İlham perisine, On'dan gerisi ne 9



Şşii!
Bir baksana buraya okuyucu. Ortalık sakinleşti di mi. Artık kitap bastırmayan blog yazarını dövmüyorlar di mi?
Twitter fenomenleri  için camdan atlayan kızlar dönemi de sona erdi mi? Amcam başkan oldu mu yoksa hala geriyo mu ortalığı? Hı? Bir yol söyle bir zahmet.  Vaziyeti görmeden kafamı fare deliğinden çıkarasım yok?

Halâ, okuyup beğenseniz bile, yorum yaparken zahmete girmiş insan evladı gibi mi davranıyorsunuz? Çekip gitmezdik buralardan oysa siz bizi sevdiğiniz kadar, sevdiğinizi belli de etseydiniz. Oh olsun. Oysa seven öper okşar, çikolata şeker neyim ikram eder di mi?
Herkes burada mı bir yoklama yapalım bakalım. Yok, yapmayalım bence. Daha fazla rezil olmanın anlamı yok. Anladık anladık okumuyorsunuz. Diğer mecralar ne alemde. İnstagramı pinteresti. C2 si. Neler moda bir anlat bakim. Nerede derin muhabbetler , ince işler dönüyor? En kolay nerde geyik avlanıyor anlat bir zahmet. Unuttum ki ben.

Çekip gidersem öyle mi olur? Giderim tabi küstürmeyeydin sen de. Perilerim kaçtı, cinlerim serbest kaldı, toniklerim depreşti. Napim. Hem ben andropoza girdim belki senin haberin var mı? Yoook mu? Nefes alsan yeter İbram biz seni öyle sevdik bile demiyorsun? Ne yooo su o zaman. Öyle tabi, nabıcan sen beni bak işine gücüne. Ortam sürekli taze ve kepaze üretirken, benden rezilleri de vezirleri de çıkmıştır eminim.
Peki. Öyleyse ben neden yazıyorum yine.
Hımm bunu bir  düşüneyim. Hızlı bir dönüş falan yapmadım. Orda burda takıldım işte. Kendimi attım kumsallara. Denize falan değil bildiğin amele kumsalları. Para harcamaktan bıktım para kazandım. Borçlarımı harçlarımı ödedim. Ama şunu anladım ki, banka hakkı ana hakkı gibi bir şeymiş . Öde öde bitmiyor m.k.  Nedir annem bu olay biri bana anlatsın, kredi kartı borcu nasıl kapatılır. 
Oysa
 o kadar  dünya işine de dalmadım. Kendimi facebook'a verdim bir ara. Derdim yokmuş gibi dert dinledim. Sonra elalemin derdi, beni de gerdi. Ayarım kaçtı olmadık sorulara aksi ters cevaplar verdim. Derdini dinlediklerime küstüm darıldım, gittim başka yerlerde başkalarına sarıldım. 

Sonunda anladım ki ne trafik kazası, ne kanser ne ülser ülkem halkının en büyük derdi "aşk acısı" imiş. Vay anası... Bu alanda bir damla, hap kapsül icat edilse paraya dolar demeyeceğimiz kesin. Ben ihtiyaç halinde kendim dahil , eşe dosta verebilmek için fitil modülünün lisansını aldım.  "Can babanın kulakları çınlasın" zaten aşk sandığımız şey de bir nevi kazık çakılması değil mi bir yerlerimize.
Sonra ne mi yaptım. İp atladım sanal, spora gittim sanal, şehir turu 3d sanal. Bir baktım masaya oturmaktan evde çocukların” kardeş mi geliyor babo?” diyecekleri kadar göbek yapmışım. Evde bir gece buzdolabını tırtıklarken  suçüstü yakalandım "kıç üstü oturmaktan" yargılandım. Hüküm giydim, diyete niyete.  Anlıyacağınız İnfazlar dayım. amcam halam teyzem. İşin kötüsü eskiden yolda beni görünce "mala bak" diye dönüp bakan kızlar da bakmıyor be okuyucu. Bakamıyorlar çünkü ,karşılarına çıktığımda bakış açılarını komple kapatıyorum artık.
Sonra ben hümanistlikten de  bıktım yahu. Bilirsin eskiden beri , sen dâhil herkesi severdim. Sevmek isterdim. Bazıları hissederdi sevildiğini, bazı Ayşe Hatunlar da "kırcan mı belimi çek İbram elini" diyerek tepki gösterirdi. Ama öğrendim ki herkese mavi boncuk dağıtmakla olmuyormuş. Yenecek bir şey sanıp yutanlar var bunu. Sonra sen de onları birşey sanıp b.klarında boncuk aramaya çıkıyorsun. Olmuyor be blogcum olmuyor. Anlıyacağın kısır döngülerdeydim.

