Birkaç Blog Hikayesi

Buralar eskiden hep dutluktu. Sonra taze çiçeğe konan kelebekler gibi, gelenler bir üşüştüler ki; sorma gitsin.
Tabi her güzel şeyin sonu geldiği gibi, gidenler gitti, kalan sağlarla artık burada başbaşayız. Neler yazmışız, çizmişiz haydi birlikte okuyalım. Bakalım neler varmış...

tio yazar
tencere dibin kara etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tencere dibin kara etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

bu dünyada ölüm diye bir şey var gülüm

9 yorum:

Herkes aynı anda çıkmaz hayatın merdivenlerini. Kimi birkaç adım önden yürür, kimi arkadan gelir. Yaşı ne olursa olsun insan sevgiyle, aşkla daha geç tanışabilir. Ayrıca gönüldür ota da konar bota da. Hatta .net çıktı çıkalı erkeğin gönlü, nicki dişi bir erkeğe de konabilir, ağzı iyi laf yapan birinin yazdıklarına vurulabilir insan hiç belli olmaz.
Biz niye nickimizi İbram yapıyoz. Kazara abazanın kralına denk gelip, bir hemcinsim gönlünü bana kaptırmasın diye...

Hadi canım diyonuz di mi? İyi dinleyin o zaman: vakti zamanında adem diye nickle dolaştık sanal alemde adam peşime takıldı "sen aslında havva'sın, rahatsız edilmemek için böyle yapıyon" diye, o chat odası senin bu chat odası benim. Baktım olmucak "back güzel kardeshim annen güzelse, gelsin beni sana istesin. belki beni ona veririm, belki o bana verir" dedim kibarca. Sorunu üzülerek de olsa, böyle çözebildim.

Ola ki işi puştluğa döksek, adam bizi oracıkta sanal bi yatağa atacak kesin. Ondan sonra kimin eli kimin cebinde. Aslında şeytan da dürtmüyo değil. Bi kaç cümle kur: "Ay abim görür, kocam kızar, muhitimize geldik beyfendi" kabilinden, sonra otur seyret alemi: girsin çıksın laflar, yeter ki sen kalbini bozma İbram!... Ancak olmuyo yediremiyosun kendine. Kadınlara hak veriyosun istemeye istemeye. Elin oğlu pencerene de olsa pimapen döşeniyo neticede. Karamuratlığın tutuyo, çıkarıyosun baklayı, açıyosun kutuyu, söylüyosun kötüyü.

Tabi bir de işin öbür tarafında bu işten hoşlanan arkadaşlar var. Belki genel kültürlerini arttımak adına, belki de, ölmeden önce sanal manal, bir de kendi mürüvvetimi görim dediklerinden olsa gerek dişi kuş taklidi yapıyorlar. Belki de oturduğu yerden kalkmayan bir kuşları vardır da ondan böyledirler onu da bilmiyorum şahsen.

Bu arkadaşlar yedikleri önlerinde, yemedikleri arkalarında kadınları yaya bırakan fingirdekliklerle çömez avına çıkarlar. Sonra da ne hikmetse uluorta maskara pozisyonlarına sokarlar birilerini ve bundan bi hayli keyif de alırlar. Yok ya! demeyin, komşu oğlu akrabası bi delikanlıya aşık olmuştu böyle. Üstelik dünür gönderme aşamasında "tataaaam sürrprizzz" denmişti. Utanmadık! biz de eşeklik edip pek bi gülmüştük vaktiyle...

Bir de hakikatten dişi kuşların ya da erkek puştların yaptığı bir durum var ki; o da ister netten ister brütten kız ya da oğlan düşürme olayı. Ciddi ciddi gönül avcılığı.
Biraz hiti yüksek arkadaşlar arasında bir zamanlar pek yaygın olan bu durum kısaca: Az genel kültür, biraz iltifat, biraz kırıtıp, biraz sırıtarak karşısındaki kişiyi etkileyip aşık etme çabası. Bu tabi ki sadece işin sanalında olan/kalan bir şey değil, reel hayatta da karizmatik abla ve abiler de bunu yapıyor. Sonra biraz horlamak, biraz nazlanma ve istediğim kıvama getirdim düşüncesiyle the end, şuut! bitti. Yedim içtim, yaladım, yalan'dım bitirdim olayları...

Sözün özü şu ki: uçkur düşkünü bi adam veya gel, geç arzulu bir hanfendi olabilirsiniz. Tencere kapak, arayan bulur, kaşınanı kaşırsınız veya gerçekten de ruhlarınız uyuşur, bedenleriniz kavuşur. Hatta ola ki hem ruh, hem de beden eşinizi bulabilirsiniz. Netten kız mı alınır, alınır neden olmasın. Güzel bir evlilik de olur, birliktelik de. Yani bu işin her türlü oluru olur, zaten oluyor da.

Ama işi puştluğuna, zevzekliğine yapanlar ve kasıtlı gönül yakanlar yine de iki kere düşünsün. Karşısındaki kişi gerçekten aşık olabilir. Bazen genç kızların, bazen koca ihtiyar amcaların bile dünyası karman çorman olabiliyor böyle hallerde. Psikologluk olanları, hayatları ters yüz olanları az değil böyle vurgun yiyenlerin.

İnsanların ruhlarıyla, kalpleriyle oynamayın derim naçizane... Gün olur yaktığınız bir yüreğin ahı sizi çok daha fazla yakar. O gün eğlenmiş olabilirsiniz ama ileride hiç anlamadığınız bir biçimde üzülmenize, olmadık bir musibet görmenize sebep olabilir bu durum.

