Bugünkü şansınız :

  • Bu yazı hit alır mı sence?
    26/11/2009 - 0 Yorum
    Bayramlık ağzımı açmamam lazım ama madem bayram geldi açayım. Nedir bizim toplumdaki gereksiz eleştiri hastalığı anlamıyorum. Üstelik eleştirisini yaptıklarımız bizatihi ya yaptıklarımız ya da baktıklarımız oluyor nedense. -Tüüü terbiyesizler diye laf soktuğumuz insanların yaptıklarını yapabilmek için yana yakıla can atanlarımız var. Bir kadın sokaktan az rahat bir giyimle geçiyor, mahallenin bütün kelli fellileri hatunun arkasından boynu yamulana kadar baktıktan sonra söylenir. "Edepsiz bu yahu, böylede giyinilir mi, ayıp diye bir şey var." Madem öyle bakma sen de…

Neden zil takıp oynamıyorum



Bazı arkadaşlar son gelişmeler üzerine zil takıp oynamadığım için tutumumu eleştiriyorlar. Tek tek anlatmaktan bıktığım için özetle düşüncelerimi ifade edeyim.

1- Temelde bırakın tutukluluğu suçluların bile "hapis" yöntemi ile cezalandırılması geride kalanlar için hayatın çekilmez olması demektir. O yüzden prensip olarak sıradan vatandaşlar için bile yargılamaların tutuksuz olması gerektiğini düşünenlerdenim.

2- Bir ülkenin en üst düzey subaylarının bir takıp darbe girişimlerinde adının olması hoş değildir ve darbeyi kim yapar, yapmaya niyetlenirse yasalar yakasına yapışmalıdır ancak kantarın topuzunun kaçtığı ve işin bir kin davasına döndüğü görüntüsü hoş olmuyor ve yöneticilerimizin dediği gibi bir ülkenin eski G.Kurmay başkanının tutuklanması "zil takıp oynanacak birşey değildir"

3- Toplumda kutuplaşma ve gerginlik iyi birşey değildir. Başka ülkelerin geçmişine bakarsak, kendi uçaklarını imha eden, tanklarını bozan ülkelerin kolayca işgale uğrayıp "demokratikleştirildiklerini" birbirine düşen halkın ve askeri güçlerin sonunda ülkenin bölünmesine sebep olduğunu görebiliriz.

4- Kin ve öç alma hisleri yönetim kademelerinde bulunmaz. Devlette devamlılık esastır sözü en azından iyi giden şeyler için gereklidir. Bugüne kadar böyleydi, şimdi sıra bizde gibi bir anlayış, "aptalca sevinmeler" ve haddini aşan söylemler sıradan vatandaşlarca sergilenmiş bile olsa tehlikelidir. Dünün mağdurları, bugünün mağrurları gibi davranmamalıdır. Keser döner sap döner sözündeki keser; her zaman tek tur dönen bir şey değildir.

5- Sürüp giden bir terör ve sonucunda yitirilen canlar konusunda sıradan vatandaşlar olarak bizlerin de düşünmemiz gereken şeyler vardır. Özellikle yiten her "can'ın" ateş düşen bir ocağı, ağlayan anaları ve dağlanan yürekleri beraberinde getirdiğini unutmamak gerekir. Son olarak elim bir "kaza" neticesi kaybedilen 35 vatandaşımız'a "kaçakçıydılar zaten" diyerek "oh olmuş denilemeyeceği gibi" diğer taraftan "birgün sıra bize de gelecek" tarzı faşist yaklaşımlar sadece kin ve nefretten beslenenlerin işine yarar.

6- Demokrasi hepimize gereklidir ve kendimiz için istediğimiz hakları başkaları için de istemedikçe "kamil insan" olmamız mümkün değildir. Aslolan güç ve yetki elindeyken insanlara adaletli, iyi niyetli davranabilmektir. Onların haklarını da kendi hakları gibi savunabilmek gerekir. Bu yüzden ezilmişlik ve mağdurluk hissi ile son yaşanan gelişmeler karşısında ne kin ve nefret kusmak ne de zil takıp oynamak bence doğru birşey değildir. Saygılarımla.
Bu yazıyı paylaş: :

0 yorum:

Yorum Gönder

Buraya yorum yazabilirsiniz. Niye yazmıyorsunuz?

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

  • Hakiki lezbiyen olsun canımı yesin / Hatıra defterimden
    21/05/2010 - 0 Yorum
    Kadınlarda nedense 3ncü cinsi destekleme eğilimi vardır. Pek bir severler bizim gay olmamızı ama nedense kendileri lezbiyenlerden hoşlanmazlar. Bu biraz da kendinize takın ipneler demenin kibarcasıdır ama hangi kadına sorsanız kahir ekseriyetle "gaylerin, travestilerin" sorunları ile ilgilidirler. Bir daha dünyaya gelsem "gay" olurdum diyen kadınlar görmeniz çok zor bir ihtimal değildir. Pek bir yürekten onların ilişkilerini onaylarlar falan filan. Bu konuda kendi kişisel kanaatimi belirtmiyorum efendim. Nedense bizim kendimizi d/üzmemiz pek hoşlarına gidiyor kadınların. Bir…
  • Goodmorning bana
    16/01/2010 - 2 Yorum
    Computer denen şu illeti, pardon aleti karmaşık xls ile cad dosyaları dışında kullanmazken yorgun argın kendimi attığım odamda kahvem ve televizyonumla sessiz sakin dizilerimi izlerken arkadaşım ve can düşmanım (dostum kulakların çınlasın!) ALPer beyin değerli katkılarıyla mail almak vermekten ve google ile wiki de serseri takılmaktan bıkarak blog kabilesine katılıyorum. bunun için bir takım kabile gelenekleri varmıdır yokmudur bilmediğimden yol yordam bilmeden aranızdaysam affedin... kendi kuyruğumu, pardon kurdelamı kendim kestim anlayacağınız. blog denilen şu yazıtlara mısır…
  • Japonya'ya gidiyorum, belki geLemeyebilirim
    30/06/2009 - 0 Yorum
    Eğitim şart, eğitim şart diye çırpınan yurdum okumuşlarına saygım sonsuz. Ancak her zaman herşeyde de eğitim şart değil hani. Bu iş böyle yapılırın eğitiminin okuyarak verilebileceğine inancım var. Hadi olmadı görsel örnekleme, eğitim vcd'leri falan:). Sağdıçlık, nedimelik de bi yere kadar canım. Japonlar işi iyice pratiğe dökmüşler. 500 kişilik gruplar halinde "kap kızı gel"e dönmüş iş. Hani illa derse damlı mı giriliyor? Yoksa ben kursa solo katılcam, nasılsa bir arkadaş bulurum denilebiliyor mu? Yoksa sololar arasında kurra çekilip, hadi çocuklar siz de birlikte ders çalışın…