İbrahim Ortaç Final Edition-3


İnsanoğlu doğar, büyür ve yaşar, ölür. Nasıl öldüğünüz biraz da nasıl yaşadığınızla ilgilidir. Askerlik yapanlar bilir, en ceberut çavuş bile teskere alırken duygusal bir konuşma yapar. Arkadaşlar bazılarınızın kalbini, bazılarınızın burnunu kırmış ,bazılarınızın ölmüş akrabalarının hatırını sormuş olabilirim. Bir kusurumuz varsa affedin, helalleşelim diye.

Ben o kadar da can yakıp, kâlp kırdığımı düşünmüyorum ama hasbelkader eşeklik edip haddimi aştığım, bir şekilde kalbini kırdığım blogger arkadaşlarım varsa yine de kusuruma bakmasınlar. (Hepsi haklarını, hukuklarını ve taktığım borçları, farmville deki itemlerini helal etsinler:)

Şaka bir yana, yazdıklarımızda maksadımız kimseyi incitmek değildir. Burada yazıp, çizen duygularını, düşüncelerini bizlerle paylaşan herkes bence değerlidir. Cinsiyeti, siyasi düşüncesi, tercihleri ne olursa olsun en azından temel bir hürmet ve saygıyı hak eder.

Şimdi son iki ayın değerlendirmesine geçmeden önce yukarıda resmi açıklayayım. Hani sepette pamuk kalmadı İbrahim yazacak bir şey bulamadı, ondan gidiyor diyebilecekler için koydum o resmi. Hâlâ taslakta bekleyen  yazılarım var ama bence İbrahim Ortaç'ın veda etme zamanı gelmişti. Bunu da bilin istedim.

Şu yalan dünyada her şey fani. Kaldı ki Çakma, sanal bir kahramanın ömrü ne olabilirdi? Yine de gidişimden üzüntü duyan dostlarımın hepsinden özür diliyorum. Ama aşağıda görebileceğiniz gibi ölüm bile bir yok oluş, bir ayrılık değildir. Ne diyordu Kayahan "Yolu sevgiden geçen herkesle, bir gün bir yerlerde buluşuruz."


Eveet... Şimdi Kaldığımız noktadan devam edecek olursak:

KASIM

-Kasım ayı yine İbrahim Ortaç'ın anılarını paylaştığı blog yazıları ile geçti. Bu şapşal adamı okumayı seven dostları biraz da nostalji dolu bu yazılardan, Ah ah biz eskiden, su içerdik testiden deme fırsatını yakaladıkları gibi, genç okurlar da Ulan eskiler de amma da malmış diyerek gülümsediler.

-İbrahim Ortaç bu dönemde de rating konularındaki eleştirisel yazılarını sürdürdü. Gerçi kendisinin böyle bir kaygısı olmasa da "yazacak bir kukum bile yok" diye hayıflanmaktan da geri kalmadı.

-Daha önce de kadın bloggerlere hit almak için "küfür ve erkek argosu" kullanma konusunu eleştiren yazılar yazan İbrahim Ortaç "Bu yazı hit alır mı sence?" adlı blogu ile rating alacak konulara ve yazılarda kullanılması gereken usluba daha farklı bir açıdan yaklaştı.

-Kurban bayramında etli, sütlü bir mesaj yayınlamadan önce yine ortalığı kasıp kavuran telif hakları sorununa bu kez kendi yazıları üzerinden vurgu yapan İbrahim Ortaç "Asıl Kara Murat benim" repliği ile bu konuda, kendi dâhil herkesin kulağını ve dikkatini çekmeye çalıştı.

-Kasım Ayının son yazı serisi "yürek bakıcıları" ile çevremizde yaşayan güzel insanlar ve vefakâr, cefakâr dostlara özen göstermemiz, kıymetlerini bilmemiz konusunda bir dizi dikkat çekici yazı yayınladı.

