsa asla cinsel içerikli sohbete başlamayın
7-hoşlandığı bir şeyden hergün hoşlanacanı sanarak tekrarlamayın.
8- başka kadınlar iması ile kıskandırmayın. siz zararlı çıkarsınız
9-onlardan daha fazla ağlamayın. sevmezler
11-marul aldım yeriz çiçeğe ne gerek var demeyin. öküz sevgileri geçicidir.
12- iki eliniz kanda dahi olsa randevunuza geç gitmeyin...

KADINLARI UYUZ ETMENİN YOLLARI

1- Ödenecek herhangi bir elektrik su kredi taksidiniz varsa. asla bütün para vermeyin.. bozdurun.
2- Başka bir kadından asla söz etmeyin
3- Şiir olarak: seviyorum ama kimi/ çok güzel birisini diye başlayan akroştikli bir şiir bile okusalar pek  güzelmiş diyin
4- erotizm kokan bir sohbetin sonunda döviz kurları, küresel ısınma ve teröre ani geçiş yapmayın eli böğründe kalırsa fena söverler
5- Ad soyad sorsalar bile boy kilo sormayın
6- Oje sürüyorsa asla cinsel içerikli sohbete başlamayın
7-hoşlandığı bir şeyden hergün hoşlanacanı sanarak tekrarlamayın.
8- başka kadınlar iması ile kıskandırmayın. siz zararlı çıkarsınız
9-onlardan daha fazla ağlamayın. sevmezler
11-marul aldım yeriz çiçeğe ne gerek var demeyin. öküz sevgileri geçicidir.
12- iki eliniz kanda dahi olsa randevunuza geç gitmeyin...

İki gözün önüne aksın ki

Hiç yorum yok:
Gündemimizde terör olayları olduğundan ve bir çok memleket evladı bu vatan için yine yeniden toprağa düştüğünden beri tadımız tuzumuz yok. Şehitlerimize gazilerimize yeniden bir vatan borçlanıyoruz. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.


Gündem gereği de bugünlerde HDP milletvekillerinin teröre arka çıkan, milletvekili yemini ile bağdaşmayan tutumları ve dokunulmazlıklarının kaldırılması konuşuluyor. Sözümüze bir çok Amerikan filminde rastladığımız bir cümle ile devam edelim. "Ben Amerikan anayasasına ve bayrağı üstüne yeminle bağlıyım." Peki bu yemin konusu elin Amerika'lısı için bir şeyler ifade ederken bizim en üst düzeydeki yöneticilerimizden başlayıp, sıradan memurumuza kadar hiçbirimizi neden enterese etmiyor.

Bırakalım fiili olarak uymamayı, açıkça zaten "bir kere de biz delsek ne olur, uymuyorum, saygı duymuyorum, beni bağlamaz, bana ne" gibi cümleler kurabiliyoruz.

Sebebi bizzat yeminin içinde geçiyor "büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim"  Ant içmek nedir? Gazoz içmekten bir farkı var mı diye dalga geçen de çıkar, ben Türk değilim diyen de. 

Oysa bir bakalım, pratikte Türk Milleti'nin fertleri olarak nasıl yemin ediyoruz?

- Allah belamı versin ki
- Allah şahidin olsun ki
- Ekmek Mushaf çarpsın.
- Yedi göbek sülaleni eşekler...
- Anan avr...
- İki gözün önüme aksın
- Yediğin ekmeğin hayrını görmeyeyim.
- Çoluğunun çocuğunun..
-Yalan söylüyosan şerefsiz evlad...
- Şu nimeti yemek nasip olmasın.

*Dikkatinizi çekmiştir: bu yeminleri kendiniz için M takısı ile söyleyebildiğiniz gibi karşıdaki kişi için N iyelik eki ile kullandığınızda bir çeşit beddua ve küfür yerine geçiyor. (Allah belamı versin ki YEMİN, Allah belanı versin BEDDUA) gibi.

Tüm bu yeminleri edip de uymayanımız bile varken, çay içmek kadar kolay ve basit bir yemine bağlı kalmalarını beklemek zor insanların. Hele bir de insanlıktan çıkmışlarsa zaten hiç sormayalım.

