Birkaç Blog Hikayesi

Buralar eskiden hep dutluktu. Sonra taze çiçeğe konan kelebekler gibi, gelenler bir üşüştüler ki; sorma gitsin.
Tabi her güzel şeyin sonu geldiği gibi, gidenler gitti, kalan sağlarla artık burada başbaşayız. Neler yazmışız, çizmişiz haydi birlikte okuyalım. Bakalım neler varmış...

tio yazar
kuş gribi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kuş gribi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

canınız çıkmasın e mi

4 yorum:

hikmetinden sual olunmaz Rabbimin vardır bir bildiği. bi insana durduk yerde hapşurdu diye çok yaşa denir mi? karnı ağrıyana, başı ağrıyana çok yaşa demiyoruz, kanser olana demiyoruz ama hapşurana çok yaşa. demek ki hapşurma olayı diğer hastalıklara göre daha vahim bir durumun habercisi.

hani kalp hapşururken bir anlık dururmuş derler onu da bilirim ama taaa! o günlerden belliymiş sanırım gribin bir gün hapşuruktan hepimizi götüreceği...
sars derken, kuş gribi, domuz gribi derken bakmışsın "küüt diye" nükleer savaşa gerek kalmadan insanlık sizlere ömür.

tabi gönül istiyor ki ülkemizde alınan önlemler de çok yaşa demekten ibaret olmasın.
şimdilik ilk belirtiler pek kötü değil. daha havaalanında yakalıyoruz mikrobu. oysa bi dolmuşa binse yandık...

canım halkımın: -~ kardeş şu parayı uzatırmısın diye başlayan, helacıdan para üstü almakla devam eden, sarhoşun "illa opicim" i, hanımların "ay şekerim" li merhabalaşmaları ve sarılıp kucaklaşıp vedalaşmaları, nedense eli siğil dolu olanın bile dostluk elini burnumuza zorla dayaması geleneğimiz sayesinde kesinlikle 48 saatte tüm ülkeye bulaştırırız böyle bir mikrobu...

o yüzden aman diyorum...
ilgililerin yetkililerin uyarılarını can kulağı ile dinleyelim. pek şeyimize takmadığımız gribi ciddiye alalım.
her hapşu diyene "çok yaşa" diyerek yetişebilsek bile bireysel başka önlemler ve korunma yöntemleri gerektiğini unutmayalım...

en azından elimizi yüzümü adam gibi yıkayıp, bir gripin yutalım:)
ileride başımız ağrımasın...

hikmetinden sual olunmaz Rabbimin vardır bir bildiği. bi insana durduk yerde hapşurdu diye çok yaşa denir mi? karnı ağrıyana, başı ağrıyana çok yaşa demiyoruz, kanser olana demiyoruz ama hapşurana çok yaşa. demek ki hapşurma olayı diğer hastalıklara göre daha vahim bir durumun habercisi.

hani kalp hapşururken bir anlık dururmuş derler onu da bilirim ama taaa! o günlerden belliymiş sanırım gribin bir gün hapşuruktan hepimizi götüreceği...
sars derken, kuş gribi, domuz gribi derken bakmışsın "küüt diye" nükleer savaşa gerek kalmadan insanlık sizlere ömür.

tabi gönül istiyor ki ülkemizde alınan önlemler de çok yaşa demekten ibaret olmasın.
şimdilik ilk belirtiler pek kötü değil. daha havaalanında yakalıyoruz mikrobu. oysa bi dolmuşa binse yandık...

canım halkımın: -~ kardeş şu parayı uzatırmısın diye başlayan, helacıdan para üstü almakla devam eden, sarhoşun "illa opicim" i, hanımların "ay şekerim" li merhabalaşmaları ve sarılıp kucaklaşıp vedalaşmaları, nedense eli siğil dolu olanın bile dostluk elini burnumuza zorla dayaması geleneğimiz sayesinde kesinlikle 48 saatte tüm ülkeye bulaştırırız böyle bir mikrobu...

o yüzden aman diyorum...
ilgililerin yetkililerin uyarılarını can kulağı ile dinleyelim. pek şeyimize takmadığımız gribi ciddiye alalım.
her hapşu diyene "çok yaşa" diyerek yetişebilsek bile bireysel başka önlemler ve korunma yöntemleri gerektiğini unutmayalım...

en azından elimizi yüzümü adam gibi yıkayıp, bir gripin yutalım:)
ileride başımız ağrımasın...

Çok okunan yazılar