Birkaç Blog Hikayesi

Buralar eskiden hep dutluktu. Sonra taze çiçeğe konan kelebekler gibi, gelenler bir üşüştüler ki; sorma gitsin.
Tabi her güzel şeyin sonu geldiği gibi, gidenler gitti, kalan sağlarla artık burada başbaşayız. Neler yazmışız, çizmişiz haydi birlikte okuyalım. Bakalım neler varmış...

tio yazar

Bugünkü şansınız :

fake etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
fake etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kapıyı çalan kimdir?

Hiç yorum yok:
Tamam, biliyoruz bazı yazar ağabeylerimiz müstear (takma ad)larla şair ağabeylerimiz (mahlas)larla yazıp çiziyorlar. Yazarlar farklı bir üslupla yazarak farklı bir kimlik oluştururken, şairler mahlası genelde bir nam (unvan) olarak kullanıyorlar.
Ancak internet âlemi ile birlikte artık
başka kelimeler kavramlar da girdi kültürümüze. Avı- Avatar - Nick- Nickname de normal
kullanıcıların bu amaçla kullandıkları kimlikler. Avatarlar farklı isimde olabildikleri gibi kendi adınızla da açıp bir takıp şekil ve ifadelerle de tanımlanırken nickler bir çeşit takma ad görevi görüyor.

Bir de ortalığı karıştırmak için üretilen sahte kimlikler var. Kısaca "trol" denilen bu sanal karakterler medeni cesareti olmayan insanlarca oto boka yorum yapmak, milleti gaza getirmek kandırmak amacı ile de kullanılıyor. Bazen Fake' de denilen bu kimlikler internette oluşturduğunuz kimliğinizin sanalı, çakması Çin işi olanı. Kısaca tavşanın suyunun suyu. Fakeler her zaman "trol"ler gibi hareket etmiyor. Bulunduğu ortamdan bunalan insanlar bazen farklı kimliklerle biraz daha rahat sohbet edebilmek için bu yola başvurabiliyor.

Eminim daha birçok yeni terim girmiştir hayatımıza. Kim bilir hangisi ne anlama geliyor. Ben de zaman zaman farklı sanal kimlikler oluşturup çeşitli blog yazıları yazdım. Nitekim İbrahim Ortaç bunlardan en popüleriydi bir zamanlar. "Sazan efendi" ve "Leyla Metin" de buna örnek verilebilir.

Aynı şekilde Facebook'da bana şaka yapan bir kaç arkadaşa şaka öyle değil böyle yapılır diyerek yüklendiğim "Kürşad Efendi - Murat Bey" tiplemeleri de boş vaktin nasıl katledildiğine örnek teşkil edebilecek fuzuli işlerdendir.

Zaman zaman yazılarıma yorup yapıp, bana da çeşitli Ali Cengiz oyunlarıyla yaklaşan, kafa bulmaya uğraşan insanlar ya da kendini özenle saklayan gizli hayranlar (eski veya yeni dostlar) olmuştur.
Nitekim bunlardan varlığına bir türlü inanmadığım "Ziynet Hanım"ı TC kimlik numarası ve hüviyet fotokopisi isteyecek kadar üzmüşlüğüm var.

Ancak yazılarıma ilginç yorumlar yapan, sohbeti keyif veren öğretmen "Esma Hoca"nın eski bir arkadaş olduğunu öğrendiğimde kendisine söylediğim bir söz var. "Yahu ben Esma'dan hoşlanmıştım, keşke söylemeseydin..."

Sohbet buraya neden mi geldi? Ne bileyim, bayram öncesi bir şeyler yazmak isterken söz uzadı da uzadı işte. Bugünlerde, yine kimliğinde şüpheye düştüğüm hoş sohbet bir arkadaş var. Tanıdık birine benziyor. Bak gözüm hanginiz iseniz çıkın ortaya. Kızmıcam söz, ya da iş uzadıkça fena kızıcam ha!.. Söylemedi demeyin...
Tamam, biliyoruz bazı yazar ağabeylerimiz müstear (takma ad)larla şair ağabeylerimiz (mahlas)larla yazıp çiziyorlar. Yazarlar farklı bir üslupla yazarak farklı bir kimlik oluştururken, şairler mahlası genelde bir nam (unvan) olarak kullanıyorlar.
Ancak internet âlemi ile birlikte artık
başka kelimeler kavramlar da girdi kültürümüze. Avı- Avatar - Nick- Nickname de normal
kullanıcıların bu amaçla kullandıkları kimlikler. Avatarlar farklı isimde olabildikleri gibi kendi adınızla da açıp bir takıp şekil ve ifadelerle de tanımlanırken nickler bir çeşit takma ad görevi görüyor.

