Bu bayrama da buruk girdik.
Seçim sürecinin peşinden gelen PKK'nın kanlı eylemleri ile sözde "barış süreci" denen ne idüğünü bilmediğimiz süreç sona erdi ve ortalık savaş alanına döndü.
Birçok yerde bombalar mayınlar patladı. Güneydoğu'dan 10'larla ifade edilen şehit haberleri gelmeye başladı hala da devam ediyor.
Öte yandan ihanetin boyutu ve yaşananlar bir hayli düşündürücü ve ürkütücü.
Seçim sürecinin peşinden gelen PKK'nın kanlı eylemleri ile sözde "barış süreci" denen ne idüğünü bilmediğimiz süreç sona erdi ve ortalık savaş alanına döndü.
Birçok yerde bombalar mayınlar patladı. Güneydoğu'dan 10'larla ifade edilen şehit haberleri gelmeye başladı hala da devam ediyor.
Öte yandan ihanetin boyutu ve yaşananlar bir hayli düşündürücü ve ürkütücü.
Üstüne bayram trafiğinde yaşanan ölümlü
kazalar bakanları bile hayrete düşürdü. Öyle ya duble yol bile yaptık niye kaza
yapıyorsanız demeye getirdiler işi. Bunun üstüne Ankara'da düz yolda durakta
bekleyenlerin üstüne belediye otobüsünü sürüp 12 kişiyi öldüren bir otobüs şoförü
eklendi.
Suriye'li sığınmacıların her gün Avrupa'ya
gitmek uğruna denizlerde boğulmalarına, kamyon kasalarında ölüp kalmalarına
neredeyse alışmıştık. Aylan bebeğin cesedi sahile vurana kadar da Avrupa'nın umurunda
değildi bu durum.
Sahi ben de bu kurban bayramında parmağımı
kestim. Üstelik bir hayli ciddi bir kesik ama Allah kurtardı her zamanki gibi.
Yoksa Eksik bir parmakla hayata devam edebilirdim.
Son günlerde yaşananlardan dolayı şehit
ailelerinin yaşadıkları acılar, gözlerimizin önünden bir film şeridi gibi
akmakta. Aynı şekilde öfkemizden görmezden gelsek de, terörü seçmiş gençlerin
de ailelerinin ölümler karşısında zil takıp oynamalarını bekliyor gibi
bazılarımız. Oysa her ölüm zor ölüm...
Parmağım hala iyileşme sürecinde... Benimki, kedi
kıçını görmüş de yara sanmış tarzı bir durum değil ama o kesik bile zaman zaman
acıyor, kanıyor, sızlıyor. Moralimi ve iş performansımı etkiliyor. Bir işaret
parmağının ucunun nelere yaradığını, doğal ve kolayca yapabildiklerini
yapamayınca anlıyor insan...
Hep ölümlere üzülüyoruz. Kaza ve ölüm
görüntüleri insan oğluna yakışmıyor ama hayatın bir gerçeği. Kolumuz bacağımız koparak,
yanıp kavrularak ölüyoruz bazen. Her yer kan revan oluyor. Belki yabancılarda ölü makyajlamak bu yüzden icad edilmiş bir gelenek. Ölene kadar neler
çekildiğini bilmesek de yaralı bir parmağın acısından biliyoruz ki geride
kalanlar için de hayat oldukça zor.
Bütün dünyada gazilerin yaşadığı bir travma vardır ve bunun için de bir rehabilitasyon çalışması yürütülür. Bizde de Kore Gazileri, Kıbrıs Gazileri yaşadıkları yüzünden üzülmüş, yıpranmış, psikolojik sıkıntılar yaşamışlardır. Aynı sorun yıllardır süren Güneydoğu Gazileri için de geçerlidir. Ufacık bir kaza geçiriyoruz da çektiğimiz acılar bir tarafa, yaşadıklarımız bile günlerce rüyalarımıza giriyor.
Özetle: Ölülerimize, şehitlerimize
üzülürken, sanki diğerlerine hiç bir şey olmamış gibi görmezden geldiğimiz
yaralılarımızı, gazilerimizi de düşünmeli, onlar için de devlet, toplum ve
bireyler olarak bir şeyler yapmalıyız diye düşünüyorum...
