Birkaç Blog Hikayesi

Buralar eskiden hep dutluktu. Sonra taze çiçeğe konan kelebekler gibi, gelenler bir üşüştüler ki; sorma gitsin.
Tabi her güzel şeyin sonu geldiği gibi, gidenler gitti, kalan sağlarla artık burada başbaşayız. Neler yazmışız, çizmişiz haydi birlikte okuyalım. Bakalım neler varmış...

tio yazar
yarım elmam tümevarım saplantım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yarım elmam tümevarım saplantım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

doyum günümüz kutlu olsun sevgilim

14 yorum:

Bundan aylar önce sevgilimle bir karar aldık. geçmiş zaman dilimlerinde neden karşılaşmadığımıza hayıflandığımız bir andı. bu günlerimizi kaçırmadan ayın herhangi bir gününü doyum günü olarak kutlamaya karar vermiştik.

bu öyle sandığınızca muzur bir gün değil. çocukluğumuzda yaşayamadığımız, ergenliğimizde tanışamadığımız ve birbirimizi görmeden geçen zaman dilimlerinde paylaşamadığımız d/günlerimiz için küçük bir telafi çabası...

sandığınızın aksine biz o gün hiç sevişmiyoruz, romantizm yüklü bir gün oluyor paylaştığımız. elele tutuşup parklarda geziyoruz. sokaklarda yaşımıza bakmadan laylaylom diye sekerek yürüyoruz. yağmur altında öpüşüyoruz bazen. bazen kaçamak bakışlar üzerimizdeyken bir bankta...

keşkelerimizi gömüyoruz o gün yeraltına. Olmaz, ama, fakatl'ardan oluşan büyüklerin dünyasından kaçıp, çocukluğumuza sığınıyoruz...

-"keşke seni yıllar önce tanımış olsaydım." ukdesi mi var içimizde "peki o zaman" diyoruz.. takvimlerden yıl seçiyoruz aylardan ne olsun diyoruz kendimize. O yıl neler yaşanmış hayatımızda, ne modaymış? Sonra günlerden bir gün, o anı zaman tünelinden bizim için çıkarıp yaşıyoruz...

bu pazar, babannesinin gelinliğinden minimsi bir elbise dikmiş sevdiğim...
bununla dolaşalım mı sokaklarda bu doyum günümüzde? dedi... öyle yaptık. meraklı bakışlardan çekinmeden ama benden daha çapkın olan rüzgarın azizliğinden çekinerek... gelinliğe benzer elbisesiyle bir kız ve şortuyla yağmurlu havada kıza sarılmış bir komik adam gördüyseniz sokaklarda, işte onlar bizdik...

kâh gülüp, kâh hüzünlerek yaşayamadığımız daha doğrusu birbirimizi görmeden yaşadığımız 90lı yılları yad ettik birlikte... açık havada koruda sarmaş dolaş kahvaltı ettik. Sonra küçük bir cep sinemasına gittik, pek de kalabalık olmayan sinemada çocuklarla birlikte buz devri'ni izledik... benim her sahneden hüzün çıkarabilen sevgilim çizgi filmde bile ağlamayı başardı yine:)

Bu kez teselli etmek için sinemada öptüm göz kapaklarından ve kimseler görmeden dudaklarından... Akşamüstü biraz komik şeyler aldık birbirimize, gelecek doyum günümüzü kurguladık. Akıl çantamızda unuttuklarımızı bohçamıza paketledik gelecek günlerimiz için...

Sonra onu Avrupa yakasına uğurladım. ben denizin bu yakasında Anadolu'nun bir garip delikanlısı kalarak. Gerçekten bir köprü nasıl kavuşturuyorsa bir deniz de o kadar ayırıyordu ikimizi...

Uzak...
Sevince mesafeler ne kadar çok uzak geliyor insana... dakikalar saat oluyor, günler geçmek bilmiyor... Zihin çantamızda birikenlerden derlediğimiz bir gün daha kayboldu, bir doyum günümüzde daha birbirimize doyamadan gün eridi gitti avuçlarımızda.
güzeldi, güzeldik ikimiz... biz!..


Bundan aylar önce sevgilimle bir karar aldık. geçmiş zaman dilimlerinde neden karşılaşmadığımıza hayıflandığımız bir andı. bu günlerimizi kaçırmadan ayın herhangi bir gününü doyum günü olarak kutlamaya karar vermiştik.

bu öyle sandığınızca muzur bir gün değil. çocukluğumuzda yaşayamadığımız, ergenliğimizde tanışamadığımız ve birbirimizi görmeden geçen zaman dilimlerinde paylaşamadığımız d/günlerimiz için küçük bir telafi çabası...

sandığınızın aksine biz o gün hiç sevişmiyoruz, romantizm yüklü bir gün oluyor paylaştığımız. elele tutuşup parklarda geziyoruz. sokaklarda yaşımıza bakmadan laylaylom diye sekerek yürüyoruz. yağmur altında öpüşüyoruz bazen. bazen kaçamak bakışlar üzerimizdeyken bir bankta...

keşkelerimizi gömüyoruz o gün yeraltına. Olmaz, ama, fakatl'ardan oluşan büyüklerin dünyasından kaçıp, çocukluğumuza sığınıyoruz...

-"keşke seni yıllar önce tanımış olsaydım." ukdesi mi var içimizde "peki o zaman" diyoruz.. takvimlerden yıl seçiyoruz aylardan ne olsun diyoruz kendimize. O yıl neler yaşanmış hayatımızda, ne modaymış? Sonra günlerden bir gün, o anı zaman tünelinden bizim için çıkarıp yaşıyoruz...

bu pazar, babannesinin gelinliğinden minimsi bir elbise dikmiş sevdiğim...
bununla dolaşalım mı sokaklarda bu doyum günümüzde? dedi... öyle yaptık. meraklı bakışlardan çekinmeden ama benden daha çapkın olan rüzgarın azizliğinden çekinerek... gelinliğe benzer elbisesiyle bir kız ve şortuyla yağmurlu havada kıza sarılmış bir komik adam gördüyseniz sokaklarda, işte onlar bizdik...

kâh gülüp, kâh hüzünlerek yaşayamadığımız daha doğrusu birbirimizi görmeden yaşadığımız 90lı yılları yad ettik birlikte... açık havada koruda sarmaş dolaş kahvaltı ettik. Sonra küçük bir cep sinemasına gittik, pek de kalabalık olmayan sinemada çocuklarla birlikte buz devri'ni izledik... benim her sahneden hüzün çıkarabilen sevgilim çizgi filmde bile ağlamayı başardı yine:)

Bu kez teselli etmek için sinemada öptüm göz kapaklarından ve kimseler görmeden dudaklarından... Akşamüstü biraz komik şeyler aldık birbirimize, gelecek doyum günümüzü kurguladık. Akıl çantamızda unuttuklarımızı bohçamıza paketledik gelecek günlerimiz için...

Sonra onu Avrupa yakasına uğurladım. ben denizin bu yakasında Anadolu'nun bir garip delikanlısı kalarak. Gerçekten bir köprü nasıl kavuşturuyorsa bir deniz de o kadar ayırıyordu ikimizi...

Uzak...
Sevince mesafeler ne kadar çok uzak geliyor insana... dakikalar saat oluyor, günler geçmek bilmiyor... Zihin çantamızda birikenlerden derlediğimiz bir gün daha kayboldu, bir doyum günümüzde daha birbirimize doyamadan gün eridi gitti avuçlarımızda.
güzeldi, güzeldik ikimiz... biz!..

Çok okunan yazılar