Sonra şunu gördüm nerde ne paylaşırsan paylaş. Ne vecize yumurtlayan twitter fenomeni (aforizer) oluyorsun ne de herkes seni seviyor. "Doğan media"nın yeni yumurtasında dediği gibi %51 e 49 la şirket senin de olsa bu dünyada seni sevenler değil sevmeyenleri önemsemen gerekiyor. Yani %49 sevmeyenim olmasın da;  3in 1’i beni sevse ama bir sevse, pir sevse o bana yeter.  Yoksa birisi 51'i benim, ben ne dersem o olur derken, diğeri 51 le adam asıyorlar die aba altından sopa gösteriyor. Nerden baksan ülkemde değneğin hala elle tutulacak yeri yok.
Politikaya girmeyecektim ama kan çekiyo işte. Azıcık ucundan dokundurdum o kadarı da size yetsin. Yetsin diyince aklıma "Boris Yeltsin" geldi. Rusyayı özgürleştirerek bölen Gorbaçov amcadan sonra iktidar olan bu bahtsız bedevi iki de bir çeker kafayı ".na koyim Amerikanın" diyerek ülkesini çakır keyif temsil ederdi. Ama Putin gösterdi ki "nAmerikaya öyle koyulmuyor."
Israr etmeyin yahu Suriyeli göçmenler, Seçimlerde baraj garaj ve sorunu. Buzdolabı, kömür ve peynir dağıtılacak mı gibi konularla da ilgilenmiyorum ben artık. Nasıl olsa en olmadık ezikler bile iktidar olunca değişip düzen adamı  “bay ezen” oluyor ve bizi üzüyor. Sonuç değişmiyor. Şahsen bu havada yine kömür dağıtılacaksa ben "mangal kömürü" rica ediyorum. Mümkünse muhalefet de "çöp şiş - pirzola" falan dağıtsın.
Yeter yeter. Yine başladım yazmaya ve duramıyorum. Kelime fesadına uğrayalı beri , ne çok konuştum buralara yazmadan çizmeden. Sen bilmiyorsun ki ey okuyucu. Daha düne kadar orda burda kendimi konuşarak yok etmeye çalışıyordum. Hani içimde kelimeler konuşa konuşa bir gün beni de tüketir mi diye, ama olmadı. Dinleyenlerin sabrı tükendi benim kelimelerim tükenmedi.  Çok şükür....
.
...
Bir süre sessizlik oldu di mi. Kusura bakma kulağımı kaşıdım da. Dur şimdi. İşte ben kendimi  kişilere ve dişilere parça parça kesip bölüp dağıtırken biri dedi ki. "Su üstüne yazmasan"  kâğıda kaleme dök sen artık bunları. Güldüm be blog ağlanacak halime. Oysa eskiden ne çok yazardım ben, asfalt ağlardı di mi?
Zayi ilanı verip kelimelerimi geri alıcam ben artık. Duyan duymayan onlara ne dedimse geri getirsin. Özellikle karşılıksız "Seni seviyorum" larımı geri istiyorum. Çok kullanılmış bir hale düştü. Bayatladılar getirin geri, tazelicem.

Dedim ki; ben eskiden de yazar çizerdim. Millet okur okur "ne içiyor acaba bu?" diye merak ederdi. Oysa ben kendimden başka alkolsüz içecek de tüketmedim. Dedi ki: Al sana defter yüreğim yaprak yaprak, nasılsa olacak sonumuz kara toprak.
"Soner Sarıkabadayı" niye bestelemiyon birşeyler be canım. Kabadayılığın bu kadar mıydı? Özledik"

 Bu sıcakta sebat edip, yazının sonunda sonuna gelebildiniz çok şükür. Demem o ki; yine buraya yazarak  dinlenicem biraz blog. Kusura bakma seni de rahatsız ediyom ama "bana ayırmış olduğun kalbin kadar temiz bu sayfaların" yine içine edip, b.kunu çıkarmaya talibim. Hem biliyorum en az 1 kişi okuyacak. Amaç da o zaten aslına bakarsan. Ne olacak yani aynaya bakar bakar, kendime gülümserim.
Amma da yazdım ha :) Oww her zamanki gibi süperim.
Dur okiyim.

+1

Bu yazıyı paylaş: :

6 Yorum var:

  1. Okudum kii okudum kiii iki yil sonra bu ikinci blog ronani okuyusum roman diyorum cunku ufak bir roman gibi olmus yaziniz :) Ah gidi gunler ne guzel gunlerdi ozledim ben bloglarin civil civil oldugu gunleri ... Ne diyordu bir sarkida hadi ol eskisi gibi olabilirsen. Bizler eskisi gibiyiz de ortam eski ortam degil bence buralar hep dutlukmuydu instagram whatsapp gorucuye cikmadan once ;) Neyse yaziyla pekte uyumlu bir yorum olmadi ama olsun :) Hoskalin

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kesinlikle özlenesi günler. hiç bir sanal ortam blogların yerini tutmuyor çünkü kaybolup gidiyor herşey. anlık anlamlar dışında anlamsızlaşıyor. yine yeniden yazabilmek dileğiyle hepimiz adına....

      Sil
  2. Su üzerine yazma diyen arkadaşı kutluyorum bu vesile ile. Ne güzel bir şeye sebep olmuş.

    K.K.A.P.F

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle... Güzel vesileler bunlar. Bu arada Soner'e söyleseniz de bişeyler bestelese artık :)) Hemşonuz malum

      Sil
  3. Uzaklara taşındıktan sonra iri şapkası ve şık paltosuyla gençliğinin geçtiği sokaklarda gezinen teyzeler gibi geziniyordum blog sayfalarında. Ne çok olmuş okumayalı ve hatta yazmayalı ...derken eski dosta ibram abiye rastladım selam vermeden olmaz, öyle değil mi ?

    YanıtlaSil
  4. Teşekkür ederim doktor civanım. Seni görmek beni de mutlu etti. Evet buralarda pek dost yürekleri görmek kısmet olmuyor eskisi gibi. İyi ki gelmişsin iyi ki selam vermişsin. Var ol çok yaşa iyi yaşa. Biz de görelim... :)

    YanıtlaSil

Buraya yorum yazabilirsiniz. Niye yazmıyorsunuz?

Çok okunan yazılar