Bugünkü şansınız :

  • Ağla be! Oğlum Osman
    28/10/2011 - 0 Yorum
    Önce Harry POTTER yıktı hayallerimizi, sonra SEZERCİK, HAVUÇ'da büyüdü eşek kadar adam oldu. Kaldık kahramansız derken. Eski zamanların çocuk kahramanlarının yerini doldurdu OSMAN. Hem de nasıl bir dolduruş o. Oynadığı dizi "Öyle bir geçer zaman ki" onun sayesinde bütün ratingleri alt üst ettiği yetmezmiş gibi, küçük kahramanı Osman da, bir çok insanın özellikle de kadınların yüreğini alt üst ederek. Hiç kimsenin sevgilisini Brad PİT'gillerden sakınmasına gerek yok, OSMAN yetiyor. Bütün kadınların dilinde varsa, yoksa Osman. Onun gibi bir evladım olsun cümle aleme borcum…

Tak, tak, tak....



Dünyada aynı zamanda hem bu kadar kafa ütüleyici , hem de bu kadar iç gıcıklayıcı bir ses daha var mıdır bilmem. Kapatın gözlerinizi ve sesi dinleyin. Koridorda etekleri zil takmış bir kadın yürüyor. Tahminen uzun bacaklı, yüksek ve ince topukları, kırmızı ayakkabıları ve elbisesi ile iç gıcıklayıcı bir güzellik. Yüzünde hoş bir gülümseme tak, tak, tak.

Bir özgüven ki, değme gitsin. "At gibi karı" sözünün hakkını verir bir kadın hem de. Göğüs dekoltesini üç aşağı beş yukarı tahmin edebiliyorsunuz. Şimdi gözlerinizi kapatıp havaya yayılan parfüm kokusunu hissetmeye hazırsınız. Kırmızı elbiseyi beğenmediniz mi hadi fıstık yeşili olsun. Geliyor geliyor, tak, tak, tak....

Aaa, bu bücür kokanaya mı aitmiş o ayakkabılar. Ya herkese neden satıyorlar bu yüksek topukluları. Olmaz ki. Hanımefendi senin benim hayallerimi yıkmaya ne hakkın var. Tanrım ağdası gelmiş bacaklar ve çorap da mı yok. Yok yok nasıl herkes göğüs kıllarını açıp, altın zincir takamıyorsa bazı kadınlara yüksek ve ince topuklu ayakkabı giydirip koridorda yürütmeyeceksin kardeşim.

Bak şimdi nasıl da gidiyor kadın. Yüzünden bir hayır görmedik ki arkasından bakalım. Göz görmezse gönül katlanır, hadi gözlerimizi kapayalım. Oh my god!.. yine o ses. Tak, tak, tak... Şimdi kulaklarımı tırmalıyor. Bir dahaki sefere güzel bir kadın görene kadar da kabus devam edecek...

Lütfen çirkin, yaşlı ve kalın bacaklı kadınlara ince topuklu ayakkabı satılmasın. Sıkıştırıverin anayasa teklifine bunu da...



Bu yazıyı paylaş: :

0 yorum:

Yorum Gönder

Buraya yorum yazabilirsiniz. Niye yazmıyorsunuz?

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

  • doyum günümüz kutlu olsun sevgilim
    16/07/2009 - 0 Yorum
    Bundan aylar önce sevgilimle bir karar aldık. geçmiş zaman dilimlerinde neden karşılaşmadığımıza hayıflandığımız bir andı. bu günlerimizi kaçırmadan ayın herhangi bir gününü doyum günü olarak kutlamaya karar vermiştik. bu öyle sandığınızca muzur bir gün değil. çocukluğumuzda yaşayamadığımız, ergenliğimizde tanışamadığımız ve birbirimizi görmeden geçen zaman dilimlerinde paylaşamadığımız d/günlerimiz için küçük bir telafi çabası... sandığınızın aksine biz o gün hiç sevişmiyoruz, romantizm yüklü bir gün oluyor paylaştığımız. elele tutuşup parklarda geziyoruz. sokaklarda yaşımıza…
  • Kısa, kısa tavsiyeler
    12/05/2012 - 0 Yorum
    DAİRENİZİ KÜÇÜK, HAYALLERİNİZİ BÜYÜK TUTUN İnsan hayal ettiği müddetçe yaşar, demiş şair. Hayatın gerçekleri ne kadar zorlu olursa olsun siz yine de içinizde hep bir umut taşıyın. Büyük düşünün, ama dairenizi küçük tutun. Yani memleketi kurtarmayı düşünebilirsiniz, ancak işe önce en yakınlarınız için çok daha iyi koşullar sağlamaya harcayın emeğinizi. Küçücük dünyanızda büyük hayalleriniz ulaşılamaz değildir. Ancak her aklınıza estiğinde memleketi kurtarmaya kalkar da mangalda kül bırakmayan sohbetlerle ömrünüzü harcarsanız, bir bakarsınız kendiniz ve sevdikleriniz için…
  • nereye sakladınız paraları?
    19/01/2010 - 2 Yorum
    şu ekonomik krizle ilgili bir türlü algılarımız barışmıyor dostlarla. az buçuk ekonomiden çakmama rağmen (sınıf tekrarlarımı saymazsam) krizin aklıma getirdiği bir nasrettin hoca fıkrasıyla bir zeki-metin diyalogundan ötesi değil. hoca sormuş: sizde yağ un şeker var mı ? VAR ~o zaman neden helva yapıp yemiyorsunuz bre melunlar. zeki-metin ikilisinden birisi şöyle diyordu: ~bir tek para yok. ~e.. o küçük bir sorun... ekonomik krizde birden ortadan kaybolan tek şey para. ne işçiler havaya uçtu, ne hammadde tükendi, ne de patronlar üretimden vazgeçti. sadece bir zamanlar üstüne…