Bugünkü şansınız :

  • MİM tikam! Cesur ve çevik bloggerler aranıyor
    20/08/2009 - 0 Yorum
    Beni bulaştırmayın bu MİM işine. Cılkını çıkarırırım, piyasasını ve fiyakasını bozarım dedim mi? dedim. Başka ne dedim Ramazan mubarek günde bayramlık ağzımı açmadan bir MİM hizmeti de ben sunarım dilerseniz dedim mi? dedim. Gönüllüsü varsa kişiye özel MİM hazırlarız bir tek siz cevap verirsiniz dedim mi? e onu da dedim. Buna rağmen nezdimdeki torpiline güvenen bi dost gibiler çıkmış meydane. Oysa ben kurban olarak BigaripwoMen'i seçmiştim ama bende torpil yok, iltimas yok. Bir kaç gönüllü daha çıktı sonradan. Peki buyrun bakalım MİM olayının içine nasıl ediliyor. Tabi Ramazan…

Eşşek saatleri...


İnsanların keyiflerinin denk düştüğü zaman dilimleri vardır. O zaman, herkesle her şey iyidir güzeldir. Ortalık güllük gülistanlıktır. Tencere kapak yuvarlanır gidersiniz.

Hani, gak dersin karşındaki güler, guk der, senin gülesin gelir. İyi, güzel, hoş zamanlardır. Patrona zam istersin verir. Adamı kankan sanırsın. Hızlı gidersin trafik durdurur. Polisin bir öpüp sevmediği kalır. Öğrencisindir. Olmadık serserilik yaparsın derste, öğretmenin birine âşıktır, cep teline gelen mesajlara bakar bakar, sana gülümser durur.


Senin eşekliğin devam eder ama, genelde insanlar sabırlı olur. Hoş görür. Görmezden gelir.

Mesela; banka kuyruğunda çaktırmadan öne geçersin. Otobüs beklerken itişir, kakışırsın. Vapura binerken herkesi iter, kakar önce sen atlarsın iskeleye. Herkes, acelesi var herhalde diye anlayış gösterir. Tartışma programlarına katılmış gibi konuştuğun insanlara laf sokarsın, giydirirsin. Sence herkesin üstünde şık durur. Bişeycik demezler, keyfin gıcır olur.

Sinirlisindir, evde herkese posta koyarsın. İşyerinde patronun kızı dâhil herkesi fırçalarsın. Onu yapamam, bunu edemem dersin. Maçta hır çıkarır, hakeme küfredersin. Olmadı miting düzenlemeye gidersin. Bağırır çağırır, kapı pencere, cam çerçeve indirir, jop bile yemeden eve dönersin.


Bazen de, insanlarla eşşek saatiniz denk gelir. Eline taşı sopayı alır, sağı solu taşlarsınız. Yetmez. Demokratik tepki diye otobüse Molotof kokteyli atarsınız. Esnafın camını çercevesini, kapısını penceresini indirirsiniz. İnsanların sabrı ve hoşgörüsü taşma noktasına gelir.


Sonra ne mi olur?
Bir gün, eşek saatiniz denk gelir başka insanlarla. Onlardan birisi de çeker seni vurur.
Akıllı olmak lazım kardeşim.
Eşşek saatlerimiz değil, eşref saatlerimiz denk gelsin kardeşim.

Yine de gönül istiyor ki; cam kırılsın, can kırılmasın...

Bu yazıyı paylaş: :

0 yorum:

Yorum Gönder

Buraya yorum yazabilirsiniz. Niye yazmıyorsunuz?

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

  • Hiçbirşey demiyorum size
    14/10/2009 - 0 Yorum
  • Kuyruk neden acır
    17/01/2010 - 1 Yorum
    tabi ki üstüne basıldığından. öyle evvel zaman içinde kalbur saman içinde masalları anımsayın diye demedim canım. bir kaç kişi sordu /neden kuyruk acısı blogun adı/ diye... vallahi insan olduğumdan. başkaca bir sebebi yok öyle tabi. bir bakın çevrenize kuyruksuz kaç hayvan var? evrimden mi, devrimden mi yoksa diyet miydi verdiğimiz bilinmez kuyruksuz yaşıyoruz bu dünyada uzun süredir. oysa zaten hiç olmadı diyemiyecek kadar her elimizi atışta /burdaydım/ diyen bir kuyruk izimiz var bedenimizde. yani tezimin özeti şu: vaktiyle var olan ve bir şekilde sizden koparılan herşey…
  • Bacaklar ve bakacaklar hakkında bir yazı
    22/12/2010 - 0 Yorum
    Dünyada aynı zamanda hem bu kadar kafa ütüleyici, hem de bu kadar iç gıcıklayıcı bir ses daha var mıdır acaba? Kapatın gözlerinizi ve sesi dinleyin şimdi. Koridorda etekleri zil takmış bir kadın yürüyor sanki. Tahminen uzun bacaklı, yüksek ve ince topukları, kırmızı ayakkabıları ve elbisesi ile iç gıcıklayıcı, çıtır bir güzellik. Yüzünde hoş bir gülümseme ve özgüven ifadesi olmalı. Tak, tak, tak... Bir özgüven ki, değme gitsin. "At gibi karı" sözünün hakkını verir bir kadın hem de, insanın insani ve hayvani bütün duyularını, çakralarını açan bir ses. Göğüs dekoltesini üç aşağı…