Affedin kızlar bu benim kusurum. Anlamadığım şeyler var. Zaman çabuk geçmiş. Ancak ucundan yakalamışız blog alemini.
Uyum zorluğu yaşıyorum.
Bakıyorum da bloglarda Alman'a verdim, Yunanla işi pişirdim türü yazılar var.
Ayıplamıyorum. Gönül konacağı yeri kendi seçer, biliyorum.
Bunları bizim kızlar mı yazıyor?
Oh my god! diyorum.
Ee. benim gibi aklı evvel zamanda kalanlar bu
şoku atlatamıyor haliyle. Biz ki "
helga OH! dedi" ve
Hans evlenmek için kamışı kestirip müslüman oldu" haberleri ile büyümüş bir ırkın ahfadıyız. Bize
değen bi yer yok ama neden kendimi tuhaf hissediyorum bunları okurken bilemedim.. Kimseyi kabuklu/kabuksuz
çerez tercihlerinden ötürü suçlayamam. Kendimi anlamaya çalışıyorum...
Yine
kabak tadı da verecek ama bu
Libido tavan olaylarında da aynı hislerdeyim. Biz hep
başım ağrıyor, bugün olmaz yarın gel! e alışmışız. Hayatın anlamını "
düşünen adam heykelinden önce, gripin kaşesinde ızdırap çeken kızdan" öğrenmişiz.
Ahir ömrümüzün son demlerinde noldu da kızlar
şeysinde çay pişircek kadar kızıştılar, yoksa bir libido makarasıdır gidiyo mu anlamıyom? Bir de bayrak direğine
flama çekip, 9 erkek oldu 10 erkek oldu demek eski moda bir gelenek değil miydi yahu, ne zaman hortladı?
Son röpörtajımdan az sonra süper maryo kılıklı postacının
inbox'uma yığınla getirdiği "İbram
donun ne renk lan merak ediyom, boxer mi giyiyon yoksa hala
slip, beyaz çorap mı takılıyon? Kafan
kel mi, elin
beline geliyo mu? tarzı soruları cevaplamıyorum haberiniz olsun" diycem de. Bir kişi bile sorsa ya be.
Demek ki
sorulacak adam var, sorulmayacak adam var. Ben
iyi ki sorulacak adamlar kısmına girmiyorum. Sık değiştirdiğimden her sorulduğunda cevap vermek için bakmam lazım. Oysa
Tarkan'ı bile bi çiş meşhur etti, biz hala karizmayı efendilikte
arıyoruz efendiler.
Bazı bloglarda
yorum yaparken karşımıza çıkan
kelime doğrulama olayını blogger nası beceriyorsa baze sövüyo gibi seçtiği kelimeleri doğrulatıyor. Ben o kelimelerin neresini doğrultim bilemiyom ki. Yazıyoz
mecburen meydanda ne gördüysek...
Birde, hani
filmlerde olur, elinde kitapla esas
oğlanla, kızın çarpışma sahneleri var ya. Artık onlar da bir hayal oldu. Kimse
kitap mitap götürmücek ki okula elinde. Ola ki,en fazla incecik bi
laptopu olur elinde kızın. Çarptın
kazara, laptop düştü yere. Yerden almasına yardım ettin. Hanfendi
pardon laptopunuzu düşürdünüz. Açacak bi bakacak kız ekranı gitmiş.
-Hayvan! sen çarptın da düştü. Hadi yaptır. 200-300 TL. Bi romantik fantezi daha
sizlere ömür.
Aynı mahallede oturuyorsunuz. O işe dolmuşla gidiyo, sen otobüsle. Bir gün dolmuşu kaçırsa otobüs bekler. Ama şimdi herkesin bir arabalı erkek arkadaşı olabilir (Hacı Murat 2 milyar, Doğan görünümlü
şahin 3-5 benim ufkum bu kadar, iş
sana ne babam aldıyla,
miras kaldıya kadar uzayınca
Cem Gariboğlu'na kadar dayanıyor ucu)
Kız, zaten
elinde cep telefonuna gelen mesajına kikirdemekten, yolda
dönüp senin yüzüne mi bakcak? Dahası o facebooka girer sen
msn takılırsın. Bi ömür
karşılaşmazsınız, aynı mahallede.
Bir ara
Odigo'nun bi
Messenger'i vardı.
Aynı anda, aynı web sitesinde surf yapanları gösteriyordu, tanışıyordunuz.
Google da yapsa ya... Anaa!
Zeynep nickli bağyan hard porno arıyo google'da ben gibi. Şey
afedersiniz isminiz neydi, yaş kaç, memleket nerden. tanışabilir miyiz..?
Son bir şey de: aşkıma . Yazdıklarıma bakıp
bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu diyeceksin ama benim geldiğim zamanlarda halâ
romantizm ölmedi sevgilim . İnsan
sevdiği kız için gözyaşı dökebiliyorsa insan. Sevdi mi
gözünden sakınmalı, kıskanmalı. Efendi olmalı,
kibar olmalı, kırıp incitirse özür dileyebilmeli. Anlam yüklü küçük
sürprizler yapmalı sevdiğine, kırlarda
çiçekler toplamalı,
mum ışığında yemek yemeli.
Olur olmaz düşünüp bir gece vakti,
cep telefonundan önce kulağını çınlatabilmeli sevdiğinin. Şarkılar fısıldamalı kulağına, şiirler söylemeli. Düşler kurmalı birlikte,
elele gezebilmeli. Okul sırasına
adının baş harfini korkarak yazabilmeli.
Biliyorum o devirler çoktan geçti. Biliyorum, ama ne yapayım.
Bu dünyaya erken geldiğim için, özür dilerim sevgilim.
