Birkaç Blog Hikayesi

Buralar eskiden hep dutluktu. Sonra taze çiçeğe konan kelebekler gibi, gelenler bir üşüştüler ki; sorma gitsin.
Tabi her güzel şeyin sonu geldiği gibi, gidenler gitti, kalan sağlarla artık burada başbaşayız. Neler yazmışız, çizmişiz haydi birlikte okuyalım. Bakalım neler varmış...

tio yazar
yardım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yardım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Yalnız ve güzel memleketim

2 yorum:
Neşeli bir şeyler yaz diyorlar. İnsan'da neşe kalsa yazacak elbet. Bir yandan şehit haberleri, alt üst olduk 24 can gitti. Bitmeyen PKK terörü. Hepimizde bir beklenti terör bitecek herşey sütliman olacak.

Oysa gidenler, görenler anlatıyor. Elektriğe para yok, suya para yok, vergi diye birşey yok. Neredeyse dilinde sözde kürdistan türküsü olmayan adam yok. Yeşil kartsız vatandaş yok, sağlık hizmetleri bedava, yetmedi ev sahipleri fakirim diye kömür yardımı alıp, kiracılarına parayla satıyor.

Hayvancılık yap diye inek bedava, süt bedava. Oysa insanlarda yaşam koşullarını iyileştirme çabası yok. Elektrik parası alamıyoruz bari tasarruflu ampül kullanın diye bedava dağıtılan lambaların içinde kamera var mı diye şüphelenecek kadar absürt bir paranoya. Öte yandan tek kolona iki ev diyerek, tabutlarda yaşamaya devam eden insanlar. Belediyelerin imarı denetleme gibi bir derdi yok. Varsa yoksa, dertleri yandaş kayırmaca.

İnsanın morali bozuluyor. Bir arkadaş "Oralarda devlet yok diyordum önceleri ama anladım ki asıl buralarda (sosyal) devlet yok." Devlet neyi var, neyi yoksa oralara akıtıyor. hizmetin alası oraya gidiyor, altında bir çok insanın lüks araçlar var, devlet yardımlarıyla yaşayan zenginler bile türemiş. Pkk'nın var olma sebebi ne etnik ayrımcılık, ne kürt sorunu bal gibi "eroin" için dağlardalar sözlerini duyunca, moralinizin düzgün kalması mümkün mü?

Üstüne VAN depremi. Hortlamaya hazır iki taraflı faşizm boyutlarında milliyetçilik akımları sosyal medyada. Ölsünler, gebersinler diyenler bir tarafta. Deprem altından canla başla kurtarılan ama hastaneye giderken ölen çocukları "Öldürdüler" diye manşet atan "Kürt faşişti" gazeteler bir yanda.

Öte yandan canla başla çalışan insanlar, kardeşlik bitmedi, yitmedi diyerek içimize umut serpen, alın terini insanlar yaşasın diye döken kurtarma ekipleri. İşini gücünü bırakıp yurdun dört bir yanında yardım toplayan asil milletimin asil insanları, yurtdaşlarımız, insan kardeşlerimiz.

Sonra yağma haberleri, çadırların satılma görüntüleri, yetmiyor çadır derken Ağrı merkeze kadar çadırların gittiği duyumları. Yardım kampanyalarında havada uçuşan "şu kadar milyon vericem" sözlerinin yalan, reklam çıkması. Bir tarafta ağlayan bebekler, bir tarafta hala umutla bekleyen insanlar ve o insanlara umut olsun diye yardım için çırpınan gönüllüler, halkımız, güzel yürekli insanlarımız.

Buruk bayramlar. Bir yanda bir fırsat olsa da  nasıl bayram protokollerini iptal etsem, nasıl gündemi değiştirsem görüntüsünde hükümet, diğer yanda bir bahane bulsam da hükümete nasıl çaksam derdinde, alternatif olmayı beceremeyen bir muhalefet.

Nuri Bilge CEYLAN'ın dediği gibi "Yalnız ve güzel memleketim"
Neşeli bir şeyler yaz diyorlar. İnsan'da neşe kalsa yazacak elbet. Bir yandan şehit haberleri, alt üst olduk 24 can gitti. Bitmeyen PKK terörü. Hepimizde bir beklenti terör bitecek herşey sütliman olacak.

