Bugünkü şansınız :

Gevşeklik


"Şemseddin vidaları gevşettin" diye bir tekerleme vardı eskiden. Arkadaşın birini "ti" ye alırken kullanır, o kızarken biz eğlenirdik.

Gevşek insanları severim aslında. Kendim de öyle olduğumdan belki. Her ne kadar tanışmalarda "ciddi" ya da "pısırık" bulunsam da samimiyet kurulduktan sonra "esprili" ve "gevşek" biri olduğum anlaşılır kısa zamanda.

Tabi bu gevşeklik "
sululuk" ya da rahatsız edici olduğunu fark edemeyen insanların gevşekliği gibi değildir. Gevşek olmaktan kasdım argo sözlüğündeki manası ile "ilkesizlik" de değildir.

Ben şahsen samimi sohbetlerde bile uyarmaya gerek kalmadan toparlanır ama bir o kadar da kolayca yeniden cıvıyabilirim. Ne anlatıyorum ki size o kadar. Bilenler bilir işte benim bu halimi.

Aslında ben bürokrat bir ailede yetiştim. Yok yok. Ne annem ne de babam bürokrattı ama evimizin yerleşmiş kuralları vardı, demek istiyorum. Büyüklerden önce çorba kaşıklanmaz. Sofrada diz kaldırılmaz, bağdaş kurulmaz. Yemeğin ortasında "etler" salınsa bile, önünden yenir. Yüksek sesle konuşulmaz. Büyükler hep haklıdır, itiraz edilmez, sözü kesilmez bla bla.

Yazdığımdan çok daha katısını yaşadığım bu kurallara "ipe, ipe" uysam da, içten içe hep isyan etmişimdir. Yine de bugünkü duruma bakıyorum, bu kuralların hiç de fena şeyler olmadığını düşünmeye başlamışım bile. Neden ki?

Çünkü kendinden küçüklerin çenesinden sofrada nefes almaya, iki kelam etmeye zaman kalmıyor. İnsanlar haklı, haksız konuşmayı, hırçınlığı, karşısındaki insanı umarsızca hırpalamayı matah sayıyor. Hatta bazen bunu sevgiye, aşka, sahiplenmeye bağlıyor.

Ya da kendi egosuna kılıf bulup, "ben böyleyim", huyum suyum böyle diyip yırtmayı umuyor. Yani diktatörlükten bıkıp demokrasiyi getirdiğiniz bir iklimde, baskı görenlerin içinden yeni yeni diktatörler çıkmasını engelleyemiyorsunuz.

Evet ben gevşek bir adamım. Neşeli, komik görünmeyi, insanları mutlu etmeyi seven biriyim. Ama bu insanların küstahlaşmasından hoşlandığım, mazoşist olduğum anlamına da gelmiyor. M. Akif'in dediği gibi "kim dedi ki uysal koyunum"

Heyt ulan Monica!
Önünden ye bakim...

Bu yazıyı paylaş: :

0 yorum:

Yorum Gönder

Buraya yorum yazabilirsiniz. Niye yazmıyorsunuz?