Affedin kızlar bu benim kusurum. Anlamadığım şeyler var. Zaman çabuk geçmiş. Ancak ucundan yakalamışız blog alemini.
Uyum zorluğu yaşıyorum.
Bakıyorum da bloglarda Alman'a verdim, Yunanla işi pişirdim türü yazılar var.
Ayıplamıyorum. Gönül konacağı yeri kendi seçer, biliyorum.
Bunları bizim kızlar mı yazıyor?
Oh my god! diyorum.
Ee. benim gibi aklı evvel zamanda kalanlar bu
şoku atlatamıyor haliyle. Biz ki "
helga OH! dedi" ve
Hans evlenmek için kamışı kestirip müslüman oldu" haberleri ile büyümüş bir ırkın ahfadıyız. Bize
değen bi yer yok ama neden kendimi tuhaf hissediyorum bunları okurken bilemedim.. Kimseyi kabuklu/kabuksuz
çerez tercihlerinden ötürü suçlayamam. Kendimi anlamaya çalışıyorum...
Yine
kabak tadı da verecek ama bu
Libido tavan olaylarında da aynı hislerdeyim. Biz hep
başım ağrıyor, bugün olmaz yarın gel! e alışmışız. Hayatın anlamını "
düşünen adam heykelinden önce, gripin kaşesinde ızdırap çeken kızdan" öğrenmişiz.
Ahir ömrümüzün son demlerinde noldu da kızlar
şeysinde çay pişircek kadar kızıştılar, yoksa bir libido makarasıdır gidiyo mu anlamıyom? Bir de bayrak direğine
flama çekip, 9 erkek oldu 10 erkek oldu demek eski moda bir gelenek değil miydi yahu, ne zaman hortladı?
Son röpörtajımdan az sonra süper maryo kılıklı postacının
inbox'uma yığınla getirdiği "İbram
donun ne renk lan merak ediyom, boxer mi giyiyon yoksa hala
slip, beyaz çorap mı takılıyon? Kafan
kel mi, elin
beline geliyo mu? tarzı soruları cevaplamıyorum haberiniz olsun" diycem de. Bir kişi bile sorsa ya be.
Demek ki
sorulacak adam var, sorulmayacak adam var. Ben
iyi ki sorulacak adamlar kısmına girmiyorum. Sık değiştirdiğimden her sorulduğunda cevap vermek için bakmam lazım. Oysa
Tarkan'ı bile bi çiş meşhur etti, biz hala karizmayı efendilikte
arıyoruz efendiler.
Bazı bloglarda
yorum yaparken karşımıza çıkan
kelime doğrulama olayını blogger nası beceriyorsa baze sövüyo gibi seçtiği kelimeleri doğrulatıyor. Ben o kelimelerin neresini doğrultim bilemiyom ki. Yazıyoz
mecburen meydanda ne gördüysek...
Birde, hani
filmlerde olur, elinde kitapla esas
oğlanla, kızın çarpışma sahneleri var ya. Artık onlar da bir hayal oldu. Kimse
kitap mitap götürmücek ki okula elinde. Ola ki,en fazla incecik bi
laptopu olur elinde kızın. Çarptın
kazara, laptop düştü yere. Yerden almasına yardım ettin. Hanfendi
pardon laptopunuzu düşürdünüz. Açacak bi bakacak kız ekranı gitmiş.
-Hayvan! sen çarptın da düştü. Hadi yaptır. 200-300 TL. Bi romantik fantezi daha
sizlere ömür.
Aynı mahallede oturuyorsunuz. O işe dolmuşla gidiyo, sen otobüsle. Bir gün dolmuşu kaçırsa otobüs bekler. Ama şimdi herkesin bir arabalı erkek arkadaşı olabilir (Hacı Murat 2 milyar, Doğan görünümlü
şahin 3-5 benim ufkum bu kadar, iş
sana ne babam aldıyla,
miras kaldıya kadar uzayınca
Cem Gariboğlu'na kadar dayanıyor ucu)
Kız, zaten
elinde cep telefonuna gelen mesajına kikirdemekten, yolda
dönüp senin yüzüne mi bakcak? Dahası o facebooka girer sen
msn takılırsın. Bi ömür
karşılaşmazsınız, aynı mahallede.
Bir ara
Odigo'nun bi
Messenger'i vardı.
Aynı anda, aynı web sitesinde surf yapanları gösteriyordu, tanışıyordunuz.
Google da yapsa ya... Anaa!
Zeynep nickli bağyan hard porno arıyo google'da ben gibi. Şey
afedersiniz isminiz neydi, yaş kaç, memleket nerden. tanışabilir miyiz..?
Son bir şey de: aşkıma . Yazdıklarıma bakıp
bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu diyeceksin ama benim geldiğim zamanlarda halâ
romantizm ölmedi sevgilim . İnsan
sevdiği kız için gözyaşı dökebiliyorsa insan. Sevdi mi
gözünden sakınmalı, kıskanmalı. Efendi olmalı,
kibar olmalı, kırıp incitirse özür dileyebilmeli. Anlam yüklü küçük
sürprizler yapmalı sevdiğine, kırlarda
çiçekler toplamalı,
mum ışığında yemek yemeli.
Olur olmaz düşünüp bir gece vakti,
cep telefonundan önce kulağını çınlatabilmeli sevdiğinin. Şarkılar fısıldamalı kulağına, şiirler söylemeli. Düşler kurmalı birlikte,
elele gezebilmeli. Okul sırasına
adının baş harfini korkarak yazabilmeli.
Biliyorum o devirler çoktan geçti. Biliyorum, ama ne yapayım.
Bu dünyaya erken geldiğim için, özür dilerim sevgilim.