Oysa gidenler, görenler anlatıyor. Elektriğe para yok, suya para yok, vergi diye birşey yok. Neredeyse dilinde sözde kürdistan türküsü olmayan adam yok. Yeşil kartsız vatandaş yok, sağlık hizmetleri bedava, yetmedi ev sahipleri fakirim diye kömür yardımı alıp, kiracılarına parayla satıyor.

Hayvancılık yap diye inek bedava, süt bedava. Oysa insanlarda yaşam koşullarını iyileştirme çabası yok. Elektrik parası alamıyoruz bari tasarruflu ampül kullanın diye bedava dağıtılan lambaların içinde kamera var mı diye şüphelenecek kadar absürt bir paranoya. Öte yandan tek kolona iki ev diyerek, tabutlarda yaşamaya devam eden insanlar. Belediyelerin imarı denetleme gibi bir derdi yok. Varsa yoksa, dertleri yandaş kayırmaca.

İnsanın morali bozuluyor. Bir arkadaş "Oralarda devlet yok diyordum önceleri ama anladım ki asıl buralarda (sosyal) devlet yok." Devlet neyi var, neyi yoksa oralara akıtıyor. hizmetin alası oraya gidiyor, altında bir çok insanın lüks araçlar var, devlet yardımlarıyla yaşayan zenginler bile türemiş. Pkk'nın var olma sebebi ne etnik ayrımcılık, ne kürt sorunu bal gibi "eroin" için dağlardalar sözlerini duyunca, moralinizin düzgün kalması mümkün mü?

Üstüne VAN depremi. Hortlamaya hazır iki taraflı faşizm boyutlarında milliyetçilik akımları sosyal medyada. Ölsünler, gebersinler diyenler bir tarafta. Deprem altından canla başla kurtarılan ama hastaneye giderken ölen çocukları "Öldürdüler" diye manşet atan "Kürt faşişti" gazeteler bir yanda.

Öte yandan canla başla çalışan insanlar, kardeşlik bitmedi, yitmedi diyerek içimize umut serpen, alın terini insanlar yaşasın diye döken kurtarma ekipleri. İşini gücünü bırakıp yurdun dört bir yanında yardım toplayan asil milletimin asil insanları, yurtdaşlarımız, insan kardeşlerimiz.

Sonra yağma haberleri, çadırların satılma görüntüleri, yetmiyor çadır derken Ağrı merkeze kadar çadırların gittiği duyumları. Yardım kampanyalarında havada uçuşan "şu kadar milyon vericem" sözlerinin yalan, reklam çıkması. Bir tarafta ağlayan bebekler, bir tarafta hala umutla bekleyen insanlar ve o insanlara umut olsun diye yardım için çırpınan gönüllüler, halkımız, güzel yürekli insanlarımız.

Buruk bayramlar. Bir yanda bir fırsat olsa da  nasıl bayram protokollerini iptal etsem, nasıl gündemi değiştirsem görüntüsünde hükümet, diğer yanda bir bahane bulsam da hükümete nasıl çaksam derdinde, alternatif olmayı beceremeyen bir muhalefet.

Nuri Bilge CEYLAN'ın dediği gibi "Yalnız ve güzel memleketim"

Yakışmadı biraz sanki

Hiç yorum yok:
Kolay değil, mağdur insan psikolojisi. Biraz çaresizlik, en başta da ÇADIR konusundaki iletişimsizlik ya da biraz da işin içine organizasyon boşluğu girince herkesin herşeyi kendinin yapmak istemesi neticesi yaşanan yağma.

Deprem bölgesinden alınan haberlere göre 17 tır yağmalanmış. Hoş şeyler değil. 
Ancak öğreniyoruz yavaş yavaş kriz yönetimini. Böyle zamanlarda nasıl davranacağımızı. Gerçi hiç bir zaman Japonlar gibi sıraya geçip, beklemeyi öğrenemeyeceğimiz bir gerçek. Kürt ya da Türk genlerimizde yok çünkü bu kadar sakin olabilmek.