İşin ironik yönü bir tarafa; vatandaşlık bağından, milletvekili yeminine kadar "yemine uymamanın" bırakın vicdani yaptırımını, kanuni bir bağlayıcılığı da yok pratikte...

O zaman bu millete, bu devlete, bu ülkeye bağlılık yemini öyle bir yemin olmalı ki, öncelikle hepimiz canı gönülden bu yeminin her maddesini kabul etmeliyiz. Sonrasında ise yemini bozana kötü gözle bakılmalı, toplumda küçümsenmeli, dışlanmalı ve bu kişi kim olursa olsun yemini bozmanın bedelini ödemeli. Ödetilmeli.

Teşbihte hata olmaz hani: İki gözüm önüme aksın ki diye yemin edenin, en azından burnunun pekmezi akıtılmalı ki, yemin ederken iki kere düşünmeli..



TiO


Gündemimizde terör olayları olduğundan ve bir çok memleket evladı bu vatan için yine yeniden toprağa düştüğünden beri tadımız tuzumuz yok. Şehitlerimize gazilerimize yeniden bir vatan borçlanıyoruz. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.


Gündem gereği de bugünlerde HDP milletvekillerinin teröre arka çıkan, milletvekili yemini ile bağdaşmayan tutumları ve dokunulmazlıklarının kaldırılması konuşuluyor. Sözümüze bir çok Amerikan filminde rastladığımız bir cümle ile devam edelim. "Ben Amerikan anayasasına ve bayrağı üstüne yeminle bağlıyım." Peki bu yemin konusu elin Amerika'lısı için bir şeyler ifade ederken bizim en üst düzeydeki yöneticilerimizden başlayıp, sıradan memurumuza kadar hiçbirimizi neden enterese etmiyor.

Bırakalım fiili olarak uymamayı, açıkça zaten "bir kere de biz delsek ne olur, uymuyorum, saygı duymuyorum, beni bağlamaz, bana ne" gibi cümleler kurabiliyoruz.

Sebebi bizzat yeminin içinde geçiyor "büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim"  Ant içmek nedir? Gazoz içmekten bir farkı var mı diye dalga geçen de çıkar, ben Türk değilim diyen de. 

Oysa bir bakalım, pratikte Türk Milleti'nin fertleri olarak nasıl yemin ediyoruz?

- Allah belamı versin ki
- Allah şahidin olsun ki
- Ekmek Mushaf çarpsın.
- Yedi göbek sülaleni eşekler...
- Anan avr...
- İki gözün önüme aksın
- Yediğin ekmeğin hayrını görmeyeyim.
- Çoluğunun çocuğunun..
-Yalan söylüyosan şerefsiz evlad...
- Şu nimeti yemek nasip olmasın.

*Dikkatinizi çekmiştir: bu yeminleri kendiniz için M takısı ile söyleyebildiğiniz gibi karşıdaki kişi için N iyelik eki ile kullandığınızda bir çeşit beddua ve küfür yerine geçiyor. (Allah belamı versin ki YEMİN, Allah belanı versin BEDDUA) gibi.

Tüm bu yeminleri edip de uymayanımız bile varken, çay içmek kadar kolay ve basit bir yemine bağlı kalmalarını beklemek zor insanların. Hele bir de insanlıktan çıkmışlarsa zaten hiç sormayalım.

İşin ironik yönü bir tarafa; vatandaşlık bağından, milletvekili yeminine kadar "yemine uymamanın" bırakın vicdani yaptırımını, kanuni bir bağlayıcılığı da yok pratikte...

O zaman bu millete, bu devlete, bu ülkeye bağlılık yemini öyle bir yemin olmalı ki, öncelikle hepimiz canı gönülden bu yeminin her maddesini kabul etmeliyiz. Sonrasında ise yemini bozana kötü gözle bakılmalı, toplumda küçümsenmeli, dışlanmalı ve bu kişi kim olursa olsun yemini bozmanın bedelini ödemeli. Ödetilmeli.

Teşbihte hata olmaz hani: İki gözüm önüme aksın ki diye yemin edenin, en azından burnunun pekmezi akıtılmalı ki, yemin ederken iki kere düşünmeli..



TiO