Bugünkü şansınız :

  • Yurdum insanı oldum, pişman değilim / seçtiklerim-5
    27/06/2010 - 0 Yorum
    İş icabı gezdiğim Anadolu'dan Trakya'ya uzanan İstanbul yollarında birçok şeyi bir arada yaptığımdan yorgun düşerim genelde. Giderken derli toplu olsam da dönüşlerde iyice dağılırım. Saçım, üstüm başım toplanmaya muhtaç halde olur... Dönüşlerde ise tam bir yurdum insanıyımdır. Uyku basar, yorgun argın başımı koltuğa uzatır yatarım. Az çok horlarım, top atlasalar hatta öpseler duymaz bir haldeyimdir. Bu halimi bildiğimden de otobüste mümkünse arka sıralardan bir yer alırım ve yanım boş olursa oteldeymişçesine keyifli bir yolculuk yaparım. Tabi bu her zaman mümkün olmaz. Bu kez…

Üçüncü sayfadan ölmek veya...



Defne'yi kaybettik. "Defne" diyorum çünkü sıcak, sempatik tavırlarıyla o hepimiz için bizim "Defne"miz olmuştu. Yarışma öncesinden ki; ben kendisini ve yarışmayı izleMEyenlerdenim. Hakkında bir şeyler yazıldı, öncelikle elbirliği etmişçesine değerli basınımız güzel şeyler söyledi yazdı. Ölüm biçimi pek hoş olmasa da "hangisi güzel ki" bir şeyleri örtme çabası altına girdi. Hatta "arkadaşının babası" ünlü bir yazarımız oldukça hoş şeyler yazdı. Belki acılı ailesinin acısı öfkeye döner de bizim oğlana bir şey derler mi? diye kaygı duydu. Bilemeyiz.

Öncelikle "Defne" ya da bir başkasına dair değil bu söylemim. Sadece basınımızdaki ikiyüzlülüğü vurgulamak adına yazıyorum. Hiç düşündünüz mü insanlar "üçüncü sayfadan nasıl ölüyorlar gazetelerde" buyurun daha bir haftalık bir haber. "60 yaşındaki ihtiyar grup seks yaparken öldü. Hizmetçisi ile iki kere sevişen ihtiyar S.K daha sonra kocası da gelince.... Birlikte oldular.... Kalbi dayanamadı.." Bu haberin gerçeklik payı nedir sizce. Hadi doğru olsun bu ihtiyar insanın ölüsü de saygıyı hak etmiyor mu?

Düşünün ki "Defne" bizim Tv'lerde izlediğimiz "Defnemiz" olmasaydı neler yazılırdı üçüncü sayfalardan. Ben hayalinize katkıda bulunmaya bile korkarak birkaç cümle yazayım "Barda ilk defa tanıştığı bir erkeğin evine giden evli kadın" , "Gece alkol almaya devam ederek" , "2 yaşındaki bebeğini gece yarısı evde bırakıp" dahasını yazmaya dilim varmıyor ama yapılabilecekleri ve yazılabilecekleri tahmin edip, şimdiden üzülüyorum.

Bakmayın gözyaşı döktüklerine "Defne" tıpkı tüm yarışmalardaki varlığı ile saat doldurup, reyting vesilesi olduğu gibi; TVleri, gazeteleri birkaç günlük haber açlığından kurtardı. Mısır'daki karışıklar ile idare ediyorduk gerçi ama birinci sayfaları da üçüncü sayfaları da kurtarmış olduk. Dahası üçüncü sayfada asparagasa gidecek bir kaç insanın haberi de görmezden gelindi bu sayede belki.

Hani şimdi "Defne"yi yere göğe koymuyorlar. Bir şeyleri kendilerince "özel yaşam" diye görmezden geliyorlar ya "üçüncü sayfadan bir ölüm olsaydı" umurlarında bile olmazdı. Üstelik "Defne"yi çok sevdiklerinden değil haberi sindire sindire üç beş gün ile bir kaç aya yayacaklar merak etmeyin. Şimdiden küçük çaplı dedikodulara başladılar "kadının kocası olsaydınız en çok neye üzülürdünüz?" gibisinden sorularla. Arkası gelecek ve bugün "Manşetlerden Rahmetle" uğurladıkları "Defne"nin dedikodusunu magazin gündemlerine alıp, ıcığını cıcığını çıkarmaktan utanmayacaklar.