Bu bayrama da buruk girdik.
Seçim sürecinin peşinden gelen PKK'nın kanlı eylemleri ile sözde "barış süreci" denen ne idüğünü bilmediğimiz süreç sona erdi ve ortalık savaş alanına döndü.
Birçok yerde bombalar mayınlar patladı. Güneydoğu'dan 10'larla ifade edilen şehit haberleri gelmeye başladı hala da devam ediyor.
Öte yandan ihanetin boyutu ve yaşananlar bir hayli düşündürücü ve ürkütücü.
Seçim sürecinin peşinden gelen PKK'nın kanlı eylemleri ile sözde "barış süreci" denen ne idüğünü bilmediğimiz süreç sona erdi ve ortalık savaş alanına döndü.
Birçok yerde bombalar mayınlar patladı. Güneydoğu'dan 10'larla ifade edilen şehit haberleri gelmeye başladı hala da devam ediyor.
Öte yandan ihanetin boyutu ve yaşananlar bir hayli düşündürücü ve ürkütücü.
Üstüne bayram trafiğinde yaşanan ölümlü
kazalar bakanları bile hayrete düşürdü. Öyle ya duble yol bile yaptık niye kaza
yapıyorsanız demeye getirdiler işi. Bunun üstüne Ankara'da düz yolda durakta
bekleyenlerin üstüne belediye otobüsünü sürüp 12 kişiyi öldüren bir otobüs şoförü
eklendi.
Suriye'li sığınmacıların her gün Avrupa'ya
gitmek uğruna denizlerde boğulmalarına, kamyon kasalarında ölüp kalmalarına
neredeyse alışmıştık. Aylan bebeğin cesedi sahile vurana kadar da Avrupa'nın umurunda
değildi bu durum.
Sahi ben de bu kurban bayramında parmağımı
kestim. Üstelik bir hayli ciddi bir kesik ama Allah kurtardı her zamanki gibi.
Yoksa Eksik bir parmakla hayata devam edebilirdim.
Son günlerde yaşananlardan dolayı şehit
ailelerinin yaşadıkları acılar, gözlerimizin önünden bir film şeridi gibi
akmakta. Aynı şekilde öfkemizden görmezden gelsek de, terörü seçmiş gençlerin
de ailelerinin ölümler karşısında zil takıp oynamalarını bekliyor gibi
bazılarımız. Oysa her ölüm zor ölüm...
Parmağım hala iyileşme sürecinde... Benimki, kedi
kıçını görmüş de yara sanmış tarzı bir durum değil ama o kesik bile zaman zaman
acıyor, kanıyor, sızlıyor. Moralimi ve iş performansımı etkiliyor. Bir işaret
parmağının ucunun nelere yaradığını, doğal ve kolayca yapabildiklerini
yapamayınca anlıyor insan...
Hep ölümlere üzülüyoruz. Kaza ve ölüm
görüntüleri insan oğluna yakışmıyor ama hayatın bir gerçeği. Kolumuz bacağımız koparak,
yanıp kavrularak ölüyoruz bazen. Her yer kan revan oluyor. Belki yabancılarda ölü makyajlamak bu yüzden icad edilmiş bir gelenek. Ölene kadar neler
çekildiğini bilmesek de yaralı bir parmağın acısından biliyoruz ki geride
kalanlar için de hayat oldukça zor.
Bütün dünyada gazilerin yaşadığı bir travma vardır ve bunun için de bir rehabilitasyon çalışması yürütülür. Bizde de Kore Gazileri, Kıbrıs Gazileri yaşadıkları yüzünden üzülmüş, yıpranmış, psikolojik sıkıntılar yaşamışlardır. Aynı sorun yıllardır süren Güneydoğu Gazileri için de geçerlidir. Ufacık bir kaza geçiriyoruz da çektiğimiz acılar bir tarafa, yaşadıklarımız bile günlerce rüyalarımıza giriyor.
Özetle: Ölülerimize, şehitlerimize
üzülürken, sanki diğerlerine hiç bir şey olmamış gibi görmezden geldiğimiz
yaralılarımızı, gazilerimizi de düşünmeli, onlar için de devlet, toplum ve
bireyler olarak bir şeyler yapmalıyız diye düşünüyorum...