Bugünkü şansınız :

  • Şeyhim, pirim, efendim!
    13/08/2010 - 0 Yorum
    Ramazan geldi. İbram abiniz blog yazısı yazmasa olmaz dedim ve kalemi elime alıverdim. Ağır ol molla desinler derler ya. Mollalık artık eskisi kadar ağır bir meslek değil ne yazık ki. Hani böyle benim gibi saçına sakalına bakıp da efendi sandığınız adamlar KALKANCI çıktıkları günden beri de bu işler düzelmiyor. Mevla'nın güzel kullarını tenzih ederim de hala bu işler rating yapıyor, halk nazarında yer buluyor ya ona yanarım. Söylemekte fayda var "Efendiler Türkiye cumhuriyeti, şeyhler mollalar mekânı değildir" diyen M.Kemal boşuna dememiş sanırım. Gerçi paşa, bey vs gibi…

Sevdin mi, delisini seveceksin adamın



şahsen ben bunu herkesten çok daha geç anlamış olabilirim ama  bu verilen eğitimin bir devantajı diye düşünüyorum. akılla sevilmiyor, akıllı da sevilmiyor. hani aşk bir delilik halidir derler ya; deli olmadan delilikten söz etmek mümkün mü.

o yüzden bu delilik sürsün sürebildiği kadar mümkünse. çünkü akıllı adam işi değil aşk, sevda bildiğim, öğrendiğim bu benim.
aşkın, sevdanın hesaba kitaba uymadığı kesin de iş orda kalsa iyi tabi. oysa benim zihnim puşt bir kere. içinde bir şeytan barındırıyor. çok düz bakılması gereken şeylere, tıpkı akıl oyunlarındaki gibi girift bilmeceler halinde bakıyor. böyle olunca da kolayca çözebildiğim bir insanı sevmem ya da bir dostluğu uzun boylu sürdürebilmem imkansız hale geliyor.

çünkü öküzün altında buzağı aramasam da kurcalamadan duramıyorum. sinir oluyor görünsemde sürprizlerden hoşlanıyorum.

peki bu konuda tek suçlu ben miyim. arkadaşlarımın, dostlarımın, gönül koyduklarımın hiç mi kabahati yok. bugüne kadar annem dahil tüm sevdiklerim bana deli dedi ve ben de onların benden pek de akıllı olmadığına hükmettim. zaten akıllı insanın benim gibi bir deliyle ne işi olabilir ki. iyi ki delilerle dost, arkadaş, yar, yaren olmuşum.

iyi ki sizin burun kıvırıp geçtiğiniz, sıradan görünen ama asla sıradan olmayan insanlarla dost olmuşum.

benden size acizane bir tavsiye.
istikrarsız, dengesiz, takıntılı insanlarla aşk, sevgi, dostluk, arkadaşlık ne kadar yıpratıcı olursa olsun bir o kadar da keyif vericidir. tad alırsınız, bu durumdan hoşlanır ve mutlu olursunuz. işin aslı; rakı nasıl şişede durduğu gibi durmuyorsa ve nasıl aslan sütü varken inek sütüyle sarhoş olunamıyorsa; aşık olunacak, sevilecek, arkadaşlık edilecek adamlar ve kadınlar içinde birazıcık çatlak, takıntılı, muhteris, deli dolu, neşeli, uçuk kaçık olanlar iyidir.

tercih sebebidir. eş, dost, arkadaş seçerken öyle yapın siz de derim.

en azından benim rastladığım ve keyif aldığım modeller hep öyle. karşınızdakinin ne yapacağını kestiremezsiniz, bu önce sizi gerer ama mutlu da eder. çünkü her an bir sürprizle karşılaşabilirsiniz. beyninizi yorar ama insan beyni yorulmaktan da hoşlanır. kalbinizi yorar ama kalbiniz heyecanı, acı çekmeyi de sever. liste böyle uzayıp gider.

şöyle düşünün; yok mu çevrenizde deli bu oğlan, "deli bu kız ya" dediğiniz bir arkadaşınız. öyle olmadık şeyler yapıp, sizi neşelendiren, güldüren, gününüzü güzelleştiren. bir de sessiz, pısırık, ya da herşeyi önceden planlanmış gibi, aklınıza bir fikir geldiğinde ne diyeceğini, ne yapacağını noktasına virgülüne kadar düşünüp kestirebildiğiniz arkadaşlarınız. hangisi daha güzel ve neşe, heyecan kaynağı sizce...

tabi ki sağdaki, deli olan:))

sözün özü. hani derler ya; akıllısı beni bulmaz, delisi dibimden ayrılmaz. seviyorum ben (kendim gibi) delileri. sağ olsunlar, var olsunlar.
ya siz?
Bu yazıyı paylaş: :

0 yorum:

Yorum Gönder

Buraya yorum yazabilirsiniz. Niye yazmıyorsunuz?

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

  • Ölsen gömenin olmaz, ama
    14/01/2010 - 0 Yorum
    Sanal dünya işte... gerçeğe yakın ilişkiler var gibi görünse de, burada güzel dostluklar kurulsa da ölsen gömenin olmaz, evinde kokar gidersin. Ama versen gömenin olur, bilmem kaç km öteden uçağa binip uçarak gelen de çıkar, ilk otobüse atlayıp inip, binen de. Öldüğünde belki bir kaç blooger dost arkandan iyi şeyler yazar, yorum yapar, üzülür haberi olursa. Belki de ağlar, ama hepsi o kadar. Şayet, neşeli ve komik biriysen işi abartıp bloglarında bayrakları yarıya indirirler, çıplak karı, kız resmi koymazlar üç beş post. İşi çok abartan siyah kurdela takar sidebara, bir dakika da…
  • Bütün kızlar bana hasta
    01/03/2010 - 0 Yorum
    Bıktım böyle herkesin ilgisini üstümde hissetmekten nedir bu yahu? Durduk yerde triplere girecem neredeyse. Okuyanım yazanım da pek yok ama neden bütün kızlar bana hasta anlamış değilim. Yani nasıl bir karizma var bende, o kadar olur yani. Doğuştan olsa gerek, kahretsin, çoook çekiciyim çok. Geçenlerde Selin mesaj atmış. "İbram gel allasen seni mynet eksenim de bekliyom. 18+ camımı da .... da açıcam diye. İlahi Selin, körolma emi. Ne muzur şeysin sen öyle. Eksenim felam. Geliyom bi dur, kaybolma. Sana güfteler yazıcam, besteler yapıcam durrrr... Her gün bir iki mail. Dila senle…
  • Her ne ararsan kendinde ara
    08/04/2010 - 0 Yorum
    İnsanoğlu garip bir canlı. Hele nete girince iki kere garipleşiyor. Ruhunun çıplaklığı kadar ucubeliği de ortaya çıkıyor. Bazen size ne manyaklar varmış denilen olaylarla karşılaşıyorsunuz. Kimi hackerlığa meraklanıp insanların pcleri kurcalama derdine düşerken, sokakta görsen dönüp bakmayacağın kadınlar buralarda güzellik kraliçesi adamların her biri brad pitt olup çıkıyor. Herkeste bir kapris, herkeste ayrı tripler. Bunalımlı ruh halleri, kontrol manyaklıkları, fırlamalıklar, apışarası manyakları, bir gözlerini göreydim diye ben gibi göz doktoru sanabileceğiniz tipler. Var…