Neden blog yazmıyorum


Bir kere işler iyi. "Maşallah" de yani, ama tükürmeden lütfen. İki ayak, bir pabuçta çalışıyoruz bir süredir. Haliyle boş vakitte kalmıyor o zaman. Paraları koyacak yer sıkıntısı yüzünden bir antrepo kiralamaya falan kalkmadık ama, eskiden "Ohooo ölme eşeğim ölme on senede ödenmez bu borçlar" derken, şimdilerde "1-2 senede düze çıkarız sanki" moduna girdik. İyi mi? Ee bize göre iyi. Ya her ay arabanın modelini değiştirmek zorunda kalanlar ne yapsın. Zırt pırt yeni bir model araba çıkmıyor ki. Boşa geriliyor insan. Yazık...

Ayrıca marifet iltifata tabidir demiştik ya. Haliyle herkes bloglara resimlerine bakıp okumadığı gazeteler gibi davranınca, insanın içinde bir şeyler kırılıyor be okuyucu. Yani yaz yaz, para yok pul yok nereye kadar. Üstelik blog yazmıyorum diye, hiç de bir şey yazmıyor değilim hani. Face'de döktürüyoruz, yazışarak geyiğin dibine vurduğumuz arkadaşlar da var. Serde gazetecelik de olduğundan irili ufaklı mahalli gazete ve sitelere yazıp, çiziktiriyoruz da hala.

Sen, daha tam bilmiyorsun ama; bak başka neler yapıyorum. Sabahın görünüründe kalkıp, arka bahçemdeki davuklara bakıyorum. Yemlerini, sularını veriyorum. Böylece güne stressiz başlıyorum. Bak gördün mü, emeklilik moduna iyice girdim yani. Bu da yetmiyor, günde iki kez kalorifere kömür atıp, kül alıyorum. Ne o sevgili okuyucu, sen herkesi doğal gazla mı çalışıyor sanıyorsun. O işleri kaloriferciler yapmıyor mu, dediğini duyar gibiyim ama ben iyice cimrileştim bu aralar. Yazık ya, çil çil paralara kıyamıyorum da ondan. Şşş alo. Avrupa'da kriz var demiştik di mi?

Sonra çoluk, çocuk, çombalak. Tabi sana göre herkes bekar, işsiz güçsüz, bir eli yağda bir eli balda geziyor. Baba parası yiyip, okula giderken tweet atıp, blog yazıyoruz hepimiz de mi? Yok öyle değil işte. Burda ne kadar karizmatik, ağır abi imajı çiziktirsek de "dede" diye elimizden tutan, baba diye yanağımızdan öpenler var Allah'a şükür. Kimine masal anlatıyorsun, kimini bakkala götürüyorsun. Boru mu, bu?

Tabi bunlar işin güzel yanı. Evde, gün geliyor musluk damlatıyor. Gün geliyor perdelerin takılması gerekiyor. Az iş mi, onu herkes yapıyor ama yaş kemale erince, adama zor geliyor cancazım. Ayrıca göbek denen kişi ile ilişkimiz kendisinin giderek  boya posa kaçması  yüzünden düşmanlık düzeyine ulaştığı için, diyet niyetine girdim. İşte bu yüzden, bünyede yaşanılan stress de cabası.

Sonra böyle yazıp çiziktirme işi, ya boş ya da hoş vakitte güzel oluyor. Hoş vakitten kasıt, herşeyin birbirine denk olup, k.çın can sıkıntısından trompet çaldığı zaman dilimi değil elbette. Yani diyorum ki, dışarda bahar havası olsa, kurtlar, kuşlar böcekler, kelebenkler etrafı sarsa, yeniden yine, sevdiğine aşık olma mevsimi gelse. Oh miss!. Ama eskisi gibi havadan sudan, teli açmadın, sen beni özlemedin, yan baktın, ön baktın gibi eften püften şeylerden çıkmıyor sorunlar. Bu seferkiler "pirinç bitmiş, şeker alınacak, deterjan ultra mega etkili olsun, faturaları yatırmadın mı sen" gibi sebeplerden çıkıyor haliyle. E bunlara da, oturup, roman yazılmıyor a cancazım.