Bir de ortalığı karıştırmak için üretilen sahte kimlikler var. Kısaca "trol" denilen bu sanal karakterler medeni cesareti olmayan insanlarca oto boka yorum yapmak, milleti gaza getirmek kandırmak amacı ile de kullanılıyor. Bazen Fake' de denilen bu kimlikler internette oluşturduğunuz kimliğinizin sanalı, çakması Çin işi olanı. Kısaca tavşanın suyunun suyu. Fakeler her zaman "trol"ler gibi hareket etmiyor. Bulunduğu ortamdan bunalan insanlar bazen farklı kimliklerle biraz daha rahat sohbet edebilmek için bu yola başvurabiliyor.

Eminim daha birçok yeni terim girmiştir hayatımıza. Kim bilir hangisi ne anlama geliyor. Ben de zaman zaman farklı sanal kimlikler oluşturup çeşitli blog yazıları yazdım. Nitekim İbrahim Ortaç bunlardan en popüleriydi bir zamanlar. "Sazan efendi" ve "Leyla Metin" de buna örnek verilebilir.

Aynı şekilde Facebook'da bana şaka yapan bir kaç arkadaşa şaka öyle değil böyle yapılır diyerek yüklendiğim "Kürşad Efendi - Murat Bey" tiplemeleri de boş vaktin nasıl katledildiğine örnek teşkil edebilecek fuzuli işlerdendir.

Zaman zaman yazılarıma yorup yapıp, bana da çeşitli Ali Cengiz oyunlarıyla yaklaşan, kafa bulmaya uğraşan insanlar ya da kendini özenle saklayan gizli hayranlar (eski veya yeni dostlar) olmuştur.
Nitekim bunlardan varlığına bir türlü inanmadığım "Ziynet Hanım"ı TC kimlik numarası ve hüviyet fotokopisi isteyecek kadar üzmüşlüğüm var.

Ancak yazılarıma ilginç yorumlar yapan, sohbeti keyif veren öğretmen "Esma Hoca"nın eski bir arkadaş olduğunu öğrendiğimde kendisine söylediğim bir söz var. "Yahu ben Esma'dan hoşlanmıştım, keşke söylemeseydin..."

Sohbet buraya neden mi geldi? Ne bileyim, bayram öncesi bir şeyler yazmak isterken söz uzadı da uzadı işte. Bugünlerde, yine kimliğinde şüpheye düştüğüm hoş sohbet bir arkadaş var. Tanıdık birine benziyor. Bak gözüm hanginiz iseniz çıkın ortaya. Kızmıcam söz, ya da iş uzadıkça fena kızıcam ha!.. Söylemedi demeyin...

şşşiTfeykyu

Hiç yorum yok:


alt yazılı filmleri
pek severim. gerçi bilgisayarda divX izleme kültürüm yok genelde sinemada veya bir kaç tv kanalında bu tür filmleri izleyebiliyorum ama yine de ilginç izlenimler edinebiliyorum. tabi kendimi ingilizceyi iyi biliyor-muş gibi hissetmek de cabası.

örneğin: ingilizce kelimeler bir yere kadar ama diller arasında özellikle deyimleri salt manaları ile çevirmeye kalktınız mı komedi yaşanıyor.

bu konuyu merak edenler internette ingilizce deyimler diyerek küçük bir arama yapabilir ve salt kelime anlamında alındığında çok garip gelen cümlelerin hangi deyimlerimize karşılık geldiğini bulabilir. daha ilginci anlamını aşağı yukarı iyi bildiğiniz argo kelimeler bile yabancı dilden düz çevirdiğinizde farklı farklı anlamlar kazanabiliyor. Sizin sandığınızdan çok farklı anlamlarda kullanılmış olabiliyor.