ARALIK

-Aralık ayında yine Cinsel konulardaki yazılara atıf yaparak, "ilk cinsel deneyim" adıyla bir seri yazı yayınlayan İbrahim Ortaç "3 harfli dostlarımız Cinlere" dikkat çektiği bu yazısında başka beklentide olanları hayal kırıklığına uğratırken, "Vardır bir hinlik bu işin altında" diyen dostlar yine haklı çıktılar. (Meraklısına not: Bu yazı serisini 3gün üst üste yayınladıktan sonra, yine 3 harfli dostlarımızın bir tanesi ile müşerref olduk. Demek ki pek adını söylememek lazım bu arkadaşların)

-Özgün olmanın, çılgın ve fırlamalıkla eş anlamlı algılandığı günümüz dünyasını eleştiren bir yazıda "fikrinizi abuk, elinizi çabuk" tutun diyen İbram  kanlı, canlı abuk, subuk fikirlerinden ortaya karışık örnekler sundu. Öyle ki bu örneklerden bazıları gereksiz yere, bazı kulakları çınlattı. Durumdan vazife çıkaranlar, üstüne alınanlar oldu. Bu yüzden İbrahim Ortaç bloguna düştüğü "Bu blog hiç kimse üzerine alınmasın diye, okuyan herkese ithaf edilmiştir." notuna bir kez daha sevindi.

-Canı sıkıldıkça dilinde tespih ettiği can dostu, güzel insan, altın şahsiyet "Siminya"yı yine diline dolayan İbrahim Ortaç Gossip'de "Siminya'nın Kiss me Baby tadındaki LipStickli bulmacasına vurgu ve nazire yapan bir post yayınladı. (Siminya buna çok kızdı, öldürücim seni İpram diyerek saldırdı ve İbram blogu kapatmak zorunda kaldı: P)

-Gerçek hayatta zeki ve çalışkan kadınların sorunlarına vurgu yapan "Kaporta her şeydir" başlıklı yazı ile aptal ama güzel kadınlarla, zeki ama sıradan kadınlar arasındaki ikilem ve çatışmaya vurgu yapan İbrahim Ortaç "Sana noluyo lan İbram?" denilmediği için kendini bahtiyar saydı.

-Kediyi öldüren meraktır, saçı tarayan taraktır düsturundan hareketle Meraklı Kediler için uyarı mahiyetinde "kurcalama kokusu çıkar" başlıklı bir yazı yayınlayan İbrahim Ortaç dost ve arkadaşlarını sırf bu gereksiz merakları yüzünden kaybeden insanların dramına ve insanların doğru söylememek adına, kelimeleri nasıl eğip büktüklerine örnekler vererek vurgular yaptı.

-"Her yer Dallas, herkes Behlül" adıyla toplumsal değişim ve dönüşümümüzü, kayıp ve kazançlarımızı irdeleyen bir yazı yayınlayan İbrahim Ortaç Blog âleminde istemeden tanık olduğu "kimin eli, kimin cebinde durumları" ve İbram üzerinden prim yapma efektlerinden uzak olmak istediğini belirten ifadeler kullandı. Bloggerler arası kız kapmaca mücadelesinde gözü ve yeri olmadığını bu vesile ile ilgililere bir kez daha üstüne basarak vurguladı.

-"Acaba hala aramızda yaşıyorlar mı?" adlı eserinde:), birbirimize kulp takma geleneğimizin ürünü olan, insan topluluklarına yapıştırılıp, yakıştırılmış sıfatlara vurgu yaparak okurlarına "Siz hangi gruba giriyorsunuz?" sorusunu soran İbrahim Ortaç, bir istatistik yapmasa da "zamparalar, dedikoducular ve kız kurularının" blog âleminde daha güçlü ve kalabalık olduğunu gördü.

-"Eşek Saatleri"adlı postu ile son zamanlarda ülkemizde gereksiz yere yaşadığımız, iç çatışma çıkarmaya yönelik provakatif eylemlere kendi özelinden de bir bakış açısı getiren İbrahim Ortaç, kişisel ilişkilerde yaşanan "sabır taşını çatlatma" faaliyetlerinden uzak durulması, haddi aşmamanın gerekliliği konularında kendi özeleştirisini de yaptığı, pek bi sosyal içerikli sözler söyledi.

