Erkeklerin hepsinin maço olmadığı ama öyle olsa kadınların bundan pek de şikayetçi olmayacağı bir dünyada yaşıyoruz sanki. biraz naif yumuşak erkekle - gay'lik arasında ince çizgi daha bir mikro düzeye inmiş durumda . azıcık beyfendilik, birazcık centilmenlikle hanım evladı olarak suçlanmak arasındaki mesafe çok yakın..
bizzat biz erkekleri maço düşüncelerimiz yüzünden yargılayan bazı medyatik bayan blog yazarları bile yumuşaklığımızla alay ediyorlar.
kendimizi boş sözlerle avutmayalım beyler. bizim devrimiz geçti...
karizma = maçoluk, romantiklik = yumuşaklık olarak algılanıyor artık. acilen ya bizim sevdiklerimize karşı yeterince kabalaşıp, sertleşememe sorununa bir çözüm bulmamız, ya da kadınların algılarında bir değişiklik için dua edip beklememiz gerek.
belki kız evladı olmadığı için analarımız tarafından "oğlum kız gibi olsun" diyerek yetiştirildiğimizden, belki türkan şoray, hülya koçyiğit filmleri ile büyüdüğümüzden olsa gerek burnumuz sümüklü, gözümüz yaşlı, yumuşak erkekimsigiller kategorisinde anılıyor artık adımız.
sevdiklerimize karşı şeyimizin boyutu ile değil boynumuzun kıldan ince olması ile de alay ediliyor artık. "kim demiş uysal koyunum" mısraının bizimle bir alakası yok, biz resmen uysal koyun bile değil kuzuyuz. biliyorum ki eX aşklarınız hepinizi benimkiler gibi kuzum diye severdi... boynunuzu büker, ana kucağına sokulur gibi sokulup , yumulurdunuz sevdiğiniz kadınların memelerine...
belki de onlar sizinle hiç tatmadıkları analık duygularını da tatmin ederlerdi çoğu zaman. ama artık bizim devrimiz geçti... bu satıları okuyup, freud'a gönderme yapmadan duramayan insanların coğrafyasında atıyor kalpleriniz. uyanın...
Sizi sözde çok seven kadınlarınız tarafından önce sevilir, sevişilir, sonra terkedilirdiniz, horlanırdınız. sevdiklerinize ince gelen, naif yönlerinizle alay edilirdi bizzat sevdikleriniz tarafından. ağzınız dolu dolu küfretmeyi beceremiyor diye, dilinizin tatmin edemediği bazı kadınların orgazm problemleri yüzünden kendinizi üzmenize gerek yok.
siz yine tatlı dilli, güler yüzlü olmaya devam edin. hayatın her yönünde bu tadı hakeden sevdiklerinizi tatlı dilinizden, güler yüzünüzden mahrum etmeyin...
bir gün, şu yaşadığımız gaz verip libidosu azdırılmış naylon kızlar devri bitecek, o gün, hoyrat erkeklerle susamış azgın kızlar yerine, sizi anaç kollarına alacak şefkatli kadınların günü olacak...
yastığına bir gül bırakmadan başucundan ayrılmayacağınız, üşür diye gece yarısı uyanıp üstünü örttüğünüz kadınlarınız, şimdiki "bu ne lan hangimiz karıyız?" sözlerinin yerine "hayallerimin erkeği" diyerek kıymetinizi bilecek...
sevişmenin seks değil, aşkla tanımlandığı günler yeniden gelecek... merak etmeyin. O güne kadar sevdiklerinize karşı yumuşak başlı olup, bir türlü sertleşememek gibi sorunlarınızı kafaya pek takmadan, umutla yaşamaya devam edin...
halâ sevdiğiniz kızlar için, şiirler yazın, halâ geceyarıları aşklarınız için ağlamayı bilin. halâ, uykusuz gecelerde yıldızlardan fal tutun, şehrin serseri ışıklarının kalabalığına inat...
halâ mecnunun ve leylânın sizin kitabınızda yaşanan tüm kitapsızlıklardan öte farklı bir yeri olsun...
T.İ.O
seviyorum şu benzetmelerini ve anlamlı başlıklarını... fazla "etkileyici" olmuş bu yazı..
YanıtlaSilKorkarım ki AŞK bizde böyle güzel sözlerle tanımlanacak. Ama bu tanımları hiç bir zaman hayatımıza sokamayacağız, ve yaşayamayacağız. Hep güzel sözlerle süslenecek ve öyle de kalacak. Yaşanmadıktan sonra güzel sözlerin bir anlamı da kalmıyor bence. Ve eminim ki hayatın rövanşı da yok! Bu elimizdeki tek ve son şans...
YanıtlaSil-“Aşk'a uçma kanatların yanar” demiş biri
-“Aşk'a uçmadıktan sonra o kanat neye yarar”, diye düzeltmiş diğeri.
Aşk olmadan ne anlamı kalıyor ki?
6 yıllık evliyim ama eşimin bana bir şiir yazdığı daha görülmemiştir maço da değildir. çok naif sessiz de bir insandır ama asla da romantik olamadı dans etmeyi bile beceremez.
YanıtlaSilevet aşk evliliği bizimkisi ama şimdi
aşkmı?? hayır itiraf ediyorum aşk yok bittii.
ama sonsuz ve bitmez bir sevgim var. ben onun olmayacağı bir yaşamı hayal etmek bile istemiyorum aşk biter bitecektir de. ama küçük heyecanlarla onu vazgeçilmez bir sevgiye dönüştürmek gerekiyor çok ciddi yazdım :p eh işte öleeeee :=)
delinin biri: ben de seni seviyorum;)
YanıtlaSilsuch: bişi mi oldu? çok güzel şeyler demişsin yaw...
siyah kelebek: enişteye hörmetler. azıcık romantik damarını pohpohlayalım. ilgi alanım konusunda bilgilendirelim. öğrenmenin yaşı yok...
oohooo, biz ölmüşüz de haberimiz yokmuş be! :p
YanıtlaSilne kadar doğru anlatmışsın, cidden...
YanıtlaSilben 18 yaşındayken, takıldığım bir barımsı mekanda asılanların hiçbirine yüz vermediğim ve alabildiğine nazik-kibar davrandığım için, oraya takılan erkekler tarafından gay yaftası yemiş idim... ey gidi...
aşık olduysam, şiirimi de, yazımı da yazar, bulutların üstünde dolaştırırım kadınımı... kim ne derse desin, pek umursamam...
aynen devam etmeliyiz bence, bir soykırıma dönüşmemeli toplumun sapkın istek ve beklentileri...
bir gün anlaşılır ne de olsa...
Sersang: çok yaşa sen...
YanıtlaSilSerzeniş Meraklısı: Sende güzel anlatmışın. bu arada tel kaçtı? :p