Özetle: Konuşun, tanışın, platonik veya romantik veya ormantik takılın. Birlikte çıkın, sevin, sevişin, yiyişin karışmam ama insan yüreğinin kolay kırılan, pahalı ve narin bir oyuncak olmadığını bilin ve asla çirkinleşmeyin....
Hep güzel kalın... E mi?


Herkes aynı anda çıkmaz hayatın merdivenlerini. Kimi birkaç adım önden yürür, kimi arkadan gelir. Yaşı ne olursa olsun insan sevgiyle, aşkla daha geç tanışabilir. Ayrıca gönüldür ota da konar bota da. Hatta .net çıktı çıkalı erkeğin gönlü, nicki dişi bir erkeğe de konabilir, ağzı iyi laf yapan birinin yazdıklarına vurulabilir insan hiç belli olmaz.
Biz niye nickimizi İbram yapıyoz. Kazara abazanın kralına denk gelip, bir hemcinsim gönlünü bana kaptırmasın diye...

Hadi canım diyonuz di mi? İyi dinleyin o zaman: vakti zamanında adem diye nickle dolaştık sanal alemde adam peşime takıldı "sen aslında havva'sın, rahatsız edilmemek için böyle yapıyon" diye, o chat odası senin bu chat odası benim. Baktım olmucak "back güzel kardeshim annen güzelse, gelsin beni sana istesin. belki beni ona veririm, belki o bana verir" dedim kibarca. Sorunu üzülerek de olsa, böyle çözebildim.

Ola ki işi puştluğa döksek, adam bizi oracıkta sanal bi yatağa atacak kesin. Ondan sonra kimin eli kimin cebinde. Aslında şeytan da dürtmüyo değil. Bi kaç cümle kur: "Ay abim görür, kocam kızar, muhitimize geldik beyfendi" kabilinden, sonra otur seyret alemi: girsin çıksın laflar, yeter ki sen kalbini bozma İbram!... Ancak olmuyo yediremiyosun kendine. Kadınlara hak veriyosun istemeye istemeye. Elin oğlu pencerene de olsa pimapen döşeniyo neticede. Karamuratlığın tutuyo, çıkarıyosun baklayı, açıyosun kutuyu, söylüyosun kötüyü.

Tabi bir de işin öbür tarafında bu işten hoşlanan arkadaşlar var. Belki genel kültürlerini arttımak adına, belki de, ölmeden önce sanal manal, bir de kendi mürüvvetimi görim dediklerinden olsa gerek dişi kuş taklidi yapıyorlar. Belki de oturduğu yerden kalkmayan bir kuşları vardır da ondan böyledirler onu da bilmiyorum şahsen.

Bu arkadaşlar yedikleri önlerinde, yemedikleri arkalarında kadınları yaya bırakan fingirdekliklerle çömez avına çıkarlar. Sonra da ne hikmetse uluorta maskara pozisyonlarına sokarlar birilerini ve bundan bi hayli keyif de alırlar. Yok ya! demeyin, komşu oğlu akrabası bi delikanlıya aşık olmuştu böyle. Üstelik dünür gönderme aşamasında "tataaaam sürrprizzz" denmişti. Utanmadık! biz de eşeklik edip pek bi gülmüştük vaktiyle...

Bir de hakikatten dişi kuşların ya da erkek puştların yaptığı bir durum var ki; o da ister netten ister brütten kız ya da oğlan düşürme olayı. Ciddi ciddi gönül avcılığı.
Biraz hiti yüksek arkadaşlar arasında bir zamanlar pek yaygın olan bu durum kısaca: Az genel kültür, biraz iltifat, biraz kırıtıp, biraz sırıtarak karşısındaki kişiyi etkileyip aşık etme çabası. Bu tabi ki sadece işin sanalında olan/kalan bir şey değil, reel hayatta da karizmatik abla ve abiler de bunu yapıyor. Sonra biraz horlamak, biraz nazlanma ve istediğim kıvama getirdim düşüncesiyle the end, şuut! bitti. Yedim içtim, yaladım, yalan'dım bitirdim olayları...

Sözün özü şu ki: uçkur düşkünü bi adam veya gel, geç arzulu bir hanfendi olabilirsiniz. Tencere kapak, arayan bulur, kaşınanı kaşırsınız veya gerçekten de ruhlarınız uyuşur, bedenleriniz kavuşur. Hatta ola ki hem ruh, hem de beden eşinizi bulabilirsiniz. Netten kız mı alınır, alınır neden olmasın. Güzel bir evlilik de olur, birliktelik de. Yani bu işin her türlü oluru olur, zaten oluyor da.

Ama işi puştluğuna, zevzekliğine yapanlar ve kasıtlı gönül yakanlar yine de iki kere düşünsün. Karşısındaki kişi gerçekten aşık olabilir. Bazen genç kızların, bazen koca ihtiyar amcaların bile dünyası karman çorman olabiliyor böyle hallerde. Psikologluk olanları, hayatları ters yüz olanları az değil böyle vurgun yiyenlerin.

İnsanların ruhlarıyla, kalpleriyle oynamayın derim naçizane... Gün olur yaktığınız bir yüreğin ahı sizi çok daha fazla yakar. O gün eğlenmiş olabilirsiniz ama ileride hiç anlamadığınız bir biçimde üzülmenize, olmadık bir musibet görmenize sebep olabilir bu durum.

Özetle: Konuşun, tanışın, platonik veya romantik veya ormantik takılın. Birlikte çıkın, sevin, sevişin, yiyişin karışmam ama insan yüreğinin kolay kırılan, pahalı ve narin bir oyuncak olmadığını bilin ve asla çirkinleşmeyin....
Hep güzel kalın... E mi?

Çok okunan yazılar