-Yine eli ayağı rahat durmayıp, nette gördüğü fotoğrafları yorumladığı bir blog daha açan İbrahim Ortaç bunun peşinden istatistikî bir yazı yayınlayarak "En çok ben izleniyorum" diye bazılarına göre hava attı, caka sattı. Ancak asıl vurgulamak istediği, bizi izleyen birilerinin varlığı ve izleyici sayısının değil işlevinin:) önemli olduğunu belirtme düşüncesindeydi.

-Son olarak, yurtdışına akıttığımız paralar ve kökleşmiş geleneklerden olan hediyeleşmenin cılkını çıkardığımız örneklere vurgu yapan İbrahim Ortaç hacı amca ve teyzelere yönelik olarak "çok sevdiği" hurma konusuna vurgu yaparak, israf ekonomisinden uzak durmaları konusunda dine çamur atmadan "Araplara (çinlilere) para yedirmeyin" demeyi başaran ve "hurma getirin" diyen ilk muhalif Türk yazarı oldu :P

-"Piraye yengemiz blogger olsaydı" adlı yazısı ile blog dışı dünyada, sanat dışı alanlarda yaşayan insanlarımıza ve bir sanatçı ile birlikte olmanın zorluklarına vurgu yapan "empati" dolu bu yazıda, değişen, dönüşen insanlığımızın ve medenileşmek adına körelen veya tam aksine deliren kıskançlık dürtülerimizin kontrolü ve karmaşık duygularımız üzerine kısa kısa notlar düştü.

-"Kadınlar soğuktan üşümüyor" adı yazısı ile hemcinslerine kadınları anlamaya yönelik çaba sarf etmelerini de öğütleyen yazarımız aynı zamanda kadınlara moda vb. etkilerle boş yere sağlıklarını tehlikeye atmamaları, en azından üşüyen yerlerini örtmeleri konusunda gizli sosyal bir mesaj verdi. Erkeklere de sevdiklerinizi sarın, kucaklayın, üşütmeyin diye direkt içten tavsiyelerde bulundu.

-Okumakta olduğunuz bu seri ile (Final Edition 1-2-3) okurlarına veda eden İbrahim Ortaç tüm dostlarını sevgi ile selamlıyor, sarıyor sarmalıyor. Hürmetlerini sunuyor ve tüm bloggerlerin yeni yılını canı gönülden kutluyor. Herkese mutluklar diliyor...

-SON-

Bu yazıyı paylaş: :

14 Yorum var:

  1. Blogun kitabı yayımlansın, sonra senaryoya çevirilip dizi haline getirilsin. Sonra aşırı rating baskısına dayanamayan İbrahim Ortaç blog yazmaya kaldığı yerden devam etsin...

    YanıtlaSil
  2. sevgili yorum kutucuğu ha gitti ha gidecek diye bekliyoruz ama sanırsam T.İ.O gidecek gibi değil...Gidecem gidecem diye görüyorsun kaç gündür yazıyorda yazıyor ...Bak şimdi bu yazıda da fınısh felan demiş ama ben pek sanmıyorum bu gidişin bi finishi olsun :P Sanıyorum ki biz yine 2019da da seninle çok muhatap olacaz aklımızdaki düşüncelerimizi sana çoook yazacaz:)