örneğin : (fuck you) kelimesi benim gibi birçok kişinin sandığının aksine ~ne koyim demek olmuyor her zaman. benzer şekilde shit de bizim düz anladığımız şekilde kullanılmıyor her zaman. bunu en iyi filmlerde görüp anlıyorsunuz yada hayatın içinde o toplumda yaşarken farkına varıyorsunuzdur.

iki film izleyince:
~ulan bu ne biçim memleket amerikada doğru dürüst konuşan bir adam yok mu. herkes herkese fuck you diyor. her öfkelenip ağzını bozan shitle başlıyor diyorsunuz.
hatta kız erkek ayrımı yok, baba oğul bile kavga ederken birbirine düz gidiyor sanabilirsiniz.

bir zamanlar sokakta oğluna ..ne koyim tarzı sövüp azarlayan bir teyze görmüştüm ve gülerek izlemiştim. İlk defa bir küfürün bir insanın ağzına yakıştığını düşünmüştüm. böyle teyzecikler dışında bizim fuck you karşılığı olarak verdiğimiz kelimeler pek kadınlardan duymaya alışık olduğumuz kelimeler değil.

bizim küfürlerimiz pek unisex kabul edilemeyecek, daha ciddi hakaret ve daha çok kadına yönelik aşağılama içeriyor. nitekim besmele niyetine küfreden bazı yörelerimiz dışında da ...ne koymak duyan herkeste bir hoşnutsuzluk yaratabiliyor.

fuck you kelimesi bizde bazen "Allah belanı versin, bi xtir git, kahretsin" yerine kullanılabildiği gibi bazen de ciddi ciddi "..ne koyim olarak da kullanılıyor"
tabi konuyu ingiliz dili ve edebiyatı okuyanlarla ingiltere'de yaşayanlara bırakmak daha iyi.

~sen yanlış biliyosun
diyecek her yorumcuya gıkım çıkmaz peşinen. ben sadece yüzeysel algılarımın yalancısıyım. zaten benim gibi sadece cnbc-e izleyerek edinebileceğiniz izlenim olsa olsa bu kadar olur.



alt yazılı filmleri
pek severim. gerçi bilgisayarda divX izleme kültürüm yok genelde sinemada veya bir kaç tv kanalında bu tür filmleri izleyebiliyorum ama yine de ilginç izlenimler edinebiliyorum. tabi kendimi ingilizceyi iyi biliyor-muş gibi hissetmek de cabası.

örneğin: ingilizce kelimeler bir yere kadar ama diller arasında özellikle deyimleri salt manaları ile çevirmeye kalktınız mı komedi yaşanıyor.

bu konuyu merak edenler internette ingilizce deyimler diyerek küçük bir arama yapabilir ve salt kelime anlamında alındığında çok garip gelen cümlelerin hangi deyimlerimize karşılık geldiğini bulabilir. daha ilginci anlamını aşağı yukarı iyi bildiğiniz argo kelimeler bile yabancı dilden düz çevirdiğinizde farklı farklı anlamlar kazanabiliyor. Sizin sandığınızdan çok farklı anlamlarda kullanılmış olabiliyor.

örneğin : (fuck you) kelimesi benim gibi birçok kişinin sandığının aksine ~ne koyim demek olmuyor her zaman. benzer şekilde shit de bizim düz anladığımız şekilde kullanılmıyor her zaman. bunu en iyi filmlerde görüp anlıyorsunuz yada hayatın içinde o toplumda yaşarken farkına varıyorsunuzdur.

iki film izleyince:
~ulan bu ne biçim memleket amerikada doğru dürüst konuşan bir adam yok mu. herkes herkese fuck you diyor. her öfkelenip ağzını bozan shitle başlıyor diyorsunuz.
hatta kız erkek ayrımı yok, baba oğul bile kavga ederken birbirine düz gidiyor sanabilirsiniz.

bir zamanlar sokakta oğluna ..ne koyim tarzı sövüp azarlayan bir teyze görmüştüm ve gülerek izlemiştim. İlk defa bir küfürün bir insanın ağzına yakıştığını düşünmüştüm. böyle teyzecikler dışında bizim fuck you karşılığı olarak verdiğimiz kelimeler pek kadınlardan duymaya alışık olduğumuz kelimeler değil.

bizim küfürlerimiz pek unisex kabul edilemeyecek, daha ciddi hakaret ve daha çok kadına yönelik aşağılama içeriyor. nitekim besmele niyetine küfreden bazı yörelerimiz dışında da ...ne koymak duyan herkeste bir hoşnutsuzluk yaratabiliyor.

fuck you kelimesi bizde bazen "Allah belanı versin, bi xtir git, kahretsin" yerine kullanılabildiği gibi bazen de ciddi ciddi "..ne koyim olarak da kullanılıyor"
tabi konuyu ingiliz dili ve edebiyatı okuyanlarla ingiltere'de yaşayanlara bırakmak daha iyi.

~sen yanlış biliyosun
diyecek her yorumcuya gıkım çıkmaz peşinen. ben sadece yüzeysel algılarımın yalancısıyım. zaten benim gibi sadece cnbc-e izleyerek edinebileceğiniz izlenim olsa olsa bu kadar olur.