Birkaç Blog Hikayesi

Buralar eskiden hep dutluktu. Sonra taze çiçeğe konan kelebekler gibi, gelenler bir üşüştüler ki; sorma gitsin.
Tabi her güzel şeyin sonu geldiği gibi, gidenler gitti, kalan sağlarla artık burada başbaşayız. Neler yazmışız, çizmişiz haydi birlikte okuyalım. Bakalım neler varmış...

tio yazar

Bugünkü şansınız :

Senden çok şey beklemem. Sen sen ol yeter dahasını istemem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Senden çok şey beklemem. Sen sen ol yeter dahasını istemem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kurcalama koku-su çıkar

Hiç yorum yok:
İnsanoğlu garip...
Eş, dost, arkadaş, herkes ilişkilerinde doğruluk, dürüstlük istiyor ama aynı oranda doğru ve dürüst mü? Bakın bu tartışılır. Kendi penceresinden bakınca herkes haklı gözüküyor ama azıcık empati yaptınız mı karşı tarafa da hak vermeniz mümkün...

Senden benzersiz kelimeler isteyen biri sana "Caaaaaaaaaaan" diye hitap edebiliyor. Lan bu kelime neredeyse "anonim" halk güftesi" oldu diyemiyorsun.

Özel bir sohbeti 3. şahısla paylaştın diye suçlanırsın bir gün, üstelik bunu yapmamışsındır ama hiç tanımadığın biri arkadaşının yanında gözlerine baka baka o sohbeti anlatır sana. Şaşar kalırsın. Karşında seni yerden yere vuran kişi "sırıtır" pişkince. Bunu ben yapsam dersin. Öfkeyle karışık söylenir; "saçını başını yolardım". Sonra misilleme kabilinden soruya soruyla cevap verir; "Ya onu ben yapsam?" Sen de dut yemiş bülbül gibi susarsın, konuşamazsın.

"Bana özel bir kelime söyle" der, arkadaşlığımızı, dostluğumuzu tanımlasın. "Sadece benim için bir cümle kur". En benim olsun, bir tek ben bileyim, kendimi özel hissedeyim. Cümleyi kurduğunun ertesi gün, bakarsın ki bunu isteyen "her kesle sen, ben olmuş" zaten. Şöyle bir bakar, acı acı gülersin. Sonrasında eni, beni olur karşındaki. Susarsınız...

"Kimseye böyle gülmedim, ilk defa senle anlamlı her şey, bir tek seni sevdim" sözlerinin sadece içinde bulunulan zaman dilimini kapsadığını "geçmiş ve geleceği içermediğini" zamanla, bir takım olaylarla karşılaştıkça öğrenirsin. "Hiç onunla konuşmadım" sözünün bazı kişiler için otomatikman "bu gün" ön ekini içerdiğini bilmen gerekmektedir. Öğrenmemişsen, öğretirler adama. Bu alemde, herkesin bir anlatılmamış öyküsü olabilir.

Dişisi erkeği yoktur bu ilişkilerin. Kadın da erkek de yapabilir bunu. En çok yanılma ihtimaliniz olan, sizden en fazlasını bekleyen dostlarınız olabilir. Bu yüzden dostlarınızı arkadaşlarınızı veya gönüldaşlarınızı seçerken çok kuralcı olmanın bir anlamı da yoktur. Siz de onlardan pek farklı değilsiniz ki. İlkeli olmak iyidir ama bu olayı abartılmış ilkel bir bencilliğe çevirip, kendi kusurlarınızı görmezlikten gelmemeniz lazım. Hiç bir arkadaşınızın her an yanında olmak istemeniz yüzünden sizden sevgilisiyle sinemaya gideceğini saklamasına gereksinimi olmamalı.

Eş dost arkadaş, sevgili... Ya da "eşi, sevgiliyi" anladık ama diğer ilişkilerinizde pek katı kurallar koymamanız ve katı kurallara uymamanız, hatta uymayacağınızı ta en başından deklare etmeniz, beklentisiz olmanız ve beklenti istemediğinizi bildirmeniz canınızın sıkılmasına da moralinizin bozulmasına da engel olur...

Asla dedikodu yapmaz dediğiniz birini, arkanızdan konuşurken görmek bazen an meselesidir. Bazense bir ömür bundan haberiniz olmaz. Veya bana asla yalan söyleme diyen birisi çatır çatır kendi penceresinden size bal gibi “kendi doğrusunu” söyler.

Bu yüzden özellikle arkadaşlarınızla olan ilişkilerinizi fazla kurcalamayın, onların özel sahalarına girmeyin. Koku-su çıkar. Rahatsız olur, üzülürsünüz. Bu yüzden ya yüksek ökçelerinizi giyip, at gözlüklerinizi takacaksınız ve mutluluk oyunu oynayacaksınız ya da her şeyi kurcalayıp, çıkan kokuya tahammül edeceksiniz. Kurcalarken de en kötü kokunun sizden en çok dürüstlük, sadakat bekleyenlerden gelebileceğini de baştan kabul edeceksiniz.

