Bugünkü şansınız :

  • 2011 yılı internet geyikleri
    02/01/2012 - 0 Yorum
    Bazı şeyler değişmedi, değişmiyor, ihtimal ki değişmeyecek. -Facebook, twitter paralı olacakmış. -3 Mesajımı beğen duvarındayım -İlişki durumumu beğen... -Msn var mı, cam var mı? -Benimkisi 22cm, 21 cm, yok valla aşağısı kurtarmaz -Ben bunu vaktiyle twitter'de yazdım... -Kesintisiz 15 kez orgazm garanti ediyorum (yılda mı:) -Fotoğrafım nasıl çıkmış, beğensenize kıızz -Hesabımı kapatıcam bir süre gidicem buralardan -Ergenler beni eklemesin, ekleyenler silsin -Bak küfredicem, eklemeyin şu guruplara yaaa -Facebook mafetmiş yine sayfa tasarımını -Kız canım ya çok fıstık çıkmışın…

Gülü solana, seni ölene kadar




Yukarıdaki satıların sahibine haksızlık etmeyelim ama, ciklet şairciliği ya da cep telefonu şairliğinden kalma gibi duran bu satırlar kimbilir kaç delikanlı tarafından sevdiklerine söylendi.

Malesef içinde yaşadığımız çağın algısı bu kadar "gülü solana kadar "harç bitti yapı paydos" türü bir sevgi. Madde temelli bir bakış açısı ama ilk bakışta hepimize yüceltici sözler gibi geliyor değil mi?

"Seni ölene kadar" yani herşey "senin ölümünle" sınırlı sevgili. Öldün mü, kusura bakma hayat devam ediyor. Harç bitti yapı paydos.

İyi Allah'tan seni "hasta olana dek" denmiyor. Bu tip örnekler de var toplumda. Adam yıllardır birlikte yaşadığı eşini, çocuklarının annesini hasta oldu diye terkediyor. Ya da kadın kocası çalışamaz hale gelince bırakıp kaçıyor.

Sevgiyi "ölümsüz kılacak" şeyleri öğretmeli bu günün gençliğine. Ruhu sevmeyi öğretmeli. Kaşından gözünden ilham almayı sevdiğinin. Nefesinden, gülümsemesinden hoşnut olmayı. Gülüşüne dünyalar değişmemeyi...

Ve bazen hiç kavuşmamayı... Mahşerde kavuşuruz" diyerek sevebilmeyi de.

Öğretmeli ki dün "gözlerine metfun oldum" diyen sevdalılar bu gün "ne güzel göğüslerin var" a indirmesin sevdaları.

90 60 90 sevilmesin insanlar. Sevdiğinin tenini sevdiği kadar, terini de sevebilsin. Bir parfüm şişesine mi aşık oldum ben diye kafasını vurmasın aylar sonra..

Her sevda belki beyinde başlar ama ruhta tamamlanır. Sadece arzularla kamçılanmış aşklar, sadece insan bedenine olan tapınmalar gün gelir biter... Ancak ruh hep canlı kalır.

Ölsen de, ölse de sevdiğin hala sevilir, hala seversin. Hatta bir başkasını sevse bile...

Öyle olursa gülü solduktan sonra da seversin, kuruyup gitse de defter yaprakları

arasında da seversin. Çünkü o senin sevdiğin güldür daima.

Selüitleri ile de, kirli sakalları ile de, ağız kokusu, dökülmüş saçı ve bir gün elinde bastonu ile de sürer sevdan...

Titreyerek tuttuğun elleri ellerinde bir söz fısıldarsın kulağına "kader ayırsa bile, mahşerde buluşuruz"


Bu yazıyı paylaş: :

0 yorum:

Yorum Gönder

Buraya yorum yazabilirsiniz. Niye yazmıyorsunuz?

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

  • Abarttık, kekini de kabarttık
    28/10/2011 - 0 Yorum
    Tasarım güzel şey, haşarı, uçarı, özgün. Her zaman düzgün, kullanışlı şeyler çıkmıyor ortaya. Bazen de tasarımcılar işi abartıp hiç de yüzüne bakılmayacak ürünler üretebiliyorlar. Ancak onları eleştirirken şevklerini, heyecanlarını da kırmamak gerekiyor.Abuk tasarımlar, bazen sivri zeka çözümler halinde de kendini gösterebiliyor. Bazen de çok kullanışsız, itici şeyler olarak da hafızalarımızda yer ediyorlar. Hepiniz mutlaka bu tip değişik şeyler görmüşsünüz ve yok artık demişsinizdir. İşte bu ayakkabı da benzer tasarımlardan biri. Bir köpeği giyiyor gibisiniz. Sitesinde bir kaç…
  • Kuyruk neden acır
    17/01/2010 - 1 Yorum
    tabi ki üstüne basıldığından. öyle evvel zaman içinde kalbur saman içinde masalları anımsayın diye demedim canım. bir kaç kişi sordu /neden kuyruk acısı blogun adı/ diye... vallahi insan olduğumdan. başkaca bir sebebi yok öyle tabi. bir bakın çevrenize kuyruksuz kaç hayvan var? evrimden mi, devrimden mi yoksa diyet miydi verdiğimiz bilinmez kuyruksuz yaşıyoruz bu dünyada uzun süredir. oysa zaten hiç olmadı diyemiyecek kadar her elimizi atışta /burdaydım/ diyen bir kuyruk izimiz var bedenimizde. yani tezimin özeti şu: vaktiyle var olan ve bir şekilde sizden koparılan herşey…
  • Sekreter arıyorum (güncellenmiş 2nci baskı) :p
    03/09/2009 - 0 Yorum
    Artık yoruldum! Zihnimden geçenleri klavyeye geçirmekte zorlanıyorum. Kendimi size veriyorum, umarım siz de bana verirsiniz ödüllerimi. En başarılı blogger felan seçersiniz. Ama bunlar karın doyurmuyor, kendimi işe verip çalışmam lazım. Dahası b/elim kolum da ağrıyor. Biraz rahat edip, dinlenmeye ihtiyacım var. Diyorum ki: bir sekreter alsam: Yaz kızım! Diyerek blog yazılarımı yazdırsam. Hatta msn Chat pencerelerimi falan da idare etse : Kanadalı sue'ye: (oh yeah!) yaz! Kızım. Supan_gril’e: - bebeğim nasılsın? Safi_nazgirl'e : nerelerdesin tatlım? Vampir ela_'ya: dudakların…