Kimler mi? Tabi ki "içlerinde adam gibi olanları müstesna" üçüncü sayfa haberciliğini acımasızca yapıp, birinci sayfadan şimdi "Defne" için sahte gözyaşı dökenler. Keşke ilke diye benimsedikleri şey şu an "Defne"nin şahsına gösterdikleri ilgi ve saygının tüm "üçüncü sayfa Ölümleri”ne de gösterilmesi ile sonuçlansa. Bir iyiliğe vesile olsa ama benim şahsen umudum yok.

Siz, siz olun bazı gazeteciler adam gibi gazetecilik yapmayı öğrenene kadar ya onların yaşam çizgisine yakın "ünlü" biri olarak ölmeye bakın ya da o zamana kadar "üçüncü sayfalık bir ölümden" koruması için yatın kalkın Mevla'ya bol bol dua edin.

Benden söylemesi...

Not: Bu yazının "Defne"nin şahsına yönelik hiç bir kötü söylemi yoktur. Tamamen ikiyüzlü  yayıncılık anlayışına karşı yapılmış bir eleştiridir.
Bu yazıyı paylaş: :

0 yorum:

Yorum Gönder

Buraya yorum yazabilirsiniz. Niye yazmıyorsunuz?

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

  • no:6 / bu abla da taciz edilir, ben karışmam
    23/07/2009 - 0 Yorum
    ne diyeyim ablacım, durduk yerde iş almışsın başına. altı kaval üstü şişhane birşeyler giymişsin. üstüne üstlük komşuya gider gibi halk otobüsüne binmişsin. Olmaz ki bu denli de zorlanmaz ki.gerçi bu gözler o örtünün altına derin yırtmaçlı etek giyenler de gördü ama olmuyor ki, en başta şık durmuyor, göze hoş gelmiyor ki. Bak söylemedi deme. bence uğrama sen bizim mahalleye, bakmazlar gözünün yaşına...açılıp saçılmanın nasıl birşey olduğunu biliyoruz. zorda kalırsak ayşe arman ablamız öğretiyo ama örtünmek nasıl birşey islami kesimin modacıları çakmıyor köfteyi herhalde. ya da…
  • Küçük, küçük şeyler kor, büyüdükçe adama
    26/08/2011 - 0 Yorum
    Hayatta en çok sevindiğiniz şeylerin bir yalan olduğunu bilmek ve cefasını çektiğiniz şeylerin, sefasının sürüldüğünü görmek koyar genelde adama. Umursamaz hıyarın teki değilseniz, erkek de olsanız az çok duygularınız vardır. Alıngan olursunuz, PMS dönemleriniz yoksa da zaman zaman ergen triplerine girersiniz. Arada eski günlere dönüp alzemair ile nostalji arasında gidip gelirsiniz. İşte o günlerden bir gün çok sevgili dedem evimizin arka bahçesine mini mini civcivler almış onlara küçük bir kafes yapmış onlarla oyalanıyordu. Çocuktum, hoşuma gitmişti, ben de bir tane istiyorum…
  • Neşeli ve abartılı yaşamayı seven kadınların burcu (AKREP)
    18/04/2010 - 0 Yorum
    Merhaba efendim. Bendeniz çok pis fal bakarım. Yani falcı değilim ama bunu sırf pislik olsun diye yaparım. Hani falcıya gidip de bin pişman olasınız, hem fala inanmayıp, hem falsız kalmayasınız diye. Baktım bu günlerde bloglarda burcunuz, bankalarda borcunuz postları boy göstermekte, ben de karar verdim burçları yazmaya... Haliyle İbram yazarsa alengirli yazar, oyun olsun, torba dolsun, yazıyorsak bir farkımız olsun diyerek aldık, kalemi elimize. Burçları Alfabetik olarak yazmaya karar verdim ki, arayan kolay bulsun. Bir de tek kalemde yazamam, arkası yarın olsun dedim. …