Bugünkü şansınız :

Dokuz -09- 2009 - Hoba evleniyoruz!..



Saat 12 yi vurdu...
İnsanoğlunun icat ettiği rakam şaklabanlıklarından biri daha gerçekleşti. 09.09.2009 oysa benim hayalimdeki takvim hiçbir zaman vuku bulmayacak. 69.69.6969. Görmeye ne ömrüm yetecek ne de Miladi takvim...

Sürekli tüketimi kamçılamak için icat edilen özel günler insana başta güzel gelse de asıl maksadın tüketimi kamçılamak, ekonomiye kan pompalamak olduğu meydana çıkıyor. Moda'dan, sahte ilah ve ilahelere trendlere kadar uydurma birçok şey icat edilip tüketin diye önümüze dayanıyor. Tüketin ve size sonra Obezite tedavisine başlayalım. Kapitalizm böyle bir şey işte. Putlarını kendi yapıyor, kendi tapıyor ve acıkınca da afiyetle yiyor.

Olsun ben de uydum sahte imamlara diyerekten bu gün düştüm yola. Bakalım batıl inançlarımızın bir hayrını görecek miyiz? Nasıl olsa 2012'de kıyamet kopacak senaryoları başladı. Herkeste bir panik bir panik sormayın gitsin. Paso keyfimize bakıyoruz. Oysa her gün yüzlerce insan için yeryüzünde kişisel kıyamet kopup durmakta. Acaba bu gün evlenirsem belki yarın büyük ikramiye bana çıkar Milli piyangodan da Ramazan çıkmadan kendimi hayır işlerine adarım. Ertuğrul Özkök abim dönmeden ben de Umre'ye giderim de sitemin hit'i artar.

İşte bu duygularla gece gece düştüm yola. İlk göz ağrımın kapısını çaldım önce. -"Hayrola İbram bu saatte hangi dağda kurt öldü?" diyerek açtı kapıyı.
— Biricik sevgilim. Bugün 09.09.2009 çok önemli bir gün, benimle evlenir misin? Diye hemen teklifimi patlattım:
—Sabah olsun İbram, evlenirim neden olmasın. Krediyi senin adına çekeriz, evi benim üstüme yaparız aşkım. Düşündüğün şeye bak... Dedi.

Anladım ki o bana yüz vermeyecek. Boynum bükük. Düştüm yollara.
BigaripwoMen'e uğradım gece gece. Sağ olsun açtı kapıyı. İçeri buyur etti. Şuraya bir yatak sereyim mi? İbram yavaş yavaş dedi ama ben yerimde duramıyordum. Bu gece zengin olacaktım. Heyecandan hemen teklifimi ona da yaptım.

—BigaripwoMen, garip aşkım benim. Bugün 09.09.2009 güzel şeyler olacak hissediyorum. Benimle acele eylenir misin?
—Ertesi gün boşanacaksak olur ibram. Ama mihr de isterim, nafaka da. Vermezsen mahkemelerde süründürürüm seni.

Yemedi tabi. Hemen izin istedim. Daha karpuz kesecektim İbram nidalarına aldırmadan, gözü yaşlı yine sokaklardaydım...

Geçerken bidost'un penceresine taş attım usulca, cama çıksın diye.

—Aaaa ibram gelmiş. Gel abim seni bi güzel dövsün... Dedi.
—Yok gelmim. "Bugün 09.09.2009 hayatımda güzel şeyler olacak. N'olur hadi kaçalım, eylenelim" dedim.
-"Evlenirdim İbram ama sen benim abim sayılırsın. Ensest bi durum. İğrençsin ibram" dedi. Yaw mahsusçuktan dedimse de inanmadı...

Az gittim uz gittim, dere tepe düz gittim. Memlekette İnsanlık ölmüş, şansım dönecekti. Ne güzel evlenecektim. Zengin olacaktım diye hayıflanırken aklıma "!Nsan Bünyesi" geldi. Hemen koştum. Heyecanla kapısını tıkırdattım. Gözleri mahmur açtı kapıyı.

-"Aaaa İbram! Kör olma ben de davulcu sandım, diyerek elindeki 1 TL yi bana uzatmaktan son anda vazgeçti.
—Bünye bünye n'olur benimle eylen OW ye! Dedim. Engin İngilizce bilgisi ile hemen beni anladı ve ben leb demeden olayı çözdü.
—09.09.2009 yüzünden di mi İbram ama geç kaldın benim Prensim Charles’ıma sözüm var. Onunla evlencem de kraliçeyi cadaloz gelin ayaklarına çatlatıp öldürcem. Bahtsız Charles’ımda İngiltere kralı olacak be İbram. Sen daha iyilere layıksın, kusura bakma dedi.

Böylece şanslı 4 kişi de kapıyı yüzüme kapattı. 4 den fazlası da caiz olmadığından ben de bu defteri kapattım...

09–09–2009 uğurluymuş. Kimi kandırıyorsunus siz diye söylene söylene Kadıköy evlendirme dairesinin önünde sabahın köründe, acaba terk edilen bir gelin olur mu diye kuyrukta volta atarken bir de ne göreyim. Tül kedisi, BigaripwoMen, bidost, !Nsan Bünyesi gelinliklerini giymişler, ellerinde çiçekler, yağmurda sırılsıklam İbram, İbram diye koşmaktalar... Hemen Yeşilçam adımlarıyla kollarımı açarak onlara koşmaya başladım. Birden ani bir fren sesi ve kütt!

Sonra bir "taak" daha... Bir "küüt" daha. Gözlerimi açtım. Hayatımın yegânesi ve biricik annem elinde oklava "tak" "tak" kafama vuruyor. —Kalk hayırsız oğlan kalk. İşe geç kalacaksın. Buradan da atılırsan Ramazan ortasında nasıl iş bulacaksın diye mütemadiyen kafama vurmakta...

Apar topar giyindim. Elimi yüzümü yıkadım. Servisi kaçırmamak için hızla kapıya yöneldim. Anacığım ise arkamdan söyleniyordu. "-Ramazan'da bari erken kalk, iki rekât namaz kılıp dua et, Akşama eve ekmek getirmen lâzım!"

Aklımda hâlâ geceki rüyam vardı. Takvimler 09–09-2009'u gösteriyordu. İşe geç kalacaktım ama şanslıysam kızlardan birini ikna edip evlenmek için çok geç değildi. Kravatımı çözüp çöp tenekesine attım.

İlk göz ağrım tül kedisi’nin kapısını çaldım...
Bu yazıyı paylaş: :

0 yorum:

Yorum Gönder

Buraya yorum yazabilirsiniz. Niye yazmıyorsunuz?