Bugünkü şansınız :

  • Kurcalama koku-su çıkar
    28/04/2012 - 0 Yorum
    İnsanoğlu garip... Eş, dost, arkadaş, herkes ilişkilerinde doğruluk, dürüstlük istiyor ama aynı oranda doğru ve dürüst mü? Bakın bu tartışılır. Kendi penceresinden bakınca herkes haklı gözüküyor ama azıcık empati yaptınız mı karşı tarafa da hak vermeniz mümkün... Senden benzersiz kelimeler isteyen biri sana "Caaaaaaaaaaan" diye hitap edebiliyor. Lan bu kelime neredeyse "anonim" halk güftesi" oldu diyemiyorsun. Özel bir sohbeti 3. şahısla paylaştın diye suçlanırsın bir gün, üstelik bunu yapmamışsındır ama hiç tanımadığın biri arkadaşının yanında gözlerine baka baka o…

Anonimlik de, bir yere kadar canım


Kim, beni nasıl bilmek isterse ben O'yum. Bu kadar ilkesizlik içinde, eskiden beri ilke edindiğim bir şey var. Bir insan beni nasıl tanıyorsa, kim olarak biliyorsa hiç itiraz etmeden kabullenirim. Yani bana "Mahmut amca" da dese "Ayşe teyze" de ben itiraz etmem ve hafızamın kenarına not ederim "İşte bu beni Mahmut diye bilen mal!"
Ne var yani bunda? deyip geçmeyin. Gerçek hayatta, özellikle küçük yerlerde ticarette çok işinize yarar.
Kapıdan biri girer gayet samimi:


-Naber Selami abi ya, ne zamandır görüşemiyoruz, bir çayını da içmedik çoktandır.
Sonra laf veresiye gelesiyeye veya bedava iş yaptırmaya gelir. Hatta o kadar ki "100süz" abimizin yanında arkadaşı varsa, sana kıyak çeker gibi yapıp; "-Selami abi bizdendir, çekinme bir ihtiyacın olursa, başka yere gitme, çek senet istemez" bla bla. Sanırsın müşteri buluyor sana. Sen adama güvenmiyorsun, adam sana kefil oluyor:)

Hal böyle olunca, bir çok insan nezdinde bir çok ismin oluyor. Ali, Veli, Selami ve tınmıyorsun, düzeltme ihtiyacı hissetmiyorsun. Yoksa kendinden başlayıp, cümle alemi düzeltmen lazım.

Gel zaman git zaman elin, kağıda kaleme gidiyor. Birşeyler karalıyorsun, şiir vs. Ancak mahalle baskısı evde başladığından babam kızar, annem ne der diye başlayan süreç, iyi kötü bir şeyler yazdığın mahalle gazetelerinde de mahlas (nick) kullanmaya itiyor seni. Neden? Doğru ama sert bir yazı yazarsın, konu, komşu, mahallin ileri gelenleri ne der. Ayıp olmasın, ona buna bla bla...

Böylece, doğduğunda en fazla üç tane olan adın (adın, 2nci adın, göbek adın) çoğalmaya başlıyor. Sonra internette çakma msn adresleri, yaa herkese de iş adresi verilmez ki ile başlayan, yeni mailler neticesinde bir de bakıyorsun ki, Sabri bey, Dursun bey, Ali bey, Veli bey oluvermişsin.

O nick senin, bu nick benim derken; bazen face'deki ya da twitterdeki Fake hesabından kendini arkadaş olarak ekliyorsun ve bir yerden sonra, durum işin içinden çıkılmaz bir hal alabiliyor.
Msn adresini
herkese versen, tıpkı cep telini alıp, olur olmaz arayanlar gibi, ücretsiz danışma hattına dönüyorsun. Öte yandan yüzünü bile görmediğim, görmek istemediğim, görünce yolumu değiştirdiğim insanlar neden facebook'ta beni eklesin ki. Aynı coğrafi bölgedeki havayı soluyoruz diye düşünüyorsun.