Dedik ya insanoğlu gariptir. Siz nasılsanız karşınızdaki de muhtemelen öyledir...
İnsanoğlu garip...
Eş, dost, arkadaş, herkes ilişkilerinde doğruluk, dürüstlük istiyor ama aynı oranda doğru ve dürüst mü? Bakın bu tartışılır. Kendi penceresinden bakınca herkes haklı gözüküyor ama azıcık empati yaptınız mı karşı tarafa da hak vermeniz mümkün...

Senden benzersiz kelimeler isteyen biri sana "Caaaaaaaaaaan" diye hitap edebiliyor. Lan bu kelime neredeyse "anonim" halk güftesi" oldu diyemiyorsun.

Özel bir sohbeti 3. şahısla paylaştın diye suçlanırsın bir gün, üstelik bunu yapmamışsındır ama hiç tanımadığın biri arkadaşının yanında gözlerine baka baka o sohbeti anlatır sana. Şaşar kalırsın. Karşında seni yerden yere vuran kişi "sırıtır" pişkince. Bunu ben yapsam dersin. Öfkeyle karışık söylenir; "saçını başını yolardım". Sonra misilleme kabilinden soruya soruyla cevap verir; "Ya onu ben yapsam?" Sen de dut yemiş bülbül gibi susarsın, konuşamazsın.

"Bana özel bir kelime söyle" der, arkadaşlığımızı, dostluğumuzu tanımlasın. "Sadece benim için bir cümle kur". En benim olsun, bir tek ben bileyim, kendimi özel hissedeyim. Cümleyi kurduğunun ertesi gün, bakarsın ki bunu isteyen "her kesle sen, ben olmuş" zaten. Şöyle bir bakar, acı acı gülersin. Sonrasında eni, beni olur karşındaki. Susarsınız...

"Kimseye böyle gülmedim, ilk defa senle anlamlı her şey, bir tek seni sevdim" sözlerinin sadece içinde bulunulan zaman dilimini kapsadığını "geçmiş ve geleceği içermediğini" zamanla, bir takım olaylarla karşılaştıkça öğrenirsin. "Hiç onunla konuşmadım" sözünün bazı kişiler için otomatikman "bu gün" ön ekini içerdiğini bilmen gerekmektedir. Öğrenmemişsen, öğretirler adama. Bu alemde, herkesin bir anlatılmamış öyküsü olabilir.

Dişisi erkeği yoktur bu ilişkilerin. Kadın da erkek de yapabilir bunu. En çok yanılma ihtimaliniz olan, sizden en fazlasını bekleyen dostlarınız olabilir. Bu yüzden dostlarınızı arkadaşlarınızı veya gönüldaşlarınızı seçerken çok kuralcı olmanın bir anlamı da yoktur. Siz de onlardan pek farklı değilsiniz ki. İlkeli olmak iyidir ama bu olayı abartılmış ilkel bir bencilliğe çevirip, kendi kusurlarınızı görmezlikten gelmemeniz lazım. Hiç bir arkadaşınızın her an yanında olmak istemeniz yüzünden sizden sevgilisiyle sinemaya gideceğini saklamasına gereksinimi olmamalı.

Eş dost arkadaş, sevgili... Ya da "eşi, sevgiliyi" anladık ama diğer ilişkilerinizde pek katı kurallar koymamanız ve katı kurallara uymamanız, hatta uymayacağınızı ta en başından deklare etmeniz, beklentisiz olmanız ve beklenti istemediğinizi bildirmeniz canınızın sıkılmasına da moralinizin bozulmasına da engel olur...

Asla dedikodu yapmaz dediğiniz birini, arkanızdan konuşurken görmek bazen an meselesidir. Bazense bir ömür bundan haberiniz olmaz. Veya bana asla yalan söyleme diyen birisi çatır çatır kendi penceresinden size bal gibi “kendi doğrusunu” söyler.

Bu yüzden özellikle arkadaşlarınızla olan ilişkilerinizi fazla kurcalamayın, onların özel sahalarına girmeyin. Koku-su çıkar. Rahatsız olur, üzülürsünüz. Bu yüzden ya yüksek ökçelerinizi giyip, at gözlüklerinizi takacaksınız ve mutluluk oyunu oynayacaksınız ya da her şeyi kurcalayıp, çıkan kokuya tahammül edeceksiniz. Kurcalarken de en kötü kokunun sizden en çok dürüstlük, sadakat bekleyenlerden gelebileceğini de baştan kabul edeceksiniz.

Dedik ya insanoğlu gariptir. Siz nasılsanız karşınızdaki de muhtemelen öyledir...