Yakışmayan şeylerden biri de TV'de bir kaç dilinin ayarı olmayan spikerin çam devirmesi ya da ırkçı söylemlere gitmesi neticesi oluşan hava ve gerilim. Biz ne yazık ki kollektif hareket etmeyi başaramadığımız gibi, iyi ve kötü algımızda toptancı bir söylemden sıyrılamıyor, sapla samanı ayırt edemiyoruz.

Terör olaylarının üstüne "Deprem'de inşallah tüm masum vatandaşlar kurtulur da eli kanlı, silah çeken katillerin üstüne göçer, dağlar taşlar" denilse sanırım bu denli tepki alınmazdı. Yardım kolilerinin bazılarına "taş" koymak "alın polise atarsınız lazım olur dercesine" nasıl bir aklın ürünüdür şaşarım. Aynı şekilde hasbelkadar kolilere konmuş "bayrak"lara hakaret etmek de benzer bir ırkçı aklın ve ruhun ürünü. Yani aslında tüm ırkçı, faşistler kardeş... "Kan kardeşi değiller ama kin kardeşiler.

Yakışmayan şeylerden biri de bölgede protestolar, taş ve sopalarla, molotoflarla gösteriler yaparken inanılmaz bir disiplin ve organizasyon gösteren bir partinin yandaş ve sempatizanlarının ortadan kaybolup, hiç bir yardım çalışmasında gözükmemesi ve belediye sitesinden sanki sadece kendi etnik grupları yardım ediyormuşcasına duyurular yapmaları.

Tabi bütün bunlara rağmen halkın büyük çoğunluğunun büyük bir özveri ile yardım çağrılarına koşmasını, bağışta yarışmasını, görevlilerin insanüstü çabasını alkışlamak gerek.
Kolay değil, mağdur insan psikolojisi. Biraz çaresizlik, en başta da ÇADIR konusundaki iletişimsizlik ya da biraz da işin içine organizasyon boşluğu girince herkesin herşeyi kendinin yapmak istemesi neticesi yaşanan yağma.

Deprem bölgesinden alınan haberlere göre 17 tır yağmalanmış. Hoş şeyler değil. 
Ancak öğreniyoruz yavaş yavaş kriz yönetimini. Böyle zamanlarda nasıl davranacağımızı. Gerçi hiç bir zaman Japonlar gibi sıraya geçip, beklemeyi öğrenemeyeceğimiz bir gerçek. Kürt ya da Türk genlerimizde yok çünkü bu kadar sakin olabilmek.

Yakışmayan şeylerden biri de TV'de bir kaç dilinin ayarı olmayan spikerin çam devirmesi ya da ırkçı söylemlere gitmesi neticesi oluşan hava ve gerilim. Biz ne yazık ki kollektif hareket etmeyi başaramadığımız gibi, iyi ve kötü algımızda toptancı bir söylemden sıyrılamıyor, sapla samanı ayırt edemiyoruz.

Terör olaylarının üstüne "Deprem'de inşallah tüm masum vatandaşlar kurtulur da eli kanlı, silah çeken katillerin üstüne göçer, dağlar taşlar" denilse sanırım bu denli tepki alınmazdı. Yardım kolilerinin bazılarına "taş" koymak "alın polise atarsınız lazım olur dercesine" nasıl bir aklın ürünüdür şaşarım. Aynı şekilde hasbelkadar kolilere konmuş "bayrak"lara hakaret etmek de benzer bir ırkçı aklın ve ruhun ürünü. Yani aslında tüm ırkçı, faşistler kardeş... "Kan kardeşi değiller ama kin kardeşiler.

Yakışmayan şeylerden biri de bölgede protestolar, taş ve sopalarla, molotoflarla gösteriler yaparken inanılmaz bir disiplin ve organizasyon gösteren bir partinin yandaş ve sempatizanlarının ortadan kaybolup, hiç bir yardım çalışmasında gözükmemesi ve belediye sitesinden sanki sadece kendi etnik grupları yardım ediyormuşcasına duyurular yapmaları.

Tabi bütün bunlara rağmen halkın büyük çoğunluğunun büyük bir özveri ile yardım çağrılarına koşmasını, bağışta yarışmasını, görevlilerin insanüstü çabasını alkışlamak gerek.

Çok okunan yazılar