Gayet masum niyetlerle başlayan bu yolculuk, bazen de "dur şuna bir ayak çekeyim", "şunu kafaya alayım", yaa ilk defa tanıdığım insana niye doğru adres vereyim, o patavatsızca istedi diye ben de vermeli miyim? şeklinde devam ediyor. Ardından bir bakıyorsunuz; kim kimdir, ben kimim, burası neresi durumları.

Geçen gün, eski bir müşteri temsilcisi arıyor, msn adresinden aklında kaldığı kadarıyla:
-Sabri bey ile görüşecektim. "-Yok" diyorum kendisi.

Bir başkası:
-İbrahim beyi soruyor.  "-Şehir dışına" gittiler.
-Dursun bey ile görüşecektik. "-Az önce" çıktı.
-Aydın bey nerdeler? "Toplantıda"
-Sizle görüşsek, siz kimdiniz?.
"-Ben yetkili değilim" Çaycıyım, hanımefendi. Mümkünse sonra arasanız.

Çok ortaklı şirkete döndüm anlayacağınız.
-Ben mi? kim miyim?
-Şşşt birader "ben kimdim" yahu?
Bu yazıyı paylaş: :

0 yorum:

Yorum Gönder

Buraya yorum yazabilirsiniz. Niye yazmıyorsunuz?

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

  • Erken geldiğim için, özür dilerim sevgilim
    17/02/2011 - 11 Yorum
    Affedin kızlar bu benim kusurum. Anlamadığım şeyler var. Zaman çabuk geçmiş. Ancak ucundan yakalamışız blog alemini. Uyum zorluğu yaşıyorum. Bakıyorum da bloglarda Alman'a verdim, Yunanla işi pişirdim türü yazılar var. Ayıplamıyorum. Gönül konacağı yeri kendi seçer, biliyorum. Bunları bizim kızlar mı yazıyor? Oh my god! diyorum. Ee. benim gibi aklı evvel zamanda kalanlar bu şoku atlatamıyor haliyle. Biz ki "helga OH! dedi" ve Hans evlenmek için kamışı kestirip müslüman oldu" haberleri ile büyümüş bir ırkın ahfadıyız. Bize değen bi yer yok ama neden kendimi tuhaf hissediyorum…
  • Buyur burdan yak...
    18/11/2009 - 0 Yorum
    Geçenlerde bir arkadaşımızın başına geldi. Yazılarının içerik olarak kopyalanması olayını hatırlarsınız. Hiç hoş değil, çok tatsız bir olay. Bu konuda yazan çizen olduğu ve benim de görüşlerim "çırılçıplak" belli olduğu için fazla bir şey söylemeye gerek yok. Yazılarımın beğenilmesinden hoşlanıyorum, insanlarca paylaşılmasından da. Ancak tüm bunları yaparken nezaket kabilinden de olsa adımın veya nickimin referans verilmesi gerekmez mi? Gerekmiyor bazı insanlara göre. Ancak kanunlar öyle demiyor ve ciddi yaptırımları var. Biliyorsunuz, burada boşuna saymayalım . Bugün eski…
  • Haydi canım başka kapıya, başka kapıya
    27/02/2010 - 0 Yorum
    Onlar bana taktı, ben de onlara taktım şu son günlerde… Nefes alacak bir Aralık bulursam maillerimi okuyabileceğim. Hani kapıya dayanan pazarlamacıları da geçtiler. Israrla bir şey satmaya çalışmaları bir tarafa, söyledikleri öyle yenilir yutulur şeyler değil ki birader. Nereden akıllarına geldi, nerede böyle bir izlenim bıraktım veya nereden yanlış duyum aldılarsa bir kere boyumun kısa olduğuna kanaat getirmişler. İlla boyumu uzatma sevdasına düşmüşler. Her türlü doğal ve kimyasal terkipten tutun, 8 derste boy uzatma kurs CD'lerine kadar hepsinin spamleri dolduruyor mail kutumu.…