Bir de yaz yaz nereye kadar. Neredeyse külliyat olmuş. Açın okuyun di mi. Kitap bastırma modası, az bir kaç arkadaş kaymağını yedikten sonra bitti galiba. Her bloggerin en az 1 kitabı olmalı diye bir kampanya da olmadığına göre. Allah'ın emri değil ya kitap yazmak. O "oku" demiş de, kutsal kitabı bile okuyan yok. Hem benim, kitap yazma işini on yıllar önce yapmışlığım var. O zaman hevesin de azalıyor işte. "N'olcak yazıcam da sanki, ibret alınacak hayat dersleri de yazmadığımıza göre, bizi okumasalar kıyamet mi kopar? Ekmek alacak paran yok, yazıcan da ne olucak. Zaten okuyup, yorum yapan mı var allasen"  diyorsun.

Şaka bir yana, insana dostlar ediyor ne ediyorsa. Sözünü de yiyorsun ve yazıyorsun birşeyler. Pabuç kardeş önce Face de dürttü; yaz diye. Sonra, blogunda aleni yazmış sağolsun. Sonrasında da işte gördüğünüz bu yazı çıktı meydana. Okuyup beğendinizse, eşe dosta tavsiye edin de başkaları da okusun. Hatta yorum yazsın da okunduğumuzdan haberimiz olsun.

Geri kafalı bir ihtiyarım ben "google analistic" ile falan uğraşamam.
Zaten andropoza giresim var.
Girerim ha...

T.İ.O





Bu yazıyı paylaş: :

8 Yorum var:

  1. yazın lütfen, daha sık daha sık daha sık!
    yaz üleeeen!

    :)

    YanıtlaSil
  2. Okuyom ben ya! Yorum yazmıyok diye okumuyok mu sandın.

    Bende ki bu aşkı heves mi sandın. Eee yok konumuz bu değildi.
    Andropoz dediğin nedir ki gir gitsin. Zaten bu yaştan sonra neye yarar. :P

    YanıtlaSil
  3. @Kediye Kafa ATan Psikopat Fare : Yazarım bak ha... Yazarım lütfen.

    YanıtlaSil
  4. Özgür : Sevgili okurum. "çişimizi neyle yapıyoz" bu yaştan sonra diosun. Çok ayıp:)

    YanıtlaSil
  5. Lafları üzerime alma gibi bir özelliğim yok ama bu sefer tüm söylenenleri üzerime alıyorum (üstüne üslük kahkaha bile atıyorum) ve diyorum ki; ''işte bunun için (yazıya dönün bi zahmet) yazın yazın yazın diye diye her yerde takip edip ediyoruz sizi''Fena mı ediyoruz tabi kiiii etmiyoruz..Yazın yazmazsanız başınıza bela oluruz :))

    YanıtlaSil
  6. @Pabuc: Alın bi zahmet:) Bundan sonra yazacaklarımın hayrından ne varsa mevla sana da versin. Şerrinden de hepimizi korusun:) amin.

    YanıtlaSil
  7. Ya o değil de işte.
    Yani demek istediğim şu.
    Şöyle anlatayım.

    Okumak değil yorum yapmak zor geliyo.

    Hayır ben ki hafızası zayıf insanım, bir de uzun yazıyorsun (bende kısa yazmıyorum ama olsun yine de) sonunu okurken başını untuyorum yazının.

    Ama eminim güzel bişeyler yazdın dimi, eline aklına sağlık :)

    YanıtlaSil
  8. @Ness: Ohoo okumuyom resmine bakıyom disene sen buna. Şimdi bir fıkra anlatırdım ama:)

    YanıtlaSil

Buraya yorum yazabilirsiniz. Niye yazmıyorsunuz?

Çok okunan yazılar