    sevgili yorum kutusu(dilek kutusu gibi oldu ama kusura bakma artık:P)Sence T.İ.O saat 00:01 gösterdiği zaman napacak..ben diyorum ki canlı yayında şarkı söyleyecek onu merak edenler için ...ben tabiki de (söyleyecek lafım olsun diye) dinleyecem eğer şarkı söylerse...Tek dileğim var arabesk söylemesin:P
    sevgili yorum kutusu , şimdi merak ediyorsun 'antipatik'' neden yorumunu uzatmak için bu kadar uğraşıyor diye..Lafı eveleyip geveliyorum sırf blog sahibi şımarmasın diye :''Yazılarının çok güzel ,çoğunun faydalı,ilgi çekici olduğunu''söylememek için...
    Tabi bir de, kendisi bu kadar uzun yazı yazıp bizi pc başına kilitlediği için ona gıcıklık olsun diye uzun yorum yazdığımı söylemiyorum :P Hoşşş benim yorumumu kim okuyacaksa...Blog sahibi de okumadan yayınlayacak kesin:P Çünkü bi ses (ki dost bi ses olmayabilir) dicekki ''boşşver bu kadar uzun yorum okunmasada olur yayınla gitsin''
    Neyse , sevgili yorum kutusu benim izlediğim dizinin reklamı bitmiş ben dizi izlemeye gidiyorum...Yorum da yeterince uzun oldu zaten :P Bir de çıkmadan bişey diyecem sen blog sahibiyle bi konuşsan da gitmekten vazgeçse :)))
    Var sağlıcak kalınız...

    YanıtlaSil
  3. İşin enteresan yanı blogun sonu olduğundan değil İbrahim Ortaç'ın sonu olduğunun anlatılması. Bence kullanıcı adı değişecek blog kaldığı yerden devam edecek. :D

    YanıtlaSil
  4. @Mr_lonely: sağolasın... bi kaç dile de çevirelim bari..:)

    YanıtlaSil
  5. @antipanik: bir hasbihal. bir bilanço. bir mizan. bir blog özeti 3güne sığınca oluyor böyle. sabrınız için teşekkür ediyorum.

    YanıtlaSil
  6. Sen gitsende hep kalbimizdesin ben duygusal bir kelebeğim braham öyle senin gidişini espri haline getiremiycem...getiemiyorumda ne yapayım... umarım gitmessin ama benim kendimce tanıdığım ibraham gittim demişse gitmiştir. yanlış düşünmek isterdim. yolun açık olsun. başka alemlerde görüşmek dileğimle.. ama bence T.İ.O. olarak yayın hayatına son veriyorsun ben bekliyorum başka isimde bir kahraman olarak yeniden aramıza döneceksin. ibraaam seni seviyorum be valla Allaha emanet ol..

    YanıtlaSil
  7. @Mr_lonely: müşterek bahisleri sen mi ayarlıyosun yoksa:)

    YanıtlaSil
  8. @siyah kelebek: sağol. nazik düşüncelerin için. evet blog olduğu yerde kalacak. ben yazmayacağım ve ibrahim tarih olacak her fani gibi. yine de umarım hatıralarda güzel izler bırakmışımdır. dostların bu duygu ve düşüncelerini görmek sevindirici. ömrümüz varsa yarın gece bu blogda son kez görüşmek dileğiyle:)

    YanıtlaSil
  9. Ehm.Kem.Küm.Kelimeleri boğazıma dizdim okuyorum.

    YanıtlaSil
  10. ya nereye?... daha karpuz kesecektik :)

    yeni blog açmadan duramayan bir insanın tükkanı kapatıp gittiğine inanalım mı şimdi, etme... daha birkaç yazı evvel izleyici kaygısına düşmüştün 'izleyici de benim kaygıma düşsün' diyorsan kaygı uyandı valla bak.

    YanıtlaSil
  11. Gitsende kalsanda...ayılıyorum sana bayılıyorum sanaaaaaaaa :)))))))

    YanıtlaSil
  12. valla ben benden öncesiyle ilgili yorum yapmayacağım. zira yeni düştüm bu sayfalara. 2010'un bloguna, hatta hayatına kattığı renklerden biri olmaya diktim gözümü bu derecede iddialıyım yani :)))

    YanıtlaSil
  13. @bigaripwomen: su iç geçer:) bişicik olmaz.

    @pusarık: hepimizin bir çıkacak canı var. İbram'ın ki buraya kadarmış. İzlenmeyle ilgili yazının sosyal mesajı son satırdaydı:) kaçırmışsın.

    @Ateş böceği: aman... sen bize lazımsın bayılma:)

    @beenmaya: zaten en güzel kırmızısı değil misin günlüklerin:)

    YanıtlaSil

Buraya yorum yazabilirsiniz. Niye yazmıyorsunuz?

Çok okunan yazılar