Bugünkü şansınız :

Sevgilin var mı İbram? Vaar, sana ne?




Profil resminden karı kız beğenen bir tek benim gibi abazanlar , yobazanlar var zannediyordum. Oysa bu tip kişilerin dişileri de varmış. Oh! İbram profil resmine içim geçti, sevgilin var mı? Birlikte bloggerdan facebooka çıkabilir miyiz türünde mailler alıyorum bu aralar. Yapmayın iki gözüm, kendinize yazık, İbrama kazık etmeyin.

Efendim, öncelikle o profil resmi çakmadır haberiniz olsun. Daha önce de açıklamıştım. Resme bakıp oh, ah diyecek olan varsa orjinali internette "goodmorning yastıkları" bahsinde google araması ile kolayca bulunabilir. Zaten uyuyan bir adam resminin, "hatunun mart haftasına" denk gelmediyse bir dişi kişinin neresini uyandırdığını da anlamış değilim.

Gelelim şu ünlü soruya. "Sevgilin var mı İbram?" Vaaaar efendim, aslanlar gibi var. Koçlar gibi var. Ruh ikizim de ruh öküzüm de var efendim. Allah eksikliğini göstermesin. Bursa'ya gittiğimde küçük küçük havlular alacağım sevgili annem, sevgili babam, sevgili kızım, sevgili halacığım, sevgili dayıcığım, sevgili arkadaşım ve sevgili sevgilim var efendim.

İlgi alakanızdan memnun olup, bi yerlerim kalkıp, azıcık şımarmış olmama rağmen şunu söylemek isterim ki; blogum açık olsa da bizim dükkan kapalı efendim. Yaşımız müsait olmakla birlikte, mevsim sonu indirimli satışlarda da değiliz.

Acep neden böyle şeylere takılıp kalırsınız ki? Bahar geldi diye böyle oluyor sanırım bu işler. Libidosu insanın düşmanıdır efendim. Kedilerde işe yaradığı kadar işe yaramıyor insanoğlunda. Sezen Cumhur'vari bir dille söyleyecek olursak; güzel bahar günlerinde kalbinizde cik cik uçmayı bekleyen yavru bir kuş besleseniz bile, bacaklarınızın arasında öten kuşa mukayyet olun efendim. 

Zaten her ne kadar İbrahim iyi yazar, iyi de çizer diye düşünseniz bile; İbrahim iyi yazardır ama, kötü yazılır benim bildiğim. Beceriksizdir, ters adamdır, gıcıktır, kahrı çekilmez. Uzak durulması gereken bir canlı türüdür. Öcüdür, markuttur, bööööö'dür. Hem kaleminin ucu eskisi kadar da keskin değildir. Doğru düzgün yazamaz, yazılamaz.

Biliyorsunuz insan bünyesinde üç çeşit kemiksel sorun vardır . Bunu bilimsel bir dille kırık, çıkık ve bıkık diye özetleyebiliriz. Bıkıklar en zor iyileşen dertlendendir, iflah olmazlar.

Hem napıcanız ununu eleyip, eleğini duvara asmış, feleğin 45ine basmış adamları. Biliyorum hep "Neco" libidosu yüzünden oldu bu işler ama, İbram Neco gibi şarkı söylemeyi de bilmez. Halis toprak gibi elinde tutuğundan başka, bırakacak malı, mülkü de yoktur.

Ayrıca hepimiz az çok biliriz ki; tok adamı ağırlaması zordur. Zahmetli iştir. Çorba'nın sıcaklığına, kılına tüyüne, takar durur. Oysa ne gerek var buna. Bakın dışarda kuşlar, böcekler, çiçekler ötüyor. Açılın kırlara, baharın kokusunu fokuslayın duykukularınızı.

Miss gibi temiz havayı çekin içinize. Bir sürü genç, yakışıklı, eli kalem tutan, ağzı laf yapan boğagiller dolaşıyor ortalıklarda. Sizin ihtiyar öküzün tekiyle işiniz ne? Taze boğalar, yemyeşil çimenlerin üzerinde aranıp, otlanıyorken...
Bu yazıyı paylaş: :

0 yorum:

Yorum Gönder

Buraya yorum yazabilirsiniz. Niye yazmıyorsunuz?