Birkaç Blog Hikayesi

Buralar eskiden hep dutluktu. Sonra taze çiçeğe konan kelebekler gibi, gelenler bir üşüştüler ki; sorma gitsin.
Tabi her güzel şeyin sonu geldiği gibi, gidenler gitti, kalan sağlarla artık burada başbaşayız. Neler yazmışız, çizmişiz haydi birlikte okuyalım. Bakalım neler varmış...

tio yazar

Bugünkü şansınız :

Yaşam neleri öğretiyor insana etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yaşam neleri öğretiyor insana etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Seni seçebilirim demişsin de (*)

Hiç yorum yok:

Yaşam neleri öğretiyor bana, oysa büyümedim ki henüz… O yüzden saçımı çeken okul arkadaşımdan çok farklı görmüyorum seni. Yaramazlık peşindesin biliyorum.

Beni kızdırmak hoşuna gidiyor olmalı. Gözyaşlarımdan istediğin ne, öpmek dışında…
Üzme beni diye yalvarmıyorum sana, bir çiçeği soldurmakla sevinebiliyorsan ne diyebilirim ki. Eğlen hadi, coşkuyla neşelen. Kim engel olabilir ki…

Ben mi… Hayır canım. Kendimin farkında olsam da sandığın kadar aptal değilim. İlk sende açmadım gözlerimi hayata. Sen nasıl çiçeklerin kokusunu ve rengini ezberlemişsen ben de tanırım kilometrelerce öteden bir balarısını, bir kelebeği, bir akrebi,  yelkovanı

Saat gece yarısına çeyrek var. Bir türlü tümleyemediğim yaşamımda yine yarına uykusuz başlayacağım sayende.

Aramadın ya… Aramamı bekliyorsun değil mi. İstiyorsun ki gözüme uyku girmesin bu gece de. Gecenin bir yarısı sitemler ederek çaldırayım telefonunu… Olur yaparım… Oyuncak bebeğin değil miyim?

Duydun mu, seçim varmış diyor telefonuma gelen mesajın. Sonra bir sevinç armağan ediyorsun kendince “seni seçebilirim” öyle mi? Ben seni seçtim diye mi bütün bu küstahlıklar. Sana bağlandım ve gözlerim sevdandan ötesini görmüyor diye mi eğleniyorsun benimle.

Şımartmışlar seni bir tanem. Bana bir tanem diyemeyecek kadar şımartmışlar seni. Acıyı tatmamış yüreğin, tatsın da istemiyorum biliyor musun? Bilmiyorsun…

Farkındayım bilmiyorsun. Canın yanmamış ki hiç senin. Annen ve peşi sıra tüm kadınlar el bebek gül bebek büyütmüşler seni. Şımarık, bencil ve egoist…

Lütfen kızma bana. Bunları öfkeyle söylemiyorum ki. Hani seni anladığımı bil diye. Oysa seni beklemenin acısını bir gün olsun beni bekleyerek bil, tanı isterdim.

Yoo, acımasın yüreğin. Sen şarkılar söyle, ıslık çal başkalarının arkasından, iç geçir ve canın sıkıldığında gel benimle şakalaş, gönül eğlendir…

Bu kadar mı kolay… Bu kadar vicdansız olabilir misin? Hep bunu soruyorum aylardır kendime. Hayır… Bir şey var biliyorum. İçinde seni bu kadar acımasız yapan, bu kadar katı görünüşünün ardında acılar gizli hissediyorum.

Ama sana ne kadar daha dayanabilirim bilmiyorum. Bilemiyorum…
Çok üzgünüm canım.
İnan çok üzgünüm:(((

(* tio'dan empati denemeleri - http://ebruliaksamlar.blogspot.com - leyla)


Yaşam neleri öğretiyor bana, oysa büyümedim ki henüz… O yüzden saçımı çeken okul arkadaşımdan çok farklı görmüyorum seni. Yaramazlık peşindesin biliyorum.

Beni kızdırmak hoşuna gidiyor olmalı. Gözyaşlarımdan istediğin ne, öpmek dışında…
Üzme beni diye yalvarmıyorum sana, bir çiçeği soldurmakla sevinebiliyorsan ne diyebilirim ki. Eğlen hadi, coşkuyla neşelen. Kim engel olabilir ki…

Ben mi… Hayır canım. Kendimin farkında olsam da sandığın kadar aptal değilim. İlk sende açmadım gözlerimi hayata. Sen nasıl çiçeklerin kokusunu ve rengini ezberlemişsen ben de tanırım kilometrelerce öteden bir balarısını, bir kelebeği, bir akrebi,  yelkovanı

Saat gece yarısına çeyrek var. Bir türlü tümleyemediğim yaşamımda yine yarına uykusuz başlayacağım sayende.

Aramadın ya… Aramamı bekliyorsun değil mi. İstiyorsun ki gözüme uyku girmesin bu gece de. Gecenin bir yarısı sitemler ederek çaldırayım telefonunu… Olur yaparım… Oyuncak bebeğin değil miyim?

Duydun mu, seçim varmış diyor telefonuma gelen mesajın. Sonra bir sevinç armağan ediyorsun kendince “seni seçebilirim” öyle mi? Ben seni seçtim diye mi bütün bu küstahlıklar. Sana bağlandım ve gözlerim sevdandan ötesini görmüyor diye mi eğleniyorsun benimle.

Şımartmışlar seni bir tanem. Bana bir tanem diyemeyecek kadar şımartmışlar seni. Acıyı tatmamış yüreğin, tatsın da istemiyorum biliyor musun? Bilmiyorsun…

Farkındayım bilmiyorsun. Canın yanmamış ki hiç senin. Annen ve peşi sıra tüm kadınlar el bebek gül bebek büyütmüşler seni. Şımarık, bencil ve egoist…

Lütfen kızma bana. Bunları öfkeyle söylemiyorum ki. Hani seni anladığımı bil diye. Oysa seni beklemenin acısını bir gün olsun beni bekleyerek bil, tanı isterdim.

Yoo, acımasın yüreğin. Sen şarkılar söyle, ıslık çal başkalarının arkasından, iç geçir ve canın sıkıldığında gel benimle şakalaş, gönül eğlendir…

Bu kadar mı kolay… Bu kadar vicdansız olabilir misin? Hep bunu soruyorum aylardır kendime. Hayır… Bir şey var biliyorum. İçinde seni bu kadar acımasız yapan, bu kadar katı görünüşünün ardında acılar gizli hissediyorum.

Ama sana ne kadar daha dayanabilirim bilmiyorum. Bilemiyorum…
Çok üzgünüm canım.
İnan çok üzgünüm:(((

(* tio'dan empati denemeleri - http://ebruliaksamlar.blogspot.com - leyla)